CİSST ‘Hapiste Kadın Atölyesi'nin 7’ncisini gerçekleştirdi

  • 16:35 5 Kasım 2022
  • Güncel
 
 
İSTANBUL – CİSST’in 7’ncisini gerçekleştirdiği “Hapiste Kadın Atölyesi”nde, tutsak kadınların maruz kaldığı yoksulluk, ekonomik şiddet ve tüm ihlallere karşı çözüm önerileri tartışıldı.
 
Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST), “Hapiste Kadın Atölyesi”nin 7’ncisini Beyoğlu’nda bulunan Cezayir Toplantı Salonu’nda gerçekleştirdi. Avukatlar, psikologlar, mühendisler, gazeteciler, insan hakları savunucuları ve kadın alanında çalışma yürüten çok sayıda kadının katıldığı atölye üç oturum şeklinde sürdü.
 
Kadın yoksulluğu ve yarattıkları
 
Atölye, CİSST’ten Selen Yüksel’in “Kadın Yoksullaşması” teması üzerine yaptığı sunum ile başladı. Selen, Türkiye’de derinleşen yoksulluğun sebepleri, hak ihlalleri ve bu ihlalleri görünür kılmak amaçlı hedeflerini anlattı. Yoksulluk ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin bir araya geldiğinde neler yaşandığına da değinen Selen, kadınların yaşadığı yoksulluğu sıraladı. Yine eğitimde ilk olarak kız çocuklarının sorun yaşadığını belirten Selen, kadınların kamusal alanda ve ev içerisinde de yoksulluğu en derin yaşayanlardan biri olduğunu aktardı. Kadınların yoksulluk nedeniyle psikolojik desteğe erişemediğini söyleyen Selen, sosyal, kültürel dışlanma ve marjinalleşmeye maruz kaldıklarını dile getirdi.
 
Sokağa çıkma yasağından ekonomik şiddete…
 
“Krizin Asimetrik Etkileri” konu başlığını ele alan Selen, kadınların sokağa çıkma yasaklarında sosyal izolasyona maruz kaldığını ve ev içindeki bakım emeğini de daha çok arttırdığını vurguladı. Evsiz kadınların 4’te 1’inin ev içi şiddet nedeniyle evsiz kaldığını ifade eden Selen, çok boyutlu yoksulluk yaşayan hanelerde yaşayan kadınların, partner şiddetine daha fazla maruz kaldığını paylaştı. Yine kadınların, erkeklerin e az iki katı kadar ücretsiz bakım işi üstlendiğini kaydeden Selen, çok boyutlu yoksulluk yaşayan hanelerin altıda birinin tek ebeveynin kadın olduğu ailelerden oluştuğunu da sözlerine ekledi. Kadınların yüzde 73’ünün pandemide ekonomik stres yaşadığını aktaran Selen, kadınların yarısının sağlık hizmetine erişmekte zorluk yaşadığını kendileri ile paylaştığını belirtti.
 
Cezalandırma yöntemi olan ‘kapatılma’ hali
 
Ardından CİSST’in kadın alanında çalışma yürüten avukat Özge Akyüz, “Kadın Mahpus Yoksullaşması” konusu üzerine sunum yaptı. Kapatılmayı bir cezalandırma yöntemi olarak yorumlayan Özge, “Kadınlar ve hapsedilmeye baktığımızda, hapishaneler ikili cinsiyet sistemi üzerine kurulu. Özgün ihtiyaçları karşılanmıyor. Hapsedilme ve kadın politikaları, özgün ihtiyaçları değerlendirilmesi gerekirken kadın hapishaneleri böyle işlemiyor” cümlelerini kullandı. Cezaevlerinde devletin yalnızca aydınlanmayı “karşıladığını” belirten Özge, bu “karşılama” sonucunda ise fahiş fiyatlarda fatura çıkarıldığını belirtti. Yine ailelerin yol masraflarının, giyim ihtiyacının kotalara tabii tutulduğunu aktaran Özge, kıyafet kotasının kış mevsiminde zorlu koşullara neden olduğunu ifade etti. Her kıyafetin aynı makinede yıkandığını, bu nedenle de hastalıkların oluşmasına neden olduğunu dile getiren Özge, bu nedenle tutsakların koğuşlarda kıyafetlerini yıkamak zorunda kaldıklarının da bilgisini verdi. Bu durumun sağlık haklarının engellendiğine neden olduğuna dikkat çeken Özge, iaşe bedelinin de beslenme biçimlerini karşılamadığını sözlerine ekledi.
 
Tutsakların temizlik malzemeleri karşılanmalı
 
“Ya paranız olacak kantinden alışveriş yapacaksınız ya da verilen yemeğe tabii olacaksınız deniliyor” diyen Özge, “Kadınların ped, tampon, menstrüel kap ihtiyaçları, temizlik malzemelerinin de karşılanması gerektiğini düşünüyoruz ama böyle olmuyor. Dolayısıyla bunları da kantinden almaları gerekiyor. Kişisel olarak geliştirecekleri materyaller de ya dışarıdan alınmalı ya da kantinden. Ancak buna da kota getirildi. Kitap kota sayısı 7. Dışarıdan da aileniz 2 kitap gönderebilir diyorlar” sözleriyle yaşanan ihlalleri anlattı. Kadın tutsakların adalete erişmekte zorluk yaşadığını kaydeden Özge, birçok tutsağın bu hakkını bilmediği için özel avukat tutmak zorunda kaldığını düşünmesinden kaynaklı ekonomik zorluklar nedeniyle bunu da yapamadığını belirtti.
 
Tutsakların ekonomik olarak yaşadıkları
 
Öte yandan cezaevlerinde çalışma imkanları olduğunu anımsatan Özge, yine tutsakların koğuş içerisindeki arkadaşlarının işlerini yaparak maddi ihtiyaçlarını karşılamak zorunda kaldıklarına da dikkat çekti. Özge, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Koğuşta çalışma da hiyerarşi, ezen-ezilen şeklinde bir sonuca varıyor. Hapishanede çalışan sayısı sınırlı, ya da ‘iyi halli’ olmaları gerekiyor. Bu da siyasi mahpuslar açısından sorun yaratıyor. Çalışanlar da çok düşük ücretlerle ve uzun saatler çalışıyorlar, emeklilik sigortası da oluşmuyor. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan mahpuslar ve LGBTI+’lar çalışamıyor. Yine haksızlığa maruz kalan tutsaklar ‘iyi hallerinin’ bozulmaması için sessiz kalmak zorunda olabiliyor çalışabilmek için. Ekonomik ihtiyacını karşılayabileceği hiçbir mekanizması kalmıyor.” Tutsak kadınların tahliye sonrası da şiddete çok açık hale geldiğini dile getiren Özge, bu duruma dair herhangi bir hazırlık sürecinin de olmadığını aktardı.
 
Çözüm önerileri tartışıldı
 
Sunumların ardından aktarımlarla süren oturumda, katılımcılar tarafından tutsak kadınlar için cezaevinde ücretsiz kart çıkartılması önerisi sunuldu. İkinci oturumda gerçekleştirilen “Odak Grup Çalışmaları” ile katılımcılar gruplara ayrılarak tutsakların ped ve hijyen malzemelerine ücretsiz bir şekilde erişebilmesi için girişim ve öneriler tartışıldı. “Değerlendirme ve Çözüm Önerileri” başlıklı son oturumda da cezaevindeki kadın tutsakların maruz kaldıkları ihlallere ilişkin çözüm önerileri tartışıldı.