Cumartesi Anneleri’nden 29 yıllık inkar ve cezasızlığa tepki
- 12:47 12 Kasım 2022
- Güncel
İSTANBUL- Cumartesi Anneleri’nin 920’nci hafta eylemlerinde Üzeyir Kurt dosyasındaki 29 yıllık inkar ve cezasızlığa dikkat çekilerek, yetkililer göreve çağrıldı.
Kayıplarının akıbetini sormak ve faillerin açığa çıkarılıp yargılanması için her hafta Galatasaray Meydanı’na çıkan Cumartesi Anneleri, eylemlerinin 920’nci haftasını da meydanın kendilerine yasaklanmasından dolayı online gerçekleştirdi. Bu haftaki eylemde Diyarbakır’ın Bismil ilçesinde 24 Aralık 1993’te gözaltında kaybedilen Üzeyir Kurt’un akıbeti soruldu.
Bu haftaki basın açıklamasını gözaltında katledilen Hasan Ocak’ın ablası Maside Ocak okudu. Hak arama özgürlüğünün, diğer temel hak ve özgürlüklerden yararlanılmasını ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvence olduğunu belirten Maside, “Adalete ve hakikate ulaşma, haksızlığı engelleme, hakkı olanı elde etme bu özgürlüğün kullanımı ile mümkündür. Biz bu nedenle 920 haftadır tüm baskı ve engellemelere rağmen hak arama özgürlüğümüze sahip çıkıyoruz” dedi.
Köy basıldı her ev arandı
Maside daha sonra Üzeyir Kurt dosyasını paylaştı. İlk olarak Üzeyir’in hikayesine dikkat çeken Maside, şunları aktardı: “7 çocuk babası Üzeyir Kurt, Diyarbakır’ın Bismil ilçesinin Ağıllı (Bîrikê) köyünde yaşıyordu. 23 ve 25 Kasım 1993 tarihleri arasında jandarma ve köy korucularından oluşan güvenlik güçleri Ağıllı köyüne bir operasyon düzenledi. Operasyon boyunca köydeki her ev arandı, evlerden bazıları yakıldı. On üç köylü gözaltına alındı. Güvenlik güçleri köyden 25 Kasım’ın geç saatlerinde ayrıldı.
Köydeki evde tutuldu
Gözaltına alınanlardan biri de Üzeyir Kurt’tu. Kurt, bir akrabasının evinden gözaltına alındı. Köydeki operasyon devam ettiği için iki gün askerler tarafından köydeki bir evde tutuldu. 25 Kasım günü anne Koçeri Kurt oğluna sigara, çorap ve ceket götürdü. Üzeyir’i tutulduğu evin önünde çok sayıda asker ve korucu arasında gördü. Operasyon sırasında gözaltına alınan on iki köylü 26 Kasım tarihinde serbest bırakıldı. Ancak Üzeyir Kurt’tan bir daha haber alınamadı.”
Gözaltına alındığı inkar edildi
Koçeri Kurt’un, 30 Kasım 1993 tarihinde Bismil Cumhuriyet Başsavcısı Rıdvan Yıldırım’a başvurarak, oğlunun nerede olduğunun araştırılmasını istediğini aktaran Maside, savcının bilgi talep etmesi üzerine Jandarma Komutanlığı’ndan Yüzbaşı İzzet Cural’ın Başsavcılığı’na cevaben Üzeyir’in gözaltına alınmadığı ve muhtemelen “teröristler” tarafından kaçırıldığını bildirdiğini ifade etti. Bismil’den sonuç alamayan ailenin 14 Aralık 1993 tarihinde Diyarbakır DGM Savcılığı'na başvurduğunu belirten Maside, buradan da Üzeyir’in gözaltına alındığına dair kayıtların bulunmadı cevabının alındığını hatırlattı.
Türkiye mahkum edildi
Maside, 21 Mart 1994 tarihinde Bismil Cumhuriyet Savcısı’nın jandarma varsayımına dayanarak dosya hakkında görevsizlik kararı verdiğini kaydederek, ailenin yaptığı başvurulardan sonuç alamaması üzerine 11 Mayıs 1994 tarihinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurduğu bilgisini verdi. AİHM’in yetkililerin ailenin şikayetlerine dair etkili bir araştırma yapmadığı sonucuna vardığını ifade eden Maside, Türkiye’nin bu dosyadan mahkum edildiğini paylaştı.
29 yıldır inkar ve cezasızlık
Maside devamında da hukuki girişim ve gelişmelere dair şu bilgileri aktardı: “21 Kasım 2014 tarihinde AİHM mahkumiyetine rağmen Bismil Cumhuriyet Başsavcılığı Üzeyir Kurt’un gözaltında kaybedilmesine ilişkin yürüttüğü soruşturmada (2014/ 754) kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi. 16 Mayıs 2015 tarihinde bu karara yapılan itiraz Diyarbakır 3. Sulh Ceza Hakimliği tarafından reddedildi. Kısacası 29 yıldır Üzeyir Kurt dosyasında inkar ve cezasızlık devam etti.”
‘İktidar yükümlülüklerine uysun’
İktidarı, uluslararası hukuk yükümlülüklerine uymaya çağıran Maside, “Devletin sorumluluğu altındaki koşullarda kaybolan Üzeyir Kurt’un akıbetinin açığa çıkartılması ve işlenen bu insanlığa karşı suç hakkında etkin soruşturma ve kovuşturma yürütülmesi talebimizi yineliyoruz. Kaç yıl geçerse geçsin; Üzeyir Kurt için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 221 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.