‘Asimilasyon politikalarınız kadınları her yerde buluyor ve öldürüyor’

  • 17:09 11 Aralık 2020
  • Siyaset
ANKARA - Meclis Genel Kurulu’nda devam eden bütçe görüşmelerine ilişkin konuşan HDP’li Dirayet Dilan Taşdemir,  AKP’nin kadına yönelik şiddette inkarcı bir siyaset izlediğine dikkat çekerek, “Bizim medeniyetimizde, bizim inancımızda kadına yönelik şiddet yoktur. Eğer birileri şiddet uygulamışsa da bunlar problemli, hasta erkeklerdir’ denilerek işin içinden çıkılmaya çalışılıyor” dedi.
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan Taşdemir, Meclis Genel Kurulu’nda görüşmeleri devam eden 2021 Merkezi Bütçe Kanun Teklifine ilişkin konuştu.
 
‘Hasta erkeklerdir denilerek işin içinden çıkılmaya çalışılıyor’
 
Kadına yönelik şiddetin belli bir zamanla, belli bir kültürle ve belli bir coğrafyayla sınırlı olmadığını belirten Dirayet,  dünyanın dört bir yanında kadınların sadece kadın olmaktan kaynaklı ayrımcılığa ve şiddete maruz kaldığını dile getirdi. Bu konuda asıl meselenin “kadına yönelik şiddetle hangi politikalarla ve nasıl mücadele edildiği” olduğuna dikkat çeken Dirayet, “Bakın, ülkedeki diğer sorunlarda olduğu gibi kadına yönelik şiddette de AKP maalesef inkârcı bir siyaset izliyor. Kadına yönelik bu şiddeti dönem dönem inkâr edemediği durumlarda yaşanıyor, o zaman da genelde şöyle argümanlar ön plana çıkıyor: ‘Bizim medeniyetimizde, bizim inancımızda kadına yönelik şiddet yoktur. Eğer birileri şiddet uygulamışsa da bunlar problemli, hasta erkeklerdir’ denilerek işin içinden çıkılmaya çalışılıyor. Buradan birçok defa söyledik, bir kez daha söylüyoruz: Kadına yönelik şiddet politiktir, bunun mücadelesi de böyle verilmek zorundadır ve bugün bu ülkenin en önemli sorunlarından bir tanesi de kadın meselesidir” dedi.
 
‘Sadece 1 ayda Ağrı’da 5 kadın katledildi’
 
Dirayet, kadına yönelik şiddet çetelesine göre, 2020 yılının on ayında en az 229 kadının katledildiğini, 122 kadının tacize uğradığını, 226 çocuğun ise istismara maruz kaldığını aktaran Dirayet, “Bu verileri de kadın örgütlerinin yoğun çabası ve emeği sonucunda biliyoruz. Kadın bakanlığının bu konuyla ilgili doğru dürüst bir verisi de yok maalesef. Bu tabloya bile bakıldığında bu ülkede bir kadın kırımının yaşandığını söyleyebiliriz. Öldürülen kadınlar kadar bir de şüpheli bir şekilde yaşamını yitiren ve intihara sürüklenen bir kadın gerçekliği var. Sadece seçim bölgem Ağrı’da bir ay içerinde 5 kadın şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi. Biz, bu kadınların şiddet geçmişi olduğunu biliyoruz, ailelerinin beyanları var ama maalesef etkin bir soruşturma yürütülmedi, buna dair önergeler de verdik, maalesef herhangi bir cevap alamadık” ifadelerini kullandı.
 
‘Asimilasyon politikalarınız kadınları her yerde buluyor ve öldürüyor’
 
Kadınları şiddetten koruyacak mekanizmaların olmadığına dikkat çeken Dirayet, “Muş’un Malazgirt ilçesinde Fatma Altınmakas tecavüze uğradığı için kolluğa başvuruyor, karakola gidiyor ama orada karakol Fatma’yı korumak yerine geri evine gönderiyor. Fatma, Türkçe bilmediği için kendisini iyi ifade edemiyor. Kürtçe bir tercüman olsaydı ve Fatma için koruma kararı alınsaydı Fatma bugün yaşıyor olacaktı ama maalesef, inkâr ve asimilasyon politikaları biz kadınları her yerde buluyor ve öldürüyor” diye konuştu.
 
Dirayet  devamında, “Türkiye siyaset tarihinin en yüksek kadın temsiliyetini sağlayan HDP’li ve TJA’lı kadınların başarısını uluslararası platformlarda kendi hanenize yazıp gelip burada, bu mücadeleyi veren, direnen kadınları rehin almayacaksınız. Bu vesileyle ben de bir kez daha Figen’i, Sebahat’ı, Gülten’i, Rojbin’i, Mukaddes’i, Beyza’yı, Sevim’i, Şevin’i ve Hülya’yı adını sayamayacağım yüzlerce kadın arkadaşımı ve yoldaşımı bir kez daha buradan selamlıyor, sevgilerimi gönderiyorum” diye belirtti. 
 
‘İpek Er’in tecavüzcülerini yargılayacaksınız’
 
İpek Er, Nadira Kadirova ve Gülistan Doku’yu örnek veren Dirayet konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “İpek Er’in tecavüzcülerini yargılayacaksınız, üç yüz kırk gündür kayıp olan Gülistan Doku’nun nerede olduğu sorusunun cevabını vereceksiniz, Nadira Kadirova’ya ne oldu açıklayacaksınız. İstanbul Sözleşmesi’ni tartışmaya açmaktan vazgeçeceksiniz, etkin uygulanması için mücadele edeceksiniz, zor bela alınan nafaka hakkına göz dikmeyeceksiniz, tahsil edilmesi için mücadele edeceksiniz. Yani özcesi yasaları uygulayacaksınız, kadın ve erkeklerin eşit olduğu fikrine kendinizi ikna edeceksiniz."
 
‘Halk ekmek büfelerinin önüne gidin’
 
TÜİK verilerine göre 2017 yılından 2018 yılına Türkiye’de yoksulluk sınırı altında yaşayan kişi sayısının bir yılda 1 milyon 24 bin kişi artarak 15 milyon 864 bin kişiden 16 milyon 888 bin kişiye çıktığını aktaran Dirayet, sözlerine şöyle devam etti: “Yoksulluğun en derin hâlini kadınlar yaşıyor. Halk ekmek büfelerinin önüne gidin, bakın bir; oradaki ekmek kuyruğunda olan insanların yarısından fazlası kadınlardan oluşuyor. Bu ülkede yoksulluğu da kadınsallaştırdınız ve kadınların omzuna yüklediniz. Kadın yoksulluğu oranlarını incelediğimizde, OECD verilerine göre 2015’te İzlanda, Danimarka, Finlandiya gibi ülkelerde toplam kadın yoksulluk oranı yüzde 5 iken Türkiye’de 17 yaşına kadar olan kadınların yoksulluk oranı yaklaşık yüzde 25, yine 17-65 yaş aralığı içinse bu rakam yüzde 17. Yoksulluğu, gerçekten, kadınlarla özdeşleşmiş bir duruma getirdiniz. Bakın, bu durum pandemi öncesi verilerle ilgili, bir de pandemi süreciyle biz bunun daha fazla ağırlaştığını biliyoruz.”
 
‘Kadınlar ödeneklerden yaralanamadı’
 
Devletin yapması gereken işlerin sorumluluğunu bir kez daha kadınların omzuna yüklediğini söyleyen Dirayet, “Yine pandemi sürecindeki bazı ödenekler ödendi. Bu burada da söylenecek ama bir kez daha söyleyelim; kadınlar zaten güvencesiz ve kayıt dışı işlerde çalıştığı için çoğu bu ödeneklerden de faydalanamadı. Yani kapanılan evlerde kadınların emeği daha fazla sömürüldü, üstüne üstlük şiddet uygulayan erkekler İnfaz Yasası’yla dışarı salındı ve bu evlerde kadınlar bunlarla yaşamaya zorunlu bırakıldı. Bu noktada kadınlar bu evi mecburen bu erkeklerle paylaştılar ve daha fazla şiddete uğradılar” dedi.
 
‘Suriyeli kadınların yüzde 38’i çocuk yaşta evlendiriliyor’
 
2018 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması’na göre Suriyeli mülteci kadınların yüzde 38’inin çocukken evlendirildiğini aktaran Dirayet, kadınların uğradıkları ayrımcı tutumdan dolayı şikâyette bulunamadıklarını kaydetti. Bu durumun nedenlerinden birinin devlet kurumlarında Suriyeli olduklarından kaynaklı ayrımcılığa uğramaları olduğuna dikkat çeken Dirayet,  şöyle konuştu: “Buna yönelik koruyucu mekanizmalar maalesef geliştirilemiyor. Sadece Suriyeli kadınlar değil elbet, Türkiye’de bütün mülteci kadınlar benzer sorunları yaşıyor. Bakın, sadece bir örnek vereceğim: En son Van’da Geri Gönderme Merkezinde tutulan İranlı kadın mülteci oradaki güvenlik görevlisinin tecavüzüne uğradı. Bakın, bu artık mülteci kadınların resmî kurumlarda bile başına neler geldiğinin çok somut bir örneği, siz varın gerisini artık düşünün."
 
‘4.5 milyon engelli kadın ciddi sorunlar yaşıyor’
 
Bu süreçte engelli kadınların da çok ciddi sorunlar yaşadığını ifade eden Dirayet, “Türkiye’de 4,5 milyon engelli kadın bulunuyor. Hem kadın hem de engelli olmaktan kaynaklı engelli kadınlar zaten çok ciddi sorunlar yaşıyorlar. Eğitime erişimde, sağlığa erişimde, aile içerisinde çok ciddi sıkıntılar yaşıyorlar” diye belirtti.