Rosa Kadın Derneği 4 yaşında
- 15:13 29 Aralık 2022
- Güncel
AMED - Rosa Kadın Derneği’nin kuruluşunun 4’üncü yıldönümü dolayısıyla yapılan basın toplantısında, tüm dünyada ve Kurdistan’da direnen kadınları selamladı.
5’inci yılına giren Rosa Kadın Derneği, yıldönümlerine dair binalarında basın toplantısı yaptı. Toplantıya dernek üyeleri katılırken açıklamayı kadınlar adına Dernek Başkanı Adalet Kaya okudu.
‘Toplum kırım politikası en çok kadınlar üzerinden yürütülüyor’
Derneğin 29 Aralık 2018 yılında kurulduğunu hatırlatan Adalet, o dönemin açığa çıkan ihtiyaçlarına cevap olabilmek ve OHAL dönemi topluma yaşatılan travmayı giderebilecek politik ve ideolojik bir düzlemde kadın örgütlülüğünü güçlendirmek amacıyla yola çıktıklarını belirtti. Tüm zorluklara rağmen örgütlülüklerini geliştirdiklerini kaydeden Adalet, “Verilen mücadele ve yapılan tüm çalışmalar karşısında erkek-devlet şiddetinin bu kadar yıl içerisinde azaldığını söylemek mümkün olmamakla birlikte çeşitlenerek arttı. Geldiğimiz noktada toplum kırım politikası en çok kadınlar üzerinden yürütülürken rejimin özel savaş politikaları da en çok Kürdistan’da kadın ve çocukları hedef almayı sürdürüyor” dedi.
‘Kürt kadın mücadelesine dönük saldırıları kınıyoruz’
Son bir yılda kadına, kadın mücadelesine dönük pek çok şiddet ve saldırı gerçekleştiğine dikkat çeken Adalet, “Bugün burada 4 yıldır birlikte mücadele ettiğimiz yol arkadaşlarımız, gönüllülerimiz, üyelerimiz ve danışan kadınlarla birlikte müzik dinletisi eşliğinde bir kutlama yapacaktık ve Yönetmen Güliz Sağlam tarafından çekilen ‘Rosa’ belgeselini izleyecektik. Ancak Paris’te gerçekleşen terörist eylem sonucunda katledilen Kürt yoldaşlarımızın üzüntüsü nedeniyle programımızı iptal ettik. Üzgün ve öfkeliyiz, son bir yılda artan ve özelliklere öncü kadın aktivistleri, gazetecileri hedef alan, Kürt kadın mücadelesine dönük bu saldırıları kınıyoruz. Bir kere daha değerli yazar Nagihan Akarsel’i de anarak mücadelesini selamlıyoruz” şeklinde konuştu.
‘Anayasa yapma işi en başta kadınlarındır’
Adalet, 2022 yılında kadınlar açısından verilen büyük hukuk mücadelelerinden birinin de iktidarın bir gecede Anayasa’ya aykırı bir şekilde çekildiği İstanbul Sözleşmesi olduğuna işaret etti. Kadın örgütlerinin her duruşmada Danıştay salonunda tarihe geçecek savunmaları olduğunu kaydeden Adalet, “Yine kadınların nafaka hakkına dönük düzenleme girişimi, çocuğun üstün yararını gözetmesi gerekirken, çocuk istismarını meşrulaştıracak düzenleme girişimlerini de kadınlar mücadele ile durdurdu. Son olarak gündemimize giren Anayasa değişiklik taslağı ile yine iktidar ‘aile-başörtüsü’ gibi konularla toplumu manipüle ederek, kadınları kapkaranlık günlere sürüklemek istemektedir. Esasa girmeden kısaca şunu vurgulamak isteriz. Anayasal tüm haklarımızı ihlal eden bu iktidar, kadınlar her gün öldürülürken yaşam hakkı başta olmak üzere önleyici hiçbir politikası olmayan bu iktidar Anayasa yapamaz. Kadın hak savunucularını, en başta ifade özgürlüğü gibi anayasal haklarını kullanmalarından dolayı gözaltı, tutuklama, kolluk şiddeti gibi uygulamalarla yıldırmaya çalışan bu iktidar Anayasa yapamaz. Anayasa yapma işi en başta kadınlar olmak üzere toplumun tüm bileşenlerinindir” ifadelerini kullandı.
Cezasızlığa karşı mücadele
2022’nin devlet kaynaklı şiddetin her alanda gerçekleştiği bir yıl olduğunu belirten Adalet, yılın önemli gündemlerinden birinin de cezaevleri olduğunun altını çizdi. “Özellikle Garibe Gezer yoldaşımızın yaşadığı şiddet sonrasında intihara yönlendirilmesi ve yaşanan hukuki sürecin ahlaksızca yürütülmesi derin bir yara olarak duruyor” diyen Adalet, Aysel Tuğluk şahsında hasta tutsaklar için verilen mücadeleyi ve Adalet Nöbetleri’ni anımsattı. Adalet, “Amed’de ve tüm Kürt kentlerinde kamu görevlisi veya paramiliter yapılar eliyle yürütülen uyuşturucu, fuhuş, cinsel şiddet, kaybedilme gibi pek çok saldırı; devletin Kürt kadınları hedef alan sistematik ve politik özel savaş politikasını ayan beyan ortaya koydu. Artan kadın cinayetlerinin yanında artan şüpheli kadın ölümlerinin de cinayet olduğunu biliyor ve hukuki süreçlerini takip ederek dosyaların cezasızlıkla sonuçlanmaması yönünde mücadele ediyoruz” sözlerine dikkat çekti.
Adalet, açıklamanın devamında şu ifadelere yer verdi:
“Yaşanan çocuk istismarlarının devlet cemaat aile işbirliği ile nasıl gerçekleştiğini, nasıl örtbas edildiğini 6 yaşından itibaren istismara maruz kalan genç kadının beyanları ile öğrendik. Çocuk istismarını önleyici bir çerçeve sunan Lanzarote Sözleşmesi de uygulanmamakta ve şu anda İstanbul Sözleşmesi gibi risk altındadır. Amed’de görülen çocuk istismarı davasından çıkan beraat kararında ‘küçüğün rızası’ gibi bir kavramın Yargıtay tarafından kullanılması, devletin tüm organlarının, istismar ve tecavüzü olağan hale getirmeye çabaladığını göstermiştir. Çocuk ve rıza sözcüklerini yan yana kullanmak, kadın ve çocuk düşmanı, tecavüzcü bir zihniyetin ürünüdür.
Vazgeçmedik her yerdeydik
Bu zihniyetle yıllardır mücadele ediyoruz ve mücadele etmeye devam edeceğiz. Tam da bu zihniyetle mücadele eden kadın aktivistler, hak savunucuları sistematik bir şekilde kolluk ve yargı tacizine maruz kalmaktadır. Gözaltı ve baskılarla sindirilmeye çalışılmaktadır. Bu zihniyeti teşhir eden, duyuran gazeteciler davalarla, tutuklanarak sindirilmek istenmektedir. Tüm bu baskılara ve saldırılara rağmen kadınlar sokaklarda, alanlarda, mahkeme salonlarında mücadeleyi büyüttüler. 2022 yılı açısından en kritik konulardan biri yine kadınların 25 Kasım ve 8 Mart eylemleri sırasında kolluk şiddetine maruz kalmasıydı. Kadın eylemlerini önlemek için idari yasaklarla sokakları ve alanları ablukalarla kadınlara kapatmak istediler. Vazgeçmedik her yerdeydik.
İran ve Afganistan kadın direnişini selamlıyoruz
Son olarak İran ve Afganistan kadın direnişlerini selamlayarak bitirmek istiyoruz. Kürt kadınları öncülüğünde başlayan direniş devrimsel bir öncülüğü ifade etmektedir. Bugün dünyanın pek çok yerinde kadınlar aynı ruh ve aynı duyguyla ‘Jin jiyan azadî’ sloganını büyüterek bir yaşam felsefesine dönüştürmüştür. İran’da gerçekleşen idamların hızla infaz edilmesi karşısında uluslararası topluma çağrımız kadın mücadelesinin diktatörlük rejimlerine karşı verdiği yaşam mücadelesine destek olmalarıdır. ‘Nerede bir kadın ayağa kalksa tüm kadınlar için ayağa kalkmıştır.’ Biz tüm Kurdistan’da ve dünyanın her yerinde gerçekleşen kadın direnişlerini sahipleniyor ve selamlıyoruz. Jin jiyan azadî.”