Abdullah Öcalan 2013’te uyarmıştı: Süreç bozulursa şiddet yaygınlaşır

  • 09:01 3 Ocak 2023
  • Güncel
 
HABER MERKEZİ - 3 Ocak 2013 yılında Ayla Akat Ata ve Ahmet Türk ile yaptığı görüşmede, “Kürt varlığını inkâr etmek Türk varlığını da inkâr etmektir” değerlendirmesi yapan PKK Lideri Abdullah Öcalan 3 başlıklı eylem planına dikkat çekmiş, sürecin bozulması durumunda  daha yaygın bir şiddetin gelişeceği uyarısında bulunmuştu.  
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan uluslararası komplo ile Türkiye getirildiği 1999 yılından beri İmralı Adası’nda “özel bir hukuk” ile ağır tecrit altında tutuluyor. Abdullah Öcalan o tarihten bu yana aile ve avukatları ile dönem dönem görüştürülse de tecrit koşulları hiç değişmedi ve 27 Temmuz 2011 yılından bu yana ise avukatları ile hiçbir şekilde görüştürülmüyor.  
 
Açlık grevleri sonrası görüşme
 
Abdullah Öcalan ile görüşmelerin sağlanması ve tecridin kaldırılması için cezaevlerindeki tutsakların 12 Eylül 2012’de başlattıkları süresiz açlık grevleri sonrasında kardeşi Mehmet Öcalan, İmralı’ya giderek bir görüşme gerçekleştirdi. Bu görüşmenin ardından da o dönemde Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Ahmet Türk  ile  Barış ve  Demokrasi Partisi (BDP) Milletvekili Ayla Akat Ata 3 Ocak 2013 tarihinde İmralı’ya giderek PKK Lideri ile görüşme gerçekleştirdi. Bu görüşme ile Abdullah Öcalan’ın Kürt sorununun demokratik yollarla çözülmesine dair İmralı’da yaptığı görüşmeler süreci de başlamış oldu. 
 
‘Sabote etmek isteyenler olacak’
 
Yapılan görüşmede çözüm için girişimlerin Turgut Özal, Necmettin Erbakan ve Bülent Ecevit döneminden bu yana devam ettiğini belirten Abdullah Öcalan, 20 yıldan bu yana uğraştıklarının altını çizdi. Görüşmede “Emre Bey ile başladığımız süreç son iki buçuk yılda kesildi. Görüşmeler burada gerçekleşir. Burada yaptığımız görüşmeler olmasa, sizinle görüşmek bir yana, canlı bile yaşatmazlar” diyen Abdullah Öcalan devamla şunları söyledi: “Beni bile 14 yıldır çürütmek için uğraştılar. İmha temelli geldiler, gelecekler de. Bu süreci sabote etmek isteyenler de olacak. Burada her toplantı yapıldığında gerilla kayıpları bildiriliyor. Böyle mesaj veriyorlar. Tabii heyetle yaptığımız görüşmeler önemlidir. Onlar da risk alıyorlar. Hatta heyeti bile vazgeçirmeye çalışıyorlar. Darbeci zihniyet süreci sabote etmeye çalışacak.” 
 
Meclis ve Hakikat Komisyonu vurgusu
 
Görüşmede, Hakikat Komisyonu kurulması gerektiğine işaret eden Abdullah Öcalan, Meclis’in önemine vurgu yaparak,  “Gerillanın çekilmesi halinde halka yönelik şiddeti engellemek amacıyla Barış Konseyi'nin kurulması gerekir. Köye geri dönüşler, ödenecek tazminatlar Barış Konseyi'nin himayesinde olur. Siz buna Akil İnsanlar mı diyorsunuz? Onlar tarafından süreç yerinde izlenir. Süreç Türkiye’deki vicdan sahibi insanlar tarafından iyi izlenmeli ve bu konuda rol oynanmalıdır. Aslında Anayasa konusunda kurucu bir meclis olmak durumundaydı. Mevcut çalışma sonuç alıcı olmadı. Son 40 yıllık şiddeti Türk ve Kürt halkına aştıracak bir anayasa olmalı. Cumhuriyetin kuruluşundan beri Anayasa'da laik Kemalistler, Kürtleri ve İslami toplumu tasfiye etmeyi amaçladılar. Böylece Türk halkı da hak ve özgürlüklerinden yoksun kaldı” ifadelerini kullandı. 
 
1921 Anayasası’nı işaret etti
 
Kürt halkının varlığının kabul edilmesi gerektiğini belirten Abdullah Öcalan, bu konuda 1921 Anayasa’sı ile  20  maddeden oluşan Kürt Reform Tasarısı’nın esas alınabileceğini söyledi. Abdullah Öcalan, “Orada Kürtlerin varlığının kabulü var. Biz Kürt Reform Tasarısı'nı canlandırmak istiyoruz. Biliyorsunuz, 9 Şubat 1922 tarihli 64’e karşı 373 oyla kabul edilen Kürt Reform Tasarısı belgelerinin gizlenmesi Kürtleri tasfiye amaçlıdır. Oysa bu belgenin kabulünden sonra 30 Ağustos zaferi gerçekleşmiştir. 1922 Türkiye’nin kurtuluş yılıdır. Bu belgeleri niye saklıyorsunuz?” dedi. 
 
KCK operasyonları provokasyon
 
5 Mayıs 2007 tarihinde  o dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan ile Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt arasında  Dolmabahçe’de yapılan görüşmeyi hatırlatan Abdullah Öcalan,  darbeci kesimle Kürtlerin dışlanmasına ilişkin anlaşmanın, uzlaşmanın olduğunu bunun aşılmasının barışın şartı olduğunu söyledi. “Eğer barış ve çözümü realize edemezsek, KCK operasyonu provokasyonunu aşamazsak, barış hikâyedir” diyen Abdullah Öcalan,  “On bin kişinin içeriye alınması komplodur, etkisizleştirmedir, bir çeşit öldürmedir. Barış için iki ayınız var. Daha sonra dokunulmazlıklarla birlikte kalan da tasfiye edilebilir. Daha sert darbeler de söz konusu olabilir. KCK operasyonlarının sonu gelmeli” değerlendirmesi yaptı.  
 
Ulus-devlet kölelik
 
Türk-Kürt barışının sağlanmasıyla hakiki barışa gidilebileceğini söyleyen Abdullah Öcalan, bu iki toplumun ilişkilerinin dinamitlendiğini, zehirlendiğini vurguladı. Abdullah Öcalan, “Bunu nasıl aşabiliriz, bunun üzerinde çalışacağız. Bir halkın ulusal onuru ile oynanacak, halk buna tepkisiz kalacak! Öfkeliyim. Ulus-devletçi değilim. Katliamların temel nedeni budur. Ulus-devlet özgürlük değil, kölelik demektir. Biz Kürtleri demokratik bir ünite haline getirmek istiyoruz. Türkiye Anayasasında ve yasalarda bu olmadan barış olmaz. AKP buna gerek yok diyor. Peki, biz nasıl yaşayacağız? 20 milyon insanın yasal ve anayasal ifadesi olmadan biz nasıl yaşayacağız?” diye sordu. 
 
3 başlıkta eylem planı ve öneriler
 
3 başlık altında bir eylem planına işaret eden Abdullah Öcalan bunları da “Çatışmasızlık ortamının sağlanması, anayasal ve yasal süreç, normalleşme süreci” şeklinde formüle etti. Abdullah Öcalan, devamla şunları belirtti: “Kürt Reform Tasarısı güncelleştirilmeli. Vatandaşlık tanımı için şöyle öneriyorum: Anayasamız bütün tarihsel kültürleri Türkiye’nin bir zenginliği olarak kabul eder, kendisini geliştirme, özgürce ifade etme ve örgütleme hakkını tanır. İspanya Anayasasında da böyledir. Bu tanım vatandaşlık sorununu da diğer birtakım sorunları da çözer. AKP’nin önerisi gibi nötr bir öneri de olabilir. Ancak benim sunduğum gibi bir tanım birçok sorunu da çözer. Dil eğitimini tartışmıyorum bile. Yasama hakkı, ekonomik özerkliği olacak. Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’ndaki çekinceler kaldırılacak. Kürt varlığını inkâr etmek Türk varlığını da inkâr etmektir. Kürt gider, İslam giderse Anadolu’da Türk de kalmaz. Bütün bu unsurlar dışlanırsa bu lobiler, egemen güçler sizi de dışlar. Tüm tarihsel kültürlere saygı, kendini ifade etme ve örgütlenme hakkının tanınması önemli. Böyle bir düzenleme durumu kurtarabilir. Bunun içine her şey girer. Anayasanın buna kapalı olmaması önemlidir.” 
 
Abdullah Öcalan, görüşmede sürecin birileri tarafından bozulması durumunda daha yaygın şiddetin gelişeceğinin altını çizerek uyarıda bulundu.