İdlib 8 yıllık savaşın finali: Kuzey Suriye’de önemli değişimler olacak

  • 09:01 16 Ağustos 2018
  • Siyaset
Habibe Eren 
 
ANKARA - Kuzey Suriye’de önemli değişimlerin olacağını belirten Ortadoğu Uzmanı Hamide Yiğit, Suriye’deki 8 yıllık savaşın finali anlamına gelen İdlib savaşında Kürtlerin “biz de varız” demelerinin önemli olduğunu vurguladı. ABD-Rus görüşmelerinin ise sonuç vermeyeceğini kaydeden Hamide, Türkiye’nin durumu için “neresinden baksanız akrebi cebinde taşımaktan farksız” dedi.
 
Ortadoğu uzmanı-yazar Hamide Yiğit, hem Suriye’deki son gelişmeleri hem de Demokratik Suriye Meclisi (MSD) ile rejim arasında yapılan resmi görüşmeyi değerlendirdi.
 
Önceki yıllarda Kürt hareketi ile Şam Hükümeti arasında kesintili de olsa zaman zaman görüşmelerin yaşandığını anımsatan Hamide, özellikle Haseke ve Qamışlo bölgelerinde yerel sorunların müzakereyle çözüldüğünü belirtti. Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) öncülüğündeki Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO)  Efrin’e yönelik saldırıları başlattığı dönemdeki görüşmeleri de hatırlatan Hamide,  şöyle dedi: “YPG ile Suriye Ordusu’nun anlaşmaya vardığı fakat son anda SDG’nin açıklamasıyla anlaşmanın bozulduğu biliniyor. Bu süreçte gördüğümüz şuydu; Kürt hareketi ile Şam yönetimi arasındaki kanallar açık ve müzakere için çok büyük bir engel yok.  
 
‘Yakında Kuzey Suriye’de önemli değişimler olacak’
 
Müzakereler için belki tarih verilemezdi çünkü müzakere, sahadaki askeri duruma bağlı olarak gelişecek bir sonraki evredir. Ama her zaman kanallar açık tutuldu. Rusya’nın Astana liderler zirvesi öncesinde Kürt temsilcilerle gerçekleştirdiği Moskova toplantısından bu yana bu böyleydi. Afrin sürecinde tıkanmalar yaşandı ama bu günlerde Şam yönetimi ile gerçekleşen görüşme önceki diyaloglara nazaran bir ilktir. Örneğin Afrin’de YPG ile görüşmeler yapıldı, SDG bu görüşmelere onay vermedi. Şimdi Suriye’nin kuzeyinde PYD, YPG ve Demokratik Suriye Güçleri’nin de bağlı olduğu Demokratik Halk Hareketi (TEV-DEM) üzerinden görüşme yapıldı. Heyet adına yapılan açıklamadan, ilk görüşmenin olumlu geçtiğini ‘yakında Kuzey Suriye’de önemli değişimlerin olacağını, dolayısıyla yakında ikinci görüşmenin olacağını ve bu kez her konunun masaya yatırılacağını anlıyoruz. Bu demektir ki, müzakerenin yolu bu kez daha çok açık ama bu yol aracı dış güçlerden değil öncelikle iç dinamiklerin iradesiyle açılmış olacaktır.” 
 
‘İdlib, Suriye’deki 8 yıllık savaşın finali anlamına geliyor’
 
TEV-DEM Yürütme Konseyi üyesi Aldar Xelil’in “İdlib’teki operasyona da katılmaya hazırız’’ açıklamasına dikkat çeken Hamide, şu ana kadar bunun pratikteki karşılığının ne olacağı konusunda bir netlik olmadığını ancak Suriye’deki 8 yıllık savaşın finali anlamına gelen İdlib savaşında Kürtlerin “biz de varız” demelerinin önemli olduğunu vurguladı. 
 
Hamide, “Şu açıdan önemlidir: Birincisi İdlib savaşı, savaşların anası niteliğindedir. Son ve büyük savaş yaşanırken, Suriye’yi Suriyelilerin özgürleştirmesi önemlidir. Çünkü  ‘Suriye’nin geleceğine Suriyeliler karar verir’ mesajı verilmiş oldu. İkincisi, İdlib’teki cihatçı potansiyelin Türkiye eliyle Afrin ve Cerablus’a kaydırılma olasılığı çok yüksek. Buna karşı Kürt birliklerin Halep’in batısından özellikle İdlib-Afrin hattından müdahil olma olasılığı mevcuttur. Ki bu hat kuvvetlendirilmezse cihatçılar Afrin ve Cerablus hattına kaydırılacakları açıktır” ifadelerini kullandı.
 
‘Rusya ve ABD’nin İdlib görüşmeleri sonuç vermez’
 
Rusya-ABD görüşmelerinin Dera operasyonu öncesinde meyvelerini verdiğini söyleyen Hamide, Ürdün’de bir araya gelen tarafların Dera cephesinde çatışmanın en aza indirgenmesi ve özellikle İsrail’in talebi üzerine Kuneytra’nın çatışmasız tahliyesi konusunda mutabakat sağladığını ifade etti. İdlib için ise Rus-ABD görüşmelerinin olacağını ancak görüşmeler olsa dahi bir sonuç olacağına ihtimal vermeyen Hamide, “Çünkü ABD’nin İdlib üzerinde bir etki gücü yoktur. Bu cepheye ancak Türkiye üzerinden müdahale edebilir. Ki bu günlerde Türkiye ile yaşanan gerilimi düşündüğümüzde, ABD’nin ya İdlib savaşına müdahil olma niyetinin olmadığını ya da tam tersi Türkiye’yi müdahil olmaya zorlamak niyetinde olduğu sonucunu çıkarabiliriz“ diye konuştu. 
 
‘Türkiye akrebi cebinde taşıyor’
 
İdlib’deki savaşı “savaşların anası” olarak değerlendiren Hamide, Türkiye’nin durumunun her açıdan zor olduğuna dikkat çekerek, şöyle devam etti: “Gözlem noktalarında kalırsa ya Astana taahhütlerini yerine getirip radikal grupların kuşatılmasına destek olacak ya da garantör olduğu cihatçılarına kıyamayıp onları desteklerse, Suriye ordusuyla karşı karşıya gelecek. Eğer gözlem noktalarını boşaltırsa da, bu durumda iki seçeneği var; sınırlarını kapatacak ve göçe karşı sınır güvenliğini sağlamak için bölgede konuşlanacak. Bu durumda da Birleşmiş Milletleri (BM) ve dünya kamuoyunu karşısına alır, hatta cihatçıların intikam saldırılarının hedefi olur. İkinci seçenek, bu cihatçı grupları Afrin ve Cerablus’a yönlendirmeyi deneyecek ya da sınırları açıp ‘sivil göç’ adı altında hepsini alacak. Bu da neresinden baksanız akrebi cebinde taşımaktan farksızdır.”