KESK’li kadınlardan HDP deklarasyonuna yorum: Bütünleştirici

  • 09:02 4 Ekim 2021
  • Siyaset
 
 
ANKARA - HDP’nin deklarasyonunun  demokratikleşme açısından çok önemli olduğunu değerlendiren  KESK’li kadınlar, deklarasyonun  bütünleştirici olduğunu ve Türkiye’de yaşanan sorunlara çözüm olacağını söyledi.
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) 27 Eylül’de 11 ilkeden oluşan bir deklarasyon açıkladı. “Demokrasiye, Adalete, Barışa Çağrı Deklarasyonu" adı ile açıklanan deklarasyonda anayasa tartışmalarından kadınların özgürlük mücadelesine, ekolojiden ekonomik sorunlara, bağımsız yargıdan liyakata kadar çok sayıda soruna çözüm önerisi sundu. 
 
Deklarasyona ilişkin tartışmalar  gündemdeki yerini korurken, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’ndan (KESK) kadınlar değerlendirmelerde bulundu.
 
‘HDP’nin deklarasyonu bütünleştirici’
 
KESK Eş Genel Başkanı Şükran Kablan, ülkenin siyasi atmosferinin “gergin” ve “ötekileştirici” olduğu bir dönemde, HDP’nin yayınladığı deklarasyonun bütünleştirici olduğunu söyledi. Artan yoksulluğun, ekonomik krizin derinleşmesinin başta kamu emekçileri olmak üzere işçilerin, halkın, kadınların daha ağır koşullarda yaşamasına neden olduğunu belirten Şükran, “Tam da böylesi bir dönemde HDP’nin deklarasyonunda emek alanında başta güvencesiz çalıştırmanın son bulmasına ilişkin sözün söylenmiş olması, yine kamusal hizmetin halktan yana, halk için kullanılmasının söylenmesi bizler açısından çok önemli. Bu anlamda 2023’e doğru bir seçime giderken bütün siyasi partilerin emek alanında bu sözü kurmasının ne kadar önemli ve değerli olduğunun altını çizmek isteriz” şeklinde konuştu.
 
‘Emek, doğa, kadın düşmanı politikaların son bulması için ortak birlik’
 
Şükran, kadın katliamlarının son bulmasına, kadına yönelik şiddete, mobbinge, her türlü ayrımcı ve ötekileştirici uygulamaya karşı bir sözün söylenmiş olmasının önemli olduğuna dikkat çekti. Şükran, “İstanbul Sözleşmesi’nin hukuksuz bir şekilde feshinin tanınmamasına dair deklarasyonda vurguların yer alması, bu güne kadar KESK olarak mücadelemizi yükselttiğimiz, hem kamu emekçileri olarak hem kamuda çalışan emekçi kadınlar olarak ortak gördüğümüz bu talepleri önemsiyoruz ve ön plana çıkartmamız gerektiğini düşünüyoruz. Bugüne kadarki emek düşmanı, doğa düşmanı, kadın düşmanı politikaların son bulması bu ortak birliği daha güçlü bir şekilde kurmakla ve haykırmakla geçer. Bu coğrafyada yaşayan halklar açısından, emekçiler açısından, kadınlar açısından önemli olduğunun ve güçlü bir biçimde sergilenmesi gerektiğinin altının çizilmesi gerekir” dedi.
 
Eşit temsiliyet, eşbaşkanlık kadın kazanımı
 
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Merkez Kadın Sekreteri Simge Yardım, AKP-MHP iktidarının uzunca bir süredir doğaya, halka, kadınlara, emekçilere ve gençlere yönelik saldırısını artırdığını söyledi. Irkçılığın derinleştirildiği, savaş politikalarının arttığı, adalet mekanizmalarının yok edildiği, kadınların haklarına saldırıldığı, emekçilerin ciddi anlamda gaspa uğradığı bir sürecin yaşandığının altını çizen Simge, “Tüm sıkışmışlık sürecinde HDP’nin yayınladığı deklarasyon tüm toplumsal muhalefet ve siyasal süreç açısından çok önemli ve değerlendirilmesi gerekir. Uzunca bir süredir özellikle kadınlar olarak yaşamlarımıza, bedenlerimize dönük politikalar her gün artmaya ve yoğunlaşmaya başladı. Kadın emekçiler olarak bizlere esnek güvencesiz bir çalışmanın dayatıldığı ve önümüzdeki süreçte de özellikle kadınların esnek ve güvencesiz çalışmaya mahkum edileceği, evlere hapsedilmeye çalışılacağı bir süreci iktidarın önümüze getireceğine inanıyoruz. HDP’nin yayınladığı deklarasyonla, siyasi partilerin de eşit temsiliyeti, kadınların taleplerini görmesi, eşbaşkanlık sistemi kadın mücadelesine çok şey katacak” diye konuştu.
 
‘Kadınların taleplerini görmeyenler seçim kazanamaz’
 
Olağanüstü Hal (OHAL) KHK’leriyle güvencesizliğin arttığını ve kamudaki liyakat konusunun deklarasyonda yer almasının anlamlı olduğunu vurgulayan Simge, “KESK olarak uzunca bir süredir mülakatın değil liyakatın esas alındığı siyasal kadrolaşmaya karşı liyakata dayalı bir sistemin oluşturulması gerektiğini düşünüyoruz. 35’inci maddeyle birlikte pek çok kadın arkadaşımız ihraç edildi ya da soruşturma dosyaları açıldı. İş yerlerinde mobbing artmış durumda Özellikle bu maddenin esas alınması biz kadınlar açısından da önemli. Adaletle ilgili yapılan açıklamalar da öyle. Biz kadınlar erkek yargının verdiği kararları çok fazla yaşıyoruz. Şiddet faillerinin aklandığı, tecavüzcülerin aklandığı, serbest bırakıldığı bir süreci yaşıyoruz. Haklarımızı aramada zorlandığımız süreçte adaletin sağlanması yönündeki maddenin oluşturulması önemli. Bütün olarak baktığımızda aslında kadınlar bu ülkenin yarısı ve kadınların yaşam hakkına dönük, emeğine dönük taleplerinin görünür olması açısından diğer tüm siyasi partilerin de bir program oluşturması çok önemli. Kadınların taleplerini görmeyenler seçim de kazanamaz. Kadınlar artık çok daha örgütlü bir biçimde mücadele yürütüyor. Tüm siyasi partilerin de bizlerin taleplerini görmesi, bunlar dair program oluşturması ve  etkin bir mücadeleyi önüne koyması gerekir” diye ifade etti.
 
‘Demokrasi ısrarı önemli
 
HDP’nin açıkladığı deklarasyonda ele alınan başlıkların kendi gündemlerinde de olduğunu ve toplumda üretilen politikaların toplumun ihtiyaçları doğrultusunda oluşturulmasının önemli olduğunu belirten KESK Kadın Birimi’nden Dilek Kanlıbaş Demir, HDP’nin demokrasi konusundaki ısrarının emekçiler açısından çok önemli olduğunu söyledi. Dilek, “Demokrasi ortamının oluşabilmesi için her şeyden önce ayrımcılığın ortadan kalkması ve en temelde eşitliğin olması gerektiğine inanıyoruz. Her zaman KESK’li kadınlar olarak savaşın öncelikle kadınları ve çocukları etkilediğini söylüyoruz. Bir toplumda öncü olan kesimin biz kadınlar olduğunu ve barışın bizim öncülüğümüzde tesis edileceğini de dile getiriyoruz” dedi.
 
‘Savaşa ayrılan bütçe halka aktarılmalı’
 
HDP’nin barış konusundaki ısrarının çok değerli olduğuna dikkat çeken Dilek, barış ortamının oluşabilmesi için eşit yurttaşlık ilkesinin olması gerektiğini vurguladı. Barış için tarafların kolektif bir şekilde söz söylemesi gerektiğine değinen Dilek, “Oluşturulmak istenen demokrasi ittifakında da biz emekçiler olarak hem ekonomik, hem psikolojik, hem sosyal yaşantımızın düzgün bir şekilde devam edebilmesi için oradaki kamu kaynaklarının halka, kamudaki çalışanlara aktarılması gerektiğini düşünüyoruz. Bir an önce savaşa hizmet eden politikaların ortadan kalkması, savaşa ayrılan bütçenin tam da halkın temel ihtiyaçlarını esas alan bir biçimde aktarılması gerektiğini düşünüyoruz. Doğanın, kadının belli bir kesimin gaspına uğramasına da karşıyız. HDP’nin ekoloji konusundaki açıklaması da çok önemli. Hiçbir canlı ya da nesne bir diğerinden daha kıymetli değildir. Hepsi bir uyum içinde ve birbirini anlayarak yaşamına devam ederse ancak o toplumda bir eşitler hukuku, huzur, barış ortamı sağlanır” şeklinde konuştu.
 
‘Emekçiler üzerine düşeni yapmaya hazır’
 
Demokrasi ittifakında emekçiler olarak üzerlerine düşeni yapmaya hazır olduklarını aktaran Dilek, “Biz emekçiler olarak bulunduğumuz kamu alanlarında, kendi alanlarımıza dönük baskıyı zoru, şiddeti reddeden politikalar üretmeyi, ortaya koymayı, bu konuda zihniyetimizi dönüştürmeyi ve sonraki aşamada da bunu toplumun var olan bütün kurumlarında hayata geçirmeyi önümüze hedef olarak koyduk” diye belirtti.
 
‘Deklarasyon tüm toplumun ihtiyacıydı’
 
Tüm Belediye ve Yerel Yönetim Hizmetleri Emekçileri Sendikası (TÜMBEL-SEN) Merkez Kadın Sekteri Nazife Bayrak Tosun ise Türkiye’nin “yıkıcı” sorunlarının barış, demokrasi, adalet  olduğunu ancak bunların demokratik bir ortamda gelişebileceğine işaret etti. Nazife “Deklarasyon son zamanlarda ihtiyacımız olan, bütün toplumun ihtiyaç duyduğu bir açıklamaydı. Barışın olmadığı bir yerde halkın iradesiyle belediyelere kayyım marifetiyle el konulması, kadın kurumlarının kapatılması demokrasiye zarar verdi” diye belirtti. 
 
'Bütçenin savaşa değil eğitime, sağlığa ayrılması gerekiyor’
 
TİS sürecinde emekçilerle yetkili sendika Memur-Sen ile bir araya gelindiğini ve toplu sözleşme sürecinde hiçbir taleplerinin hayata geçmediğini söyleyen Nazife, “Taleplerimizin hayata geçebilmesi için o masalarda olmamız gerekiyor. Bütçenin savaşa değil eğitime, sağlığa, yerel hizmetlere ayrılabilmesi için de demokratik barışçıl ortamın ve ilkelerin oluşabilmesi için bu deklarasyon önemli. İnanıyoruz ki eşit, demokratik bir toplum oluştuğu takdirde çok daha mutlu bir toplum olacağız” dedi.