Reyhan Yalçındağ AİHM kararını değerlendirdi: Cezaların tümü hükümsüz hale geldi

  • 09:03 10 Kasım 2022
  • Hukuk
 
Dilan Babat 
 
ANKARA - AİHM’in 13 milletvekili hakkında verdiği ihlal kararını değerlendiren Avukat Reyhan Yalçındağ,  kararla verilen cezaların tamamının hükümsüz hale geldiğini belirterek “Karara uyulmaması durumunda Kavala kararında olduğu gibi, hem AİHS’de ve hem de Avrupa Konseyi Statüsü’nde düzenlenen ihlal prosedürü gerçekleşecektir” dedi. 
 
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ve 13 milletvekili hakkında yapılan başvuruyu karara bağladı. Yapılan başvuruda, Figen Yüksekdağ ve milletvekillerinin 4 Kasım’da tutuklanmasıyla ifade özgürlüğü, seçme ve seçilme haklarının ihlal edilmesiyle bağlantılı olarak, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 18’inci maddesinin ihlal edildiğine karar verdi. AİHM, ayrıca Türkiye’yi 184 bin 600 Euro manevi tazminat cezasına mahkum etti. 
 
Avukat Reyhan Yalçındağ, AİHM’in 4 Kasım darbesine ilişkin verdiği kararı değerlendirdi. 
 
‘Mahkeme itirazı değerlendirip büyük daire önüne taşımayacak’
 
Kararın, AİHM’in Selahattin Demirtaş, milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması, Filiz Kerestecioğlu ve Ferhat Encü kararlarıyla da benzerliklerinin olduğunu söyleyen Reyhan, “Dolayısıyla her ne kadar hükümetin 3 ay içinde itiraz etme olasılığı var ise de böyle bir itirazın olması durumunda dahi mahkemenin itirazı dikkate alıp Büyük Daire önüne taşımayacağı kesindir. Dolayısıyla öncelikle belirtmek isteriz ki kararın derhal uygulanması gerekmektedir. Şöyle ki; kararda adı geçen önceki dönem HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, halen tutuklu bulunmaktadır ve de tıpkı Demirtaş’ta olduğu gibi esasında hakkında aynı gerekçelerle 4 Kasım tutuklamasının aynı sebeplerle ikinci bir dava açılmış ve her ikisinden de tutukluluk hali devam etmektedir” dedi. 
 
‘Üçüncü karar olma özelliğini taşıyor’
 
AİHM kararı doğrultusunda Figen Yüksekdağ’ın derhal tahliye edilmesi gerektiğinin önemine dikkat çeken Reyhan, mahkemenin çok net bir şekilde 13 milletvekilinin siyasi saiklerle tutuklandığına karar verdiğine dikkat çekti. Reyhan, “Sözleşme’deki hakların hukuk dışı amaçlarla sınırlandırılması yasağını düzenleyen 18. Madde’nin, 4 Kasım ve akabindeki tutuklamalar bakımından gerçekleştiğini belirtmektedir. Bugünkü Figen Yüksekdağ ve diğerleri 12/ Türkiye kararı, Türkiye aleyhinde verilen Demirtaş ve Kavala kararları sonrasında 18. Madde’den ihlal verilen üçüncü karar olma özelliğini taşımaktadır. Figen Yüksekdağ dışında kararda başvurusu bulunan ve halen cezaevinde bulunan diğer milletvekilimiz, dönemin grup başkan vekili ve İmralı Heyeti üyesi İdris Baluken’dir. İdris Baluken, oldukça hızlı süren yargılaması sonrasında halen hükümlü bulunmaktadır” diye belirtti. 
 
‘İdris Baluken’in AYM kararı derhal karara bağlanmalıdır’
 
İdris Baluken’in hükmünün tıpkı bugünkü kararda tutuklanmanın hukuk dışı oluşundaki tespitlerdekiyle aynı ihlaller yaşanarak verilmiş bir hüküm olduğunu ve bir çok başvurusunun Anayasa Mahkesemi’nde (AYM) olduğunu hatırlatan Reyhan, “İdris Baluken’in propaganda ve üyelikten aldığı cezalara konu etkinliklerin tamamı ifade özgürlüğü kapsamındaki konuşmaları ve Anayasanın 83/1. Maddesi’ndeki yasama sorumsuzluğu kapsamında olmasına rağmen tamamen siyasi saiklerle ceza verilmişti. AYM’nin bugünkü kararı sonrasında 4 yıldan bu yana önünde beklettiği İdris Baluken ile ilgili bireysel başvuruları derhal karara bağlaması ve söz konusu cezaların ortadan kaldırılması için tahliyesiyle beraber yeniden yargılama sonucu dosyaların düşürülmesi gerekmektedir” sözlerini kullandı.
 
‘Yaptırımlar söz konusu olabilir’
 
Kararla tüm milletvekillerinin bugüne kadar yaşadıklarının haksız ve hukuka aykırı tutuklamaların ve verilen cezaların tamamının artık hükümsüz hale geldiğini ve dosyaların düşürülmesi gerektiğini ifade eden Reyhan, son olarak şunları kaydetti: “AİHM kararlarının kesinliğini ve bağlayıcılığını tekrar tartışmak oldukça gereksiz olacaktır. Her şey gün gibi açıktır, nettir. Karara uyulmaması durumunda Kavala kararında olduğu gibi, hem AİHS’de ve hem de Avrupa Konseyi Statüsü’nde düzenlenen ihlal prosedürü gerçekleşecektir. Türkiye’nin Avrupa Konseyi nezdinde oy kullanımının askıya alınması, toplantıya katılımın ve hükümet adına temsilci gönderilmesinin engellenmesi gibi yaptırımlar söz konusu olabileceği gibi, daha üst yaptırım olan konsey üyeliğinin askıya alınması ve konsey üyeliğinden çıkartılmak gibi seçenekler de söz konusu olacaktır. Bütün bu olumsuz durumlar yaşanmadan hukuk devleti ilkesine geri dönülmeli, Kürt siyasetçiler, muhalifler, HDP’li seçilmişler ve yöneticilere yönelik yargı baskısına son verilmelidir.”