Yerinden yönetme Türkiye'de çok zayıf: Belediyelerde eşitlik birimleri kurulmalı

  • 09:04 20 Ekim 2018
  • Siyaset
İZMİR - Kaos GL aktivisti Seçin Tuncel, yerel yönetimlere eşitlik ilkesiyle katılmak istediklerini ancak Türkiye'nin katı merkeziyetçi yapısının buna engel olduğunu belirterek, belediyelerde kendi içinde görüş oluşturabilecek eşitlik birimlerinin kurulmasını talep etti. 
 
Türkiye'nin ilk gündemleri arasında 2019'da yapılacak yerel seçimler bulunurken, her kesimin yerel yönetimlerden beklentileri farklı. Kaos GL aktivistleri de, yerel yönetimlerde cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli ayrımcılığa karşı mücadele yöntemleri ve yerel yönetim alanlarında LGBTİ+'ların taleplerinin neler olduğunu anlattı. 
 
Seçin Tuncel, Türkiye'de çoğulcu ve katılımcı bir demokrasi kurulmak isteniyorsa yerinden yönetimlerin güçlendirilmesi gerektiğini belirterek, taleplerini şöyle dile getirdi: "Belediyelerin stratejik planlamalarına ve bütçelendirme çalışmalarına katılmak istiyoruz. Belediyenin kendi iç mevzuatının ayrımcılık maddelerinin yoksa var edilmesini, bunların içine cinsel yönelim, cinsiyet kimliği ve cinsiyet özellikleri gibi ibarelerin konulmasını istiyoruz. Çeşitli toplumsal cinsiyet eşitliği komisyonları varsa bunların içinde LGBTİ+ konularının geçmesini eğer yoksa böyle komisyonların veya eşitlik birimlerinin genel anlamda heteroseksüel ve olmayan trans ve olmayan kişilerin eşitlik konularını inceleyecek, izleyecek belediyenin kendi içinde görüş oluşturabilecek eşitlik birimlerinin kurulmasını talep ediyoruz." 
 
'LGBTİ+'ların kurumsal olarak kabul edilmesini istiyoruz"
 
En önemli taleplerinden birinin LGBTİ+’ların tanınması olduğunu kaydeden Seçin, "Yaşadığımız kentlerde, coğrafyada, şehirlerde LGBTİ+'ların o alanı kullanmaları, bizim alanımız olduğunu yerel yönetimlerdeki kişilerin bilmesini istiyoruz. Bilmelerinin yanında hizmetlerin de buna göre düzenlenmesini istiyoruz. Sadece sözde tanınırlık veya kabul edilebilirlik de değil bu. Önemli olan kurumsal olarak kabul edilmesi. Mesela bir dönem LGBTİ+ haklarını savunan bir seçilmiş olacak, başka dönem karşıt biri geldiğinde önceki politikaların kapanmasını, görmezden gelinmesini istemiyoruz. Yerel yönetimlerin kendi içerisinde bu ilke ve görüşlerin kurumsallaşması gerekli" diye konuştu. 
 
'Yerinden yönetme Türkiye'de çok zayıf'
 
Aktivist Murat Köylü de, yerellerde herkesin kendi hakkını gündeme getirebilmesi ve gereğince karar çıkartabilecek demokratik mekanizmalara katılabilmesi gerektiğini ifade ederek, "Bu mekanizmalar merkezileştikçe insanlar ulaşamaz hale geliyorlar. Karar alma, yerinden yönetme olasılıkları zaten Türkiye'de çok zayıftı. Son derece merkezi bir anlayışla yönetilen, sadece anlayışta değil yerel yönetimlerin bütçesinin son derece sınırlı olduğu bir ülke iken daha da merkezileşmiş bir ülke olduğu ölçüde de yerel eğitim olanaklarından uzaklaşmış oluyorsunuz, kendi dilinizde eğitim bile yapamazsınız" ifadelerini kullandı.
 
'Ankara baskısı artmış durumda'
 
Sadece LGBTİ+'ların değil merkezi siyasetten dışarıda bırakılmış, merkezi siyasete diş geçiremeyen bütün insanların mağdur olduğu bir süreç geçirdiklerini dile getiren Murat, şöyle dedi: “Türkiye’de zaten böyle bir mağduriyet vardı, Türkiye böyle bir ülkeydi. Bu daha da artacak. LGBTİ+'lar açısından şu güvenceyi veremezsiniz; belediyede LGBTİ+ bir başkan, başkan yardımcısı veya karar alıcı bir konumda olsanız bile her zaman merkezi siyasetin stratejik perspektifinin gölgesinde kalmak durumundasınız. Herhangi bir işe başlamadan önce onların onayını almak zorundasınız. ‘Merkez baskısı Ankara baskısı’ dediğimiz şey daha da artmış durumda. Yargının da bağımsızlığını kaybettiği bir ortamda, yerel yönetimler ve merkezi yönetimler arasında bir ikilik yaşandığında yargıya gittiğimizde yargının hangi taraftan karar alacağını da bildiğimiz için demokratik katılım veya adalet gibi nosyonlara erişemediğimiz bir duruma gelmiş oluyoruz."