Yargıyı eleştiren kadınlar: Faili aklayan sistemi kabul etmiyoruz

  • 09:15 17 Kasım 2022
  • Güncel
 
Beritan Canözer - Rojda Aydın
 
AMED -Yargının kadınları değil, erkekleri koruyup aklayan kararlarını değerlendiren kadınlar, “Tamamen faili aklayan, mağduru suçlayan bir yargılama sistemi mevcut. Her alanda itirazlarımızı yükseltiyoruz, asla bunu kabul etmiyoruz. Bununla ilgili yargı boyutuyla, hukuki boyutuyla mücadelemizi sonuna kadar veriyoruz ve vermeye de devam edeceğiz” dedi.
 
Kadın katliamları, kadına ve çocuğa yönelik şiddet, taciz, tecavüz artarak devam ederken, artmasında en büyük etken ise iktidarın yürüttüğü kadın politikaları oluyor. Ajansımızın Ekim ayı çetelesine göre 36 kadını katledildi, 6 kadın ise erkekler tarafından katledilmeye çalışıldı. 21 kadın ve 7 çocuk ise şüpheli şekilde yaşamını yitirdi. Kadın katliamlarında ve kadınların başvurusu sonucu açılan soruşturmalarda ve ya da davalarda yargı kadını değil, erkeği koruyup aklayarak “cezasızlık” ile ödüllendiriyor.
 
Kadınlar, yargının “cezasızlık” politikasını eleştirerek, örgütlülüğü büyütmek gerektiğine işaret etti.
 
‘Cezasızlık politikası’
 
Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği üyesi Begüm Baki, savcı ve hakimlerin keyfi tutum sergilediğini söyleyerek, faillerle empati kurduklarının altını çizdi. Yargının, şiddet sonucu kendilerine başvuran kadını değil, fail olan erkekten taraf olduğunu ve aklama yoluna gittiğini belirten Begüm, “Özellikle son 20 yıldır bunu aile odaklı devlet politikaları, muhafazakarlaştırma ya da tek tip kadın modeli oluşturma üzerinden hayata geçirmeye çalışıyorlar. Buna karşı söz söyleyen kadınlar ise hedef alınıyor. Yargıya intikal eden olaylarda ne yazık ki cezasızlık söz konusu oluyor. Faile dönük keyfi beraat kararları, tahliyeler yaşanırken, diğer yandan ise kadınların hayatı sorgulanıyor. Ölmüş kadınların telefon görüşmeleri dosyalara delil olarak konuluyor ancak erkeğin katletmesi önemsiz bir detay gibi konuşuluyor” diye belirtti.
 
‘Ortak mücadeleyi büyütmeliyiz’
 
Yargının faillere “gerekçe” yaratma çabasına girdiğini vurgulayan Begüm, “tahrik indirimleri” ile erkeklere akıl verildiğini ve “bak öldürürsen ‘tahrik’ diyerek cezadan kurtulabilirsin” mesajı verildiğini ifade etti. Begüm, kadınların, çocukların, LGBTİ’lerin adli süreçlerde bir kez daha mağdur edildiğini dile getirerek, bölgede yaşanan üniformalı erkek şiddetine de dikkat çekti. Begüm, “Bölgede yadsınmayacak bir şiddet söz konusu. Belediyelere kayyım atanması, Kürt kadın siyasetçilerin tutuklanması, Kürt kadın hareketine yönelik baskı gözler önünde yaşanıyor. Kürt kadın hareketine bir darbe yapılmak isteniyor. Örneğin geçenlerde çocuğa tacizden tutuklanan MHP’li il başkanı davul zurnayla karşılandı. Bu bir zafer gibi yansıtıldı. Bunların temel nedeni de kayyımların kadın kurumlarını kapatmış olmasından kaynaklanıyor. Kadınlara danışabilecekleri, başvurabilecekleri alan tanınmıyor. Ve kadınlar, çocuklar bu bölgede ‘kaderine razı’ edilmeye çalışılıyor. Buna karşı ortak mücadeleyi büyütmek gerekiyor. Kültürel ve kimliksel farklılıklarımız olabilir ancak bu kadın örgütlülüğünün önünde bir engel değil. Her yönden gelen şiddete ve baskıyı yan yana durarak boşa çıkarabilmeliyiz” ifadelerini kullandı.
 
‘Yargı pasifliği’
 
Mardin Barosu avukatlarından Leyla Kaya ise, yargının faili koruyan kararlarına değinerek, “Aslında çoğu zaman konuşurken şöyle diyoruz ‘erkek yargı’. O erk, o erklik, o eril zihniyet, nasıl ki Türkiye’de her alana yayılmışsa yargı alanında da aynı durum yaşanıyor. Şimdi çoğu zaman takip ettiğimiz davalara baktığımız zaman genelde faili koruyan ve mağduru suçlayan bir yargılamanın yapıldığını görüyoruz. Mağdurun yargılandığı, tekrar tekrar dinlenmek istendiği ve bu şekilde faili korumaya ve aklamaya yönelik yargılamaların yapıldığı, cezasızlık politikasının had safhada olduğu, bunun gerek haksız tahrik gerek meşru müdafaa ya da iyi hal indirimleri ile faillere ödül gibi cezalar verilen bir yargı sistemi var. Yine yargı pasifliği de söz konusu şu şekilde, kadın bir şiddete uğruyor” sözlerine yer verdi.
 
‘İtirazlarımızı yükseltiyoruz’
 
Leyla devamında şunları söyledi: “Normalde önleyen, koruyan, hızlı ve etkin bir kovuşturma yapması gereken yargının, alınan kararlara rağmen kadınları koruyamadığı ve koruma kararı, uzaklaştırma kararı olmasına rağmen yine aleyhine uzaklaştırma çıkarılan kişi tarafından kadınların yine katledildiği bir sistem var ülkemizde. En son bunun örneğini Dargeçit’te yaşadık. Dargeçit’te Pakistan Demir, defalarca koruma kararı almasına rağmen, aleyhine koruma çıkartılan ve birlikte yaşadığı kişi tarafından 44 yerinden bıçaklanarak katledildi. Yine aynı şekilde devam eden diğer tüm davalarda da yargının, yargı mensuplarının kullandığı dilden verdiği tüm kararlara kadar her şeyin bir cezasızlık politikasının sonucu olduğunu çok iyi biliyoruz. Tamamen faili aklayan, mağduru suçlayan bir yargılama sistemi mevcut. Her alanda itirazlarımızı yükseltiyoruz, asla bunu kabul etmiyoruz. Bununla ilgili yargı boyutuyla, hukuki boyutuyla mücadelemizi sonuna kadar veriyoruz ve vermeye de devam edeceğiz.”