Kadına bütçe yok!
- 09:02 8 Kasım 2022
- Emek/Ekonomi
Dilan Babat
ANKARA - 2023 Yılı Meclis Plan ve Bütçe görüşmelerinde yer alan HDP’li Dilan Dirayet Taşdemir, 2023 için de toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı bir bütçe bakış açısının olmayacağını belirterek, bütçenin kadınlara çözüm üreten bir yanının olmadığına işaret etti.
Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda süren bütçe görüşmelerinde kadınlara dönük yeterli düzeyde bütçe ayrılmayacağının sinyalleri veriliyor. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı 2023 bütçe görüşmelerinde, iktidar ve ona bağlı kuruluşlar sosyal yardımlar üzerinden sunum yaparken, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın konut yardımında “üç çocuk” şartı getirildi. Bu kapsamda, Aile Destekleme Programı’nda hanedeki çocuk sayısına göre destek vereceğini açıklayan Bakan Derya Yanık, “1-2 çocuklu hanelere, 350 TL, 3 çocuklu hanelere 450 TL, 4 çocuklu hanelere 550 TL, 5 ve daha fazla hanelere 650 TL yardım sağlanacağını” belirtti.
Kişi başına 25 TL!
2023 yılı bütçesinde Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın “Kadını Güçlendirme Programına” ayırdığı bütçe 1 milyar 76 milyon. Ülke nüfusuna göre oranlanırsa, ülkedeki bir kadına düşen rakam 25 TL. Sosyal yardıma ayrılan bütçe 258 milyar 437 milyon, “Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Programı”na ayrılan bütçe ise 3 milyar 781 milyon lira olarak belirlendi.
Cari transferler
Geçtiğimiz yıl 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi”nde Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı için 66 milyar 131 milyon 543 bin TL ayrılırken, 2023 yılı bütçesi için 74 milyar 368 milyon 450 bin TL öngörülmüştü. Ayrılan 155 milyar 11 milyon 61 bin TL’lik bütçeden Haziran ayı itibariyle 57 milyar 855 milyon 669 bin 818 TL harcandı. 2021 yılı için en fazla bütçe 69 milyar 563 milyon 685 bin TL ile “sosyal güvenlik” programına ayrılırken, 2021 Haziran itibariyle harcanan sadece 13 milyar 970 milyon TL oldu. Yine “yoksullukla mücadele ve sosyal yardımlaşma” için 28 milyar 735 milyon 891 bin TL ayrılırken, Haziran itibariyle harcanan 14 milyar 928 milyon 534 bin 517 TL olmuştu.
Hedeflerin gerisinde kalınmıştı
Aile danışmanlık hizmetinde 2021 yılında 8 bin kişi hedeflenirken, 6 bin kişi faydalandı, 2022 yılı için bu hedef 8 bin olarak kaldı. Aile sosyal destek programında 1 milyon haneye ulaşım hedeflenirken, bu da 600 binde kaldı. 2022 yılı için hedef 800 bin olarak belirlenmişti. Kadın konukevi sayısı 2021 yılı için 155 olarak hedeflenirken 150’de kaldı, 2022 yılı için iki tane daha yapılması planlanarak, 152 olarak belirlenmişti. Kadın konukevlerine 2021 yılında 350 kadının yerleştirilmiş, bu sayı 2022 yılı için 700 olarak öngörülmüştü. Kadın konukevlerinde kalan bin 500 kadının mesleki eğitimlere yönlendirilmesi hedefi de 2022 yılında 800’e düşürülmüştü.
2023 Yılı Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda yer alan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ağrı Milletvekili Dilan Dirayet Taşdemir, ajansımıza değerlendirmelerde bulundu.
Bütçenin detaylarına ışık tutarken, bütçede kadına ayrılan kalemden söz etmenin mümkün olmayacağını söyleyen Dilan, bütçelerin tamamının toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı, kadınların taleplerini ve sorunlarını içeren nitelikte olması gerektiğine dikkat çekti. Dilan, “Oluşturabilecekleri bütün politikalarda bir bütçe ayrılması gerekiyor ama böyle bir yaklaşım ve bakış açısı yok. Kadın hareketleri, toplumsal cinsiyet eşitliğine dayalı bütçeyi uzun zamandır tartışıyor. Kadın hareketinin bu mücadelesi ve tartışmalarıyla 2012-2013 dönemlerinde Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu’nda (KEFEK) bir alt komisyon kuruldu. Bu komisyonun bir amacı da hem yerel yönetimlerde, genel ülkenin bütçesinde bütçeyi toplumsal cinsiyete duyarlı hale getirmekti” dedi.
‘Kadın yok, aile var’
Dilan, kadınların yürüttükleri faaliyetlere rağmen kadın bakış açısının ne 2022 bütçesine ne de 2023 bütçe görüşmelerine yansıdığını kaydetti. “Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın bütçe görüşmelerinde bırakın bütçenin kadın perspektifiyle hazırlanmasını, Bakanlığın kendisinde bile bir kadınların sorunlarını ele alan, bütçeden kaynaklı yaşadıkları sorunları çözmeye çalışan bir eylem planı hazırlayan bir yaklaşım yoktu” diyen Dilan, kadına yönelik şiddetten, bunun nasıl önleneceğinden söz etmeyen bir sunum yapıldığına dikkat çekti. Dilan, “Daha önceden yapılan hizmetler, sosyal yardımlar üzerinden şekillenen rakamlarla ifade etmeye çalışan, kadınların yaşadıkları sorunları ‘aile’ kavramına sıkıştıran, buradan çözüm arayan bir yaklaşım vardı. Aile içerisinde ‘kadın yok aile var’ üzerinden bir yaklaşım söz konusu. Bu 2023 bütçesinde de özellikle ülkede son dönemlerde artan kadın kırımına, şiddete, ayrımcılığa, nefrete yönelik bir perspektif sunulmuyor. Bir çözüm de önerilmiyor” ifadelerini kullandı.
‘Kadına yaklaşım bütçeye de yansıyor’
2023 bütçesinde kadın-erkek fırsat eşitliği kavramının geçmediğine dikkat çeken Dilan, “Ülkenin bütçe süreci de iktidarın, politik yaklaşımıyla alakalı. 2010-2011’den sonra ciddi anlamda kadınların toplumsal ve örgütsel kazanımlarına yönelik, ciddi bir saldırı konsepti gelişti. Bütün kazanımlar peyderpey alınmaya çalışıldı. Daha önce kadından sorumlu bakanlıktı, 2011’de bu durum değiştirildi, kadın kavramı çıkarılarak aile ve sosyal politikalara dönüştü. Bütün metinlerde toplumsal cinsiyet kavramı çıkarıldı. Son 10 yıldır kadınların yüzyıllardır mücadele ederek sözleşmelerle güvence altına aldığı kazanımlarla beraber her şey geriye götürüldü. Aile içerisinde tanımlanan bir ‘makul’ kadın kimliği var ve bu kimliğin normalleşmesi için bu bütçeler ayrılmıyor” sözlerine yer verdi.
‘Kendi görüşümüzü değil toplumun görüşlerini yansıtıyoruz’
Uzun bir süredir, Plan ve Bütçe süreçleri dışında da kadınlarla çalıştaylar düzenlediklerini dile getiren Dilan, değerlendirmesine şöyle devam etti: “Parti olarak sadece kendi görüşlerimizi, plan bütçe süreçlerinde yansıtmak istemiyoruz. Daha katılımcı, daha demokratik alanda çalışan kadın örgütleri var. Kendi parti politikamız dışında toplumsal alanda da kadınlar neler yaşıyor, kadın örgütlerinin tespitleri nelerdir, hangi alanlarda perspektif sunuyorlar, buluşmalarımızı böyle yapıyoruz. İki ayak üzerinden örgütlüyoruz. Birincisi, toplumsal alanda farkındalık yaratmaya çalışan kadın örgütleri ile bir araya geliyoruz. İkincisi ise kadınların olduğu alanlarda bir araya geliyoruz. Roman kadınlar, tekstilde çalışan kadınlar, tarım işçisi kadınlarla da bir araya geldik. Emeği üreten, bir yerden de sömürülen çok ciddi anlamda yok sayılan bir emekçi kadın kitlesi var. Onu birebir dinlemek, sorunlarını Meclis’e taşımak… Buna dair raporlarımızı da tutuyoruz, kamuoyu ile paylaşıyoruz. Temel yaklaşımı, öneriyi ve eleştiri Plan ve Bütçe Komisyonlarında da dile getiriyoruz.”
‘Faize bütçe var kadına yok’
AKP’nin yoksulluğu ortadan kaldırmaya yönelik politikalar üretmek yerine, yoksulluğu yönetmeye çalıştığını vurgulayan Dilan, bunu da “sosyal yardımlar” adı altında yaptığını kaydetti. Dilan, AKP’nin “yardımları” yapma şekline de işaret ederek, “‘Biz verdik, biz olmasak aç kalırsınız, desteği yapmazsak kimse yapmaz’ diyerek bir minnet duygusu da yaratmaya çalışıyor. Toplum aç bırakılarak, yoksullukla yönetilerek bir sessiz bırakma, hegemonyasının altında bırakma anlayışı sürerken, AKP’nin yoksulluğa dair sosyal politikalar bakışı bu. Yoksullukla mücadele olsaydı, kalemlerinde görürdük. En büyük kalemlerinden bir tanesi faiz kalemi. Bütçeye ayrılan en temel kalemlerden bir tanesi 566 milyar faize ayrılmış. Bu faiz nereden geliyor? Yoksuldan aldığı, korumalı mevduat üzerinden zengine aktarma, sermayenin koşullarını gözetiyor. Bu kaynağı faize ayırıyor ama kadın yoksulluğu, kadına yönelik şiddetle mücadele için bütçe yok. Ayırdığı kalem ise yardım paketleri üzerinden. Buradan bile ötekileştirici yaklaşım söz konusu” dedi.
‘AKP’nin destek verme kriteri çocuk doğurmak’
Bütçe görüşmelerinde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na, “Konut yardımında bulunacaksınız, bu konut yardımında ise üç çocuk şartı koyuyorsunuz? Yoksulluğun kriteri çocukla mı ölçülüyor? Çocuğunuz yoksa yoksul değil misiniz? ” diye sorduklarını kaydeden Dilan, şöyle ekledi: “Bu tam da politik-ideolojik yaklaşım ile ilgili. Cumhurbaşkanı her ağzını açtığında, kadınlara kaç çocuk doğurması gerektiğini söylüyor. Bunu Kürtlere söylemiyor, Kürtlerin, 5-10 çocuk doğurduğunu ve bundan rahatsız olduğunu söylüyor. Belirlediği rakam 3 dönem dönem 5’e kadar çıkıyor. Arka perdeden kadınlara da şu mesajı veriyor: ‘Senin benden destek alman için çocuk doğurman lazım, benim kriterim bu.’ Yoksulluğu yöneten, yoksulluk üzerinden oy devşirmeye çalışan, yoksulluk üzerinden kitleleri manipüle eden, yoksulluk üzerinden insanları sessiz kılan bir politik yaklaşımı söz konusu” şeklinde konuştu.