Cumartesi Anneleri: Yargı makamlarını göreve çağırıyoruz

  • 13:23 20 Ağustos 2022
  • Güncel
İSTANBUL-  Cumartesi Anneleri, Diyarbakır’da 26 yıl önce kaçırılıp katledilen Cemal Kavak’ın akıbetini sorarak, “Devlet hükmedilen tazminatın ödenmesinin dışında AİHM kararına uymak için herhangi bir adım atmadı. Bu nedenle dosyasında etkin bir soruşturma ve kovuşturma faaliyeti yürütmek üzere yargı makamlarını göreve çağırıyoruz” çağrısında bulundu.
 
Kayıplarının akıbetini sormak ve faillerin açığa çıkarılıp yargılanması talebiyle her hafta Galatasaray Meydanı’na çıkarak adalet talep eden Cumartesi Anneleri, 908’inci haftada da eylemlerine devam etti. Pandemi koşulları nedeniyle eylemlerini online yapan Cumartesi Anneleri, 37 yaşında Diyarbakır’da katledilen Cemal Kavak’ın akıbetini sordu. Eylemde bu hafta basın metnini İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri okudu.
 
‘AİHM kararlarına uyulmadı’
 
Devletin, gözaltında kaybedilenlerin akıbeti yanında işlenen suç ve olası failleri hakkında bugüne kadar resmi bir açıklama yapmadığını belirten Gülseren, “Devlet görevlilerinin, işledikleri ağır insan hakları ihlalleri için hesap vermelerini sağlayacak siyasi bir irade hiç olmadı. Gözaltında kaybetmeler söz konusu olduğunda hükmedilen tazminatın ödenmesi dışında, AİHM kararlarına da uyulmadı” dedi.
 
İki gün sonra cenazesi bulundu
 
Diyarbakır Vergi Mahkemesi’nde memur olarak çalışan 37 yaşındaki Cemal Kavak’ın üyesi olduğu Yargı-Sen bünyesinde sendikal faaliyet yürüttüğünü hatırlatan Gülseren, Cemal’in nasıl kaybolduğunu şu ifadeler ile anlattı: “24 Nisan 1996 tarihinde arkadaşlarıyla Hevsel’de bir kahvede buluştu. Burada sohbet eden arkadaşlar saat 23.00 sularında kahveden ayrıldı. Birlikte Dağkapı / İskanevleri hattında çalışan bir minibüse bindiler. Kuruçeşme durağında inen Cemal’den bir daha haber alınamadı. Bağlar Karakolu’na ve Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuran aile oğullarının bulunmasını talep etti. Kendileri de her yerde Cemal’i aramaya başladı. 26 Nisan 1996 tarihinde Diyarbakır Devlet Hastanesi morguna ‘kimliği belirsiz’ bir bedenin geldiği duyumu üzerine baba Gıyas Kavak hastaneye gitti. Söz konusu cansız bedenin oğluna ait olduğunu teşhis etti.”
 
Sistematik otopsi yapılmadı
 
Cemal’in cenazesinin Diyarbakır Bismil karayolu kenarındaki sazlık bir hendekte bir köylü tarafından bulunduğu bilgisini paylaşan Gülseren, “Çınar Cumhuriyet Savcısı, adli tıp doktoru ve jandarma ekibiyle olay yerine gitmiş, ‘Ceset incelemesi ve otopsi’ başlıklı bir belge düzenlenmişti. Bu belgede; ölü muayenesi sonrası, maktulün boynunda iki boğulma izi tespit edildiği ve ölümün iple boğulma sonucunda gerçekleştiği, ölüm nedeni açık olduğu için de sistematik bir otopsi yapmaya gerek görülmediği kaydedilmişti. Ayrıca Çınar Savcılığı, 1996/231 dosya numarasıyla bir soruşturma başlattı” ifadelerine yer verdi.
 
Dosya zaman aşımı ile kapatılmaya terk edildi
 
Ailenin isteği üzerine soruşturma kapsamında altı tanığın dinlendiğini söyleyen Gülseren, “cinayet siyasi olabilir” ifadelerine rağmen etkin bir soruşturmanın yürütülmediğini kaydetti. Çınar Cumhuriyet Savcılığı’nın 23 Temmuz 1997 tarihinde,  uygulamada dosyayı sürüncemede bırakmanın diğer adı olan, “sürekli soruşturma” kararı verdiğini hatırlatan Gülseren, “Bu durumda dosya zamanaşımına uğrayana kadar soruşturma devam edecekti. Ancak devam eden  soruşturmada, jandarma tarafından gönderilen yeni bir delil veya unsur bulunamadığını bildiren birkaç yazı dışında hiç bir gelişme olmadı. Cemal Kavak dosyası iç hukukta zamanaşımı ile kapatılmaya terk edildi” diye konuştu.
 
AİHM ihlal kararı verdi
 
Gülseren, aile bireylerinin Cemal’in, devletin bilgisi dahilinde “paramiliter güçler” tarafından katledildiğini, devletin suçluları belirtmek için etkili bir soruşturma yürütmediğini ve etkili hukuk yolu bulamadıkları yönünde 4 Ağustos 1999 tarihinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurduğunu ifade ederek, “AİHM 6 Temmuz 2006 tarihli kararında, etkili ve yeterli bir soruşturma yapılmadığı için Sözleşme’nin yaşam hakkını düzenleyen 2. maddesinin usulden ihlal edildiği, ayrıca başvuranların Türk hukukunda mevcut hukuk yollarına etkin erişimden mahrum bırakıldıkları için Sözleşme’nin 13. maddesinin ihlal edildiğine karar verdi” dedi.
 
Gözaltında kaybedildi
 
Cemal’in cenazesinin yaşadığı yerden çok uzakta bulunduğunu hatırlatan Gülseren, “Bedenin bulunduğu yere hangi yönden gidilirse gidilsin çok sayıda güvenlik kontrol noktasından geçilerek gidilebilmesi, bu kontrol noktalarından ölü bir bedenle geçebilenlerin ancak taşıdıkları resmi kimlik vasıtasıyla aramaya tabi tutulmayan kişiler olabileceği dikkate alındığında, Kavak’ın başına gelenlerin, 90’larda OHAL bölgesindeki gözaltında kaybetme uygulamaları ile örtüştüğü açıktır” diye kaydetti.
 
Tazminat dışında AİHM kararına uygun bir adım atılmadı
 
Türkiye’nin, Cemal Kavak davasında, bugüne kadar hükmedilen tazminatın ödenmesinin dışında AİHM kararına uymak için herhangi bir adım atmadığını vurgulayan Gülseren, “Bu nedenle 908’inci haftamızda Cemal Kavak dosyasında etkin bir soruşturma ve kovuşturma faaliyeti yürütmek üzere yargı makamlarını göreve çağırıyoruz. Kaç yıl geçerse geçsin; Cemal Kavak için, tüm kayıplarımız  için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 209 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz” şeklinde konuştu.