GÖÇİZDER Eşbaşkanı: Mücadelemiz ‘Jin jiyan azadî’ ile sürecek
- 09:09 4 Ocak 2023
- Güncel
İSTANBUL - Dernek faaliyetleri gerekçe gösterilerek tutuklanan ve 6 ay sonra tahliye edilen GÖÇİZDER Eşbaşkanı Kamile Kandal, herkesi 4-5 Ocak’ta Silivri'de görülecek olan ikinci duruşmalarında dernekleri ile dayanışmaya çağırırken, mücadelelerini ise “Jin jiyan azadî” şiarıyla sürdüreceklerinin mesajını verdi.
3 Haziran 2022 günü İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın derneklerine dönük başlattığı soruşturma kapsamında yönetici ve eşbaşkanlarının da aralarında olduğu Göç İzleme Derneği’nin (GÖZİDER) 22 üyesi gözaltına alındı. 8 günlük gözaltının ardından 11 Haziran’da mahkemeye çıkarılan 16 kişi, dernek faaliyetleri gerekçe gösterilerek tutuklandı. Dernek üyelerine GÖÇİZDER’in mülteciler ile ilgili hazırladığı raporlar, 1990’lı yıllarda yaşanan köy boşaltmaları sonucu göç ettirilen Kürtlerin maruz kaldıkları hak ihlallerini ve 2015 yılında yaşanan çatışmalar sonucu göç etmek zorunda bırakılan yurttaşlar ile kadınların yaşadıklarının yer aldığı çalışmaları ele alan 3 kitap suç unsuru sayıldı. Kitapların “devleti aşağılama” amacı taşıdığı iddia edildi.
Savunmaya tahammülsüzlük
23 dernek üyesi hakkında “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla 1 Eylül 2022’de iddianame hazırlandı. 16'sı tutuklu 23 kişinin yargılandığı davanın ilk duruşması 13 Aralık 2022’de görüldü. Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan dernek eşbaşkanı Kamile Kandal ve tutuklu arkadaşlarının içerisinde bulunduğu 4 kişi, 15 Aralık’ta ilk duruşmalarının üçüncü oturumunda tahliye edildi. Kamile, 4 ve 5 Ocak tarihlerinde iki oturum şeklinde görülecek olan ikinci duruşmaları ve derneklerine açılan kapatma davasına ilişkin ajansımıza değerlendirmelerde bulundu.
‘Suçları’ dernek faaliyetleri!
4-5 Ocak’ta görülecek olan duruşmada diğer arkadaşlarının da tahliye olacağına inandıklarını paylaşan Kamile, “İnancımızı hiçbir zaman yitirmedik çünkü zorlama şekilde bağlamından koparılan birçok bilginin bir araya getirilmesi ile oluşturulmuş bir iddianameydi” dedi. GÖÇZİDER’in mültecilik ve göç alanında çalışan bir dernek olduğunu vurgulayan Kamile, “Yaptığımız çalışmalar, raporlamalar, projeler suç unsuru olarak gösterilerek alındık biz. Çalışmalarımızı takip edenler öyle bir suçlama konusu olacak bir çalışma olmadığını görmekte. Şeffaf bir şekilde sivil toplum çalışmaları yürütüyoruz. Biz çatışma, baskı, zor unsuruyla birlikte yerinden edilen insanlarla ilgili çalışma yürütüyoruz. Hem farklı uluslardan olan mültecilerle ilgili hem de yurt içinde Kürt illerinden 90’larda, 2015-2016 yıllarında yaşanan göçlerle ilgili çalışma yürütüyoruz. Bunları mahkemede de konuştuk. Kitaplarımızın, raporlarımızın içeriği bunlara dayanıyor. Bunları suç olarak görmek tek taraflı ya da devletin görüşüyle bakmak gerekiyor” şeklinde konuştu.
‘Sivil örgütlenme kadının sesidir’
“Savaştan nasıl kaçıldığını Suriye’de, Afganistan’da, Ukranya-Rusya savaşında gördük. Hepimiz bu tarihin bilgisine sahibiz. Bunun için bunları anlatmak, çalışma yapmak neden suç olsun” diye soran Kamile, “Yaptığınız projelerin paralarını nereye verdiniz’ diye soruyorlar ama öyle büyük paralar değil. Suç aramak istiyorsanız en küçük şeyden de oluşturabilirsiniz ama bunun gerçeklerle uyuşması gerekiyor” sözlerine yer verdi. Mahkemede hem kendilerini hem de derneklerini savunduklarını paylaşan Kamile, “Sivil toplum olmazsa, toplumun sesi olmaz. Bizim yaşadığımız tutuklama süreci aynı zamanda ülke demokrasinin de yara aldığı bir süreç. Kadın kurumları kapatılmak isteniyor. Aslında sivil örgütlenme kadının sesidir. Sivil toplum kurumlarına baskı uygulamak yerine şartlarını iyileştirmek lazım” ifadelerini kullandı.
‘Hak mücadelesinin karşılığı ceza mıdır?’
Cezaevleri ile ilgili hak ihlallerinin yıllardır sürdüğünü, ancak son yıllarda uygulamaların farklılaştığını dile getiren Kamile, yaşadıklarını şu sözlerle anlattı: “Çok fazla hak ihlali yaşanıyor. İnsanlık, devrim, kadın, hak mücadelesi verilmesinin karşılığı ceza mıdır? Ceza değildir. Hapishanede yasa açısından ceza içinde ayrı bir ceza veriliyor. Seni toplumdan koparıyor. Bir kere itirazlarımızı dile getirdiğimizde, ‘Burası otel mi’ diye cevap verdiler. Biz otel olmadığını biliyoruz ama insani yaşam koşulları var, bunu aza indirmen bir işkence. Diğer siyasi tutsaklar ile görüşmemize izin vermediler. Adli koğuşların arasına koyulmuştuk.
Siyasi partilerin kulakları sivil toplumda olmalı
Cezaevlerinde son süreçte yeni kurallar konulmuş ve o kararlar neticesinde bazı siyasi koşullara dayatma oldu. Bunların karşılığında da duruş sergiliyorlar. 2 ayda bir anca dışarıdan kitap alabiliyorsun. Yanında fazla kitap bulunduramıyorsun. Bu niye tehlikeli bilmiyorum. Görüş sürelerimiz yarım saatti. Bunu sorduğumuz cezaevi, ‘Çok kalabalık anca süre yetiyor’ diyordu. Başka şehirlerden görüşlere gelen insanlar var, bu hak değil. Adlilerin yarım saat telefon hakkı var, siyasilerin on dakika. 10 dakikada insan ne konuşacak? Adalet duygusu olmadığı zaman toplumsal anlamda yaşayamayız. Devletin ve siyasi partilerin kulaklarının sivil toplumda olması gerekiyor. Eşit ve özgür bir şekilde beraber yaşam kurulmalı.”
‘Kadınlar için mücadele ettik’
Öte yandan kadın mücadelesinin cezaevinde ve her yerde olduğunu vurgulayan Kamile, “Bunu gururla söylüyoruz. Biz kadınlar için mücadele ettik, etmeye de devam edeceğiz. Hem mülteci hem göçmen kadınlarla hem Kürt, hem İranlı, hem Alevi hem de Türkiyeli kadınlarla. Dünyadaki bütün kadınlarla birlikte mücadele etmeye, dayanışmaya da devam edeceğiz. Kadınlar göç yollarında ya da göç ettikleri ülkelerde çokça hak ihlaline maruz kaldı. Bizler de bunlara duyarsız kalamazdık. Bunun için biz bunun mücadelesini ayrıca veriyoruz” sözlerini kullandı. Kamile, tutsaklık süreçlerinde kadınlardan çokça dayanışma gördüklerini belirtirken, bu mücadeleyi yürütürken de her kesimden kadınlarla hem dayanışacaklarını hem yan yana birlikte çalışacaklarını ifade etti.
‘Savunma hakkımız’
“Kapatmak yerine GÖÇİZDER gibi sivil toplum derneklerinin çoğalması gerekir” diyen Kamile, bu nedenle sivil toplum örgütlerini hedef almaktan vazgeçilmesi gerektiğinin altını çizdi. Kamile, “Yargılanma süreci hukuki anlamda çok garipti, savunma en büyük hakkımız. Daha adil bir yargılama olsaydı diğer arkadaşlarımız da bırakılacaktı. O yüzden sivil toplum ne kadar toplumda sesini yükseltirse, siyasette sivil toplumun önemi neyse yargıda da savunmanın önemi budur. Biz yine de adalete hala inanıyoruz” vurgusu yaptı.
‘Mücadelemiz ‘Jin jiyan azadî’ ile sürecek!’
Kapatma davaları ve ikinci duruşmaları için de kendileri ile dayanışan herkesi bir kez daha 4 ve 5 Ocak günü dayanışma ve desteğe çağıran Kamile, “Sivil toplum örgütleri, kurumları yan yana dayanışma içerisinde olursa sesimiz daha güçlü çıkacak, dayanışmamız da daha büyük olacaktır. Demokratik çoğulculuk ve katılımcılık anlamında çok daha güçlü hissedeceğimiz ve büyüyeceğimiz süreçlerin de yakın olduğunu düşünüyorum” dedi. Kamile ayrıca tutsak 25 Kürt basın emekçisinin de dahil olduğu tüm tutsakların bir an önce serbest bırakılması gerektiğini söyleyerek, “Jin jiyan azadî” şiarıyla mücadelelerini sürdüreceklerinin mesajını verdi.