Behice Feride Demir

 

HABER MERKEZİ - Dünyanın maddi manevi hafızasında binlerce unutulmaz fotoğraf karesi mevcuttur ama Jîna’nın ölüm fotoğrafı Kürt gayretinin bu çağdaki en önemli an’ıdır...

 

İnsanla ölüm arasındaki ince çizgide ölüme teselli payı bırakan duyguların başında fotoğraf karesi gelir. Poz vermekle, pozu hatırlama arasına yıllar, yönler, olaylar girse de fotoğrafların ölümsüzlük ve imkansızlıktan çaldığı hakikat aralığı bir başkadır. 

 

Fotoğrafın kişisel ve kurumsal katalogları ayrı ayrı tarihi taltif etse de olayın fotoğraf karesiyle tarihe verdiği bakış anı bir tür ölümsüzlük parçacığıdır.

 

16 Eylül 2022’de Rojhilatê Kurdistan’da Jîna Emînî İran devlet güçlerince darp edilerek öldürüldüğünde bir kaç fotoğraf, bir kamera ve iki fotoğrafçıdan başka, bu vahşetten ve sonrasında gelişecek Kürt isyanından kimsenin haberi yoktu. 

 

Jîna Emînî işkence ile öldürüldüğünde ki, her gün onlarca kuşakdaşı ve kardeşi aynı yöntemle vurulmakta, idam edilmekte ve Ortadoğu’nun Guantanamo’su olan Evin Hapishanesi’nde ölüme gönderilmekteler.

 

Jîna’nın ölüm fotoğraflarını çeken Nilüfer Hamidi ve babasıyla röportaj yapan Nazila Marufyan, ölümü ve zulmü deklanşörle ispatladıkları için tutuklandılar.

 

Jîna öldü ve ondan geriye yaşamıyla adlandırdığı, adıyla yaşattığı binlerce fotoğraf kaldı. Ve bir fotoğraf milyonlarca fotoğrafa çağrı oldu. Rojhilat, kırk gün kırk gecedir dünyaya binlerce özgürlük ve öfke resimleri verirken, dünyanın da vicdan resmini çekmektedir.

 

Dünyanın maddi manevi hafızasında binlerce unutulmaz fotoğraf karesi mevcuttur ama Jîna’nın ölüm fotoğrafı Kürt gayretinin bu çağdaki en önemli an’ıdır. Deklanşöre basarak ölümsüzlüğü ve zulmü yakalayan Nilüfer Hamidi ve Nazila Marufyan ise tanrının şanlı elleri olarak bir kader değişimini fotoğrafladıkları için unutulmaz kalacaklar yüreklerimizde.

 

* Bu yazı tutuklanan gazetecilerden Öznur Değer için kaleme alınmıştır.