‘Kürt sorununun çözümü demokratik yol haritasından geçiyor’

  • 09:07 1 Ekim 2021
  • Siyaset
ANKARA / VAN - “Demokrasiye ve Barışa Çağrı” deklarasyonunu değerlendiren siyaset ve emek cephesinden kadınlar, öne çıkan başlıklardan biri olan Kürt sorununa ilişkin “Çözüm demokratik yol haritasından geçiyor” dedi. Kadınlar ayrıca, muhalefetin bu konuda daha cesur davranması ve güçlü bir proje ortaya koyması gerektiğini söyledi. 
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP), 27 Eylül günü Türkiye’nin artan sorunları ve çözümlerine ilişkin “Demokrasiye ve Barışa Çağrı” şiarıyla 11 maddeden oluşan bir deklarasyon açıkladı. Siyasetçiler, gazeteciler ve aydınların son dönemde çokça tartıştığı Kürt sorunun demokratik yollarla, Meclis, diyalog ve çözüm zeminini kurarak çözüleceğinin altının çizildiği deklarasyonda kadından gençlere, ekonomiden dış politikaya kadar birçok konuya yer verildi. 
 
Deklarasyonun içerine dair, Emek Partisi (EMEP) Genel Başkan Yardımcısı Selma Gürkan, Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu (KESK) Şubeler Platformu Kadın Sekreteri Döne Gevher ve İnsan ve Özgürlükler Partisi (PİA) Eş Genel Başkan Yardımcısı Menice Gülmez ajansımıza değerlendirmelerde bulundu. 
 
‘İktidar azalan halk desteğinin farkında’
 
Türkiye’nin ekonomiden eğitime, sağlıktan dış politikaya kadar uzanan sorunların her geçen gün derinleştiğini söyleyen Selma Gürkan, bu sorunların tüm toplumsal kesimleri etkilediğini gördüklerini dile getirdi. Diğer yandan iktidarın da halkın desteğinin azaldığının farkında olduğunu ifade eden Selma Selma, “Yoksulluğun, işsizliğin, köleleşen çalışma koşullarının geldiği nokta, sorumluluk alarak, milliyetçi, muhafazakar söylemlerle kutuplaşma siyaseti ile rıza üreterek örtülecek düzeyi çoktan aştı” dedi. 
 
‘Tek sorumluluk HDP’nin değil’
 
HDP’nin de bu süreçte yaşanan sorunların çözümü için halkın taleplerini ve beklentilerini dikkate alan çalışmalar yaptığını belirten Selma, halktan yana politikalar üretilmesiyle birlikte ortak mücadele platformlarının da önemli olduğunu ve bu konuda HDP’nin ve parlamentonun işlevinin çok önemli olduğunu ancak herkesin bu sorumlulukları üstlenmesi gerektiğinin altını çizdi. Selma, “Bu konuda HDP’nin ve parlamentonun işlevi önemlidir ancak sorumluluk tek HDP’nin değildir ve elbette bu konularda ortak tutum alabilecek siyasi partilere, emek ve meslek örgütlerine, inanç örgütlerine, mücadeleden yana kurum ve kişilere sorumluluk düşmektedir. Her birimiz bu sorumlulukla karşı karşıyayız, öncelikle bu sorumluluğu üstlenmek gerekiyor” şeklinde konuştu.
 
‘Kürt sorununun çözümü demokratik yol haritasından geçiyor’
 
Deklarasyonda yer alan ve son günlerde sıkça tartışılan Kürt sorununa ilişkin Selma şunları söyledi: “Emek Partisi olarak Kürt sorununun kaynağını Kürt halkının demokratik taleplerinin inkarında olduğunu görüyoruz. Ülkenin temel demokrasi sorunlarından en önemlisi olan bu sorunun çözüm yolu eşit haklarla ortaya konulacak demokratik bir yol haritasından geçmektedir. Dolayısı ile muhataplık ilişkisinde Kürt halkının ve siyasi temsilcilerinin mevcudiyeti elbette önemlidir, ancak tüm ülkenin demokrasi sorunlarından birisi olma durumu dikkate alındığında tüm demokrasi güçlerine bu konuda da sorumluluk düşmektedir.”
 
‘Alternatif bir rejim tartışması yürütmeliyiz’
 
Selma, deklarasyonda da yer verilen ekonomi, iç ve dış politika, siyasi özgürlük ve demokratik haklara ilişkin ise şu değerlendirmede bulundu: “Siyasi tarihimiz, ileri ve demokratik kazanımların mücadeleyle elde edildiğine dair deneyimlerle doludur. Sandık ve seçim önemlidir ancak bu mücadele sürecinin bir parçasıdır. Ayrıca bugün ekonomiden iç, dış politikaya, demokratik haklar, siyasal özgürlükler sorunlarında çözüm rejimin restorasyonuyla olmaz, olamaz. Dolayısı ile anayasa dahil pek çok tartışma platformu rejim tartışmalarıyla sürerken ülkenin temel sorunlarına dair çözümler üzerinden alternatif bir rejim tartışmasını yürütmeliyiz. Gerçek bir demokratik rejimi inşa edecek güçlerin bir araya getirilmesi önemli. Bu ihtiyaç sadece partimiz tarafından ortaya konmuyor kuşkusuz, bu ortak mücadele platformunu ortaya koyan ve ülkede gerçek demokrasinin özlemini duyan, bunun için mücadele eden tüm güçlerin sorumluluğundadır.”
 
‘Toplumsal muhalefeti karşılayan talepler’
 
KESK Kadın Sekreteri Döne Gevher de, süreci birebir takip ettiğini ve açıklanan bu deklarasyonun Türkiye’de uzun süredir var olan cinsiyetçiliğe, milliyetçiliğe, rantçı, tekçi sisteme karşı çoğulcu demokratik sistem talebinde bulunan ve toplumsal muhalefeti de karşılayan talepler olduğunu söyledi. Döne, “Biz de bu sorunlar için tartışmalarımızı yürütüyorduk, bu anlamda deklarasyonu olumlu buluyorum” dedi.
 
‘Savaş politikası yerine diyalog’
 
Kürt sorununda muhataplığa ilişkin deklarasyonun bir cevap niteliğinde olduğunu ifade eden Döne,  “KESK olarak yıllardır şunu söylüyoruz. Kürt sorununun demokratik çözümü için herkesin bu sürecin tarafı olması gerek. Bugün itibariyle tam da demokratik çözümü gören yerden olumlu bir hareket. Savaş politikalarının, silah ve çatışmanın yerine diyalogun geçmesi ve bu diyalog süreçlerinde şiddetin değil demokratik temellerin işler hale gelmesi bizim açımızdan önemli. Açık şeffaf, komisyonlar oluşturularak geliştirilebilecek müzakere sürecinin herkes için önemli olduğunu düşünüyoruz” sözlerini kullandı. 
 
‘Tüm halkları gören bir tartışma yürütülmeli’
 
Millet İttifakı’nın bundan sonraki süreçte bazı konulara yönelik kaygılı yaklaşımlarına son vererek, tartışmaları açık ve şeffaf bir biçimde yürütmesi gerekliliği üzerinde duran Döne,  demokratikleşmenin hedeflendiği bir sürecin işletilmesinin önemli olduğunu vurguladı. Döne,  “Tekçiliğin yerine çoğulculuğun, cinsiyetçiliğin yerine toplumsal cinsiyet eşitliğinin, inanç sorgulamalarının yerine de genel olarak vicdan hareketinin başlaması çok kıymetli. Var olan erkek, Türk ve Sünni olma halinden hem Millet İttifakı hem de diğer güçler dışına çıkmalı. Tüm halkları, inançları gören, cinsel yönelim ve cinsiyet eşitliğini gören yerden tartışmalarını yürütmeli” dedi. 
 
‘Geniş kesimlere ulaşmak önemli’
 
Deklarasyondan sonrasının da çok önemli olduğuna dikkat çeken Döne, HDP’nin ve tüm demokratik güçlerin artık tartışmalara daha geniş zeminde, muhataplarıyla yürütmesinin, daha geniş kesimlere ulaşmak için gerekli olduğunu söyledi. 
 
‘Daha geniş bir ittifakla süreç yürütülmeli’
 
Kadın özgürlüğü ve eşitliğine dair başlığa ilişkin ise Döne, yürütülecek ortak çalışmaların önemine, yine emekçilerin sendikalaşması, toplu sözleşme ve grev hakları üzerinden yürütülecek tartışmaların emek örgütleriyle de yapılması gerektiğini dile getirdi. Döne, HDP’li kadınların “Kadın Yoksulluğuna Hayır” kampanyasına da değinerek, bu kampanya kapsamında yapılan çalışmaları önemini vurguladı. Döne, “Yoksulluğun kadınlaşması dediğimiz süreçte tam da buna dönük politikaların da işletilmesi gerektiğini düşünüyorum. Aile ve çalışma hayatını uyumlaştırma adı altında yarı zamanlı esnek çalışmanın hedeflendiği, kadınların bundan sonraki süreçte de güvencesizleştirileceğinin zeminini oluşturan siyasal iktidara karşı daha güçlü çözüm önerilerinin yürütülmesi gerektiği noktasında ortaklaşıyoruz. Sadece bunu nerede ve nasıl birleştireceğimiz önemli. İçine düştüğümüz savaş politikalarına karşı da HDP’nin daha geniş ittifakla bu süreci yürütmesi gerektiğine inanıyorum” dedi.
 
‘Destekliyoruz’
 
Deklarasyonu desteklediklerini söyleyen İnsan ve Özgürlükler Partisi (PİA) Eş Genel Başkan Yardımcısı Menice Gülmez, HDP’nin deklarasyon ile insan hakları ve demokraside olması gerekenlerin özetini ortaya koyduğunu söyledi.
 
‘Muhalefet korkmamalı’
 
Siyasi partilerin genelde aynı konuları dile getirdiğini ancak bu konularda pratikte bir şey olmadığına işaret eden Menice, “HDP’nin ortaya koyduğu 11 maddelik deklarasyonu hayata geçirecek ortamın oluşması temennisindeyiz. İktidarın yürüttüğü tekçi zihniyetten kaynaklı aslında muhalefete büyük bir fırsat vermiştir. Demokrasinin olmazsa olmazı olduğu sistemde muhalifler bir araya gelme fırsatı yakalayabilir. Önümüzdeki seçimler için de ortak paydalarda buluşmak önemli bir nokta olacaktır. Her şeyden önce muhalefetin alternatiflerine ciddi ve korkmadan yaklaşması gerekir. Hükümetin tavırlarına karşı gerçek bir siyaset ortaya koyan bir muhalefeti halk destekleyecektir” dedi.
 
‘Bıçak kemiğe dayandı’
 
Her alanda ciddi krizler yaşandığını dile getiren Menice, bu krizler sonucunda, “Artık tencereler kaynamamaya başladı.  İnsanlar sokakta uyumaya başladı. İnsanlar işsiz kalmaya başladı. Özgürlükler kısıtlanmaya başladı artık dolayısıyla bıçak kemiğe dayanmaya başladı” sözleriyle yaşananları özetledi.
 
‘Muhalefetin güçlü bir proje ortaya koymalı’
 
Menice, “Muhalefet güçlü bir proje ortaya koymasa; bu hükümetin ekmeğine yağ sürmüş olur. Dolayısıyla yine kendi eliyle iktidarı hükümetin eline vermiş olur” diye ekledi. 
 
‘CHP Kürt halkına güven vermeli’
 
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 19 Eylül günü yaptığı bir konuşmada Kürt sorununa dair söylemlerine değinen Menice şöyle devam etti: “Mevcut siyasette bu söylemlerin pek işe yarayacağını düşünmüyorum. Kürt halkı ülke siyasetinde belirleyici bir rol oynuyor. Sadece Kemal Kılıçtaroğlu değil, yarın Erdoğan’da belki daha ciddi bir şekilde Kürt açılımlarından söz edebilir. Siyasi partilerin de bu konuda çalışma yapması normaldir. Kemal Kılıçdaroğlu’nun çözüm konusunda ne kadar etkili olacağı konusunda çok da emin değilim. Çünkü Kürt tarihinde CHP’nin geçmişi belli.  Kürtlere yaşattıkları karanlık, kanlı geçmiş var. Kürt toplumunda bir güven vermiyor. CHP’nin Kürt halkına bu güveni vermesi lazım.  Son zamanlardan CHP daha farklı ve ılımlı çalışmalar yaptıkları görüyoruz ama zihniyet olarak hiç değişmedi. Atatürk döneminde neyse, şu anda öyle olduğunu düşünüyorum. Ancak seçim öncesi yapılacak çok önemli anlaşmalara Kürtlerin hakları, talepleri güvence altına alınırsa o zaman siyaset kapısı açılır.”
 
‘Haklar güvenceye alınmalı’
 
Hangi parti olursa olsun Kürtlerin taleplerinin dikkate alınması gerekliliği üzerinde duran Menice, bu taleplerden birinin de atanan kayyım politikalarıyla ilgili olduğunu söyledi. Kayyımın irade gaspı olduğunu ve kabul edilemeyeceğinin altını çizen Menice, “Kürt belediyelerine, kurumlarına kayyım atanma politikası son bulmalıdır. Yeni bir anayasa ile Kürtlerin hakları güvence altına alınmalıdır. Kürtlerin dilleri resmi olmalıdır. Kamusal alanda kullanabilmelidirler. Kürt kitapların basımı çok önemli. Kürt edebiyatı konusunda yapılacak çalışmaların aktarılması için güvence altına alınması çok önemli. Kürt kitapların basımı çok önemli. Kürt edebiyatı konusunda yapılacak çalışmaların aktarılması için güvence altına alınması çok önemli. Kürt siyaseti bu noktalarda belirleyiciliğini ortaya koyarken kararlı olmalı” dedi.
 
‘Siyasi arenada kadınların önü açılmalı’
 
Adaletin her konuda uygulandığı bir ortamın sağlanması gerektiğini vurgulayan Menice,  şöyle konuştu: “Adalet sağlanarak siyasi arenada kadınların önü açılmalıdır. Kadınların özgüvenli bir şekilde ortaya çıkmaları gerekiyor. Aday olmaları ve bu konuda çalışmalar yapması gerektiğini söylüyorum. Kendi hakkımızı kendimiz aramadığımız müddetçe kimse bize altın tepsiyle hak vermeyecektir. Kadınların ülke yönetiminde söz sahibi olması gerekiyor. Sorunu en iyi çözebilecek kişiler yine kadınlardır. Kadınlar inandırıcılığı daha yüksektir. Toplumda kadına güven daha çoktur. Çalışmalar konusunda da daha çok sahada olmaları gerektiğini düşünüyorum. Adil bir yaşam için insan ve insan onuruna yakışır bir yaşam için demokrasi ve insan haklarında uygun bir dünya için hepimizin üzerine düşen görevi yerine getirmesi gerekiyor. Ortak dayanışma, fikir ve barış içerisinde yaşayacağımız bir dünya için, hepimiz elimizde geleni, üstümüze düşen görevi yerine getirmeliyiz.”