İmralı’dan 25 aydır haber yok

  • 09:15 25 Nisan 2023
  • Güncel
İSTANBUL – En son 25 Mart 2021’de kardeşi Mehmet Öcalan ile telefon görüşmesi yapan ve yarıda kesilen PKK Lideri Abdullah Öcalan’dan o tarihten bu yana, aile ve avukatlarının yaptığı 405 başvuruya rağmen 25 aydır hiçbir haber alınamıyor. Tüm dünyada milyonların mutlak iletişimsizliğe karşı mücadele kararlılığı ise sürüyor.
 
Ağırlaştırılmış tecrit altında tutulan ve 2 yıldır kendisinden hiçbir haber alınamayan PKK Lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan mutlak iletişimsizlik 25’inci ayına girdi. Toplum, avukatları, ailesi ve dünya halklarının PKK Lideri için 25 Mart 2021’den bu yana bulunduğu girişimleri derledik.
 
Uluslararası komplo ile 9 Ekim 1998’de Suriye’den çıkmak zorunda bırakılan ve 15 Şubat 1999’da da Türkiye’ye getirilen PKK Lideri Abdullah Öcalan, 24 yıldır İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi Cezaevi’nde ağırlaştırılmış tecrit koşulları altında tutuluyor.  “Komplo benim ölümüm üzerine kurulmuştu. Ben yaşayarak komployu boşa çıkardım” değerlendirmesinde bulunan Abdullah Öcalan, 24 yıldan beridir ağır tecrit koşulları karşısında İmralı’daki üretim ve mücadelesini sürdürmeye devam ediyor.
 
Tecride karşı 2018 eylemleri
 
27 Temmuz 2011'den sonra avukatlarıyla görüşemeyen Abdullah Öcalan ile 12 Ocak 2019'da kardeşi Mehmet Öcalan görüştü. Tecridin giderek derinleşmesi ve İmralı’dan haber alınmaması nedeniyle dönemin Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven öncülüğünde 8 Kasım 2018 tarihinde tecridin sonlandırılması talebiyle cezaevlerinde süresiz-dönüşümsüz açlık grevi başlatıldı. Açlık grevi sürerken, PKK Lideri ile 8 yıl aradan sonra ilk defa 2 Mayıs 2019 tarihinde avukat görüşmesi gerçekleştirilebildi. 22 Mayıs tarihli ikinci avukat görüşmesi sonrasında Abdullah Öcalan’ın “Açlık grevi ve ölüm oruçları amacına ulaştı, eylemlerin sonlandırılmasını bekliyorum” açıklamasıyla eylem sonlandırıldı.
 
Son avukat görüşü 2019’da
 
Açlık grevi sonucunda 2 Mayıs 2019 tarihinde yapılan ilk avukat görüşmesinde Abdullah Öcalan, demokratik çözümün yol ve yöntemlerini açıklayan 7 maddelik bir demokrasi deklarasyonu paylaşmıştı. İmralı’da bulunan diğer tutsaklar Ömer Hayri Konar, Veysi Aktaş ve Hamili Yıldırım ile birlikte “kamuoyu duyurusu” şeklinde kaleme alınan metin, avukatlar tarafından kamuoyu ile paylaşıldı. 8 yıl aradan sonra ise 2 ve 22 Mayıs’ta Rezan Sarıca ve Newroz Uysal’ın avukat görüşü gerçekleştikten sonra, 12 ve 18 Haziran 2019 tarihinde bir kez daha görüşme gerçekleştirildi. Avukatlar o tarihten bu yana ise bir daha PKK Lideri ile görüştürülmedi.
 
Son telefon görüşmesi: Hukuki değil, doğru da değil!
 
8 yıl sonra yapılan beş avukat görüşmesinin ardından Abdullah Öcalan uzun bir süre tekrar avukat, aile ve telefon görüşme hakkından yararlanamadı. Tüm tutuklu ve hükümlülerin yasal olarak haftada bir, 10 dakika süreyle aileleriyle telefon görüşmesi yapma hakkı bulunmasına rağmen bu hakkından yararlandırılmayan PKK Lideri, ailesi ve avukatlarıyla yüz yüze görüşmesinin engellendiği koşullarda 27 Nisan 2020’de ilk kez bu hakkını kullanabilmişti. Abdullah Öcalan, dijital medyada sağlığıyla ilgili yansıyan iddiaların ardından kamuoyunda kaygıların büyümesi üzerine 25 Mart 2021’de kardeşi Mehmet Öcalan ile bir kez daha telefonla görüşmüştü. Ancak Mehmet Öcalan, bu görüşmenin yarıda kesildiğini duyurmuştu. Telefon görüşmesi yapan Mehmet Öcalan görüşmede Abdullah Öcalan’ın, “Bu yaptığınız çok yanlış. Devlet de yanlış oynuyor, siz de. Bu hukuki değil, doğru da değil. Bu asla kabul edilemez. Bu aynı zamanda çok tehlikelidir. Siz ne yaptığınızın farkında mısınız? Avukatlarımın buraya gelerek benimle görüşme yapmasını istiyorum. Bu hukuki bir şeydir. 22 yıldır buradayım. Bu sorun gelecekte nasıl olacak? Bu sorun ancak hukukla çözüme kavuşturulabilir” dediğini paylaştı.
 
Sistematikleşen yasak ve engellemeler
 
Bu tarihten sonra ise PKK Lideri’nden hiçbir haber alınamadı. Avukatların, Abdullah Öcalan ile görüşmek için haftada iki, ailesinin ise haftada bir kez yaptığı başvurulara ise olumlu ya da olumsuz hiçbir yanıt verilmedi. Bunun yanı sıra PKK Lideri ile diğer tutsaklara Bursa İnfaz Hakimliği’nin 6 ayda bir sistematik olarak verdiği “keyfi” ve hukuka aykırı “avukat görüş yasağı” ve “disiplin cezaları” gerekçeleriyle engelleniyor.
 
Mutlak iletişimsizliğin başlangıcı
 
“Incommunicado” yani mutlak iletişimsizlik olarak tanımlanan haber alınamama haline karşı, 25 Mart 2021 tarihinden o yılın sonuna kadar Abdullah Öcalan’ın müdafiliğini yapan Asrın Hukuk Bürosu avukatları, Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı ve İmralı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü’ne toplam 151 görüşme başvurusunda bulundu. Aynı tarihlerde ailelerin yaptığı 41 görüşme başvurusunun 30 ve 31’incisi ise PKK Lideri’nin kardeşi Mehmet Öcalan’ın, kardeşi Osman Öcalan’ın hayatını kaybetmesi üzerineydi. Aile ve avukat görüşlerinin toplamı olan 192 başvuruya olumlu ya da olumsuz hiçbir yanıt verilmedi.
 
Başvurulara hiçbir yanıt yok!
 
Başvuruların haftalık olarak düzenli bir şekilde sürdüğü İmralı için 2022 yılında da avukatlar 100 görüşme başvurusunda bulundu. Aynı yıl aileler de 51 kez görüşme başvurusunda bulundu. Yıl 2023’e geldiğinde ise avukatların yaptığı 36 görüş başvurusundan 11’i, Mereş merkezli gerçekleşen ve 11 kenti etkileyen depremler nedeniyleydi. Bu tarihleri kapsayan 6 ve 17 Şubat arasında aile ve avukatların deprem görüş başvuruları da birlikte yapıldı. Ailelerin 2023 yılında yaptığı başvuru sayısının toplamı ise 26. Bu başvuruların da tamamına yine hiçbir şekilde yanıt verilmedi.
 
405 başvuru karşısında 25 aydır haber yok!
 
25 Mart 2021 tarihinden bugüne dek avukatlarının 287, ailelerin ise 118 olmak üzere yaptıkları toplam 405 başvuruya olumlu ya da olumsuz bir yanıt verilmedi. Tüm bu başvurulara rağmen avukat ve ailelerinin görüştürülmediği PKK Lideri’nden hiçbir şekilde haber alınamama hali de 25’inci ayına girdi.
 
AYM suskun
 
Öte yandan avukatlar, aile ziyaretlerinin “disiplin cezaları”yla engellenmesini 12 Mayıs 2022’de Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) taşıdı. Avukatlar, AYM’ye yaptıkları başvuruda, “incommunicado”ya dikkat çekerek haber alamamanın işkence olduğunu, aile ve özel hayata saygı hakkının, savunma ve adil yargılanma hakkı ile etkili başvuru yolu hakkının ihlal edildiğinin tespit edilmesini talep etti. Ancak bu başvuruya da AYM’den bir yanıt gelmedi. Dosyanın AYM'de neredeyse bir yılı dolmak üzere.
 
Hukukçulardan girişimler
 
Avukat ve aile başvurularının yanı sıra Kurdistan, Türkiye ve dünyanın dört bir yanından mutlak iletişimsizliğe karşı hukuki ve toplumsal boyutta büyük bir mücadele ve direniş yürütüldü. Hukukçular, insan hakları savunucuları, siyasetçiler ve her kesimden milyonlarca kişi PKK Lideri ile bir an önce görüşme gerçekleştirilmesi, tecridin son bulması ve fiziki özgürlüğünün sağlanması için girişimde bulundu. Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukatlar, 10 Haziran 2022’de her kesimden 775 avukatla birlikte Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı ve Adalet Bakanlığı’na sayısız başvuruda bulundu. Ancak bu başvurulara da olumlu ya da olumsuz hiçbir dönüş olmadı. Yine ÖHD İstanbul Şubesi 21 Kasım 2022’de, tecridin son bulması ve avukatları ile görüşme sağlanmasına dair yapılan başvuruların takibi için İstanbul Barosu’na başvuruda bulundu. Ardından tüm ÖHD’li avukatlar her kentte barolara aynı şekilde başvuru gerçekleştirdi.
 
CPT raporunda İmralı yok!
 
Avrupa Konseyi İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT) ise 20-29 Eylül 2022 tarihli Türkiye ziyaretine dair 3 Ekim 2022’de yaptığı açıklamada, ziyaret ettiği kurumlar arasında İmralı Cezaevi’nin de yer aldığını duyurdu. Asrın Hukuk Bürosu da 29 Kasım 2022’de, CPT’nin İmralı’ya gerçekleştirdiği ziyarette Abdullah Öcalan’ın görüşmeye çıkmadığı yönünde duyumlar aldığını açıkladı. Defalarca yapılan girişimler ve çağrılara rağmen ziyaretine ilişkin hiçbir açıklama yapmayan CPT, 30 Mart’ta 2022 yılı raporunu açıkladı. Ancak bu raporda PKK Lideri’nin koşullarına dair bilgilere yer verilmedi. Bugün hala CPT’nin İmralı ziyaretine dair bir an önce raporunu yayınlamasına dair çağrılar sürüyor.
 
Başvurular, tecrit eylemleri…
 
14 Eylül 2022 tarihinde ise 22 ülkeden 350 avukat, tecride karşı Adalet Bakanlığı’na mektup gönderdi. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar ile Parti Sözcüsü Ebru Günay ve Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Ömer Öcalan da 20 Ekim’de İmralı’da görüşme gerçekleştirme talebiyle Adalet Bakanlığı’na başvuruda bulundu. Öte yandan hasta ve infazı yakılan tutsakların yakınları tarafından başlatılan Adalet Nöbeti 39’uncu haftasında, “Hasta ve İnfazı Yakılan Tutsaklara Özgürlük, Tecride Son” sloganıyla Kadıköy sokaklarında kitlesel yürüyüşle sonlandırıldı. Final eyleminde başta Abdullah Öcalan olmak üzere tüm tutsaklar üzerindeki tecridin son bulması ve PKK Lideri’nin fiziki özgürlüğünün sağlanması talebiyle Kadıköy sokaklarında, “Bijî Serok Apo” sloganları haykırıldı.
 
PKK Lideri için yürüdüler
 
Yine 22 Aralık 2022’de Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Berdan Öztürk ve HDP milletvekilleri Sezai Temelli, Remziye Tosun, Abdullah Koç, Dilan Dirayet Taşdemir ve Şevin Coşkun, PKK Lideri ile görüşme talebiyle Adalet Bakanlığı’na dilekçeyle başvurdu. Bakanlığa verilen dilekçede, Abdullah Öcalan ile açık görüş gerçekleştirme talebine yer verildi. Kesintisiz bir şekilde Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması için yapılan eylemlerden biri de uluslararası komplonun 24’üncü yılı olan 15 Şubat’tı. İstanbul’un üç ilçesinde “Özgürlüğe Yürüyoruz” şiarıyla, Halkların Demokratik Kongresi (HDK), HDP, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Tevgera Jinên Azad (TJA), Anadolu Yakınlarını Kaybedenlerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (ANYAKAY-DER), Marmara Tutuklu ve Hükümlü Aileleri İle Dayanışma Derneği (MATUHAY-DER), Demokratik Alevi Dernekleri (DAD), Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD), Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM) ve Kürt Araştırmaları Derneği (Enstîtûya Kurdî) öncülüğünde yürüyüşler gerçekleştirildi.
 
Bedenlerini ateşe verdiler…
 
22 Mayıs 2022’de de HDK, HDP, DBP ile TJA üyeleri, AKP’nin KDP ortaklığıyla Güney Kurdistan’da bulunan Zap, Avaşîn ve Metîna’ya yönelik saldırılarına tepki göstermek için Tünel Meydanı’nda bir araya gelerek yürüyüş gerçekleştirdi. Burada da savaşın bir an önce son bulmasını isteyen yüzlerce kişi çözümün bir kez daha PKK Lideri’nin fiziki özgürlüğünün sağlanmasından geçtiğini vurguladı. Tecride karşı 13 Ocak’ta Mêrdîn'de (Mardin) Bubo Taş, Amed'de de 16 Ocak'ta Mehmet Akar, bedenini ateşe verdi. Büyük bir yankı uyandıran eylemlerin ardından dünyanın dört bir yanından fiziki özgürlük talebi yinelendi.
 
Talepler haykırılmaya devam etti
 
Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) ve Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) üyeleri de Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit ve cezaevlerindeki hak ihlallerine karşı İzmir ve İstanbul’da açlık grevi eylemi başlattı. 18 Ocak’ta İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nde yapılan açıklama ile başlayan grev, 3 günün ardından Bakırköy Kapalı Cezaevi önünde PKK Lideri’nin fiziki özgürlüğünün sağlanması ve tutsaklar üzerindeki tecridin kaldırılması haykırılarak sonlandırıldı. 21 Ocak’ta ise Kuzey ve Doğu Suriye’nin Hesekê kentinin Til Temir ilçesinde binlerce kişi, Suriye Devrimci Gençlik Hareketi öncülüğünde PKK Lideri üzerindeki tecride karşı yürüyüş gerçekleştirdi.
 
Delegasyon heyeti: Öcalan'ın özgürlüğü kaçınılmazdır!
 
Yine 22 Ocak’ta Kuzey ve Doğu Suriye Halk İnisiyatifi, Demokratik Toplum Hareketi’nin (TEV-DEM) Qamislo kentinde bulunan binası önünde yaptığı açıklama ile tecridin son bulması ve fiziki özgürlüğün sağlanması için imza kampanyası başlattığını duyurdu. 25 Ocak’ta ise 7 farklı ülkeden 36 hukukçu, akademisyen, siyasetçi ve gazetecinin aralarında bulunduğu Tecride Karşı Uluslararası Deklarasyon, Kurdistan ve Türkiye’de çeşitli baro, hukuk, sivil toplum ve siyasi parti temsilcileri ile Abdullah Öcalan ve tutsaklara uygulanan tecrit için bir dizi temasta bulundu. Delegasyonun 28 Ocak’ta İstanbul’da sivil toplum örgütleri ve siyasi parti temsilcileri ile yaptığı “Uluslararası Tecrit” konulu forumun sonuç bildirgesinde ise, “Kürt sorunun siyasal ve barışçıl temelde çözümü ve Türkiye’nin demokratikleşmesi için Öcalan’ın özgürlüğü kaçınılmazdır” mesajı verildi. Delegasyonun 27 Mart’ta ziyaretlerine dair paylaştığı raporda da, “Kürt sorununun barışçıl ve siyasi çözümü ve Türkiye'nin demokratikleşmesi için Öcalan'ın özgürlüğü kaçınılmazdır” belirlemesinde bulunuldu.
 
Ortadoğu’dan Avrupa’ya mücadele her yerde
 
Şengal’de 4 Şubat’ta, Şengal Genç Kadınlar ve Êzidxan Gençlik Birliği öncülüğünde Abdullah Öcalan’a yönelik 15 Şubat Komplosu’nun yıl dönümünü vesilesi ile komployu kınamak  amacıyla “Uzun Yürüyüş” başlatıldı. Yaklaşık 10 kilometre süren yürüyüş, Sinunê’deki Mam Zeki yolunda “Gençler Önder Öcalan’ın fedaisidir” şiarıyla başlayarak, Kers Vadisi’ndeki “Rêber Apo Bahçesi’ne” kadar devam etti. 6 Şubat’ta da gençlerin komploya karşı İsviçre’de başlattığı “Enternasyonalist Uzun Yürüyüş”, Almanya’daki Freiburg’da Kürt gençlerin eylemi ile buluştu. Yine 4 Şubat’ta Marsilya Demokratik Kürt Toplum Merkezi (DKTM), Arin Mirkan Meclisi ve Tevgera Ciwanên Şoreşger’in (TCŞ) çağrısıyla Canabiere Meydanı'nda toplanan binlerce kişi PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecride ve uluslararası komploya karşı yürüdü. İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT), Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Birleşmiş Milletler'e (BM) dönük mesajların yer aldığı pankartları taşıyan kitle, Fransızca “Öcalan 23 aydır ağır tecritte”, “Kürt Halk Önderi Öcalan 24 yıldır fiziken tutsak”, “CPT ve AİHM derhal üzerine düşeni yapmalı” yazılı dövizler taşıdı.
 
Milyonların Newroz vurgusu Abdullah Öcalan oldu
 
Haber alamama halinin 24’üncü ayında Güney Afrika’nın başkenti Cape Town’da “Abdullah Öcalan’a Özgürlük, Dünya’ya Barış ve İstikrar” başlığıyla konferans düzenlendi. İki gün süren konferansın ardından yayınlanan sonuç bildirgesinde bu yıllın Abdullah Öcalan’ın özgürlük yıllı olması için mücadelenin önemine dikkat çekildi. 14 Mart’ta ise Asrın Hukuk Bürosu avukatları, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’a açık mektup göndererek, PKK Lideri’ne uygulanan mutlak iletişimsizliğe bir an önce son verilmesi vurgulandı. Mart ayında ise Kurdistan, Türkiye ve dünyanın dört bir yanında düzenlenen Newroz kutlamalarında PKK Lideri’nin fiziki özgürlük vurgusu bir kez daha öne çıktı. Bu yıl “Her Der Newroz Her Dem Azadî” ve “Newroz Ateşi ile Özgürlüğe” şiarı ile gerçekleştirilen Newroz’larda talep netti: “Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit son bulacak, halkların ortak mücadelesi ile fiziki özgürlük sağlanacak.”
 
‘74’üncü yaşı fiziki özgürlük yılı olacak’
 
Asrın Hukuk Bürosu avukatları, depremler nedeniyle müvekkilleri görüşmek için yaptıkları başvuruların reddedilmesi nedeniyle 17 Mart’ta AYM’ye başvuruda bulundu. 2 Nisan’da da İmralı tecridine ilişkin yazılı açıklama yayınlayan ÖHD, cumhurbaşkanı adaylarına da çağrı yaparak, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin sonlandırılması ve İmralı F Tipi Cezaevi’nin kapatılmasını istedi. 4 Nisan Abdullah Öcalan’ın 74’üncü yaş gününde ise sokaklar, evler, iş yerleri ve her yer PKK Lideri’nin fiziki özgürlüğü ve mücadelesi için yakılan mumlarla aydınlatıldı. Dört bir yanda yapılan kutlamalarda pastalar kesildi, “Bijî Serok Apo” sloganı yankılanarak halaya duruldu. Kutlamalarda, 74’üncü yaşının halklar ve Abdullah Öcalan için fiziki özgürlük yılı olacağı vurgulandı.
 
Seçim çalışmalarında fiziki özgürlük talebi
 
 
Dünya halkları tarafından paradigma ve fikriyatı büyük bir ilgi ile sahiplenilen Abdullah Öcalan için 2023 seçimlerine giderken, Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi’nin (Yeşil Sol Parti) seçim çalışmalarındaki temel gündemlerden biri. Milyonların akın ettiği seçim etkinliklerinde en çok vurgu yapılan konuların başında PKK Lideri’nin fiziki özgürlüğü geliyor. Halklar, 25 aydır hiçbir haber alınamayan Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin bir an önce son bulması, fiziki özgürlüğün sağlanması, Kürt sorununa demokratik çözümün sağlanması ve AKP-MHP iktidarına Yeşil Sol Parti ile sandıklarda cevap verileceği mesajını net bir şekilde ortaya koyuyor.
 
Tecrit kırılana dek…
 
Mutlak iletişimsizliğin 25’inci ayına girdiği İmralı Cezaevi’nden hala hiçbir haber alınamazken, halkların ise Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü sağlanana dek mücadele ve çağrılarını sürdürmekteki kararlılığı devam ediyor.