Serpil Kemalbay: Arat Dink'e sarılarak ilkelerimize sarıldık

  • 09:01 31 Ağustos 2018
  • Siyaset
Dilan Babat
 
ANKARA - Cumartesi Anneleri'nin 700'üncü haftada gerçekleştirdiği eyleme yönelik polis saldırısında Hrant Dink'in oğlu Arat Dink'i vermemek için direndikleri anın fotoğrafının sembol haline gelmesini değerlendiren HDP'li Serpil Kemalbay, "Biz Arat Dink'e sarılarak aslında ilkelerimize sarıldık. Topluma nasıl bir yaşam istediğimizi de göstermiş olduk" dedi.
 
Cumartesi Anneleri'nin Galatasaray Meydanı'nda gerçekleştirdiği eylemin 700'üncü haftasında anneler, kayıp yakınları ve HDP'li vekiller saldırıya maruz bırakıldı. Çok sayıda kişinin gözaltına alındığı saldırıda Hrant Dink'in oğlu Arat Dink'i vermemek için direnen HDP'li vekiller Hüda Kaya, Serpil Kemalbay ve Ahmet Şık,Garo Paylan'ın sımsıkı kenetlendiği fotoğraf ise ülkenin gündemine oturdu. HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay sembol haline gelen o fotoğraf anını ve Cumartesi Anneleri'nin direnişini değerlendirdi. 
 
' Türkiye'nin yönetim anlayışının göstergesidir'
 
23 yıldır Cumartesi Anneleri'nin Galatasaray Meydan'ında haklı bir mücadele verdiğini söyleyen Serpil,  "18 bini aşkın zorla kaybedilen yurttaşın akıbetlerinin açığa çıkarılmaması, faillerin bulunmaması ve faillerden hesap sorulmaması aslında Türkiye'de nasıl bir yönetiminin olduğunu ve bundan sonra nasıl bir yönetim anlayışı ile devam etmek istendiğini gösteriyor" dedi.  Serpil, 700'üncü haftada gerçekleştirilen eylemin Türkiye'nin anti demokratik, faşizan, savaşçı ve şiddetçi politikalarını teşhir ettiğini, aynı zamanda gözaltında kayıp, işkence ve katliamlar yapmaktan geri durmayan devletin bu anlayışı terk etmesi için yapılan bir eylem olduğuna dikkat çekti.
 
'Arat Dink'e sarılarak ilkelerimize sarıldık'
 
Yarım saatlik bir oturma eyleminden bile devletin  rahatsızlık duyduğunu ve saldırdığını ifade eden Serpil, eylem anında yaşananları ise şöyle anlattı:
 
"Biz orada direnirken,  daha doğrusu orada Cumartesi anmasına katılan insanlara yapılan müdahalenin önünde polisin hukuksuz şiddet uygulamalarını durdurmaya çalışırken,  panzerin önüne geçmeye çalıştık. Hüda vekille el ele tutuşarak önce panzerin önüne geçtik. O esnada da zincir eylemi uzadı. Etrafımızdaki arkadaşlar ve başkaları da bu zincire katıldılar. O zinciri kopartmaya  çalışarak arkamızdaki  'Beni Bul Anne'  şarkısı eşliğinde protesto eden  topluluğa panzer ile saldıracaklardı.  Bizim zincirimizi ortadan kaldırmak için önce bize müdahale ettiler. Müdahale edecekleri zaman birçok arkadaşımızı polise vermek istemedik. Arkadaşlarımızı almaları işkence ve şiddet demektir.  Çok kalabalık ve güçlü oldukları için birçok arkadaşımızı aldılar. En son Arat Dink ve etrafındaki vekiller yoğunluklu bir topluluk kaldık. Biz hep beraber Arat'ı vermemek için çaba gösterdik. Doğrusu ben o anda vermemeye çalıştığımız kişinin Arat Dink olduğunun da farkında değildim. Arkasında duruyordum çünkü.  Biz orada topluma bir mesaj veriyorduk, öncelikle halkların kardeşliği, birlikte mücadele ve dayanışma, demokratik çoğulcu bir toplumda birlikte yaşama isteğimizin resmini vermiş olduk.  HDP milletvekilleri olarak biz Arat Dink'e sarılarak aslında ilkelerimize sarıldık. Topluma nasıl bir yaşam istediğimizi de göstermiş olduk."
 
'Ortak bir yaşam için kenetlendik'
 
Cumartesi Anneleri'ne yönelik saldırının evrensel insan haklarını, demokrasiyi ve anayasayı ayaklar altına aldığını dile getiren Serpil, "İnsanların orada gösterdiği  itiraz, faşizmin uygulamalarına ve faşizmin kurumsallaşmasına karşıydı.  Bizler orada birbirimize kenetlendik.  Demokrasi, barış için, sömürüsüz bir dünya için, kardeşçe birlikte ortak bir yaşam için, kenetlendik.  Bu biraz da faşizm koşullarında 24 Haziran'ın arkasında gelen süreçte anti faşizme karşı mücadeleyi nasıl yükselteceğimiz noktasında hepimize ilham verdi. O fotoğraf sadece bir avuç vekil  veya Arat Dink değil binlerce insanı anlatıyor. Herkes faşizmin saldırılarına karşı yaşam haklarına yönelen ve özgürlüklerine yönelen saldırıla karşı her şeyi göze alarak oradaydı" diye konuştu. 
 
 'Her Cumartesi Galatasaray'da olacağız'
 
Faşizmin kurumsallaşmasının önünde duracaklarını, toplumların diktatörleri tarihin çöplüğüne attıklarını belirterek, mücadeleye devam edeceklerini vurgulayan Serpil, her Cumartesi günü  Galatasaray Meydan'ında olacaklarının altını çizdi. Serpil, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun açıklamalarına ilişkin de şunları aktardı: "İçişleri Bakanı'nın annelere yönelik tehditkar söylemeleri var.  Hasan Ocak için  'Evinin önünde mi dolaşıyordu'  ifadeleri var. Hasan Ocak bir sendikacıydı ve demokrasi mücadelesi yürüten bir insandı. Kim olursa olsun, ne iş yapıyor olursa olsun, hiçbir insanın zorla kaybedilmesi kabul edilecek bir durum değildir. Yani  'tek adam' iktidarının gözünü nerelere diktiğini tekrar gösteriyor. Biz Galatasaray Meydanı'nda oturmadığımız zaman gözaltılar, kaybetmeler, işkenceler ve savaş politikaları daha da yükselecektir. Ne zamanki Cumartesi Anneleri direnişi polis şiddetine rağmen yükseltiler o zaman gözaltında olan kayıplar azalmaya ve hatta uzun süre de yaşanmamaya başlandı.  Şimdi Galatasaray Meydanı'na saldırmak aslında 90'lardaki işkence politikalarına daha ağır bir şekilde başvuracakları anlamına geliyor. Anti demokratik anlayışa ve  faşizme karşı mücadelemiz sürecek."