Hafızanın kritiği: O Trujillolar yıkılacak!
- 09:11 20 Kasım 2022
- Medya Kritik
Marta Sömek
İSTANBUL - Miraballerden Nagihan’a şiddeti, katliamları, tacizleri ve tecavüzleri öfke ile birleştirerek bugün devrim kıvılcımı yaratan hafızalar, iktidar medyasının tüm kirliliğine rağmen failleri teşhir etmekten geri durmayacak. Mirabal Kardeşler’in direniş ve isyanı öncülüğünde, erkek şiddeti karşısında tüm Trujillolar bir bir yıkılacak!
Bugün kültleşen ve şiddete karşı kadın mücadelesinin sembolleşen tarihlerinden biri olan 25 Kasım, 1960 yılında Dominik Cumhuriyeti'nde faşist Rafael Trujillo hükümetine karşı ezilen halklar ve kadınların verdiği mücadelede bir sembol haline gelen Mirabal Kardeşler’in tecavüz edilerek katledildiği gün olarak biliniyor. Halka katliam, baskı ve zulümden başka bir şey getirmeyen Trujillo hükümeti, kendisine karşı çıkan her sesi ya tutuklamış ya da faili meçhul katliamlarla “yok etmiş”. Bununla da yetinmeyen Trujillo, askeri istihbarat servisine kurdurduğu “40” adlı cezaevinde türlü türlü işkenceler uygulamış, tutsakların birçoğunu işkence ile katletmiş.
Katledilseler de isyanları diktatörlüğü deviriyor
Rafael Trujillo’nun işkence politikalarına karşı başkaldırarak “Clandestina” isimli gizli bir örgüt kuran Mirabal Kardeşler, zamanla insan hakları ve demokrasi mücadelesinde sembolleşir. Trujillo hükümeti tarafından defalarca tutuklanan Mirabal Kardeşler’in mal varlıklarına el konulur ve “Ülkenin en büyük iki sorunu kilise ve Mirabal Kardeşlerdir” diyen Trujillo tarafından hedef gösterilirler. Bu hedef göstermenin ardından 23 gün sonra cezaevindeki eşlerini ziyaretten dönen Mirabal Kardeşler, rejim yandaşları tarafından tecavüze uğrar, işkence edildikten sonra da uçurumdan aşağı atılarak katledilir. Bu katliam ise kayıtlara “trafik kazası” olarak geçer. Dominik Cumhuriyeti’nde büyük bir yankı uyandıran bu katliamın ardından Mirabal Kardeşler’in isyan ve direnişini devralan halk direnişe geçer ve bir yılın sonunda diktatörlük devrilir.
Miraballerden bugüne erkek şiddeti
Mirabal Kardeşler’in katledilmesi ardından tüm dünyaya yayılan bu direniş nedeniyle 25 Kasım tüm dünyada, “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” olarak kabul edilir. 25 Kasım’a günler kala Mirabal Kardeşler’in maruz kaldıklarını bu satırlara dökerken, okuyan herkesin hafızasında aynı tanıklıklar belirecek. Hafızalarda ne çok şiddet, taciz, tecavüz ve katliam var… O günden bugüne değişmeyen tek şey erkek-devlet şiddeti iken rejimlere, iktidarlara, faşizme karşı devrim kıvılcımına dönüşen direniş ve isyanın hızla büyüdüğü de bir diğer gerçek.
Tesadüfün böylesi!
Ancak bu kadar tesadüf de pes dedirtecek cinsten, değil mi ama! Diktatörlüğün böylesi görülmüş mü? Şöyle bir hafızamızı tazeleyelim o hâlde. Ajansımızın hazırladığı şiddet çetelesine göre 2021 yılı boyunca 311 kadın katledildi, 181 kadın da şüpheli şekilde yaşamını yitirdi. Çeteleye göre bu yılın ilk 10 ayında ise 299 kadın katledilirken, erkekler Ekim ayında en az 36 kadını katletti, 6 kadına da katletme girişiminde bulundu. Gelgelelim ki Sözcü’nün 26 Ekim’de yayınladığı haberde, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun “kadın katliamlarının azaldığına” ilişkin öne sürdüğü ifadeler dev manşetlerle yayınlandı.
Süleyman Soylu’nun spekülasyonları
Haberde, “İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Edirne’deki ‘Kadın Muhtarlar Buluşması'nda, ‘Geçen yılın yüzde 7 aşağısında kadın cinayetleri. Bizim, bir tanesinin olmasına tahammülümüz söz konusu değildir. Bir tanesinin olmaması içinde çaba sarf ediyoruz. Ancak birtakım değerlendirmeler yapıldı, işte ‘İstanbul Sözleşmesi’nden çıkınca kadın cinayetleri artacak, şöyle olacak, böyle olacak’ denildi. Hiç de öyle bir şey değil’ dedi” sözlerine yer verildi. Yani Süleyman Soylu’ya göre ne erkek-devlet şiddeti artmış ne de 311 kadın katledilmiş. Süleyman Soylu ve spekülasyonlarının manşetlerinde süslendiği havuz medya da tabii ki istediği katliamı, istediği şekildeki “makbul kadın” formatında gördüğü için verilerin yakınından dahi geçmiyor.
Hafızanın derinlikleri: AKP-MHP ve Trujillo
Elbette ki AKP-MHP iktidarının failleri her fırsatta ödüllendiren ve koruyan politikaları, binlerce tecavüz failini erkek-devlet-yargı eliyle serbest bırakarak ödüllendirmesi, cezaevlerindeki tutsakların neredeyse her gün işkenceye maruz bırakılarak katledilmesi, cenazelerin kutular içerisinde verilmesi Trujillo hükümeti ile hiç benzerlik göstermiyor… Biraz daha hafıza tazeleyelim o hâlde, Kandıra 1 Nolu F Tipi Cezaevi’nde tutulan ve yaklaşık iki yıl önce demans teşhisi konulan Kürt kadın siyasetçi ve hukukçu Aysel Tuğluk’a yapılan işkenceleri hatırlayalım. Yürümekte dahi zorluk çeken Aysel’in SEGBİS ile zorla ifadesi alınmaya çalışılmış, ATK’ye götürülüp getirilirken de birçok işkenceye maruz bırakılmıştı. Kürt kadın mücadelesinin öncüleri arasında yer alan Aysel, demans teşhisi konulmasından tam 596 gün sonra tahliye edildi.
Tesadüf değil, katliam
Yeni Akit nasıl mı gördü Aysel’in hasta tutsaklığı ve tahliyesini? “Hevesleri kursaklarında kaldı! Aysel Tuğluk için AYM kararı”, “Fondaş medyadan 'Aysel Tuğluk'u kurtarma' operasyonu!”, “Terör sadece dağda değil!”, “PKK elebaşısı Öcalan'ın avukatlığını yapan Aysel Tuğluk tahliye oldu!” manşetleriyle gördü. Kandıra 1 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde maruz kaldığı işkence ve tecavüzden sonra 9 Aralık 2021 tarihinde katledilen Garibe Gezer’i hatırlayalım bir de. Cezaevini, tüm maruz kaldıklarına rağmen direniş ve “umut” alanına dönüştüren Garibe’ye, tecavüze uğrarken “sünger parçasını kopardığı” gerekçesiyle cezaevi idaresi tarafından hücre cezası verilmişti. Yeni Akit katledilen Garibe için de, “HDP'liler yasta, devlet hedefte! Cezaevinde beslenen bir terörist daha öldü” manşetini atarak tüm nefretini kusmuştu. Trujillo ile Türkiye ve Kürdistan’da yaşananlardan birkaç örnekle o soğuk benzerliğe yaklaşmış olmalıyız…
Mirabal’lerden Nagihan’a büyüyen direniş
Puzzle parçaları artık yavaş yavaş birleşiyor… Failler gönül rahatlığıyla sokaklarda gezerken, Jineoloji Araştırma Merkezi üyesi, gazeteci ve yazar Nagihan Akarsel, Federe Kürdistan Bölgesi’nin Silêmanî kentinde 4 Ekim günü silahlı suikast sonucu katledildi. “Jineolojik bakış” ve kadın mücadelesinin öncülerinden biri olan Nagihan için elbette havuz medya jet hızıyla failleri yokmuşçasına(!) manşetler attı. Yaşamını kadın mücadelesine adayan Nagihan’ın failleri, binlercesi gibi sokaklarda rahatlıkla gezebiliyor. Son olarak ise hafızalarda henüz tazeliğini koruyan Jîna Emînî’yi anımsayalım. İran’da “ahlak polisleri” tarafından 13 Eylül’de “saçının teli göründüğü için” katledilen Jîna’nın direnişinin ardından tüm dünyaya yayılan devrim kıvılcımı, Mirabal Kardeşler’den bugüne büyüyen isyanının bir yansıması oldu. Nagihan ile Jîna’nın isyanını dünyanın dört bir yanında bir araya getiren “Jin jiyan azadî” sloganı ise kuşaktan kuşağa devralınan meşale ile büyüyen isyanın bugün en güncel örneklerinden biri.
Failleri korumak dururken ne direnişi
Elbette ki havuz medya durmadı. İstanbul Barosu’nun 52’nci Olağan Genel Kurulu’nda Önce İlke Yükseliş Grubu’nu destekleyen “Bir Aradayız” Platformu’ndan Yönetim Kurulu adayı Selin Nakıpoğlu’nun konuşması sonunda Jîna ve İranlı kadınlar için saçını kesmesi, Yeni Akit’in manşetinde “İran'da özgürlük için saç kes, Türkiye'de özgürlük için kılını kıpırdatma!” ile sergilendi. HDP Milletvekili Oya Ersoy’un Meclis’te Jîna için saçını kesmesi de yine havuz medya tarafından, “Aile düşmanı HDP'li Ersoy'dan TBMM'de saç kesme eylemi! TBMM'de basın toplantısı düzenleyen LGBT sevici aile düşmanı HDP İstanbul Milletvekili Oya Ersoy, yönetime başkaldıran İranlı kadınlara destek vererek saçını kesti” sözleriyle hedef gösterildi. “Makbul” formatlarda manşetler atan havuz medya için failleri korumak dururken elbette ki direnişi işlemek olmazdı…
O Trujillo yıkılacak!
Mirabal’lerden Nagihan’a şiddeti, katliamları, tacizleri ve tecavüzleri öfke ile birleştirerek bugün devrim kıvılcımı yaratan hafızalar, iktidar medyasının tüm kirliliğine rağmen failleri teşhir etmekten geri durmayacak. Bu yüzdendir ki son 6 ayda, erkek-devlet şiddetini teşhir eden 10 özgür Kürt basın emekçisi kadın tutuklandı. Bilinmeli ki hafızalar bir şeyi unutturmuyor, Mirabal Kardeşler’in direniş ve isyanı öncülüğünde, erkek şiddeti karşısında tüm Trujillolar bir bir yıkılacak!
“Belki bize en yakın şey ölüm. Fakat bu beni korkutmuyor. Haklı olan her şey için savaşmaya devam edeceğiz.” Maria Teresa Mirabal
“Bunca acıyla dolu ülkemiz için yapılacak her şeyi yapmak bir mutluluk kaynağı. Kollarını kavuşturup oturmak ise çok üzücü.” Minerva Argentina Mirabal
“Çocuklarımızın, bu yoz ve zalim sistemde yetişmesine izin vermeyeceğiz. Bu sisteme karşı savaşmak zorundayız. Ben kendi adıma her şeyimi vermeye hazırım, gerekirse hayatımı da!” Patria Mercedes Mirabal