‘Doğa katliamı toplum ve kültür katliamıdır’

  • 09:18 20 Ağustos 2022
  • Ekoloji
Sema Çağlak
 
ŞIRNAK - Doğa katliamının aynı zamanda bir toplum katliamı olduğunu vurgulayan ekolojist Derya Akyol, “Ekolojik mücadele topyekün yürütülmesi gereken bir mücadeledir. Bu mücadele evrensel olmalı ve bölgesel farklılıklar konulmamalı” dedi
 
Şırnak’ın Cûdi, Gabar dağları ve Besta bölgesinde 2 yıldır ağaç katliamı yapılıyor. Özellikle son aylarda artan ağaç kesimleri tonlarla ifade edilen düzeylere vardı. Burada kesilen ağaçlar kamyonlara yüklenerek başka yerlere taşınıyor. Yapılan araştırmalara göre bölge, şimdiye kadar yapılan ağaç kesimleri nedeniyle orman varlığının yüzde 8’ini kaybetti. Buna dönük tepkiler gün geçtikçe artarken, iktidar sessizliğini koruyor.
 
Ekolojist Derya Akyol konuya dair değerlendirmelerde bulundu.
 
‘Kürdistan coğrafyasına dönük bir savaş politikası var’
 
Ağaç kesimlerinin yıllardır süren devlet politikasının bir sonucu olduğunu belirten Derya, “Eskiden köyleri boşaltmak için köy yakmalarına giriştiler, daha sonra ormanları ve dağları yaktılar. Şimdi de bu politikanın devamı olarak ağaç katliamı yapıyorlar. Kürdistan coğrafyasına dönük bir savaş politikası var. Sadece ağaç kesiliyor gözüyle olaya bakmamalıyız. Öte yandan burada bir ekolojik denge var. Bu uygulamalar ekosistemin dengesini de bozuyor” diye konuştu. 
 
‘Amaç bölgeyi insansızlaştırmak’
 
“Güvenlik bahanesi ile bölgede ekolojik bir kıyım yapılıyor” diyen Derya şöyle devam etti: “Türkiye’de doğa talanları rant amaçlı yapılıyor. Ama buradaki amaç bölgeyi insansızlaştırmaktır. Hasankeyf örneğinde de görüldüğü gibi onlarca köy boşaltıldı ve sular altında bırakıldı. Doğaya karşı yapılanlar bir özel savaş politikasıdır ve ağaç kesimleriyle bu alan ayrıca ranta da dönüşmüş oluyor. ”
 
 ‘Ağaçlar yaşamın oksijenidir’
 
Devletin milliyetçi politikaları nedeniyle doğaya karşı yapılan bu katliama sessiz kalındığını vurgulayan Derya, bu politika büyütülerek toplum üzerinde olumsuz anlamda bir etki yaratılıyor. Tek dil, tek millet, tek devlet ve tek vatan söyleminden toplum da nasibini alıyor. Bilinmelidir ki kesilen ağaçlar doğanın dengesi için çok önemli bir rol oynuyor. Bu katliam karşısındaki sessizlik milliyetçilikle ve faşizmle bağlantılıdır. Bugün Şırnak yapılan doğa katliamı yarın öbür gün başka bölgelerde de yapılabilir. Şu an bütün dünyada su krizi var. Bunun önlenebilmesi için mücadele verilmeli. Kuraklık sorunu da gün geçtikçe daha büyük bir sorun haline geliyor. Doğaya karşı girişilen bu tahribatlar yaşanan ekolojik sorunları derinleştiriyor. Ormanlar yaşamımızın önemli bir parçasıdır. Ormanlar yaşamın oksijenidir” şeklinde konuştu.
 
‘Doğa katliamı toplum ve kültür katliamıdır’
 
Derya, bölgeye dönük özel savaş politikalarının göçleri beraberinde getirdiğini kaydederek, insanların yerlerinden edildiğine dikkat çekti. Derya, “Eskiden beri çeşitli yol ve yöntemler kullanıyorlardı ama son süreçlerdeki ağaç katliamı insanları göçe zorluyor. Doğa katliamı ile hem insan yaşamına dönük bir saldırı hem de toplum ve kültüre dönük bir saldırı yapılıyor. Bu da beraberinde kalıcı sorunlara yol açıyor” ifadelerini kullandı. 
 
‘Topyekün bir mücadele gerekiyor’
 
Ekoloji mücadelesinin aynı zamanda bir demokrasi mücadelesi olduğunun altını çizen Derya, sözlerini  şöyle sonlandırdı: “Bu talan karşısında uluslararası kurum ve kuruluşların sessizliği kabul edilemez. Doğa katliamlarıyla ilgilenmek hem Greenpeace’in hem de TEMA’nın görevidir. Çünkü bu kurumlar bunun için kuruldular. Bu sessizlikleri ekolojik sorunlar karşısındaki duyarsızlıklarını gösteriyor. Bu duruş ve yaklaşımlar karşısında topyekün bir ekolojik mücadele verilmelidir. Bu mücadele evrensel bir mücadeledir. Bölgesel faklılıklara göre yaklaşılamaz. Ekolojik mücadele aynı zamanda bir demokrasi mücadelesidir. Bu talanın önünü alabilmek için ormanların sesi olmalıyız. Ormanlar konuşamaz ama biz onların sesi olalım.”