‘Engelliler için yeni yaşamı paradigmamızı toplumsallaştırarak mümkün kılabiliriz’

  • 11:08 3 Aralık 2023
  • Siyaset
ANKARA - Dünya Engelliler Günü’ne ilişkin değerlendirmelerde bulunan HEDEP Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, nüfusun içinde engellilerin oranın yüzde 10 ise istihdam kotasının da yüzde 10 olmalı gerektiğini belirterek, “Engelliler için yeni bir yaşamı; paradigmamızı toplumsallaştırarak, engelliler ile birlikte çalışarak mümkün kılabiliriz” dedi.
 
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, 3 Arılık Dünya Engeliler Günü’ne ilişkin partisinin Genel Merkez binasında basın toplantısı düzenleyerek değerlendirmelerde bulundu.
 
Engellilik Manifestosu
 
HEDEP’in hiçbir ayrım yapmadan tüm insanların adil ve onurlu bir yaşam hakkına sahip olmasını savunduğunu söyleyen Tülay, ancak Türkiye’de milyonlarca engellinin, temel yurttaşlık haklarına dahi ulaşamadığını kaydetti. Tülay, “Engelliler Komisyonu’muz aracılığı ile uzun süredir engellilik alanında yoğunlaşan çalışmalar yürütüyoruz. Bu konuya nasıl yaklaştığımızı gösteren, engellilik alanına ilişkin politikalarımızı içeren Engellilik Manifestosu’nu yayınladık. Kendi alanında önemli bir metin olan bu manifesto, engellilere karşı engelsiz olduğunu düşünenlerin sağlamcı ideolojisini ifşa eden bir metindir. Engellilik alanında herkes için rehber olması amacını da güden manifestomuza herkes ulaşabilir. Tüm kamuoyunu online erişime açık olan bu metni yeniden değerlendirmeye, tartışmaya ve engellilik alanında egemen olan muhtaçlık ve yardım eksenli tartışmalardan çıkmaya davet ediyoruz” dedi.
 
‘Eşitlikçi bir dil kurmaya çalışıyoruz’
 
Engellilerin tüm insanlar gibi onurlu bir yaşamın öznesi ve hakça bir düzenin içinde olmak istediğine dikkat çeken Tülay, engellilere yönelik ayrımcı, ötekileştirici ve dışlayan hegemonik dilin her yerde olduğuna vurgu yaptı. Tülay, “Bu bağlamda önemli bir çalışmamız da ‘İçimizdeki Sağlamcı: Engellilere Yönelik Ayrımcı Tabirler Raporudur’. Yine online erişime açık olan bu rapor da bu alanda ayrımcı olan, ötekileştiren egemen dili ifşa ediyor. Bizler de tüm çalışmalarımızda bu sağlamcı dile düşmeden yeni ve eşitlikçi bir dil kurmaya çalışıyoruz. Maalesef hem iktidar hem de sivil toplum kuruluşlarının önemli bir bölümü engelliliği salt sağlıkla, tıbbi bir yaklaşımla ele alıyor. Ama bizler asıl engellilerin sosyo-politik bir yaklaşımla ortaya çıktığını ve ancak bu yolla çözülebileceğini biliyoruz ve farkındayız. Buna yönelik çalışmalar yürütmeye de devam edeceğiz” diye belirtti.
 
‘Engellilik politik bir meseledir’
 
“Engellilik politik bir meseledir” diyen Tülay, engelli haklarının tümünün insan hakları bağlamında savunulması gerektiğini kaydetti. Tülay, “BM’nin engelli haklarına ilişkin sözleşmesi, haklar bağlamında kapsamlı bir çerçeve sunmasına ve Türkiye çekincesiz bir şekilde imzalamış olmasına rağmen, uygulamada sistematik hak ihlalleri ile karşı karşıyayız. Engellilere yönelik şiddet, yoksulluk, kamu hizmetlerinden mahrum bırakma AKP-MHP iktidarının politika tercihlerinin sonuçlarıdır. Bütçe hakkına ilişkin de sıkça söylediğimiz gibi; iktidarların tercihlerinin acı faturalarını halklar ödüyor. Tıpkı engelli yurttaşlara yönelik izledikleri tutumlarda ve cezasızlık politikalarında olduğu gibi” sözlerini kullandı. 
 
Tülay’ın konuşmasının satır başlıkları şöyle:
 
“Engellilere yönelik şiddet ancak ölüm ve ağır işkence durumlarında kamuoyuna yansıyabiliyor. Şiddet yaptırımsız kalıyor. Bu hafta yargının verdiği Sinan Gündoğdu kararı otistik bireylere yönelik şiddetin ne kadar basite indirgendiğini gösteriyor. Şiddet uygulayan kamu görevlisine sadece 2 bin 700 TL para cezası verildi ve konu kapatıldı. Bu şiddetin asıl sorumluları olan amirlere ve siyasi sorumlulara cezasızlık politikası işletiliyor. Geçen hafta Ankara’da otistik bir çocuğun ailesi gürültü bahanesiyle katledildi. Engellilere yönelik önyargılar, eğitimsizlik ve bilinç düzeyi düşüklüğü bu şekilde sistematik yaşam hakkı ihlallerine yol açıyor.
 
Nüfusun içinde engellilerin oranı yüzde 10 ise istihdam kotası da yüzde 10 olmalıdır
 
Engellilere yönelik kamu hizmetlerinin geliştirilmesi ve var olan sağlamcı ayrımcılığının azaltılması kapsamlı bir kamu politikası ile mümkündür. Ancak engellilere bütçeden ayrılan pay yüzde 2 bile değildir. Engellilerin istihdam oranı çok düşük olup, zaten az olan yüzde 3 yasal kota bile doldurulmamaktadır. İstihdam kotası nüfusun içindeki oran kadar olmalıdır. Bize göre; bugün nüfusun içinde engellilerin oranı yüzde 10 ise istihdam kotası da yüzde 10 olmalıdır. Engellilerin en önemli sorunları erişilebilirlik ve tüm yurttaşlar gibi yoksulluk ve ekonomik krizle mücadeledir. Fiziki erişilebilirlik sorunları çözülmediğinden milyonlarca engelli bir tür tecrit altında olup ev hapsindedir. Engellilere verilen ödeneklerin miktarı enflasyon karşısında erimiştir.
 
Engelliler için yeni bir yaşamı paradigmamızı toplumsallaştırarak mümkün kılabiliriz
 
Partimiz Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi,  tüm engellilere en az asgari ücret kadar temel yurttaşlık geliri sağlanması gerektiğini savunuyor. Çünkü mevcut durumda verilen temel ödenekler en temel ihtiyaçları olan temel tıbbi ve medikal ihtiyaçları bile artık karşılayamaz düzeydedir. Engellilerin çok önemli sorunlarından biri de temsildir. Engellilerin medyada, ekonomide, sanatta ve siyasette temsili eksik ve sorunludur. Sağlamcıların egemen olduğu bu alanlarda yeni eşitlikçi bir dille temsil alanları açılmalıdır. Engellilerin yerel ve genel siyasette temsiliyeti bizlerin de daha çok üzerinde durması gereken konulardan biri. Engelliler için yeni bir yaşamı; paradigmamızı toplumsallaştırarak, engelliler ile birlikte çalışarak mümkün kılabiliriz. Biz, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi olarak engelli yurttaşlarımızla çalışıyoruz ama bunu daha da büyütmek istiyoruz.
 
Gelin hep birlikte yeni yılı engelli hakları için farkındalık yılı ilan edelim
 
Değerli basın emekçileri! Kıymetli halklarımız! Engelliler Komisyonu’muz bugün kamuoyuna bir rapor sunacak: Bu raporda engelli yurttaşlığının eksik bırakılmış halini, sağlamcıların engellileri yok saydığı bütçe ve kalkınma planını, iktidarın erişilebilirlik hakkını neden erteleyip durduğunu, devletin imzalayıp onayladığı BM Engelli Hakları Sözleşmesi’ni nasıl ihlal ettiğini ve engellilerin nasıl yoksul bırakıldığını komisyonumuz paylaşacak. Sözlerimi komisyonumuzun ‘İçimizdeki Sağlamcı: Engellilere Yönelik Ayrımcı Tabirler Raporu’nun sunumundan bir alıntıyla tamamlayacağım: Gelin hep birlikte yeni yılı engelli hakları için mücadele yolunda bir farkındalık yılı ilan edelim. Böyle gelmiş böyle gitmesin. Davetimiz hepimiz için. Aynı zamanda ırkçı, cinsiyetçi, homofobik ve türcü olan kaba titreşimlerle ruhumuzu kuşatan bu kibirli ve sağlamcı dili dönüştürelim. 
 
Dönüştürelim zehirli düşünceleri… Ve zihnimizi dönüştürelim… Kalbimizi dinleyelim, herkesten önce kendimizi... İncecik bir frekans gibi aksın, ipeksi bir yumuşaklıkla sarıp sarmalasın süzülen kelimeler. Yeniden sürelim kolektif bahçemizi, sözümüz sevgi yüklü bir tohum, suyumuz nezaket, gübremiz feraset, ışığımız adalet, hasadımız eşitlik olsun. Evet 2023’ü-24’ü yani an’ı ve yarınlarımızı hep birlikte değiştirelim.”