'İşkence mekanı olarak hapishaneler’ panelinde İmralı tecridine dikkat çekildi
- 22:31 19 Aralık 2022
- Güncel
İZMİR / İSTANBUL - "Hak ihlallerinin sürekliliği ve işkence mekanı olarak hapishaneler" panelinde İmralı tecridine dikkat çekilirken, tecridin önce tüm cezaevlerine sonra da topluma yansıtıldığına işaret edildi. İstanbul’da ise film gösterimi yapıldı
Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) İzmir Şubesi, "Hak ihlallerinin sürekliliği ve işkence mekanı olarak hapishaneler" başlığıyla İzmir Barosu Konferans Salonunda panel düzenledi. Panele HDP İzmir İl binasında katledilen Deniz Poyraz'ın ailesinin yanı sıra, kentte bulunan siyasi parti ve kurumlar ve çok sayıda yurttaş katıldı. Panelde ÖHD İzmir Şubesi Eşbaşkanı Şükran Öztürk, Tutuklu ve Hükümlü Aileleriyle Dayanışma Derneği (TUHAYDER) Yöneticisi Dilaver Keklik ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) gönüllü hekimi Zeki Gül ise konuşmacı olarak yer aldı.
Panelde konuşan Şükran Öztürk, cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine dikkat çekti. Cezaevlerinde son dönemlerde intihar sorunları yaşadıklarını belirten Şükran, "Cezaevleri kapalı alanlar olduğu için neyin nasıl yaşandığına dair bir netlik sağlanamıyor. Cezaevlerindeki en büyük düzenlemelerden birisi de şeffaflık olmalıdır. Devletin cezaevlerini denetlemesi ve sivil kuruluşların da denetimine açması gerekiyor. Cezaevlerindeki intihar vakalarında kişilerin intihara teşvik edilmesi gibi sorunlarla karşılaşıyoruz. Bazı şüpheli ölümlerin ise intiharla açıklanamayacağını gördük" dedi.
‘Tecrit yayıldı’
Cezaevlerindeki diğer sorunun ise işkence ve kötü muamele olduğunu ifade eden Şükran, "Kişilerin eşyalarını, kullanım alanlarını gözetmeden kırarak arama yapıyor, kitaplarını yırtıyorlar. Bunun kişinin yaşam alanına müdahale ve kötü muamele olarak değerlendirilmesi gerekiyor. Yine özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı da ihlal edilen haklardan. Mahpusların yaşam alanlarında kamera yerleştiriliyor. Hem mutfak hem banyo alanlarını görecek şekilde yerleşitirilen kameralarla kişilerin mahrem alanları izleniyor. Ayrıca sürgünlerle ailelerinden uzak yerlere yerleştirilen mahpusların görüş hakları da kısıtlanıyor. Özellikle ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan mahpuslara bu yapılıyor. Tüm bunlar sayın Abdullah Öcalan üzerinden başlayan tecridin tüm cezaevlerine yayıldığını ve kalıcılaştırılmak istendiğini gösteriyor" sözlerine yer verdi.
Ardından söz alan 28 yıl tutuklu kaldıktan sonra tahliye olan TUHAYDER Yöneticisi Dilaver Keklik de, 12 Eylül 1980 darbesinin ardından cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerinin 1990'lı yıllardan sonra kalıcılaştığını söyledi. Ring araçlarında gördükleri işkencelerden kaynaklı en ağır hastaların bile hastaneye gitmediğini belirten Dilaver, mahkemelere de zorla getirme kararı getirildiği zaman mecburen gittiklerini aktardı. Dilaver, yaşananlara karşı yaptıkları suç duyurularının cevapsız kaldığını, dilekçe haklarını kullanamadıklarını paylaştı.
'Cezaevleri birer işkence mekanı’
Son olarak konuşan TİHV gönüllü hekimi Zeki Gül ise mevcut cezaevlerinin aslında birer işkence mekanları olduğunu dile getirdi. Zeki, özgürlüğünden mahkum edilmiş hiç kimse için sağlıktan bahsedilemeyeceğini vurguladı.
İstanbul’da film gösterimi
Kıvılcım Kültür Merkezi, Türkiye cezaevlerinde F Tipi” uygulamalarına karşı açlık grevinin sürdüğü 19 Aralık 2000 tarihinde “Hayata Dönüş Operasyonu” adıyla gerçekleştirilen katliama dönük “Üstü Kalsın” adlı kısa film gösterimi düzenledi. Hayatta kalanların kurduğu "Yaşam Evi" üzerine 2003'te çekilmiş “Üstü Kalsın” adlı kısa film gösterimi, Beyoğlu’nda Kıvılcım Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen etkinlikte izlendi. Etkinliğe. 19 Aralık’ta hayatta kalan tutsaklar, gençlik komünleri ve çok sayıda kişi katıldı.
Film gösterimi
Etkinlik, operasyon sırasında cezaevinde yaşanan katliamı anlatan “Üstü Kalsın” adlı kısa film gösterimi ile başladı. Filmde, cezaevinde yaşamanı yitirenler ve hayata kalan tutsakların yaşadığı sorunlara dikkat çekildi.
Film gösteriminin ardından yapılan konuşmalarda, cezaevlerinde baskının, işkencenin sürdüğü vurgulandı.