Gazeteci Ceylan Şahinli: Yargılama gerekçesi haberlerimiz!
- 09:03 12 Ocak 2023
- Güncel
Dilan Babat
ANKARA - Sincan Kadın Kapalı Cezaevinde tutulan MA Muhabiri Ceylan Şahinli, “Yargılama gerekçelerimizin habercilik olduğunu herkes biliyor. Bizi sahadan çekmeye dönük bir hamlenin yargı ayağıydı bu” dedi.
Ankara’da yürütülen soruşturma kapsamında 25 Ekim’de Riha’da (Urfa) gözaltına alınarak Ankara’ya getirilen ve 29 Ekim’de 8 meslektaşıyla birlikte tutuklanan Mezopotamya Ajansı (MA) Muhabiri Ceylan Şahinli, tutulduğu Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde gönderdiğimiz soruları yanıtladı. Dışarıda fark edilmeyen birçok şeyi cezaevinde deneyimlediklerini söyleyen Ceylan, cezaevi yaşamlarının günlük rutinleri dışında dayatılan iletişimsizliğe karşı bolca sohbet ettiklerini kaydetti. Ceylan, “Sık sık TV kanalları ve ulaşabildiğimiz gazeteler aracılığıyla haber okuyor, bu haberlerin sunuluş biçimleri, kullanılan kavramlar ve gerçekten bir haber değeri taşıyıp taşımadıklarına dair uzun uzun tartışmalarımız oluyor. Özellikle kadın katliamlarının veriliş biçimi ve Kürtlere dönük ayrımcı dil en çok tartıştığımız konular arasında” dedi.
‘Her işkence kayıt altına alınarak servis edildi’
Savcılık karşısına çıkarıldığında kendisine yöneltilen iddiaları duyunca tutuklanma olasılığını düşündüğünü ifade eden Ceylan, “Her şey krimalize etmeye çalışıldı. Öyle bir atmosfer yaratılmaya çalışılmıştı ki habercilik anlamında yaptığım her şey bana suç olarak yönlendirildi. Dicle Fırat Gazeteciler Derneği’ne (DFG) üyeliğim, farklı şehirlerde gazetecilik yapmam, kendi isteğimle mi yoksa başka gerekçelerle mi gazetecilik yaptığım, çoğunluğu haber paylaşımı olan sanal medya paylaşımlarım ve elbette hakkımda ‘talimatla çalıştığım’ iddiasında bulunan gizli tanık beyanı, ifadeye bile çağırılmayı gerektirmeyecek bu gerekçelerle evimiz uzun namlularla basıldı, 30’dan fazla bir kolluk ekibi ile 5 kişi Urfa-Diyarbakır’dan Ankara’ya getirilmiş ve bu süreçte yapılan her işkence kayıt altına alınarak servis edilmişti. Sadece yaratılan bu algı bile tutuklanmamızın olasılıktan fazla olduğuna işaret etti. Ancak insan istemsiz olarak içinden gerçekten ‘Bu kadar kolay mı’ diye geçirmeden edemiyor” dedi.
‘Gazeteciliğimize karşı bir hınç’
Kısa bir süre Ankara’da çalıştığını paylaşan Ceylan, bu süreçte ise yaptığı haber takiplerinde birçok kez polis şiddetine maruz kaldığını, hak ihlallerine tanık olduğunu dile getirdi. Ceylan, “Yanımdaki gazeteci arkadaşlarım gibi sokakta yapılan protesto ve eylemlerde özellikle polisin fiziki sözlü şiddetiyle karşılaştık. Tutuklanma kararını, yapılan onca saldırıya karşı sokakta gazetecilik yapmamıza dönük bir hınç olarak görüyorum” ifadelerini kullandı.
Kelepçeli muayene savunuldu
Haberlerde yazdığı çıplak arama, kelepçeli muayene, görüşçülerin reddedilmesi gibi ihlallere kendilerinin de birebir maruz kaldığını kaydeden Ceylan, “Ben bizzat kelepçeli muayene dayatmasına maruz kaldım. Özellikle son süreçte hekimlere dönük hak ihlallerine karşı hemen hemen tüm eylemlerini takip eden bir muhabir olarak, bu onur kırıcı davranışa yine bir hekim tarafından maruz kalmak vicdanen beni üzdü. İnsani hiçbir talebimizi ciddiye almayan hapishane yönetimi en küçük olumsuzlukta ya da bizim aleyhimize olan durumlarda bir o kadar aceleci. Kelepçeli muayeneye dair Sağlık Bakanlığı’na yaptığım suç duyurusuna cevap veren Ankara İl Sağlık Müdürlüğü, kelepçeli muayyeni savundu” sözlerine yer verdi.
‘Gazeteciliğimizi sürdürmeye kararlıyız’
Tutuklanmalarının hemen ardından dosya savcısının tatile çıktığına değinen Ceylan, şunları paylaştı: “Sanki yapılması gereken her şey bitmiş gibi. Ancak iddianamemize dair ortada herhangi bir şey yok. Yargılama gerekçelerimizin habercilik olduğunu herkes biliyor. Bizi sahadan çekmeye dönük bir hamlenin yargı ayağıydı bu. Diyarbakır’daki arkadaşlarımıza yapıldığı gibi habercilik yapmamızı engellemek. Ancak biz gazeteciliğimizi her yerde ve her alanda sürdürmeye kararlıyız. Dışarı ile iletişimimiz sınırlı olsa da buradaki kısıtlı imkanlar buna engel değil.”
‘Dayanışma gücünün yükselmesi önemli’
Türkiye’de ayrıcalıklı bir sınıfın sınırsız bir özgürlük alanının mevcut olduğunu ifade eden Ceylan, bu kesimin ne yaparsa yapsın yargılanmayacağı algısı ile hareket ettiğini vurguladı. Ceylan, “Onların alanları genişledikçe, ‘öteki kesimlerin’ zaten dar olan alanları gittikçe nefes almayacak hale geldi. Öyle ki bugün ötekinin en temel hakları bile lütuf olarak görülüyor. Tüm bu yok sayma ve hukuksuzluğa karşı toplumsal reflekslerin diri olması ve dayanışma gücünün yükseltilmesi önemli” sözlerini kullandı.