‘Cezasızlık politikaları ve özel savaş birbiriyle bağlantılı’

  • 09:03 14 Ekim 2024
  • Güncel
 
Memihan Zeydan - Neslihan Kardaş
 
WAN- Artan kadın katliamları ve kaybolan kadınlara ilişkin değerlendirmelerde bulunan STAR Kadın Derneği üyesi Meryema Aslan, “Devletin yaklaşımları kadınların intihara sürüklenmesinde etkili oluyor. Cezasızlık politikasıyla özel savaş politikaları birbiriyle bağlantılı olarak ilerliyor. Artık gerekenin gereken cezayı alması lazım. Bir ülkenin vatandaşını koruma yükümlülüğü vardır” dedi.
 
Türkiye ve Kürdistan’da her geçen gün kadın katliamları artıyor. Kadın katliamlarının artmasının yanı sıra şüpheli kadın ölümleri, kaybolan veya kaybettirilen kadın sayısı da her geçen gün artıyor.  2020 yılında kaybedilen ve hala akıbeti bilinmeyen Gülistan Doku, 27 Eylül tarihinde ise Wan’da kaybolan Rojin Kabaiş’in 12 gündür hala bulunmaması da kaybolan kadınların sadece iki örneği.
 
STAR Kadın Derneği üyesi Meryema Aslan artan kadın katliamları ve kaybolan kadınlara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
 
‘Kürt kadınları olarak ikinci bir ayrımcılığa maruz kalıyoruz’
 
Wan’ın kozmopolit bir yapıya sahip olmasının yanı sıra Kürtlerin ağırlıkta olduğuna değinen Meryema, “Kürt kadınlar olarak hem sosyo-ekonomik, hem sosyo-politik ikinci bir ayrımcılığa maruz kalıyoruz. Yaşadığımız bölge itibariyle bizler çok ataerkil bir yapıya sahibiz maalesef. Artan kadın cinayetleri bizleri her gün derinden sarsıyor. Her gün yeni bir kadın cinayeti haberi alıyoruz” dedi.
 
‘Daha geniş kapsamlı bakılması gerekiyor’
 
Rojin Kabaiş’ten günlerdir haber alınamadığını hatırlatan Meryama, arama çalışmalarının yetersiz olduğunu ifade etti. Meryama, “Yakın zamanda Wan’da bir üniversite öğrencisi olan Rojin yurdundan çıktıktan sonra sahil kenarında eşyaları bulunuyor. İncelemeler yapılıyor fakat çok yeterli bir arama çalışması yapılmadığı da bulgularla açığa çıkıyor. Somut olarak her şey ortada. Rojin’in kaybolmasının üstünden günler geçti ama hala somut bir bulgu yok. İntihar adı altında bu durum kapatılmaya çalışılıyor. Fakat intihar adı altında çalışmalar daraltılmamalı. Daha geniş kapsamlı bakılması gerekiyor. Çünkü kaybolduğu yer Bardakçı Köyü’ne yakın ve köyde iyi incelemeler, derin arama çalışmaları yapılması sonucunda birçok şey açığa çıkar” şeklinde konuştu.
 
‘Her şey birbiriyle bağlantılı’
 
Meryama, kampüsteki güvenlik önlemlerinin yetersiz olduğunu belirterek, “Babasının ‘yurt bana ertesi gün haber verdi’ gibi bir söylemi söz konusu. Bu zaman dilimine baktığımız zaman her gün kadın cinayetlerinin, şüpheli kadın ölümlerinin yaşandığı bir ülkede, bir genç kadının kaybolmasına dair ailesine haber verilmemesi, zaman içerisinde olayın kapanmasına da sebebiyet veriyor. Yine yakın zamanda kaybolan 15 yaşındaki Sümeyye de Rojin haberlerinden hemen sonra ortaya çıktı. Her şey birbiriyle bağlantılı. Bir bölgede ya da alanda ses çıktığı zaman muhakkak bazı şeyler ortaya çıkıyor” diye konuştu.
 
‘Çağrımız herkesin bu konuda duyarlı olmasıdır’
 
Wan’da yakın zamanda iki genç kadının intihara sürüklendiğini hatırlatan Meryama, “İntihar olduğu söyleniyor ama şüpheli ölümler bunlar. Özel savaş politikalarının da etkisiyle artış gösteren durumlar bunlar. Kürt illerinde yürütülen özel savaş politikalarının topluma etkisini özellikle Van’da çok fazla görüyoruz. Çağrımız herkesin bu konuda duyarlı olmasıdır. Her hafta en az dört kadın intiharı, kaybolan kadın ve kaçırılarak şiddete maruz bırakılmış kadın haberleri alıyoruz. Herkesin bu noktada gerek sosyal medya üzerinden gerekse başka imkanlarla bunları dillendirmesi lazım. Kadın intiharları noktasında çok iyi araştırılmalar yapılması gerekiyor. Medyanın dili de bu noktada etkili. İntiharlar noktasında doğru bir dil kullanılmadığı takdirde sonuçlarının ağır olduğunu geçmiş dönemlerde deneyimledik” ifadelerini kullandı
 
‘Devletin cezasızlık politikalarına son vermesi gerekiyor’
 
Wan’da ataerkil sistemin ve aşiretçiliğin hakim olduğunu ifade eden Meryama, “Kadın örgütleri olarak birçok alana giremiyoruz maalesef. Giremememizin sebebi ise aile kavramının aşırı hakimiyeti. Hal böyleyken hem çalışma alanları daralıyor hem de yürütülen çalışmalarda aksamalar olabiliyor. Aile kavramının biraz daha farklı şekilde ele alınması, toplumun kadın cinayetlerine karşı daha duyarlı olması ve devletin cezasızlık politikalarına son vermesi gerekiyor” sözlerini kaydetti.
 
‘Devletin yaklaşımı kadınları intihara sürüklüyor’
 
Meryama, erkeklerin şiddete maruz bıraktığı her kadına karşı kolluk kuvvetlerinin yaklaşımı ve devletin yürüttüğü politikalar sonucunda kadın intiharlarının artış gösterdiğini vurguladı. Meryama, “Devletin bu yaklaşımları da kadınların intihara sürüklenmesinde etkili oluyor. Ve kadın intiharları, şiddete maruz bırakılan kadınlar, kadın cinayetleri her gün karşılaştığımız olaylar haline geldi. Talebimiz bunların son bulmasıdır” diye belirtti.
 
‘Artık gereken cezayı almalılar’
 
Devletin cezasızlık politikalarının özel savaştan ayrı ele alınamayacağının altını çizen Meryama sözlerini şöyle sonlandırdı: “Cezasızlık politikasıyla özel savaş politikaları birbiriyle bağlantılı olarak ilerliyor. Özel savaş politikalarının sonucunda uyuşturucu ve fuhuş toplumda inanılmaz bir artış gösteriyor. Bunun genç kesimlerde yaygınlaştırılması, genç kesimi pasifleştirme, duyarlı ve eğitimli olma noktasında gençlerin ilerlemesini engellemek amaçlanmaktadır. Ve bunu kendi kolluk kuvvetleri ve bölgede hakim olan güvenlik kavramıyla beraber genç kesime ulaşmak çok fazla oluyor. İpek Er olayında da şahit olduk ‘biz devletin personeliyiz, bize kimse bir şey yapamaz’ algısıyla devam ettikleri süreçle beraber bütün yapıları işlevsizleştirdiklerini görüyoruz. Artık gerekenin gereken cezayı alması lazım. Çünkü kadın erkek fark etmeksizin bir ülkenin vatandaşını koruma yükümlülüğü vardır.”