Bütçe görüşmelerinde Saliha Aydeniz’den tecrit vurgusu

  • 08:51 8 Aralık 2020
  • Siyaset
ANKARA - Yargı reformunun PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılmasıyla başlaması gerektiğinin altını çizen DBP Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, ülkede yaşanan krizlerin çözümünün “Üçüncü yol” olduğuna işaret etti.
 
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi görüşmelerinin devam ettiği Meclis Genel Kurulu’nda konuştu. 
 
Meclis çatışı altında görüşülen bütçenin halk için olmadığını dile getiren Saliha, “Bir avuç sermayedarın, sarayın ve savaşın bütçesini konuşuyoruz. İktidarınız yıllardır halkı, emekçiyi, esnafı, kadını ve barışı gözetmeyen yasalar, kanunlar ve bütçeler yapıyor. Meclisi, iktidarınızın sözde güvenlikçi politikaları ile bir zümrenin ihtiyacına göre politikalar belirleyen bir kurum haline getirerek, halklar meclisi unvanını kaybettirdiniz. Zaten Cumhurbaşkanlığı sistemiyle Meclisi anlamsızlaştırdınız” dedi.
 
‘Mafya liderini eleştirmek bile cezaevine girme nedeni’
 
Bütçenin büyük bir kısmının “güvenlik harcamaları” adı altında savaşa ayrıldığını belirten Saliha, “Ülkenin dört bir yanı ekonomik, toplumsal ve siyasal olarak yangın yerine dönüştürülmüşken, devletin zor aygıtı halklar üzerinde bir sopa gibi sürekli kullanılıyorken, bırakın Cumhurbaşkanını eleştirmek, bir mafya liderini eleştirmek bile cezaevine girme nedeni olabiliyor. Artık kimse size inanmıyor ve bu politikalarınız karşısında sessiz de kalmıyor. Son 6 yıldır Çöktürme Planı çerçevesinde Kürde karşı, yıkım, savaş, katliam, işkence, bir politika ve bütünsel bir plan olarak yürütülmektedir. Kürde baskı, Kürdün iradesini gasp etme, devletin ve iktidarın sıradan prosedürü haline getirilmiştir. Bu prosedür, güvenlikçi politikalar adı altında savaşta ve Kürt sorununun demokratik yöntemlerle çözümünü istememekte ısrardır. Bu ısrar, ülkenin ekonomik, toplumsal ve siyasal olarak çöküşünden başka bir işe yaramamaktadır” sözlerini kullandı. 
 
‘Kürt düşmanlığı kalıcılaştırılmaya çalışılıyor’
 
Kürtlere “düşmanlık” politikalarının uygulandığını dile getiren Saliha, “2017 Newrozu’nda çıplak bedeniyle katledilen Kemal Kurkut, Van Çatak’ta Osman Şiban ve Servet Turgut’un gördüğü işkence nedeniyle, Servet Turgut’un yaşamını yitirmesi, Esendere’de Şefali Dereli, Derecik’te Özcan Erbaş, Batman’da İpek Er, Dersim’de Gülistan Doku ve daha sayısız örnekle anlatabileceğimiz bu vahşet olaylar karşısında, devlet erkanlarının yaptığı açıklamalar Kürt düşmanlığını ve Kürtler üzerinde oluşturulan faşist yönetim şeklinin kalıcılaştırılmaya çalışıldığını göstermektedir” diye konuştu.
 
‘Ülke kocaman bir cezaevine dönmüş durumda’
 
İktidarın “reform” hazırlıkların eleştiren Saliha, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ülke kocaman bir cezaevine dönüştürülmüş durumda. İşkence yapanlar yerine işkenceyi haberleştirenler, savaşa karşı barışı savunanlar, kadına yönelik şiddet uygulayanlar yerine, kadın hakları için mücadele verenler yargılanmaktayken, zindanlarda ki insanlık dışı, hukuk dışı hak ihlalleri had safhadayken, adliye sarayları, sarayın talimatıyla adaletsizlik dağıtırken, yeni cezaevleri açma müjdesiyle birlikte, bu adaletsizliklerin kalıcı hala gelmesi için adalet bakanlığının bütçesi artırılmak istenmektedir. Bu uygulamaları kalıcı hale getirmek için daha fazla cezaevi yapma müjdesiyle bütçe yapılıyor. Biryandan da reformdan bahsediyorsunuz. Reform anlayışınız; Kürde ölüm, kayyum ile gasp, demokratik siyasete operasyon, tüm muhalif kesimlere baskı, tecridin derinleştirilmesi ve sonuna kadar savaştır.”
 
Tecrit vurgusu
 
Saliha, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması gerektiğini vurgulayarak, “Reform söyleminizde samimiyseniz; yaşanmaz hale getirilen cezaevlerinde başlatılan açlık grevindeki tutsakların taleplerini kabul etmekle başlayın. Hasta tutsakları bırakmakla başlayın. Tecavüzcüleri ve katilleri cezalandırmakla başlayın. İrade gaspı olan kayyımları geri çekmeyle başlayın. Sürekli hale gelen Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi kaldırmakla başlayın” dedi.
 
 ‘Kaos yaşanıyor’
 
Ülkede siyasi ve ekonomik krizlerin yaşandığına dikkat çeken Saliha, “Demokratik siyasetin önü bu kadar tıkanmışken, millet meclisi, halkların meclisi olmaktan çıkmışken, her gün kadınlar katlediliyorken, ekonomik krizin tüm yükü halka yüklenirken, tüm kaynaklar savaşa, ranta ve yandaşa harcanırken halkların emekçilerin, kadınların, barışın bütçesi yapılamaz. Bizler 100 yıldır aynı politikalarla karşı karşıya kalıyoruz. Buna rağmen her geçen gün daha fazla güçleniyor ve büyüyorken, sizlerin topluma şiddetten başka bir şey vermediğinizi, kriz üstüne kriz, kaos üstüne kaos yaşadığınızı gün gibi görüyoruz” diye belirtti.
 
‘Çözüm üçüncü yol’
 
Yaşanan krizlerin nedeninin mevcut yönetim sistemi olduğu değerlendirmesinde bulunan Saliha, konuşmasına şu sözlerle tamamladı: “Cumhuriyet dönüşmediği sürece tekçilik zihniyeti de değişmeyecektir. Herkesin bu gerçeği görmesi gerekir.  O yüzden diyoruz ki ne restore edilmiş eski sistem ne de mevcut otoriter tekçi sistem çözüm değildir, olamaz. İkisi de kriz nedenidir. Buradan herkese sesleniyorum: Çözüm üçüncü yoldur, köklü radikal değişimle yeninin kurulmasıdır. Yeni bir toplumsal sözleşmedir. Bunun ilk adımı da âdemi merkeziyetçiliği ve çoğulculuğu esas alan 1921 Anayasasında olduğu gibi demokratik, çoğulcu yeni bir anayasayla cumhuriyetin demokratikleşmesi hedefini birleştirmektir. Bu yüzden demokrasi ittifakını ve en geniş demokratik toplumsal ittifakı, demokrasi için güç birliğini stratejik görüyoruz.
 
Açlık grevi eylemlerini selamladı
 
Her inançtan ve kimlikten Türkiye toplumunu, büyük krizlerden ve geleceksizlikten ancak bu yolla kurtarabiliriz. Bu nedenle faşizm ve tekçiliğe karşı demokratik birlik ve ortak mücadele diyoruz. Demokrasi için siyaset yürütenlerin de sokaktaki bir yurttaş kadar cesur, kararlı ve net olması, özellikle dış politikada iktidarın ömrüne katkı sunabilecek yaklaşımlardan uzak durması büyük önem taşımaktadır. Bütün bunlar karşısında asla pes etmeyeceğiz ve halkların ortak mücadelesi kazanacaktır. Cezaevlerinde direnenleri ve halkımızı saygıyla selamlıyorum.”