Bildiriye imza atan yazar: Savaş siyasetine karşı durmalıyız
- 09:11 20 Ağustos 2022
- Güncel
Gülistan Dursun
İSTANBUL - "Bu suça ortak olmayın" başlığıyla yayınlanan bildiriye imza atan 308 aydın arasında yer alan yazar Mukaddes Erdoğdu Çelik, “Kendilerini ülkenin demokrasi aynası olarak tanıtan muhalif partiler siz ne yapıyorsunuz? Bu memlekette bütün meselelerinin eninde sonunda Kürt sorununa bağlandığı, son 30 yıldır kanıtladı. Bu siyaset savaş siyasetidir” sözleri ile bildiriye neden imza attığını paylaştı.
AKP-MHP iktidarının Kürt kazanımlarına dönük tahammülsüzlüğü ve savaş politikalarındaki ısrarı ülkedeki kaosu her geçen gün derinleştirmeye devam ediyor. Bir tarafta Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) işbirliği ile Federe Kürdistan Bölgesi’ndeki Zap, Avaşîn ve Metîna alanlara saldırılar sürerken bir taraftan da Kuzey ve Doğu Suriye'ye yönelik saldırılar yoğunlaştı. Akademisyen, gazeteci, yazar, sanatçıların da içinde yer aldığı 308 isim, 9 Ağustos’ta muhalefete olası Suriye saldırısına karşı çıkmaları için seslenerek “Bu suça ortak olmayın” çağrısı yaptı.
Metnin imzacıları arasında yer alan yazar Mukaddes Erdoğdu Çelik, yaptıkları çağrıya ilişkin JINNEWS’e değerlendirmelerde bulundu.
‘Amaç Kürt statüsünün oluşmasını engellemek’
Türkiye'nin Rojava’ya yönelik niyetini açık bir şekilde açıkladığını söyleyen Mukaddes, “‘Bir gece ansızın gelebiliriz’ şiarıyla herhangi bir zamanda olanak buldukları gibi operasyondan kaçınmayacaklarını çok net söylemişlerdi. Uluslararası platformlarda, orada ‘PKK terör örgütü var’ söylemleri ile orayı damgalamak istiyor. Bu damga ile birlikte yanına emperyalist dünyayı, bölge gerici ülkelerini almaya çalışıyorlar. Bu doğrultuda yapmadıkları hiçbir şey kalmadı. Hala da cumhurbaşkanının ağzından ‘bu hakkımız bu planımız bakidir’ diye açıklanıyor” şeklinde konuştu. Türkiye’nin amacının artık açık bir şekilde bölgede Kürt statüsünün oluşmasını engellemek olduğunun altını çizen Mukaddes, AKP'li Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık’ın , “Suriye’de Kürtlerin statü elde etmemesi için savaşıyoruz” sözlerini hatırlatarak saldırıların asıl amacının itiraf edildiğini hatırlattı.
‘Yeni yüzyılda Kürtlerden kurtulmak hedefleniyor’
Tayyip Erdoğan'ın ekonomiden şikayet eden yurttaşlara, “Siz bir merminin kaç para olduğunu biliyor musunuz?” sözlerini de hatırlatan Mukaddes, ülkenin ekonomik kaynaklarının tamamen savaşa ayrıldığına işaret etti. Yıllardır Kürt halkı üzerinde savaş siyaseti yürütüldüğüne dikkat çeken Mukaddes, “İçeride ve dışarıdaki operasyonlar Kürt ulusal mücadelesine karşı olarak gelişiyor. Öyle olmadığı durumda bile Kürt tehdidini öne sürerek operasyonlar yapıyorlardı. Şimdi de 3’ncü Dünya Savaşı dediğimiz şeyin bölgedeki, Ortadoğu’daki savaş alevlerinin bizzat Avrupa’ya sıçradığı koşullarda Türkiye'nin, Türk ırkçılarının, milliyetçilerin, faşistlerin ve yöneten sınıfların çok önemli kesimlerinin kendilerine bir fırsatın daha hazırlandığı kanaatindeler. Bu yüzyılı ve cumhuriyetin ikinci yüzyılını açarken Kürtlerden kurtulmak planın esasıdır. Yani bölgeyi ele geçirirlerse Türkiye’deki ne kadar gerici faşist, ırkçı statü, kurum, kurumsallaşma, hayat tarzı varsa oraya taşıyacaklar. Ve yapıyorlar da. Yani sömürgeci siyaseti işgal edilen yerlere yaymak zaten genel bir politikadır” şeklinde konuştu.
Rojava Devrimi insanlığa umut
Büyük bedeller ödenerek gerçekleşen Rojava Devrimi’nin insanlık için bir umut vadettiğini söyleyen Mukaddes, “Dünyanın birçok yerinden gönüllü savaşçılar geldi. Ve bu şekilde enternasyonalist bir karaktere de büründü. Buralar Türkiye’nin tabi ki milliyetçi, Kürt düşmanı, ırkçı ve en geri faşist güruhları tarafından asıl düşman olarak görüldü. Bunun durdurulması gerekiyor. Durdurmak için yine büyük mücadeleyi Kürt halkı, Kürt özgürlük güçleri veriyor. Bunların yanı sıra Türkiye'nin devrimcileri, sosyalistleri, Kürt sorunun tarihteki yerinin bilincine varmış, pratiğe de bunu geçirmiş bütün güçleri mücadele veriyor. Bunu ister demokratik siyaset alanındaki örgütlenmeleri, hareketleri ile ölçebiliriz, isterse de savaşın diğer cephelerindeki örgütlü güçleri ile test edebiliriz. Ama bu yetmiyor. Dünkü süreçten farklı olarak Kürt halkının 30-35 yıldır sürekli uzattığı barış eline genel Türkiyeli toplumun da el uzatması gerekiyor” diye belirtti.
‘İktidarın gitmesini isteyenler, savaş siyasetine karşı sessiz’
Muhalefet partilerinin böylesi kritik aşamada sessizliğe bürünmesini eleştiren Mukaddes, “Bu suça ortak olmayın” bildirisine neden imza attığını ise, “İktidarın neyi amaçladığını, yöntemini biliyoruz. Ama bu iktidar ile hesaplaşmak isteyen, demokrasiden, insan haklarından, doğa haklarından söz eden siz muhalif partiler kendilerini ülkenin demokrasi aynası olarak tanıtan muhalif partiler siz ne yapıyorsunuz? Bu memlekette bütün meselelerinin eninde sonunda Kürt sorununa bağlandığı, son 30 yıldır kanıtladı. Kürt direnişi bütün Türkiye’ye yayıldığı bütün kötü şeylerin de Kürt düşmanlığından, Kürtleri yok etme, kimliksizleştirme ve asimile etmekte toplandığı da çok açık kanıtlandı. Ama ‘bu iktidar yıkılmazsa Türkiye batar’ diyenler, iktidarın en temel savaş politikası ile yüzleşmiyorlar. Oradan öteye ileri adım atmıyorlar. Bundan kaynaklı aydınlar, yazarlar, sanatçılar ‘bu savaş siyasetinin karşısında durmak zorundasınız’ diyerek bu metne imza attılar. Bu siyaset savaş siyaseti. İçeride, dışarıda her şey buna göre planlanmış. Bu savaş sınır dışı operasyonları ile sınırlı değil. İçeride de böyle sürdürüyor. Ve bundan herkes etkileniyor” sözleri ile dile getirdi.
‘Kürt’ü tanıyacaksın!’
Mukaddes, savaş siyasetine karşı ise çözümü şu ifadeler ile anlattı: “Kürt’ü tanıyacaksın, haklarını tanıyacaksın. Onun bir ulusal varlığını ve bu konuda yaşam hakkı ile özdeş ya da onun somutlaşmış hali olan kimlik haklarını tanıyacaksın. Ve onunla birlikte bütün dünya emperyalistlerine, egemenlerine ve benzerlerine karşı saf tutacaksın. Muhalefette bugün durduğu yerde durmaya devam ederse çok açık ki ne seçimi ne de Erdoğan'ın gidişini kazanamayacaklar. Bir tek yolu var. Mücadele bütün hayat alanlarında sürecek.”
‘Öcalan tecritte tutuluyor’
Kürt halkının iradesine de dikkat çeken Mukaddes, “Kürt sorunun çözümünde birinci muhatap Kürt ulusal mücadelesi hareketidir. Ve bu halkın önderi, benim irademdir diyerek milyonlarca imza topladığı Sayın Öcalan tecritte tutuluyor. Ve diyorlar ki ‘tecridi kaldırın Öcalan’ın herkes ile görüşmesine alan açın ve demokratik çözüm planının uygulanmaya başlayacağını göreceksiniz’ diyorlar. Herkes bu iradeyi tanımalıdır. Bu talebe cevap vermelidir. Bu talebin gerçekleşmesinin koşularının oluşmasına herkes çaba sarf etmelidir. Üstüne düşeni yapmalıdır. Aksi takdirde savaş siyasetinin sür-git devamına hizmet edecektir. Bundan kimsenin endişesi olmasın” uyarısı yaptı.