Danıştay'a İstanbul Sözleşmesi mesajı: Geri alacağız
- 09:11 5 Ocak 2023
- Güncel
Marta Sömek
İSTANBUL - Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılmasıyla ilgili ret kararını “hukuka uygun” bularak onamasını AYM’ye taşıyacaklarını söyleyen KİH-YÇ Savunuculuk Ekibi üyesi Ezel Buse Sönmezocak, “Biz bir imzayla bunları kazanmadığımız için bir imzayla da bunlardan vazgeçmiyoruz diyoruz. Muhakkak ki İstanbul Sözleşmesi’ni geri alacağız” dedi.
Kadın ve çocuk katliamları, taciz, tecavüz ve şiddet her geçen gün artarken, erkek-devlet-yargı ortaklığında ise failler, verilen cezalarla adeta “ödüllendiriliyor”. Bu tabloya karşı kadınları, çocukları ve LGBTI+’ları koruyan İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi”nden, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 20 Mart 2021 tarihli gece yarısı kararı ile çekilindi. Ardından ise 1 Temmuz 2021’de de Sözleşme’nin sona ereceğine ilişkin karar Resmi Gazete’de yayınlandı.
Davalar duruşmalı görüldü
Çekilme kararı sonrası çok sayıda kadın ve kadın örgütü, kararın iptali ve yürütmenin durdurulması için Danıştay’a başvuruda bulundu. Danıştay 10’uncu Dairesi yürütmenin durdurulması istemleri için yapılan bir kısım başvuruyu reddederek, kararın iptal istemiyle açılan davaları ise duruşmalı olarak gördü. Danıştay savcısı, kararın iptali yönünde görüş bildirmiş olsa da Danıştay 10’uncu Dairesi, Cumhurbaşkanlığı kararını “hukuka uygun” buldu ve davanın reddine karar verdi.
Karar ‘hukuka uygun’ bulundu!
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu da (DİDDK) geçtiğimiz günlerde Danıştay 10’uncu Dairesi’nin ret kararını oy çokluğuyla onadı ve kararı “hukuka uygun” buldu. Karar havuz medyaya yansırken, kadınlara ise resmi olarak tebliğ edilmedi. Bu onamayla Türkiye’nin sözleşmeden çekilme kararı hukuken kesinleşmiş olacak. Kararın ardından başta kadınlar olmak üzere her kesimden tepkiler yükseldi.
Kurul’un verdiği karara ilişkin Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvuruda bulunacak olan Kadının İnsan Hakları - Yeni Çözümler Derneği (KİH-YÇ) Savunuculuk Ekibi üyesi Ezel Buse Sönmezocak ajansımıza değerlendirmelerde bulundu.
200 dava açıldı
Karara dair barolardan, sivil toplum örgütlerden, kadın örgütlerinden ve bireysel olarak Danıştay’da açılan dava sayısının 200’den fazla olduğunu söyleyen Ezel, bu davaların hepsinin şu anda temyiz aşamasında olmadığını dile getirdi. Derneklerinin açtığı davanın ise hala “ilk derece” sıfatıyla 10’uncu Daire’de görülmeye devam ettiğini belirten Ezel, “Açılan diğer davaların da daha henüz ilk derece aşamasında olduğunu ve karar çıkmadığını biliyoruz” dedi. Verilen kararların ilk olarak basın aracılığıyla paylaşıldığına dikkat çeken Ezel, “Basından Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun ‘hukuka uygun’ bulduğuna dair kısa içeriği olan bir haber var elimizde. Henüz dava taraflarına, hiçbir baroya bir karar ulaşmış değil. UYAP sistemlerine düşmüş bir karar şu anda mevcut değil. Bir yandan böyle bir haber var, bir yandan hala ilk derecede derdest olan bizim davamız gibi davalar var. Dolayısıyla bir hukuk garabetinin ortasındaymışız gibi duruyor” sözleriyle kararı yorumladı.
Sözleşme milyonları ilgilendiriyor
Gerekçeli kararın kendilerine sunulmadığını ifade eden Ezel, “Kaça kaç oy birliğiyle çıktı bu, oy çokluğuyla mı oy birliğiyle mi çıktı, hangi argümanla hukuka uygun bulundu… Burayı değerlendirmek şu aşamada mümkün görünmüyor. Ama Türkiye, bu her ne kadar cumhurbaşkanı sıfatıyla da olsa bir kişinin iradesiyle milyonları doğrudan ilgilendiren, milyonların şiddetten uzak yaşamak gibi en temel insan hakkını ilgilendiren ve hukuk nezdinde burayı güvence altına alan bir temel insan hakları sözleşmesinden çekilme iradesini ortaya koydu. Bunun kendisi başlı başına çok ciddi bir hukuksuzluk. Burada hayatlarımız söz konusu. Milyonlarca kadının, çocuğun, LGBTI+’nın ve ev içi şiddete maruz kalma ihtimali olan insanların hayatından, şiddetten uzak yaşama hakkından bahsediyoruz. Dolayısıyla usul hukuku problemiymiş gibi sürekli bu meseleyi ele almanın kendisi zaten insan haklarına yaklaşımımızı ve motivasyonumuzu ortaya koyan bir husus” şeklinde konuştu.
‘Sözleşmeyi kimse bize bahşetmedi’
“İstanbul Sözleşmesi bizim” ve “Bizim için bitmedi”nin sadece bir slogan olmadığının altını çizen Ezel, bunu şöyle açıkladı: “Şiddetten uzak yaşama güvencelerimiz bize kimsenin bir lütfuyla, imzasıyla bahşedilmedi. Dolayısıyla da bir imzayla bunları kaybetmiş değiliz, bunlar zaten bizim doğuştan gelen haklarımız, mücadeleyle kazandığımız ve mücadele etmeye devam edeceğimiz güvencelerimiz. Bunu üç, beş ya da altı kişinin oluşturduğu yüksek mahkeme kararlarına, duruşmalara, usulü hukuk tartışmalarına indirgeyecek değiliz. Bunu da zaten indirgeyenler hep erkek. Milyonlarca kadının, çocuğun, LGBTI+’nın hayatını bir pazarlık, usulü hukuk problemiymiş gibi görebilme cesaretini gösterdikleri için olay burada patlıyor.”
AYM’ye başvurulacak
Dosyalarında hala karar çıkmadığını yineleyen Ezel, olumlu bir dönüş beklemediklerini ve her bir kararı AYM’ye taşıyacakları bilgisini verdi. AYM’nin daha önceki kararlarında İstanbul Sözleşmesi’ne atıf yaptığını hatırlatan Ezel, “Sözleşmeyi içtihadına yerleştirmiş durumda. AİHM kararlarıyla da bağlı bir mahkeme olduğu için AİHM de defaatle İstanbul Sözleşmesi’nin kadına yönelik şiddetle mücadele noktasında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ayrılmaz bir parçası olduğunu ifade ettiği için AYM’nin vereceği kararla bu hukuksuzluğa bir son vermesini bekliyoruz” diye ekledi.
‘Sözleşme teknik olarak hala yürürlükte’
Sözleşmenin teknik olarak hala yürürlükte olduğunu söyleyen Ezel, “Yükümlülükler aynen devam ediyor. AYM kararlarının ne kadar bağlayıcılığı devam ediyorsa insan hakları sözleşmesi olan İstanbul Sözleşmesi’nin çizdiği çerçeve ve yükümlülük de aynen devam ediyor. Ama tabii bu uygulanıyor mu sorusunun cevabı değil. İstanbul Sözleşmesi neden yürürlükte? 6284 sayılı kanunun 1’inci maddesinde, kanunun uygulanmasında sözleşmenin esas alınacağı belirtilmiş. Dolayısıyla sözleşme iç hukukta doğrudan uygulama alanına sahip bir sözleşme” değerlendirmesinde bulundu.
‘Muhakkak geri alacağız!’
Davanın peşini bırakmayacaklarını vurgulayan Ezel, “Çünkü söz konusu olan hayatlarımız, en temel haklarımız. Biz bir imzayla bunları kazanmadığımız için bir imzayla da bunlardan vazgeçmiyoruz diyoruz. Muhakkak ki İstanbul Sözleşmesi’ni geri alacağız. Bizler var oldukça, bu hak mücadelesine devam ettiğimiz sürece bu sözleşme öyle ya da böyle yeniden gelecek. AYM olmazsa AİHM olur, AİHM olmazsa başka bir şey olur” dedi.