'25 Kasım’da Taksim'de isyanı büyüteceğiz'

  • 09:03 20 Kasım 2022
  • Güncel
 
İSTANBUL -  Kadınlar, 25 Kasım akşamı Taksim Tünel’de buluşmaya hazırlanırken, 25 Kasım Kadın Platformu’ndan Sinem Özkan, “Emeğimize, kimliğimize ve bedenimize dönük özel saldırılara karşı biz bugünde de isyanımızı, mücadelemizi erkek-devlet şiddetine karşı büyüteceğiz” ifadeleri ile tüm kadınları alanlara çağırdı.
 
Dominik Cumhuriyeti'ni yöneten Trujillo diktatörlüğüne karşı mücadele eden Sosyal Değişim Hareketi’nden Mirabal Kardeşler, 25 Kasım 1960 tarihinde diktatör yanlıları tarafından tecavüze maruz bırakılarak katledildi. Kadınlar tarihten günümüze kadar erkek-devletin kendilerine karşı kurdukları tahakküm sistemine karşı meydanlarda, sokaklarda, evlerde ve her alanda haklarını, hayatlarını haykırmaya devam ediyor.  Mirabal Kardeşlerin kadınlara bıraktığı bir miras olan 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nün İstanbul’daki adresi bir kez daha Taksim Tünel olarak duyuruldu.
 
Kadınlar bu sene Taksim Tünel’den “Özgürlüğümüz için susmuyoruz. Hayatlarımızdan vazgeçmiyoruz. Erkek devlet şiddetine itaat etmiyoruz” sloganıyla seslenecek. 25 Kasım Kadın Platformu’ndan Sinem Özkan, bu yıla dair yaşananlar ve yürüyüş hazırlıklarına ilişkin ajansımıza değerlendirmelerde bulundu. 
 
‘Kadınlar mücadeleyi yükseltti’
 
Erkek-devlet şiddetinin bir yıllık tablosuna bakıldığında kadın mücadelesine dönük saldırıların arttığını söyleyen Sinem, saldırılar karşısında kadın hareketinin sokaklarda ses çıkardığı ve mücadeleyi yükselttiği bir dönemin yaşandığına dikkat çekti. İran'da yükselen kadın mücadelesine de dikkat çeken Sinem, "İran'da kadınların öncülüğünde gelişen mücadelede Türkiye ayağının beslendiği birçok yan var. Kadınların, saldırı ile karşılaşsa da 'Jin jîyan azadî' sloganını söylemekten vazgeçmediği bir pratikten bahsedebiliriz” şeklinde konuştu.
 
‘Kürdistan’da üniformalı failler cesaretlendiriliyor’
 
Devletin Kürdistan’da kadınlara dönük uyguladığı özel savaş politikalarının cezasızlık politikası ile karşılaştığını da belirten Sinem, “Devlet savaş politikalarını geliştirirken Kürt kadınlara yönelik özgün bir savaş politikası uyguluyor. Bunu hem hapishanelerde hem Kürdistan’daki görülen mahkemelerde hem de Kürdistan’daki yaşam alanlarında bunlar ile karşılaşmaktayız. Bu noktada erkek yargıya baktığımız zaman, cezasızlık politikası ve erkek-devletin üniformalı failleri cesaretlendirdiği, bunu sistematik bir biçim ile devam ettirdiği görülüyor” dedi. 
 
Kürt kadın siyasetçilere dönük 'özel' saldırı
 
Cezaevlerindeki Kürt kadın siyasetçilere yönelik özel bir “saldırının” da söz konusu olduğunu belirten Sinem, şu örnekleri verdi: “Aysel Tuğluk, ağır sağlık durumuna rağmen, uzun süre tecrit altında kalmıştı. Bu da devletin savaş politikalarının bir gerçekliğini gösteriyor. Aysel Tuğluk, kadınların mücadelesi ve dayanışması ile serbest bırakılmış oldu. Bu bir biçimi ile devam ediyor. Önceki dönem baktığımızda yine Gribe Gezer, bu gerçeklik ile katledilmiş oldu. Bunu da erkek devletin gerçekleştirdiği bir sorumluluk olarak tanımlıyoruz.” 
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel’in gözaltına alındığı esnada başının eğdirilmeye çalışılmasını da hatırlatan Sinem, bu yönelimin mücadele eden kadınlara dönük olduğunu, bunun karşısında kadınların baş eğmeyeceğini, sokaklarda mücadeleden vazgeçmeyeceğinin pratiğinin sergilendiğini sözlerine ekledi.
 
‘İtirazlar direnişe dönüştü’
 
Erkek-devlet şiddetinin yaşamlarının her alanına sirayet ettiğini ifade eden Sinem, bunlar karşısında kadınların kendi direnişlerini geliştirdiklerine dikkat çekerek İran’da kadınlar öncülüğünde büyüyen kadın direnişine işaret etti. Sinem, “İran'da kadınların yükselttiği direnişle birleştirdiğimizde de bugün bu direnişten beslenme ve oradaki yükselen mücadelede gerçekten de karşı karşıya kaldığımız her saldırı karşısında da bir itiraz, itaat etmeme pratiğini sürdürmeye çalışıyoruz. ‘Jin jiyan azadi’ kadınların molla rejimi ve erkek-devlet sistemine karşı yükselttiği bir isyanın adı oldu. Jîna Emînî, kendisine uygulanan baskıya karşı itiraz ettiği için katledildi. Buna Kürdistan ve Türkiye’den doğru baktığımızda erkek-devletin kadın, Kürt ve LGBT düşmanı politikalarında itiraz etmeye, mücadeleye yöneldiğimizde bunun bir direnişe dönüştüğünü görüyoruz. Devletin özel savaş politikaları sonucu ile hapishanede yitirdiğimiz Garibe Gezer’in katledildiği dönemden tutalım da bir suikast sonucu Nagihan Akarsel’in katledilmesi, ‘Jın jiyan azadi’ sloganının bizlere sahiplenmeyi ve mücadelenin bir parçası haline getirdiği bir zorunluluğu gösteriyor” ifadelerini kullandı. 
 
Sokaklarda Jina’nın direnişine ses verilecek
 
Erkek-devletin savaş ve saldırı politikalarına karşı kadın hareketinin, güncel sürece hızlı refleks verdiğini söyleyen Sinem, kadınların her alanda karşılaştıkları sömürü biçimine ses çıkardığını ve bunu bir politikaya dönüştürdüğünü belirtti. Sinem, “25 Kasım’a buradan doğru gidiyoruz, ama biz baktığımız zaman yüzyıllardır gelen o ezilmişliğe karşı bu hareketin bir eşiğe ulaştığını ve ciddi anlamda bir kazanım hedefi ile ilerlediğini söylemek isterim. Saldırılar karşısında her yerden kadınlara ulaşarak, saldırılar karşısında birlikte mücadeleyi direnişe dönüştürebileceğimiz bir gün olarak görüyoruz. Bu yılın şöyle bir özgünlüğü var; müthiş artan yoksulluk, geçinememe durumları kadınların karşılaştığı bir gerçeklik. Tüm bunlar ile birlikte, kadınların,  LGBTİ+’ların, göçmen ve Kürt kadınlarının kriz içerisinde sözünün çok kıymetli olduğu bir mücadelenin içerisinden geçiyoruz. Ve aynı zamanda İran’da yükselen kadın isyanın yükseldiği bir dönemde bu direnişi o sokakta İran’daki direnen kadınlara Jîna Emînî’nin mücadelesine ses verme olarak görüyoruz” dedi. 
 
25 Kasım’da isyan daha da büyütülecek
 
Sinem son olarak da bütün kadınları “Bu yıl 25 Kasım’da saat 19.00’da Taksim Tünel’de buluşacağız. Emeğimize, kimliğimize ve bedenimize dönük özel saldırılara karşı biz bugün de de isyanımızı, mücadelemizi erkek-devlet şiddetine karşı büyüteceğiz” sözleri ile alanlarda buluşmaya çağırdı.