'Yerel seçimlere hazırlık' sonuç bildirgesi: Keskin mücadele hattı esas alınacak

  • 12:59 7 Eylül 2018
  • Siyaset
DİYARBAKIR - HDP, DBP ve DTK tarafından 4-5 Eylül tarihlerinde gerçekleştirilen "Yerel seçimlere hazırlık" toplantısının sonuç bildirgesi açıklandı. Bildirgede, bileşenlerin, yeni dönem mücadele hattını, faşizme karşı etkili ve keskin mücadeleyi esas almak üzerinden tanıdığına dikkat çekilerek, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde hayata geçirilen ağırlaştırılmış tecrit noktasında da önemli tespit ve sonuçlara gidildi. 
 
Diyarbakır'da Halkların Demokratik Partisi (HDP), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve Demokratik Toplum Kongresi (DTK) öncülüğünde bölgedeki yerel dinamikler, sivil toplum kuruluşlarının katılımı ile 4-5 Eylül tarihinde gerçekleştirilen "Yerel seçimlere hazırlık" toplantısının sonuç bildirgesi açıklandı. İki günlük toplantıda, siyasal süreç, demokratik siyasetin sorunları, İmralı tecridi, yerel seçimler ve yeni dönem mücadele hattı konuları tartışıldı. 
 
Toplantı sonunda açığa çıkan tespit ve sonuçlar şu şekilde sıralandı: 
 
“* Toplantı bileşenimiz, sistem güçleri tarafından Ortadoğu’ya taşınan çatışmaların 3’üncü Dünya Savaşı düzeyinde olduğu; savaşın, egemenlerin 'krizi kaosla yönetme' stratejisinin bir parçası olarak başladığı ve derinleşerek devam edeceği tespitinde bulunmuştur. Savaşla hedef alınanın aynı zamanda, bölgedeki toplumsal zenginlikler, farklılıklar, komünal değerler ve alternatif yaşam arayışı olduğu, bunun örgütlü ve gittikçe etki alanı genişleyen bir gücü olduğunun altı çizilmiştir. Bileşenimiz, sistemin liberalizm maskesinin düştüğü, esas karakteri olan faşizmin tüm çıplaklığı ile ortaya çıktığı ve dünya genelinde gittikçe yaygınlaştırıldığı tespitini yapmıştır. Faşizme karşı verilen hak ve özgürlük mücadelelerinin de çok güçlü bir mirasa, birikime sahip olduğu ve bu mücadelenin mutlaka başarıya ulaşacağına işaret edilmiştir. 
 
* Bileşenimiz, Ortadoğu ve Kürdistan merkezli müdahaleleri, yüzyıl önce kurulan ve bugün artık geçerliliğini yitirmeye başlayan statükonun yeniden inşa edilme arayışı olarak tanımıştır. Uluslararası güçlerin de işlevini yitiren, düzeni sürdüremeyen statükocu gücü tasfiye ederken, yerine, daha zinde başka bir statükocu gücü tahkim ettiğinin altını çizmiştir. Ayrıca, Kürt coğrafyasında mayalanan ve gittikçe Ortadoğu’yu etkisi altına alan özgürlük çizgisi ve onun örgütlü gücünün savaşla hedef alındığı tespitinden hareket eden bileşenimiz, eskiyi olduğu gibi yeniden var etmenin mümkün olmadığına ve halkların özgürlük ve demokrasi mücadelesinin buna izin vermeyeceğine işaret etmiştir. Dolayısıyla bu çatışma ve savaşın halkların özgürlük arayışı ve çizgisi ile statükoyu hakim kılmaya çalışan kapitalist güçler ve dayandıkları tekçi, merkeziyetçi bölgesel iktidarlar arasında yaşandığı güçlü bir vurgu olarak ön plana çıkmıştır. 
 
* Yaşanan saldırının hedefi, mücadeleci Kürt dinamiği, temel motivasyonu ise Kürt karşıtlığıdır. Kürt karşıtlığı aynı zamanda halkların özgürlük umutlarına yönelik saldırı konseptini ifade etmektedir. Sayın Öcalan’a yönelik İmralı’da geliştirilen mutlak tecrit koşulları, saldırı konseptinin hedeflerini ortaya koymaktadır. Öcalan’ın demokratik çözüm, kadın özgürlükçü ve alternatif sunan düşüncelerinin toplumla buluşması engellenmeye, başta kadınlar olmak üzere halklar bu düşünce yapısından yoksun bırakılmaya çalışılmaktadır. 
 
* İran ve Türkiye gibi ülkeler bu konuda ön plana çıksa da, AKP Kürt karşıtlığı üzerinden gelişen tüm saldırıların öncülüğünü yapmaktadır. AKP bu konuda kendinden menkul bir oluşum ve yapı değildir. Özel olarak Kürdistan’ı yeniden fethetmek, toplumsal mücadeleleri sekteye uğratmakla görevlendirilmiştir. Derin devlet ve gladyo unsurlarının, kurulu düzen güçlerinin AKP etrafında kümelenmelerinin nedeni AKP’ye verilen bu görevle ilgilidir. AKP’nin yeni rejimi inşa sürecindeki bütün referansları, İttihat ve Terakki rejimin kodlarıdır. Tahkim edilen bu yeni gücün birincil görevi Kürt Hareketini tasfiye etmektir. Fiziki bir tasfiye mümkün olmuyorsa, mücadele bileşenlerini birbirinden koparmak, rotasını değiştirmek, Kürt hareketini ve dostlarını karşıt hale getirmek bu entegre siyasetin iç içe uygulanan ayaklarıdır.
 
* Yeni rejim için kullanılan “tek adam” tanımlaması bir yanıyla doğru bir ifade olsa da yetersizdir. Tekçi boyutu olmakla birlikte, kurulan rejim eski sistemin kodları üzerinden gelişen çoklu bir kötülük ve soykırım halini ifade etmektedir. Kötülük hali, Kürt kültürü ve dili başta olmak üzere, kadın, gençlik, emek ve doğa düşmanlığı üzerinden inşa edilmektedir. Çıkarılan orman yangınları, cenazelere yönelik saldırılar, taziyelere izin verilmemesi bu soykırımın boyutlanmış halini göstermektedir. 
 
* AKP ve dayandığı düzen en zayıf dönemini yaşamaktadır. Saldırgan politikada bu denli ısrar etmelerinin nedeni zayıflıkları ve dağılma korkularıdır. Toplum anti-faşist bir karaktere sahiptir. Toplumun AKP’nin politikalarına, kötülüğe, baskıya ve otoriteye destek verdiği söylemi iktidarın manipülasyondur. Halklar doğru bir öncülük, doğru bir mücadele çizgisi ve perspektifi beklemektedir. Faşizm süreçleri yarattığı acılarla birlikte tarihsel dönüşümlerin yaşandığı süreçlerdir.  Günümüz baskı ve faşizm döneminin davet ettiği, devrim çağıdır. Faşizmin uzayıp uzamaması, toplumsal öncülüğün nasıl gelişeceğine bağlıdır.
 
* Faşizmin en çok saldırı ve baskı altında tutmaya çalıştığı toplumsal kesim kadın hareketidir. Kadınların eşitlik ve özgürlük arayışı, erkek faşizmine karşı OHAL ve savaş politikalarına rağmen kadın birliği ve demokratik kadın cephesiyle birlikte kararlı bir mücadele üretmektedir. Faşizmin erkekliği yüceltmesi siyasetin diline yansımakla kalmamış, demokratik örgütlenmenin de önünde ideolojik bir sorun haline gelmiştir. Kadın kurtuluş ideolojisi ekseninde siyaseti dönüştürmek demokratik siyasetin öznelerinin temel görevidir. 
 
* Siyasetimiz ve politik çizgimiz bu faşizme karşı tarihi direnişler geliştirmiş ve büyük bedeller ödemiştir. Amansız saldırılar ve organize faşist uygulamalara karşı direniş ve mücadelemiz, ezilenler halklar için umut ışığıdır. Bu umudu büyütmek, yaygınlaştırmak, halkları baskıcı ve faşizan yönetimlerden kurtarmak mücadele gerekçemizdir. Demokratik siyasetimizin öncülük modeli bellidir; Mehmet Tunç ve Asya Yüksel’in çizgisi yüzümüzü döndüğümüz hakikattir. 
 
* Bu nedenle, bir demokratik mücadele gücü olarak, kendi eksiklerimizle doğru temelde yüzleşme, eksiklerimizi giderme, mücadeleyi daha da ileriye taşıma, halklara duyduğumuz sorumluluğun gereğidir. Faşizmi doğru temelde ve yeterince tahlil edememe, buna karşı doğru yol ve yöntemlerle mücadeleyi ilerletememe; temsili demokrasinin bir handikabı olarak temsili mücadeleye savrulma gibi sorunlar siyasetimizin çıkmazları olarak tespit edilmiştir. Sorunlarımızın temel kaynağı dönemin gerektirdiği politik hattı netleştirilmemesi, yetkince uygulanmamasıdır. 
 
* Demokratik siyaset, tarihinin en ağır ve kapsamlı ideolojik saldırılarına maruz kalmaktadır. Bütün bu saldırılar siyasetimizi düşünsel bağlarından koparmayı amaçlamaktadır. Dayatılan; bir köksüzlük, siyasetsizlik ve perspektifsizlik halidir. İmralı tecridi anlamını tam da buradan almaktadır. Tecrit, uygulama görevi AKP’ye verilmiş uluslararası bir saldırıdır. Tecridi anlamlandıramama, doğru yol ve yöntemlerle mücadele geliştirememe, durumu kabullenme, alışma hali sistemin ideolojik saldırılarına karşı toplumu savunmasız bırakmaktadır.  Öcalan’a yönelik saldırı, Öcalan’ın demokratik toplum paradigmasının temsilcisi olmasından kaynaklıdır. Dolayısıyla, İmralı tecridiyle mücadele, toplumun alternatif düşünce kaynaklarıyla buluşmasının tartışmasız, tavizsiz gereğidir. 
 
* Toplantımız, ittifaklardan, kiminle yan yana durulacağına kadar müdahalelerin gerçekleştiği bir aşamada, demokratik ulus projesini tek çözüm yolu olarak belirlemiştir. Bunun mücadele yöntemi radikal demokrasidir. Kadın hareketleri, sosyalist ve sol demokratlar başta olmak üzere demokrasi güçleriyle Kürt halkının demokrasi ve özgürlük güçlerinin bir araya gelmesi ve ortak mücadelesi sistemin en büyük korkusudur. İktidar, her türlü faşist ittifakı geliştirirken, Kürtleri ve demokrasi güçlerini ittifak kuramaz, yan yana gelemez bir politikanın öncülüğünü ve propaganda gücünü üstlenmiştir. Siyasetimiz kendisine dayatılan suni sorunları tartışma, yapay gündeme takılma dayatmalarından hızla uzaklaşma kararlılığındadır. 
 
* Bileşenimiz, yeni dönem mücadele hattımızı, faşizme karşı etkili ve keskin mücadeleyi esas almak üzerinden tanımlamıştır. Demokratik siyaset ve mücadele, “bekle gör” tarzını değil sorumluluk ve inisiyatif almayı gerekli kılar. Siyasetimiz kendini bu esaslar üzerinden etkin bir mücadele örgütü olarak yeniden var etme kararlılığındadır.
 
* Faşizme karşı mücadeleyi büyütmenin yolu, toplumun demokratik örgütlenmesini büyütmekten geçmektedir. Merkeziyetçi anlayışa karşı, toplumu köy, mahalle, kasaba ve kentlerde yeniden örgütleme ve halkı demokratik siyasete doğrudan katma hamlesini başlatmak en acil görevdir. 
 
* Siyasetimiz, halkla buluşmayı sadece seçim süreciyle sınırlandıran yaklaşımları reddeder. Seçimler, mücadele süreçlerinden biridir. Toplumla daha fazla buluşma vesilesidir. Yerel Seçimler bizim için kayyım rejimi, iradeyi tanımama saldırılarıyla hesaplaşma sürecidir. Mesele, sadece belediyelerimizin gasp edilmesi, iktidarın kendi alanını genişletmesi değildir. Bu, halklarımızın kendi kendisini yönetmesine yönelik esaslı bir saldırıdır. Bu saldırı aynı zamanda, Türkiye genelinde merkezileşmeyi tekçiliği ve cinsiyetçiliği yaratan yeni rejimin inşa edilmesi önünde engel olarak görülen yerel demokrasinin tasfiye edilmesidir. O halde hedefimiz kazanacağımız belediye sayısının yanı sıra; kadın özgürlükçü, ekolojik, farklı dil ve kültürlerle yerel demokrasiyi yeniden inşa ederek, merkezileşmeyi, otoriterleşmeyi, cinsiyetçiliği ve tekçiliği aşmaktır. Halklar yeniden kendi kendisini yönetecek mekanizmaları kuracaktır. 
 
* Gençliğin dinamizmi ve değişimci ruhu üzerinden kendisini var eden siyasetimiz yeniden gençlik ruhuna dönmeyi dönem yönelimi olarak belirlemiştir. Gençlik, kadınlarla birlikte demokratik siyasetin öncüsüdür ve her kritik koşulda bu görevini ve rolünü yerine getirmiştir. 
 
* Yeni dönemde başta kadınlar ve gençler olmak üzere, değişim isteyen, demokrasiden yana olan, halkların eşitlik ve özgürlük taleplerini kabul eden herkes ile doğru ilkelerde buluşmaya hazırız. Ulusal Birlik, Demokratik Ulus projeleri esas yönelimlerimizdir ve toplantı bileşenimiz faşizm koşullarından Demokratik Cumhuriyeti yaratarak çıkma çağrısı yapmaktadır.  Gelişmeler, ulusal birliği zorunlu hale getirmektedir ve bunu yaratmanın olanakları her zamankinden daha fazladır. Kürt halkı, her türlü farklılığına rağmen bir araya gelerek, ulusal birlik ruhuyla, kayyımlar üzerinden geliştirilen “yeniden fethetme, yeniden işgal” girişimlerine karşı koyacak bir birlik geliştirme olgunluğundadır.