AKP barıştan korktu: Tecritte ısrar gözaltı, tutuklama ve katliamda ısrardır

  • 09:04 27 Temmuz 2018
  • Siyaset
VAN - HDP’li Pero Dündar, İmralı'daki paradigma toplumsal bir örgütlülüğü getirdiği için iktidarın barıştan korkarak görüşmeleri sonlandırdığını belirterek, “Tecrit ağırlaşıyor, savaşlar büyüyor ve çete örgütlenmeleri bundan güç alıyor. Tecritte ısrar, gözaltı, tutuklama ve katletmekte ısrardır" dedi.
 
İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan'a yönelik ağırlaştırılmış tecrit devam ediyor. 27 Temmuz 2011'den bu yana avukatları ve 5 Nisan 2015'ten bu yana İmralı Heyeti ile görüştürülmeyen Abdullah Öcalan, 11 Eylül 2016'dan bu yana da ailesiyle görüştürülmüyor. Avukatların ve ailesinin yaptığı başvurular ise, "Hükümlüler hakkında getirilen kısıtlamalar" gerekçe gösterilerek reddediliyor. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Mardin Milletvekili Pero Dündar,  tecritle birlikte savaşın derinleştirildiğine dikkat çekti. 
 
'İmralı paradigması toplumsal örgütlülüğü getirdi'
 
Abdullah Öcalan'ın uluslararası komplo ile Türkiye'ye getirildiği günden bu yana tecrit uygulandığının altını çizen Pero, Abdullah Öcalan şahsında halkların ve ülkenin tecrit altına alındığını söyledi. Pero, "Tecrit sistemini böylelikle tüm ülkede örgütlüyorlar. Tecrit ideolojik ve sistemli bir şekilde yürütülüyor. Müzakere sürecinde birçok şeyin önü açıldı. Bunlardan bir tanesi de halk bu süreçte örgütlülüğünü sağlamış oldu. İmralı'daki paradigma toplumsal bir örgütlülüğü getirdi. Savaş iklimi bu süreçle beraber zayıfladı ve kaos ortamı yavaş yavaş kayboldu. Ülkede savaş varsa bu savaş, devletlerin savaşıdır. Ama devletler bu savaşı bir halk savaşı yapmaya çalışıyorlar. Bir taraftan ırkçılığı güçlendirirken, bir taraftan da askeri gücü ilerleterek, ekonomik krizi derinleştiriyorlar. Bunların hepsinin nedeni savaş ve tecrittir. Tecritte ısrar, katletmekte, gözaltı ve tutuklamada ısrardır” dedi. 
 
'AKP barıştan korktu, halkları oyaladı'
 
İktidarın barıştan korktuğunu ifade eden Pero, İmralı görüşmelerini tamamıyla sonlandırılmasının altında yatan nedenin de bu korku olduğunu söyledi. Pero, "Müzakere sürecinde Türkiye'de yaşayan bütün halkların gözü, kulağı İmralı'daydı. Savaşın son bulacağına inanan tüm halklar İmralı görüşmelerini esas aldı. Bundan kaynaklı iktidar, Sayın Öcalan'ın görüşlerinin halka ulaşmasından korktu. İktidar barıştan korktu. Barış süreci anlamlı ve değerliydi. İktidar hem müzakere sürecini başlattı, hem de sonlandırdı. Bu süreçte ise kendini güçlendirdi. Müzakereden hemen sonra seçim kararı almasının temel nedeni de buydu. Çünkü kendinden emindi. Bundan dolayı seçim sürecinde çok rahat bir siyaset yürüttü. Propaganda yapmadı, mitingleri yapma gereği duymadı. Halkları müzakere süreci ile oyalayarak kendini güçlendirdi" diye belirtti. 
 
'Tecrit ağırlaşıyor, çeteler bundan güç alıyor'
 
Kürt halkının sadece tecridin kaldırılmasını talep etmediğini aynı zamanda Abdullah Öcalan'ın fiziki özgürlüğünü istediğini vurgulayan Pero, şöyle dedi: "Sayın Öcalan'ın özgürlüğü Ortadoğu halklarının özgürlüğüdür. Ortadoğu'daki savaş tecritle bağlantılıdır. Tecrit ağırlaşıyor, savaşlar büyüyor ve çete örgütlenmeleri bundan güç alıyor. Sayın Öcalan şahsında Türkiye'de bulunan bütün cezaevleri ağırlaştırılmış tecrit altındadır. Mesela tek tip elbisenin getirilmesi ve uygulanılacak olması sıradan bir durum değildir. Tek renk, tek dil, tek din ve tek bayrak politikası toplumsal yaşam alanlarını daraltıyor. Aslında Türkiye 90'lı yıllardan beri OHAL'le yönetiliyor. Ülkeyi kendi istedikleri gibi yönetiyorlar. İktidar toplumsal ihtiyaca göre değil kendi isteklerine göre kanun çıkartıyor."
 
‘Cezaevlerini terbiye etme alanı olarak görüyorlar’
 
“Çözüm süreci”nde Abdullah Öcalan'ın ilk talebinin hasta siyasi tutsakların bırakılması olduğunu hatırlatan Pero, “müzakere süreci”nin aslında bu şartla başladığını dile getirdi. Ancak o günden bu yana tek bir hasta tutsağın bırakılmadığını kaydeden Pero, “Bugüne kadar da birçok hasta tutsak cezaevlerinde yaşamını yitirdi. Kürt kadınlarını, gençlerini cezaevlerine doldurarak kendi kanunları ile terbiye etmeye çalışıyorlar. Cezaevlerini terbiye etme alanı olarak görüyorlar. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir mantık görülmemiştir. Tecridin kaldırılması için bizler mücadelemize sonuna kadar devam edeceğiz. Cezaevlerinin kapıları açılana kadar da bu mücadelemizi sürdüreceğiz" ifadelerini kullandı. 
 
‘Amaç istedikleri sistemi çeteler üzerinden güçlendirmek’
 
Abdullah Öcalan'ın Kürt halkının iradesi olduğunu vurgulayan Pero, bir halkın iradesinin kırılmasının suç olduğunun altını çizdi. Pero, şöyle devam etti: “3 yıldır İmralı'dan haber alınamıyor. AKP-MHP iktidarı cezaevlerinde bulunan adli tutukluları 'pişmanlık yasası' adı altında çıkartarak, bütün taciz, tecavüz suçlularını, katilleri topluma musallat etmek istiyor. Amaçları toplum üzerinde yaratmak istedikleri sistemi bu çeteler üzerinden güçlendirmek. AKP-MHP ittifakı da bu sözleşme sonucu kuruldu. Bunlara karşı güçlü bir toplumsal duyarlılık ve örgütlülüğün olması gereklidir. Bu olumsuzlukların sebebi olan İmralı tecridine karşı sessiz kalmamalı ve kulaklarımızı ve gözlerimizi açmalıyız. Tecride karşı yalnızca Kürt halkının değil tüm Türkiye halklarının ses çıkarması gerekmektedir."