Türkiye’de çocuk hakları krizde: Çocuklar suça sürükleniyor

  • 17:11 19 Kasım 2022
  • Güncel
 
 
İZMİR - Türkiye’de çocukların maruz kaldıkları hak ihlalleri karşısında madde bağımlılığına ve yurt dışına çıkma eğiliminin arttığına dikkat çekilen panelde, istismar ve istihdamın görünmeyen kısmında kız çocuklarının olduğu belirtildi. 
 
Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP) Çocuk Hakları Meclisi ‘Krizlerin ortamında çocuk haklarına bakmak’ başlığı ile Kültürpark içinde bulunan Gençlik Tiyatrosunda bir araya geldi. Panelde psikolog Burcu Ovacık, iktisatçı Mehmet Özyiğit, Avukat Müge Arslan ve TÖP Çocuk Hakları Meclisi’nden Sinem Atasoy sunum gerçekleştirdi.
 
‘5-15 yaş arası çocuk işçiliğinde artış var’
 
İlk olarak söz verilen iktisatçı Mehmet Özyiğit dünyanın ekonomi, ekoloji ve pandemi krizlerinin etkisinde olduğunu belirterek, kapitalizmin geniş halk kitlelerinin refahının zararına kendini devam ettirdiğini dile getirdi. 5-15 yaş arası çocuk işçiliğinde artış olduğunu belirten Mehmet, son olarak çocuk işçiliğinin bütünen yasaklanması ve aleyhte yasal mevzuatların geçmesine engel olacak mücadelelerin büyütülmesi gerektiğini belirtti.
 
‘Çocuk iş cinayetleri en çok Adana, Urfa ve Antep’te’
 
İş cinayetlerinin birçoğunun tarımda ve inşaat alanında yaşandığını söyleyen Psikolog Burcu Ovacık, bunun Adana, Urfa ve Antep’in öne çıktığını belirtti. Çocukların birçok haktan mahrum kalarak beklenen yaşa uygun gelişim sağlayamadığını ifade eden Burcu, “TÜİK verilerine göre yüzde 27 oranında çocuk işçiliği var. Bu rakamlar kayıtlı çocuklara ait. Ev içinde yaşanan cinsel ve çeşitli şiddet türlerinin verileri yok. Bakım evlerinde hapishanedeki çocuklara dair hiçbir hizmet yok. Suyu bile satın almak zorunda. Birçoğu ailelerinden şiddet görmüş ve suça sürüklenmiş” diye ifade etti.
 
‘Sistemler geliştirme konusunda eksiğiz’
 
Yaşadıkları istismar ve şiddet nedeniyle çocukların intihara sürüklendiğini, ancak çok sert travmalara rağmen hayatta kalabildiklerini ifade eden Burcu, “Ulaşım ücretli, ana dilde ücretsiz eğitim yok, korunma barınma hakkı var ama göstermelik sağlanıyor. Maruz kaldıkları hak ihlalleri karşısında çocuklar psikolojik olarak değersiz hissetmeye, öfkeli ve suçlu hissetmeye başlıyor. Bununla baş etme yöntemi olarak madde bağımlılığı gelişiyor, sınıf atlamaya çalışıyor, ülke değiştirmeye çalışıyor ya da durumu içselleştiriyor, otoriteye baş eğiyor. Sürdürülebilir sistemler geliştirme konusunda eksiğiz ancak birbirimizle bağ kurabildiğimiz sürece umut var” sözlerine yer verdi. 
 
‘İstismar ve istihdamın görünmeyen kısmında kız çocukları var’
 
Avukat Müge Arslan ise çocuklara haklarını, büyüklere ise yükümlülüklerini öğretmek gerektiğini belirterek, suça sürüklenen çocuklarda devlete ve kamuya karşı işlenen suçlarla yargılanma sayısında artış olduğunu ifade etti. Cinsiyet kırılmalarında istihdam ile istismar arasında bir çizgi olduğunu ve görünmeyen kısımda kız çocuklarının bulunduğunu ifade eden Müge, “Sanayide erkek çocukları yoğun çalışırken kız çocukları ise tarımda çok çalışıyor. Bir de seks işçiliği ve dijital platformlarda istismar var. Bunları rakamlara ne kadar dahil edebiliyoruz? Bütüncül politikalar ile bilim dallarıyla değerlendirmek lazım” diye belirtti.  
 
Kadına ve çocuğa yönelik ayrımcılığa dair politikaların iktidara göre şekillendiğini belirten Müge, Türkiye’nin Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne imza atmış olmasına rağmen ihlallerin yaşandığını ifade etti. En çok hak ihlaline mülteci çocukların maruz kaldığını ifade eden Müge, barınma evlerinin ve yurtların yetersiz ve olumsuz koşulları nedeniyle aile içi hak ihlallerinin önlenemediğini dile getirdi. Müge “Okullaşma oranı yüzde 71’den yüzde 56’ya düştü. Okulu terk eden sayısı 5 milyonu geçti, belki kız çocukları çoktan evlendi. Ücretsiz beslenme talepleri AKP-MHP oylarıyla reddedildi” diye hatırlattı. 
 
‘Çocuklara dair faaliyetler öteleniyor’
 
TÖP Çocuk Hakları Meclisi’nden Sinem Atasoy da çocuklara dair her faaliyetin ertelendiğini ve bunu sadece iktidarın değil devrimcilerin dahi yaptığını dile getirerek, 7 yıldır devam eden ‘Her Yer Çocuk’ çalışmaları boyunca çocukların ihtiyaçlarını karşılayamadıklarını gördüklerini ifade etti. Aslında çocukların varlıklarının kabul edilmediğini belirten Sinem, “Hak mücadelesi söz konusu olduğunda bu grupların dışında olanlar ‘onun zamanı var, koşullar uygun değil’ diyebiliyor. Kimse çocuklara birey olmayı öğretmiyor. Çocuklar kendi politik gündemlerine dair politika üretmeleri için uğraşıyoruz. Biraz da biz iktidarı ‘ele geçirirsek’ çocuklara ne yapacağız aynı şeyin başka şeklini mi yapacağız? Yoksa onların özne olduğunu kabul edip onların gündemlerini kabul edecek miyiz? Çocuklar kendi haklarını nasıl savunacak onu deneyimlerle göreceğiz” diye konuştu.
 
Panel soru cevap bölümünün ardından sona erdi.