Pervin Buldan: Kürt sorunu Meclis'te çözülmeli

  • 16:03 30 Eylül 2021
  • Siyaset
 
ANKARA - Sıkça tartışılan Kürt Sorunu’nun çözüm yerinin Meclis olduğunu ifade eden HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, “CHP’nin Kürt sorununun Meclis’te çözülmesi ve HDP’nin bu konuda muhatap alınması görüşünün önemli olduğunu düşünüyorum. CHP’nin bu çıkışı daha da cesaretlendirilmeli” dedi.
 
Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) Kürt sorunu konusunda yaptığı açıklamaların ve Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) açıkladığı “Demokrasiye, Barışa, Adalete Çağrı Deklarasyonu”nun yankıları sürüyor. HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, CHP’nin Kürt sorunu çıkışı, açıklanan 11 maddelik deklarasyon ve HDP’ye açılan kapatma davası gibi birçok önemli konuya ilişkin ajanslara açıklamalarda bulundu. 
 
‘HDP tarihi bir belge açıkladı’
 
AKP hükümetinin yarattığı birçok krizin olduğunu söyleyen Pervin, "Türkiye’nin gerçekten tarihsel olarak şimdiye kadar yaşamadığı, hiçbir zaman insan haklarının, adaletin, hukukun, birçok sorunun bu kadar krizleştiği bir dönemi Türkiye tarihi hiçbir zaman yaşamadı. Bunu Türkiye toplumu açısından kritik bir dönem olarak nitelendirmek isterim. Çünkü Türkiye toplumu bu dönem açısından yapılacak seçimlerde kendi kaderini belirleyecek. Ya bu rejimle devam etme kararı alacak ya da demokrasiden yanayız kararını verecek. O yüzden tarihsel bir dönemde, tarihsel bir seçime yakın olan bir süreçte HDP tarihi bir belge açıkladı. İktidar açısından elbette ki bir ters köşe durumu var. HDP artık çözüm gücü, müzakere partisi olarak Türkiye’nin temel sorunlarını çözme yönünde adım atmış oldu. Bu adımla iktidara cevap vermiş oldu" ifadelerini kullandı.
 
‘HDP kapatılacak bir parti değil’
 
Muhalefet cephesinde tutum belgesi konusunda destek olduğunu belirten Pervin, “HDP’ye hâlâ kapatma davası mümkün mü?” sorusuna, “HDP’ye kapatma davası zaten siyasi bir karar. Bu kadar sorun varken bir de HDP’nin kapatma davasını bir kriz haline getirmek Türkiye’nin yararına olacak bir gelişme değil. Dolayısıyla biz HDP’nin kapatılmayacağını düşünüyoruz. Hiçbir somut delilin olmadığı bir iddianame. Bu kadar krizin içinde 5-6 ay sonra yeniden bir kriz yaratmanın ve yaşatmanın Türkiye’yi bir dönem daha geri götürmekten başka hiçbir faydasının olmadığı bir gelişme olarak nitelendiriyoruz. HDP kapatılacak bir parti değil, bugün HDP Türkiye’nin en temel sorunlarını çözme noktasında girişimleri, söylemleri, pratikleri olan, çaba harcayan, büyük bir umut veren bir parti haline gelmiştir. O yüzden HDP kapatılamaz” yanıtını verdi.
 
‘Kararlarımızı halktan alan bir partiyiz’ 
 
Tutum belgesini bir günde, sadece bir MYK kararıyla almadıklarının altını çizen Pervin, 11 maddelik deklarasyonun hazırlanış sürecini şu şekilde anlattı: “Biliyorsunuz HDP’nin dönem dönem başlatmış olduğu kampanyalar vardı. İlk kampanyamızı Hakkari ve Edirne’den yürüyüşlerle yapmıştık, büyük bir yankı uyandırmıştı. Bizim bu yürüyüşümüz topluma cesaret vermişti. Arkasından ne baskılar ne gözaltılar durdu. O yüzden yeni bir şeye ihtiyaç vardı. Herkes HDP’nin bu dönem ne yapacağını merak ediyordu. Biz kararlarımızı her zaman için halktan alan bir parti olarak sahaya inme kararı aldık. Ulaşamadığımız kesimler vardı, daha önceki kampanyalarımızda, seçim dönemlerimizde gitmediğimiz, yan yana olmaktan kaçınan kesimleri bu sefer biz ziyaret edelim görüşü ortaya çıktı.
 
Görüşleri tutum belgesi haline getirdik
 
Üç aylık yeni bir kampanya başlattık, hem genel hem de kadın alanlarında. Tarlalarda, fabrikalarda, atölyelerde çalışan, kadın yoksulluğu adı altında başlattığımız kampanya çerçevesinde bütün kadınlara ulaştık. Halk buluşmaları gerçekleştirdik. Gaziantep’te, Şanlıurfa’da, Hakkâri’de, Van’da, Ege’de, Marmara’da halkla buluşmalar gerçekleştirdik, STK’larla, gazetecilerle, kentin dinamikleriyle görüştük. Halk bizden şunu istedi; ‘HDP bugün Türkiye siyaseti açısından tarihsel bir konumdadır. Çünkü HDP, 31 Mart yerel seçimlerinde gücünü ortaya koymuştur’ dedi. Şu an erken, baskın seçim olabilir, zamanında da olabilir ama HDP’nin ne yapması gerektiğine dair insanlar görüşlerini aktardı. Biz bunu Tutum Belgesi haline getirdik."
 
‘Tutum belgesinde bir iki noktada eksikliğimiz var’
 
Tutum belgesine yönelik eleştirilere de değinen Pervin, “Tutum belgemiz okunduktan sonra da geri dönüşlerden anlıyoruz. Bir iki noktada eksiğimiz var, bir özeleştiri olarak bunu ifade etmek isterim. Tutum belgemizde yer almayan engelliler, göçmenler, LGBTİ+’lar… Laiklik konusunda bir eleştiri geldiğini görmedim. Metne baktığınızda bütün söylediklerinizi içine alan bir açıklama olduğunu herkes görebilir. Laiklik de bunun içerisinde” şeklinde konuştu.
 
‘CHP cesaretlendirilmeli’
 
CHP’nin Kürt sorununa ilişkin açıklamalarını da olumlu gördüğünü ifade eden Pervin, CHP’nin 2013-2015 çözüm süreci görüşmelerinde Meclis’teki komisyona üye vermemesini de eleştirdi. Pervin, “Barış ve müzakere sürecinde Meclis’te bir komisyon kuruldu. Bu komisyona CHP üye vermedi. Vermemesinden kaynaklı CHP bu sorunun çözümünde çok katkısı olan bir parti olarak ortaya çıkmadı. Bugün CHP’nin Kürt sorununun Meclis’te çözülmesi ve HDP’nin bu konuda muhatap alınması görüşünün önemli olduğunu düşünüyorum. CHP’nin bu çıkışı daha da cesaretlendirilmeli. Mutlaka gündem olmalıdır” diye belirtti.
 
‘Sorunun çözümü Meclis’te’
 
Kürt sorununun sadece HDP’nin, Kürtlerin sorunu olmadığının, Türkiye’nin tamamını ilgilendiren temel bir sorun olduğunun altını çizen Pervin sözlerini şöyle sürdürdü: “Sorunun çözümsüzlüğünden kaynaklı yaşanan krizler var Türkiye’de. Bu sorunun çözümü, biz barış ve müzakere sürecinde İmralı Adası’nda yaptığımız bütün görüşmelerde Abdullah Öcalan’ın da ifade ettiği en temel meselelerin başında sorunun çözümünün Meclis’te çözülmesi gerektiğine olan inançtır. CHP’nin işaret ettiği Meclis ayağı elbette ki önemlidir, biz de bunu destekliyoruz. Muhatap elbette ki HDP’dir ancak başka aktörle de vardır.  
 
O dönem yaptıklarımızla yargılanır hale düştük
 
Şeffaf işlemeli süreç, gizli kapaklı, kapılar ardında herhangi bir tartışmanın, belgenin görüşülmesinin çok sakıncalı olduğunu düşünüyorum.  Biz o dönem herhangi bir görüşmeden hemen sonra yaptığımız en ufak açıklama bile AKP hükümeti tarafından eleştirilere maruz kalıyorduk. Bütün bunların daha şeffaf tartışılması anlayışındayım. Bu işin içerisinde 3 yıl çalıştım, inanın. 2 gün evimde kalmadım. Kandil-İmralı-hükümet görüşmeleri çerçevesinde İmralı heyeti olarak mekik dokuyarak geçirdik. Hepsi iktidarın bilgisi dahilinde, bugün o dönem yaptıklarımızla yargılanır hale düştük.”