‘İstanbul Sözleşmesi’ni kaldıran bir bakanlık ne kadar samimi olabilir?’

  • 22:27 22 Kasım 2023
  • Siyaset
 
ANKARA - Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bütçe görüşmelerinde konuşan HEDEP Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu,  Bakan Mahinur Özdemir Göktaş’a, “İstanbul Sözleşmesi’ni reddeden sizin iktidarınız değil mi? Sözleşmenin her bir maddesi şiddet ve ayrımcılığı önlemeye dönük hazırlanmışken bu sözleşmeyi ortadan kaldırmış bir iktidarın bakanlığı bu konuda ne kadar samimi olabilir” diye sordu.
 
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Amed Milletvekili ve Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bütçe görüşmelerinde konuştu. 
 
Bakanlığın görev ve sorumluluklarının dosyalarda madde madde yazılı olduğunu söyleyen Halide, bu maddelerde kadına karşı ayrımcılığı önlemek, kadının insan haklarını korumak, ulusal politika belirlemek gibi çok önemli başlıklar yer aldığını, bu görev ve sorumluluğun şimdiye kadar ne kadarının yerine getirilmediğini sordu.
 
‘iktidar döneminiz boyunca kadına yönelik şiddet kat be kat arttı’
 
Buradaki amaçlarının, kadına yönelik şiddet ve katliamların önlenmesi ve ayrımcılığın son bulması ve kadınlar için yaşanılabilir bir hayat olduğunu dile getiren Halide, “Kadına karşı şiddeti, ayrımcılığı önlemek sizin sorumluluğunuzda sayın bakan. 14 Mayıs seçimlerinden sonra bu sorumluluğu geldiğiniz makam itibari ile aldınız. Görevinizde yeni olmanız bu sorumluluğun farkında olmadığınızı göstermez. Bakanlığınızın geçmişindeki olumsuz pratikler malumunuzdur. Ben de bu olumsuz pratiklerden yola çıkarak yine bakanlığınızın geçmiş dönem faaliyet raporuna birkaç gönderme yaparak konuşmama başlamak istiyorum. Keşke bugün burada bu olumsuzlukları değil daha iyi nasıl politikalar üreteceğimizi konuşabilseydik. Ancak iktidarınız döneminde kadına yönelik şiddet ve ayrımcılığın kat be kat artması, durumu alenen ortaya koymaktadır. Bu bakanlığın adından kadın çıkarıldı. Toplumsal cinsiyete duyarlı bütçe kavramı bu iktidar döneminde ortadan kaldırıldı. Yine kadınların anayasası olarak kabul edilen İstanbul Sözleşmesi bu iktidarın, bakanlığınızın hedefi oldu.  Hatırlatalım sayın bakan sözleşmenin imzalandığı 24 Kasım 2011 de iktidarınız her yerde bunun propagandasını yaptı. Sözleşmenin temel ilkesi toplumsal cinsiyet eşitliğine dayanmaktaydı” dedi. 
 
‘Bakanlığınızın adından neden kadın çıkarıldı?’
 
Bakana, “Bakanlığınızın adından neden kadın çıkarıldı?  İstanbul Sözleşmesinden neden vazgeçildi?” diye soran Halide, “Varsa bir cevabınız söylersiniz. Yoksa da ben buradan ne olur ne olmaz açıklayayım. Çünkü bu iktidarın kadını tanımladığı tek yer ailedir. Birinin karısı, birinin annesi, birinin kız kardeşi vs. vs. Kadını özne olarak görmeyen bir iktidarın bakanı olarak size bir kez daha hatırlatıyoruz. Kadınlar kimsenin karısı, eşi, kardeşi değildir. Kadınlar bu yaşamın öznesidir. Adında kadın geçmeyen bir bakanlıkta kadın sorunlarını tartışmak, kadına yönelik şiddet ve katliamlara karşı politika üretmek, kadınlar lehine toplumsal cinsiyete duyarlı bütçe oluşturmak bu şartlarda ancak bu kadar olur” diye belirtti. 
 
‘Sözleşmeyi ortadan kaldırmış bir iktidarın bakanlığı ne kadar samimi’
 
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın 2022-2026 Stratejik Planı’nda 5 amaç ve 20 hedef bulunduğuna dikkat çeken Halide, “Bu hedeflerde kadının adının geçtiği 2 başlık görünüyor. Bunlardan birincisi kadına yönelik her türlü şiddeti ve ayrımcılığı önlemek için çalışmalar yapmak, ikincisi ise kadınlara, yaşlılara, çocuklara, engellilere yönelik ihtisaslaşmış barınma ve bakım hizmetleri geliştirmek. Geriye kalan 18 hedef aileyi koruma kollama. Soruyoruz; kadına yönelik şiddet ve ayrımcılığın önüne geçmek derken neyi kastediyorsunuz? İstanbul Sözleşmesi’ni reddeden sizin iktidarınız değil mi? Sözleşmenin her bir maddesi şiddet ve ayrımcılığı önlemeye dönük hazırlanmışken bu sözleşmeyi ortadan kaldırmış bir iktidarın bakanlığı bu konuda ne kadar samimi olabilir? Hatırlatalım. Nafaka hakkı da sizin döneminizde hedef oldu. Bizzat kendi sözcüklerinizi size bir kez daha hatırlatıp sormak istiyorum. Bizzat erkeklerin mağdur olduğunu siz söylediniz. Nafaka hakkını 5 yılla sınırlı tutan sizin bakanlığınız. Sonrasında ihtiyaç dahilinde bakanlığınızın bu ödemeyi yapacağını söylemişsiniz” ifadelerini kullandı.
 
‘Göreviniz şiddetle mücadele hakları gasp etmek değil’
 
“Erkekler bırakın nafaka hakkını ödemeyi çoğu zaman çocuğa dair olan kısmını bile ödemezken erkekler nasıl bir mağduriyet yaşıyor?” diye soran Halide, sözlerine şunları ekledi: “5 yıldan sonra hangi kriterlere göre kadının nafakasının devam edip etmeyeceğinize karar vereceksiniz? Nafaka hakkını ortadan kaldırmakla kadınların boşanmasının önü kesilmek istenmektedir. Bugün binlerce kadın tek başına yaşamını idame ettiremediği için şiddet ortamında kalmak durumunda iken siz bunu daha da derinleştirecek bir kararı nasıl ağzınıza alırsınız. Sizin bakanlığınızın görevi kadına yönelik şiddetle mücadeledir, kadının kazanılmış haklarını hedef almak gasp etmek değildir. Sizin asli göreviniz kadınları şiddetten korumaktır. Aile içi şiddetten korumaktır.
 
Fatma Altınmakas katliamını hatırlattı
 
Aileyi korumaktan kastınız nedir? Hangi aileden bahsediyorsunuz. Kadınların içerisinde her türlü şiddete maruz kaldığı aile mi? Erkeğe bağımlı hale getirilmek istendiği aile mi? Aile içi şiddetin son bulması diye bir kavram bu iktidarın literatüründe neden yok? Aile içi şiddet bu kadar derinleşmişken sizin buna dair söyleyeceğiniz tek bir söz yok mu? Sadece son iki buçuk yılda bin 79 kadın katledildi. Yine sadece sizin bakanlığınız döneminde haziran ayı itibari ile 127 kadın katledildi.  93 kadın şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi. Fatma Altınmakas cinayetini hatırlatıyoruz. Denizli’de, eşini öldürdüğü için ağırlaştırılmış müebbet ile yargılanan katilin tahliye edilmesini hatırlatıyoruz. Bu şiddet neden bitmiyor? Erkek iktidarı, erkek yargısı eliyle yürütülen cezasızlık politikaları bu şiddeti derinleştiriyor.
 
Kaybolan ve tecavüze maruz kaldıkları için intihara sürüklenen kadınları sordu
 
Gülistan Doku’nun kaybedilişinin üzerinden bugün itibari ile bin 417 gün geçti sayın bakan. Biz bıkmadan usanmadan Gülistan’ın akıbetini sormaktan vazgeçmeyeceğiz. Bir kere bile benim bakan olduğum ülkede gencecik bir kadın bir hemcinsim kaybedildi, nerede olabilir diye düşündünüz mü? Her gün yeni bir iddia yeni bir delil ortaya çıkıyor. Gülistan’ın avukatları aracılığıyla kamuoyuna 17 Kasım’da yeni bir gelişmeyi açıkladı. Baş şüpheli Zainal Abarakov’un polislikten ihraç edilen babasına ait olan ve Gülistan Doku’nun zorla bindirilmeye çalışıldığı otomobilin soruşturma açıldığı gün il dışına kaçırıldığı ortaya çıkmıştır.  İpek Er’i ölüme sürükleyen Musa Orhan sizin döneminizde de hala serbest. Elini kolunu sallayarak toplumun içinde yaşamını sürdürüyor. Bu duruma tepki gösteren sanatçı, aydın kadın yargılanıyor. Hakkari’nin Şemdinli ilçesine bağlı Oğlaklı köyünde 27 Mayıs 2016 tarihinde Esra Yücel isimli 11 yaşındaki kız çocuğunun istismar edildiği iddiası ile açılan davada sanıklara beraat verildi. Bir kez daha bunları hatırlatalım.
 
Stratejik planınızdaki bir diğer hedef kadınlara, yaşlılara, çocuklara, engellilere yönelik ihtisaslaşmış barınma ve bakım hizmetleri geliştirmektir. Kadınları yaşlılar, çocuklar kategorisine almanızı asla kabul etmiyoruz.
 
Yerel yönetimlere bağlı sığınma evlerinin kapatılması
 
Faaliyet raporunuzda yer alan verilere göre; 2022 yılında Türkiye genelinde Bakanlığınıza bağlı 81 ilde 112, yerel yönetimlere bağlı 13 ilde 33, STK’lara bağlı 1, diğer kamu kurumlarına bağlı 3 kadın konukevi olmak üzere toplam 149 kadın konukevi olduğu belirtilmiş.  Faaliyet raporunuz eksik sayın bakan. Belki sizin döneminizde olmadı ama bu ülkede yerel yönetimlere bağlı sığınma evleri kapatıldı. Bu da sizin iktidarınızın faaliyetidir. Hanenize yazabilirsiniz. Belediyelerimize atadığınız kayyımlar eliyle bu sığınaklar kapatıldı. Ve bugün siz de buna sessiz kalmaya devam ediyorsunuz. Ben sizi o döneme götüreyim tek bir örnekle. Kayapınar Belediyesi’ne bağlı açılmak istenen sığınak aylarca prosedürler bahane gösterilerek açılması engellendi. Akdeniz Belediyesi’ne bağlı kadın sığınağı kapatıldı. Diyarbakır Büyükşehir belediyemize bağlı sığınağımız kayyımlar eliyle gasp edilerek bakanlığınıza bağlandı. Belediyelerimize bağlı kadına yönelik şiddetle mücadele merkezleri sizin iktidarınız tarafından kapatıldı. Siz hangi barınmadan bahsediyorsunuz? Kadın sığınaklarını kapatan bir iktidar kadınların barınma sorunlarını nasıl çözecek? Soruyoruz sayın bakan. Yerel yönetimlere bağlı kadına yönelik şiddetle mücadele merkezlerini kapatmak hangi aklın ürünüdür? Bu bütçe kadının özne olarak yaşamına devam etmesi için hazırlanan bir bütçe değildir. Bu bütçe, kadının şiddet gördüğü ortamda şiddet görmesine göz yuman, onay veren ve meşrulaştıran bir bütçedir.
 
Bakım hizmetinin yetersizliği
 
Bakım hizmetleri diyorsunuz. Değinilecek çokça şey var ancak özellikle vurgulamak istediğim nokta bakım hizmetleri. Engelli bakımı için geçen yıl ayrılan ödenek 16 milyar 208 milyon 435 bin TL. Bu konuda bakanlığın gerçekleştirdiği ödenek 22 milyar 6 milyon 73 bin 721 TL. Yani yüzde yüz.  Peki, sayın bakan sormak istiyoruz. Bu bakımı gerçekleştirilenlerin kimler olduğunu biliyor musunuz? Engelli, hasta, yaşlı bakımının yükünün kimlerin omuzunda olduğunu biliyor musunuz? Bu yükü taşımaktan bin parçaya bölünen kadınların ne yaşadıklarından haberdar mısınız? Ben sadece partimizin engelli komisyonu tarafından gerçekleştirilen kadın engelli çalıştayında ki tek bir kadının sözlerini sizlerle paylaşmak istiyorum. ‘Çocuğun engelli olduğunu öğrendiğimizde gemiyi ilk ter edenler babalardır. Yani erkeklerdir demişti. ’Yine bu bakımı gerçekleştirilen kadınların sözleri verdikleri ödenekle engelli bireyin masraflarını dahi karşılayamazken bunun sanki bizim maaşımızmış gibi gösterilmesini kabul etmiyoruz. Dışarıya çıkmak, sosyalleşmek bizler için çok uzak hayaller. Çünkü çocuğumuza bakacak, onu emanet edecek güvenilir tek bir alan görmüyoruz. Var olanlarda ücretli ve bizim bunu ödeyecek bir paramız yok. 
 
Engelli bireylerin bütçesini verin
 
İşte bu iktidarın kadınlara reva gördüğü tek gerçek bu. Engelli bakımının neredeyse tamamı kadınların omuzlarına yüklenirken sizlerin bu emeği veren kadınlara gördüğünüz reva aylık 5 bin 98 TL. Biz değil siz verin bunun cevabını. Bu bakım ücreti ile ne yapılabilir. Bize bir liste çıkarın. 5 bin 98 TL ile ne yapılacak. Engelli bireyin ihtiyaçları mı bu hizmeti veren kadınların ihtiyaçları mı karşılanacak? Derhal engelli bireylerin ihtiyaçları ücretsiz bir şekilde karşılanmalıdır. Engelli bireylerin önündeki tüm engellerin kaldırılması için öncelikle sağlamcılık politikalarından vazgeçilmelidir. Bu bütçe sağlamcı bir ideoloji ile hazırlanmıştır. Engelli bireylerin, bu bakımı verenlerin hakları gözetilerek hazırlanmış bir bütçe değildir.”
 
‘Bol evlilikli bütçe’
 
Kadın Kooperatiflerinin Güçlendirilmesi İş birliği Protokolleri kapsamında çalışmalar yapıldığını, İktidar eliyle kapatılan kadın kooperatiflerini bunun neresine konulduğunu soran Halide, “Bol evlilikli bir bütçe.  Evlilik yaşantısına bilinçli bireyler olarak girilmesini sağlamak amacıyla eğitimler verilmiş. Erken Yaşta ve Zorla Evliliklerle Mücadele İl Eylem Planı kapsamında personel yetiştirildiği eğitimler verildiği belirtilmiş. Sizden bir parça samimiyetle şu açıklamayı bekliyoruz. Erken yaşta evliliğin her dönem önünü açan, bunu ısıtıp ısıtıp gündeme getiren ama her defasında kadınların tepkileri ile geri çekmek zorunda kalan siz değil misiniz?  Bunun adı erken yaşta evlilik değil sayın bakan. Bunun adı çocuk istismarıdır. Ülkemizde çokça yaşanan. Özellikle tarikatlarda, cemaatlerde yaşanan çocuk istismarıdır.
 
‘Kürt ve kadın düşmanı diyanet’
 
İktidarın istismarlara sessiz kalan Diyanet ile kadına yönelik şiddetle mücadelede 2023 eylem planını aktardığını dile getiren Halide, Diyanet’in Kürt düşmanı olduğunu kaydetti. Halide, “Bunu Kobanê davasına müdahillik talebi ile tescilleyen Diyanet. Çocuk ihmal ve istismarına karşı sessizliğini koruyan kadınların tepkisi, evlilik yaşının 6 ile 9 olduğunu söyleyen bir vakfın sahibi Diyanet. Size tavsiyemizdir,  eğer gerçekten kadına yönelik şiddetle mücadeleye dair bir şeyler yapmak istiyorsanız öncelikle Diyanet’in bağımlılığından kurtulun. Deprem, sel, yangın vb. doğal afetler nedeniyle mağdur olan vatandaşlarımızın gıda, giyim, barınma vb. temel ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla bakanlığınızın destek verdiğini belirtmişsiniz” sözlerini kullandı.
 
Cezaevlerinde kadınların yaşadıkları sorunlar
 
Halide devamında, bakanlığın cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlülere yönelik yürüttüğü çalışmalara işaret ederek, “Ceza Tevkifevleri Genel Müdürlüğü 9 Mart 2021 tarihinde yaptığı basın açıklamasında 0-6 yaş aralığındaki 345 çocuk, anneleri ile birlikte cezaevindedir. Hamile kadınlar, çocuklu kadınlar sırf kadın özgürlük mücadelesi yürüttüğü için, erkek egemen iktidara karşı diz çökmediği boyun eğmediği için cezaevinde tutulmaktadır. Türkiye cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri özellikle kadınlar açısından ayrı bir boyuta gelmiştir. Sağlığa erişim hakkından, çıplak aramaya, işkence ve kötü muameleye yönelik her gün kamuoyuna onlarca haber düşmektedir.  Sizin yapmanız gereken asıl iş bu ihlallerin son bulmasını sağlamaktır. Bu ihlallere karşı sessiz kalmamaktır. Konuyu bütçeye getireyim. Sizin cezaevlerindeki kantin fiyatlarından haberiniz var mı? Dışardaki pahalılığın misli katının adı cezaevleri kantinleridir. Çocuğunu beslemek zorunda olan kadınların nasıl geçindiğini biliyor musunuz? Süt, mama, ped ihtiyaçlarını karşılayamayan kadınlar için bakanlığınızın bir çalışması olacak mıdır? Çocuklu annelerin infazının ertelenmesine dönük bir girişiminiz olacak mıdır?” diye sordu. 
 
‘Her yerdeyiz şiarıyla alanlarda olacağız’
 
Halide son olarak şunları söyledi: “Bu ülkede kadına yönelik her türlü şiddetin resmini ortaya koymak istedik. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele haftasında ülkenin tablosunun işte bu olduğunu bir kez daha vurguluyoruz. Uzun süredir her 25 Kasım ve 8 Mart’ta alanlara, meydanlara, sokaklara çıkarak, erkek-devlet şiddetine karşı isyanını birleştiren kadınlar kolluk şiddeti ve yasaklamalar ile karşı karşıya kalıyor. Yüzlerce kadın hakkında gece yürüyüşüne katıldığı için davalar soruşturmalar açılmıştır. Yürüyüş alanları iktidarınızın bariyerleri ile çevrildi, yasaklanmak istendi.  Bizler bu 25 Kasım’da da ‘Vazgeçmiyoruz Her Yerdeyiz’ şiarı ile alanlarda olacağız. Kadın örgütleri, kadın platformları ile birlikte geceleri yürüyüşümüzle isyanımızla aydınlatacağız. Sizlerde kadına yönelik şiddetle mücadelede bir parça samimiyseniz bu yürüyüş ve etkinliklerin önünde bariyer kurulmasına izin vermezsiniz. Kadınlarla birlikte bu yürüyüşte olursunuz. Kadınların fikrinin, onayının, sesinin, sözünün olmadığı kapalı kapılar arkasında erkekler eliyle hazırlanan bu bütçeye olurumuz yoktur.
 
‘Bu bütçeyi kabul etmiyoruz’
 
Kadınların ihtiyaçlarının ücretsiz karşılanacağı toplumsal cinsiyete duyarlı bütçe diyoruz. Kadınların sorunlarının konuşulduğu, çözümünün üretildiği bütçesinin ayrı görüşüldüğü Kadın Bakanlığı’nı savunuyoruz.  Kadın işçilerin emek sömürüsüne karşı verdikleri direnişi görmeyen, işçilerin taleplerini duymayan bu bütçeyi reddediyoruz. İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilerek kadınların yaşamlarını riske atan bir iktidarın kadın düşmanı  bütçesini kabul etmiyoruz.  Kadın emeğini yok sayan, bakım hizmeti veren engelli kadınların emeklilik talebini görmeyen bir bütçeyi kabul etmemiz mümkün değildir. Sunulan bütçe teklifinde de bir kez daha görülmüştür ki kadına yönelik şiddet, kadın yoksulluğu, kadın işsizliği, emek sömürüsü onaylanarak devam edecektir. Ancak şu da iyi bilinsin ki bizlerin de bu şiddete karşı direnişimiz ve örgütlülüğümüzle mücadelemizi yükselteceğimizden, katlayacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın.  Vazgeçmiyoruz, Her Yerdeyiz.”