DİSK’ten ‘Şiddet ve Taciz Sözleşmesi’nin onaylanması için çağrı
- 12:52 15 Kasım 2022
- Güncel
ANKARA - DİSK’in, ILO’nun 190 Sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesi’nin onaylanması için düzenlediği basın toplantısında konuşan DİSK Konfederasyon Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, parti ve bakanlıklarla görüşmelerin devam edeceğini duyurdu.
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), 21 Haziran 2019’da Uluslararası Çalışma Konferansı’nda kabul edilen ve 25 Haziran 2021’de yürürlüğe giren ILO’nun 190 sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesi’nin Türkiye tarafından onaylanması için yürüttüğü kampanya çalışmalarını açıklamak için bugün genel merkezlerinde basın toplantısı düzenledi. Toplantıya, DİSK Yönetim Kurulu, ILO Türkiye Ofisi ve Kadın Dernekleri Federasyonu katıldı.
‘Görüşmeler sürecek’
Toplantıda, DİSK Konfederasyon Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu’nun başkanlığındaki bir heyetin 15 Kasım ve 16 Kasım 2022 tarihlerinde Meclis’te grubu bulunan siyasi partiler ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin ile ILO’nun 190 sayılı Sözleşmesi’nin Türkiye tarafından onaylanması ve etkin şekilde hayata geçirilmesi talebi ile görüşmeler gerçekleştirileceği duyuruldu. Toplantıda konuşan Arzu, ilk ziyaretin bugün Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin ile olacağını belirtti. Arzu, çalışma dosyalarını sunacaklarını ve kabul edilmesi için görüşmeleri sürdüreceklerini kaydetti.
Sadece 3 yılda en az 900 kadın katledildi
Şiddetin boyutuna dikkat çeken Arzu, 18 ülke tarafından onaylanan bu sözleşmenin henüz Türkiye tarafından onaylanmadığını söyledi. Arzu şu ifadeleri kullandı: “Kadınların yaklaşık üçte biri hayatlarında en az bir kez cinsel veya fiziksel şiddete uğrarken Türkiye’de sadece son üç yılda en az 900 kadının erkekler tarafından öldürüldüğü bilinmekte ve dile getirilmektedir. Yaşamın her alanında toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklanan şiddet ve tacizle karşı karşıya kalan kadınlar için işyerleri ve çalışma hayatının da güvenli olmadığı açıktır. Bildiğiniz gibi, çalışma yaşamında şiddet ve tacizi önlemek için sendikaların ve kadın hareketinin uzun yıllardır sürdürdüğü mücadele sonucunda ILO’nun 190 sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesi, 21 Haziran 2019’da Uluslararası Çalışma Konferansı’nda kabul edilmesinden iki yıl sonra, 25 Haziran 2021’de yürürlüğe girdi. Fakat yine bildiğiniz gibi, dünyada 18 ülke tarafından onaylanan bu sözleşme, henüz Türkiye tarafından onaylanmadı.”
Çalışma hayatında şiddet ve taciz ortadan kaldırılmalı
Çalışma hayatında şiddet ve tacizin ortadan kaldırılması için bu sözleşmenin önemli olduğunu vurgulayan Arzu, şunları kaydetti: “DİSK olarak çalışma hayatında şiddet ve tacizin, ayrımcı uygulamaların ortadan kalkması ve ILO’nun 190 sayılı Sözleşmesi’nin Türkiye Hükümeti tarafından onaylanması için Kasım 2021’den itibaren kampanya yürütüyoruz ve bunun için mücadele ediyoruz. Sözleşme’nin Türkiye tarafından onaylanması için meydanlarda başlattığımız çalışmalarımızı bugün itibarıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde siyasi partiler ve Bakanlık görüşmeleri ile sürdüreceğiz. 15 Kasım ve 16 Kasım 2022’de TBMM’de siyasi partiler ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’nı ziyaret ederek ILO’nun 190 sayılı Sözleşmesi’nin onaylanması talebimizi yineleyeceğiz. Çalışma yaşamında şiddet ve tacizin ortadan kaldırılması için çalışmalarımız sürerken Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından 27 Eylül 2022’de gerçekleştirilen ‘ILO C190 Sendikal Uygulamalar Çalıştayı”nın bir çıktısı olan DİSK’in “Çalışma Yaşamında Şiddet ve Tacizi Önleme’ politika belgesini kamuoyuyla paylaşıyoruz.”
Arzu, belgede yer alan maddeleri şöyle sıraladı:
“*İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı Yasa etkin bir biçimde uygulanmalıdır!
*25 Haziran 2021’de yürürlüğe giren ILO 190 sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesi onaylanmalı, etkin biçimde uygulanmalıdır!
*Toplumsal cinsiyet temelli suçlarda, kadın cinayetlerinde cinsiyetçi iyi hal, tahrik indirimi gibi uygulamalardan vazgeçilmelidir!
*İktidarın politikalarında kadın istihdamını artırmak için önerilen esnek çalışma biçimleri yerine kadınlar için tam zamanlı ve güvenceli istihdam olanakları yaratılmalıdır.
*Kadınların işgücüne katılımının önündeki en büyük engellerden olan ve kadınlara özgü görülen ev içi sorumluluklar için kamusal politikaların hayata geçirilmesi şarttır. Özellikle kamu kurumları ve yerel yönetimler tarafından kreş, gündüz bakım evi, hasta ve yaşlı bakım evleri gibi merkezler açılarak herkesin ücretsiz yararlanabileceği bir hak olarak tanımlanmalıdır.
*Kamu-özel ayrımı olmaksızın, zorunlu hizmet ve üretim alanında çalışan ebeveynlere dönüşümlü ve eşit olarak ücretli izin verilmelidir.”