İçişleri Bakanı’na: Yaptığımız çalışmaları göndersek ömrünün yarısı okumakla geçer

  • 09:04 29 Kasım 2018
  • Siyaset
ANKARA - Bu yılki 25 Kasım’ın diğer yıllardan farkının duyarlılık yaratmanın ötesinde bir isyan söz konusu olduğunu belirten HDP’li Dirayet Dilan Taşdemir, kendilerini hedef alan Süleyman Soylu için “Biz kendisini kadına yönelik şiddetle mücadele eden 45 kurumu kapatan kişi olarak yine kadın vekillerin rehin tutulmasının talimatını veren ve bunun zemini hazırlayan kişi olarak da biliriz. Yaptığımız çalışmaları kendisine gönderirsek sanırım ömrünü yarısı bunları okumakla geçer” dedi. 
 
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nde Türkiye'nin dört bir yanından kadınlar, tüm baskı ve engellemelere rağmen sokakları terk etmeyerek taleplerini alanlarda bir kez daha haykırdı. Kadına yönelik şiddete karşı çıkan kadınlar, İstanbul Taksim'de polis şiddetine maruz kalırken, saldırının ardından İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, kadınların ve HDP'lilerin kadına yönelik şiddeti istismar ettiğini savunarak, HDP'li kadınların kadına yönelik şiddeti gündeme taşımadığını iddia etti. 
 
HDP Kadın Meclisi Sözcüsü ve Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan Taşdemir, kadınların mücadelesini değerlendirirken, İçişleri Bakanı’nın tehdit ve söylemlerine de tepki gösterdi. 
 
'Kadınlar tehlikenin farkındaydı'
 
Dirayet, AKP iktidarının son 3 yıldır kadınlara dönük söylemleri ve geliştirdiği politikalarla şiddeti önlemek yerine hem toplumda hem de aile içerisinde dönem dönem örtük dönem dönem çok açık bir şekilde destekleyen bir pozisyonda olduğunu belirtti. Dirayet, "Dolayısıyla kadınlar bu tehlikenin de, kadın özgürlüğü karşısında nasıl kadın düşmanlığının yükseltildiğinin de farkında. Kadınların bu politikalar karşısında nasıl mücadele ettiklerini gösterdikleri bir 25 Kasım oldu" diye konuştu.  
 
'Bu yıl ki 25 Kasım'ın farkı isyan olması'
 
Müdahale tehdidi ve birçok yerde gerçekleşen polis saldırısına rağmen kadınların geri çekilmediğine dikkat çeken Dirayet,  kadınların ısrar ederek alanlarda sözünü söylediğini dile getirdi. Kadınların bir haftadır birçok yerde 25 Kasım'a dönük etkinlikler gerçekleştirdiklerini anımsatan Dirayet, "Kadınlar sadece şiddeti deşifre eden bir yerden değil şiddetin durması için, buna karşı kadın örgütlülüğünü ve isyanını bir şekilde örgütlemeye ve dile getirmeye çalıştılar. Dolayısıyla bu senenin diğer yıllardan farkı da buydu. Çünkü salt şiddete dikkat çekmek ve bu konuda duyarlılık yaratmanın çok ötesinde bir isyan söz konusuydu" ifadelerini kullandı.  
 
'Kadınlar nasıl tanımlarsa tanımlasınlar taleplerinden vazgeçmediler'
 
AKP'nin "istismar ediliyor" diyerek tüm muhalefeti ve eylemsellikleri bastırmaya çalıştığını aktaran Dirayet, "Ama demokrasiyi de kadın haklarını da muhalefetin mücadelesini de ‘istismar’ eden AKP ve bu anlayışıdır. Dolayısıyla 25 Kasım'da İstanbul'da kadınların yükselttiği mücadele karşısındaki duruş da bunun en bariz örneğidir. Çünkü şiddetin karşısında geliştirilen tepki AKP politikalarının deşifre olması demekti. Dolayısıyla gittikçe merkezileşen, toplumu susturmaya çalışan, hiçbir itirazı kabul görmeyen ve en demokratik hak ve talepleri bile belirli isimlerle adlandıran bir iktidar gerçekliği ile karşı karşıyayız. Ama kadınlar her ne olarak tanımlanırsa tanımlansın bu taleplerinden vazgeçmediler" ifadelerini kullandı. 
 
'Süleyman Soylu, kadına yönelik şiddetin somutlaşmış hali' 
 
Kadınların İstanbul'da gösterdiği direniş karşısında İçişleri Bakanı'nın kadınları ve HDP'lileri hedef göstermesine değinen Dirayet, bu kadar haklı talepler karşısında AKP iktidarının girdiği pozisyonun toplumda karşılığı olmadığının altını çizdi. Dirayet, İçişleri Bakanı'nın daha önce de HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan'a yönelik tehdidini ve bütçe görüşmelerinde milletvekili Ebru Günay'a dönük tehdidini hatırlatarak, şöyle devam etti: "Kendisi kadına yönelik şiddetin somutlaşmış halidir. Açıkçası Türkiye Meclisi’nde de kadına yönelik şiddeti körükleyen, bu şiddeti temsil eden ve ön ayak olan bir zihniyeti olduğunu söyleyebiliriz. Yine bu siyasetin belirgin özelliklerinden bir tanesi yalan ve manipülasyondur. Türkiye'de HDP'nin kadın siyaseti ve çizgisi en net görünen bir siyasal parti olmasına rağmen bu ülkenin sistemine eşit temsiliyeti, eşbaşkanlığı getiren HDP ve HDP'li kadınların mücadelesi ile bilinmesine rağmen hiç sıkılmadan ve utanmadan artık kendi yalanına da kendisinin inanacak pozisyona gelmiş olmalı ki çok rahat bir şekilde HDP'li vekillerin şiddeti ağzına almadıklarını iddia edebiliyor." 
 
‘Biz kendisini şiddetle mücadele eden 45 kurumu kapatan kişi olarak biliyoruz’
 
"Genel Kurul'da kadına yönelik şiddete karşı politikalarla ilgili yaptığımız çalışmaları ve açıklamaları kendisine gönderirsek sanırım ömrünün yarısı bunları okumakla geçer" diyen Dirayet, "AKP Genel Başkanı da konuşmalarında kadın temsiliyetini ve oranını verirken bunu HDP'li kadınların verdiği mücadelenin sonucunda olduğunu bilmeli. Dolayısıyla her ne kadar olumsuz manipüle edici açıklamalar yapsa da bu açıklamayı yapmak zorunda kalmasının nedeni de HDP'li kadınların, milletvekillerinin ve kadın hareketinin mücadelesi sonucunda bu konuşmayı yapmak zorunda hissetmiştir kendisini. Biz kendisini kadına yönelik şiddetle mücadele eden 45 kurumu kapatan kişi olarak da biliyoruz. Yine kadın vekillerin rehin tutulmasının talimatını veren ve bunun zemini hazırlayan kişi olarak da biliriz" diye konuştu. 
 
'Manipülasyona gerçeği başka bir şeye dönüştüremeyecekler' 
 
HDP'nin kadın partisi olduğunu ve manipülasyonla gerçeği başka bir şeye dönüştürerek mücadelelerini başka bir zemine çekemeyeceklerini dile getiren Dirayet, "Bunu sadece söylem üzerinde ve vitrin olarak yapmıyor. Gerçek anlamda kadın özgürlüğüne inanan bir partidir. Bugün Meclis’te kadın temsiliyeti bu noktada ise HDP'nin ve kadın hareketinin mücadelesinin sonucudur" diye ekledi.