Meral Danış: AİHM kararı AKP’nin yaklaşımının karara dönüşmüş şeklidir

  • 15:57 4 Ekim 2018
  • Siyaset
ANKARA - HDP Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecride ilişkin yaptığı açıklamada, “AİHM kararını biz tanımıyoruz. AİHM kararı AKP’nin yaklaşımının karara dönüşmüş şeklidir” diyerek tecridin bitirilmesini istedi.
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın üzerindeki tecride dikkat çekmek ve AİHM’in verdiği karara ilişkin Meclis’te basın toplantısı düzenledi. HDP milletvekilleri Hasan Özgüneş, Hüseyin Kaçmaz, Kemal Peköz, Nuran İmir, Ömer Faruk Gergerlioğlu, Sait Dede ve Şevin Coşgun’un katıldığı toplantıda Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş değerlendirmelerde bulundu.
 
AİHM’in geçen hafta 2010 yılında yapılan başvuruya dair kararını açıkladığını hatırlatan Meral, “Bu karardan bahsetmeden önce Türkiye’nin geleceğini, Kürt halkının özgün durumunu, Ortadoğu’yu da etkileyen temel gündemden bahsedeceğiz. İmralı Cezaevi. Bu cezaevi tek bir bireye ve özel statüye göre düzenlenmiştir. Bu kurgu dünyada tek örnektir. 15 Şubat 1999’da Öcalan uluslararası bir konsensüsle Türkiye’ye getirildi. O zaman İmralı hem bir tutukevi hem de yargılama mekanı olarak kurgulandı. Yargılamalar orada, kısa bir sürede yapıldı ve mahkumiyet cezası verildi. İç yönetmelik düzenlendi ve yüksek güvenlikli cezaevi olarak nitelendirildi. Türkiye mevzuatında ‘Öcalan yasaları’ olarak tarif edebileceğimiz yasalar var. Buna hükümetler hiçbir zaman Öcalan yasaları demedi ama hukukçular ve siyasetçiler şunu çok iyi bilir ki maddelere yapılan düzenlemeler, bu anlama gelirdi” diye konuştu.
 
‘Hukuksuzlukların ilk uygulama mekanı İmralı oldu’
 
Meral, “15 Temmuz darbe sürecinin hukuksuzluklarının da ilk uygulama alanı İmralı oldu” diyerek, hukuksuzlukların başladığı yerin her zaman İmralı Yüksek Güvenlikli Cezaevi olduğunu ifade etti. Meral, dünyada en uzun süre haber alınamayan tutuklu durumunda Öcalan’ın olduğunu belirterek, “Ailesi, avukatları, kamuoyu bu konuda bir bilgiye sahip değil. En son 11 Eylül 2016’da kardeşiyle görüşmüştü. O günden beri tüm başvurular reddedildi. Orada Öcalan ‘avukatlarıma mektup yazdım’ demişti, bu mektup hala gelmedi” diye belirtti. 
 
‘AİHM kararı hükümetin savunmasının aynısı’
 
AİHM’in açıkladığı kararın “gayri ciddi bir karar” olduğunu ifade eden Meral, “Şu anda hiçbir hakkın kullanılmadığı, güvenlik politikalarının ilk uygulandığı merkezden söz ediyoruz. Bu konuda AİHM bir karar verdi. Bu bir işkence başvurusuydu. 8 yıl önce yapılan başvuruya ilişkin AİHM bu hafta gayri ciddi bir karar açıkladı. Hem de hiçbir yargılama faaliyet yapmadan, kimseyi dinlemeden, avukatları dinlemeden, Öcalan’ın görüşmelerine başvurmadan karar verdi. CPT ile AİHM arasında da büyük bir çelişki var. Birbirlerini tanımıyorlar. Demiş ki; ‘İşkence iddiası belgelenemedi, Öcalan’ın kendisi şikayetçi değil. Türkiye hükümeti de ‘düzenli kontroller yapılıyor, avukatların başvurusu kabul edilemez’ diyor.’ AİHM kararı olduğu gibi hükümetin savunması. Büyük bir vahamet. Avrupa’da 100 yıl süren savaşların sonucunda oluşturulan bir mekanizma, bu yüzyılda AKP hükümetinin geldiği hukuksuzlukta ortaklaştı. AİHM bu kararıyla işkenceyi onaylamış, meşrulaştırdı, işkencenin tarafı oldu” değerlendirmesinde bulundu.
 
‘AİHM egemenlerin yanında yer aldı’
 
AİHM’in bu kararla Kürt halkına karşı eşit ve özgür yurttaşlık talebine karşı egemenlerin yanında yer aldığını söyleyen Meral, “Avrupa yaşadığı yüz yıllık savaşların sonucunda ulaşılan değerleri, bugün başka ülke yurttaşları için görmezden geliyor. CPT geçmiş yıllarda yaptığı görüşmelerde tecridi tespit ediyor, avukat görüşmelerinin mutlaka yapılması gerektiğini söylüyor. İzolasyonun, tecridin son bulması gerektiğini söylüyor. Disiplin cezalarının kabul edilemez olduğunu söylüyor. 2010’da AİHM, CPT’nin raporunu bile isteme ve göz önünde bulundurma gereği duymadan bu kararı veriyor. En son 2016 yılında bir ziyaret oldu, raporunu 2018’de açıkladı. CPT, ilgili devlet kabul etmezse raporlarını açıklamıyor. Şu anda çok vahim ihlaller var. Ama hükümet CPT raporlarının açıklanmasını engelliyor” dedi.
 
‘Sayın Öcalan savaş değil, barış insanıdır’
 
“Peki Sayın Öcalan kimdir, neden böyle bir uygulama yapılıyor?” diye soran Meral, “Öcalan hakkında 10 milyonun üzerinde imza toplanan, onlarca kitabı olan, özgürlüğü istenen bir liderdir. Birçok kesim tarafından bu yüzyılın filozofu olarak tanımlanır. Kadın meselesinden Ortadoğu’nun barışına, kapitalist moderniteden ekolojiye kadar kitaplar ve yazılar yazmıştır, bir külliyatın sahibidir. Çözüm süreci döneminde bütün olanaklarını zorlayarak barışın olanaklarını yaratmaya çalışan bir kişidir. Muazzam bir sabır, dirayet, inanç ve kararlılıkla tek bir insanın burnunun kanamaması için çaba göstermiştir. Dolmabahçe Mutabakatı’nın taraflarından biridir. Hükümet yetkililerinin muhatap olarak tanımladığı bir kişidir. Türkiye’deki çatışma ortamının nasıl sonlanacağı konusunda kafa yoran bir kişidir. Sayın Öcalan savaş değil, barış insanıdır. Bugün Öcalan ile görüşme sağlanırsa bu ölüm, kan, çatışma ortamı son bulabilir” şeklinde konuştu.