25 Kasım’a giderken: Yegâne yol Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü!
- 18:46 19 Kasım 2022
- Güncel
İSTANBUL – TJA ve HDP İstanbul Kadın Meclisi’nin üç bölgede yaptığı 25 Kasım etkinliklerinde örgütlü mücadelenin kararlılıkla sürdürüleceği yinelenerek, “Soykırımcı faşist zihniyete karşı Sayın Abdullah Öcalan'ın geliştirdiği kadın özgürlükçü paradigmanın yaşamsal kılınması için yegâne yol, kendisinin fiziki özgürlüğüdür” denildi.
Tevgera Jinên Azad (TJA) ile Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Kadın Meclisi, “Jin Jîyan Azadî” ve “Şiddete, Savaşa, Yoksulluğa Karşı İsyandayız” şiarıyla 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında İstanbul’un üç ilçesinde etkinlik gerçekleştirdi.
Üsküdar
HDP Üsküdar İlçe Örgütü’nde gerçekleştirilen etkinliğe Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukat Maviş Aydın ile çok sayıda kadın katıldı. Etkinliğin yapıldığı salona ise “İstanbul Sözleşmesi’nden Vazgeçmiyoruz” dövizi ile HDP İzmir il binasında katil Onur Gencer tarafından katledilen Deniz Poyraz’ın fotoğrafı asıldı. Etkinlik, demokrasi mücadelesinde yaşamını yitirenleri anmak için bir dakikalık saygı duruşu ile başladı.
‘Yegâne yol Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğüdür’
İlk olarak söz alan TJA aktivisti Aysel Özbey, Nagihan Akarsel’i anarak konuşmasına başladı. Aysel, “Mirabel Kardeşler’den Sara’lara, Seve’lerden Aysel Doğan’lara ve Jîna Emînî’lere kadar Nagihan'ın haykırdığı bu ses, İran'dan başlayarak bütün dünyaya yayılan Jîn Jîyan Azadî felsefesi ile birlikte giderek yükseliyor. TJA olarak 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Gününü bu yıl, bir kez daha ‘21’inci yüzyıl kadın yüzyılı olacak’ iddiamızla karşılıyoruz” dedi. Aysel son olarak, “25 Kasım vesilesiyle bir kez daha Kürt sorununun çözümü için esas muhatabın Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan olduğunu ve kendisi ile derhal görüşülmesi gerektiğini vurguluyoruz. Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan'ın tutsaklığı ile başlayan ve giderek yaşamın bütün alanlarında bir yönetim tekniğine dönüşen tecrit rejimi, toplumsal sorunları çözümsüz bırakmaktadır. Soykırımcı faşist zihniyete karşı Sayın Abdullah Öcalan'ın geliştirdiği kadın özgürlükçü paradigmanın yaşamsal kılınması için yegâne yol, kendisinin fiziki özgürlüğüdür” sözleriyle PKK Lideri’nin fiziki özgürlüğünün sağlanması çağrısında bulundu.
Kadınların en çok maruz kaldığı şiddet türleri
ÖHD üyesi avukat Maviş Aydın ise kadına yönelik şiddet türlerinin çok kapsamlı bir başlık olduğunu belirterek konuşmasına başladı. “Şiddete karşı neler yapabiliriz” sorusunun da bir o kadar geniş olduğunu vurgulayan Maviş, “Şiddet TDK’de birinin malına fiziksel, simgesel bütünlüğüne zarar verecek herhangi bir davranış sergilemek demek. Birçok alt başlığı var şiddetin. Kadınlar olarak şiddetin her türlüsüne en çok maruz kalıyoruz. Bazen şiddete uğradığımızın bile farkında olmayarak hem erkeğin hem devletin hem de toplumun üzerimizde yarattığı şiddet biçimlerine maruz kalıyoruz” dedi. Fiziksel şiddetin anlatması en kolay olan şiddet biçimi olduğunu ifade eden Maviş, “Buna karşı yöntem geliştirmek de kolay oluyor. Psikolojik, ekonomik, cinsel, dijital şiddet, flört şiddetine de maruz kalıyoruz. Çocuklar ve erkekler de bu şiddete maruz kalıyor” şeklinde konuştu.
Şiddete karşı neler yapılabilir?
Şiddetin en çok erkekler tarafından uygulandığına değinen Maviş, tüm şiddet biçimlerine karşı hukuk sisteminde yapılabilecek birçok şey olduğunu dile getirdi. İstanbul Sözleşmesi kaldırılsa da mevzuat anlamında yapılabilecek birçok şey olduğunu söyleyen Maviş, “Mevzuatın dışına taşan bir fiili hukuksuzluk hali söz konusu” dedi. Maviş, şiddete maruz kalındığında neler yapılabileceğine dair şunları paylaştı: “Akademik eğitim değil şiddeti ortadan kaldıracak olan. Toplumun bir bütün eğitilmesi gerekiyor. Toplumsal bir bilinçle kadına ve çocuğa yönelik şiddetin azaltılabileceğini söylemek mümkün. 6284 ve İstanbul Sözleşmesi kapsamında şiddete uğrayan kadınların mahkemelerde ve devlet kurumları içerisinde belli bir mücadele alanı tanıyor kadına. Ama İstanbul Sözleşmesi Cumhurbaşkanının 2018 yılında aldığı bir kararla sözleşme kaldırıldı. Devlet içi kurumlar bunları uygulamaya istekli değil. Polis eşinizi arayıp, ‘Gel sevgilini, karını götür’ diyebiliyor.”
‘Devlet şiddetin ‘ispatını’ istiyor’
“Kadınlar olarak birbirimize sahip çıkmamız gerekiyor” diyen Maviş, “Erkekler istiyor diye bu hale gelmedi kadın mücadelesi. Hiçbirimizin sevgili, eşi, babası bu kadın bilincinin yükselmesi konusunda çok da istekli değil” şeklinde konuştu. Şiddet gerçekleşmeden önce ise kadınların kaymakamlıklara, valiliklere, devlet kurumlarına, CİMER’e başvurabilme hakları olduğunu dile getiren Maviş, “Çok sağlıklı işletilmiyor ne yazık ki. Polisin işin içine girmesiyle daha da zorlaştığını gördüm birçok dosyamda. Karakola ya da savcılığa şikayet etme ve uzaklaştırma kararı alma hakkınız var. Böyle bir durumda da devlet sizden mağdur olarak ispatlamanızı istiyor. Savcılık şikayeti almış gibi yapıyor ama bazen kaydını bile düşmüyor. Cinsel şiddetle karakola gittiğinizde inanmayıp geri gönderiyor. Sığınma evlerine başvurup yardım isteyebiliyorsunuz. Ama yeterli değil” diye konuştu.
‘Devlet kadını korumuyor, katliamın önünü açıyor’
Hem boşanma davası açıp hem de uzaklaştırma kararı alan bir kadının adres bilgilerinin fail ile paylaşılabildiğini aktaran Maviş, bu durumun kadını korumak değil, katledilmesine neden olduğunu ifade etti. Maviş son olarak, “Başkası duyar, eder demeden kim ne yaşarsa yaşasın, erkek şiddetine bir şekilde maruz kalan herkes yaşadıklarını mutlaka anlatmalı” sözlerini kullandı. Konuşmalar ardından kadın mücadelesine ilişkin TJA ve HDP İstanbul Kadın Meclisi’nin gerçekleştirdiği eylem ve etkinliklerden oluşan sinevizyon gösterimi izlendi. Etkinlik, kadınların maruz kaldıkları şiddeti anlattığı serbest kürsünün ardından son buldu.
Ümraniye
HDP Ümraniye İlçe Örgütü’nde gerçekleştirilen etkinliğe HDP İstanbul Milletvekili Dilşat Canbaz ile HDP PM üyesi Semiha Şahin’in yanı sıra çok sayıda kadın katıldı. Etkinliğin yapıldığı salona, “Jin Jîyan Azadî! Şiddete, Savaşa, Yoksulluğa Karşı İsyandayız” pankartı asılırken, “Katledilen kadınlar isyanımızdır”, “Barışı kadınlar inşa edecek”, “Direndik, direniyoruz, direneceğiz. Faşizm yenilecek, biz kazanacağız” Jin Jîyan Azadî” dövizleri ile Nagihan Akarsel, Jîna Mahsa Emînî, Fidan Doğan, Sakine Cansız, Leyla Şaylemez, Zeynep Kınacı (Zîlan), Deniz Poyraz ve Mirabel Kardeşler’in fotoğrafları asıldı.
‘Her yerde direniyoruz’
Demokrasi mücadelesinde yaşamını yitirenleri anmak için bir dakikalık saygı duruşu ile başlayan etkinlik, sinevizyon gösterimi ile devam etti. Ardından ilçe örgütünden Zülfiye Azar, Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan TJA aktivisti Ayla Akat Ata’nın mektubunu okudu. Ardından söz alan HDP İstanbul Milletvekili Dilşat Canbaz, “Başta Ayla Akat olmak üzere cezaevlerindeki bütün arkadaşlarımıza, devrimci kadınlara selam gönderiyorum. Selam olsun ki onların mücadelesini biz sürdürüyoruz, yarın da yoldaşlarımız, başka kadınlar burada olacak” ifadelerini kullandı. Dilşat, “Tam da faşizmin kadının örgütlülüğüne, kimliğine bu kadar saldırdığı dönemde direniyoruz, direnmeye devam ediyoruz. Yüz yıllardır kadınlar bedenleriyle, fikirleriyle, kimlikleriyle sömürülüyor. Şiddetin her türlüsünü yaşıyoruz ama aynı zamanda da direniyoruz” sözleriyle kadınların bulundukları her alanda direndiğini vurguladı.
‘Nagihan’ı erkek egemen zihniyet katletti’
Dilşat, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Coğrafyanın neresinde olursak olalım Rojava kadın mücadelesi bizim önümüzü aydınlatıyor. Sokaklara taşan kadın örgütlülüğü var bugün. Ortadoğu’daki Jîna Mahsa Emînî direnişi bir saç teliyle başladı, son olarak da dünyanın her yerinde ‘Jin Jîyan Azadî’ Fransa’dan Almanya’ya, Ortadoğu’dan tüm Kürdistan’a yayıldı. Özgürlüğü çok isteyen biziz. Nagihan Akarsel’i Süleymaniye’de 11 kurşunla bir erkek egemen zihniyet katletti. Nagihan akademisyendi, yol arkadaşıydı. Kendisiyle bir dönem çalışmaktan da gurur duyuyorum. Kürt özgürlük hareketine büyük katkısı olan biriydi, tesadüfen hedef alınmadı.” Özel savaş politikalarına da değinen Dilşat, bunların hepsinin Kürt ve kadın olmaktan kaynaklı daha fazla yansıdığını belirtti.
‘Kadınlar direnmeye devam edecek’
Her yerde kadınlara dönük saldırı olduğunun altını çizen Dilşat, “Erkek-devlet şiddetiyle karşı karşıyayız. Kadın olma varlığımız onları her gün rahatsız ediyor. Bunun tek nedeni de bu iktidarın cezasızlık politikasının ürünü. Cezaevleri ölüm evi olmasın diye Adalet Nöbeti tutan annelerimiz var ama bunun karşısında direniş de var” sözleriyle her hafta işkence ile gözaltına alınan annelerin sergilediği direnişi anlattı. Bedeller ödenerek kazanımlar elde edildiğine vurgu yapan Dilşat, “Ortadoğu’daki Jîna Emînî’nin tülbentini atmasının altında çok büyük bir direniş yatıyor. Rojava’da direniş var. Bu kadar saldırı konseptine karşı Clara’lardan Rosa’lara mücadele devam ediyor. Kadın mücadelesi sayesinde ileriye götürülüyor, o yüzden de örgütlü mücadeleyi öncelik almak lazım. Yüz yıllık direniş devam ediyor, devam da edecek” dedi.
Müzikler eşliğinde zılgıtlar çekildi
Ardından serbest kürsü gerçekleştirilerek kadınlar söz alarak şiddet ve mücadeleye değindi. Koma Hevra’nın erbaneler eşliğinde gerçekleştirdiği müzik dinletisi ile kadınlar zılgıt ve alkış tutarak renkli görüntülere sahne oldu. Etkinliğe katılan kadınlara “Jin Jîyan Azadî” ve mücadele temalı yazılardan hazırlanan hatıra kartları dağıtılmasının ardından etkinlik son buldu.
Çekmeköy
HDP Çekmeköy İlçe Örgütü’nde ise çok sayıda kadın bir araya gelerek şiddet ve mücadele temalı toplantı gerçekleştirdi. Özel savaş politikalarından şiddet türlerine, kadın direnişi ve kazanımlarından örgütlü mücadeleye kadar birçok konu tartışıldı. Direnişin ve örgütlü mücadelenin devam edeceğinin mesajı verilen tartışmaların ardından ise etkinlik son buldu.