HDP’den bütçe teklifine şerh: Eşitsizliği derinleştiriyor

  • 10:19 4 Aralık 2020
  • Siyaset
ANKARA - HDP’nin 2021 Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinde kadın politikalarına ilişkin muhalefet şerhinde, toplumsal cinsiyete duyarlı bütçelemenin hayati öneme sahip olduğu belirtilerek, istihdam, sosyal hizmetler, sağlık, adalet, vergi politikaları ve diğer tüm alanlarla Meclis bünyesinde kurulacak daimî bir komisyonda, toplumsal cinsiyeti gözeten değerlendirmeler ışığında bütçenin şekillendirilmesi gerektiği kaydedildi. 
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP), 2021 Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinde kadın politikalarına ilişkin muhalefet şerhi düştü. Şerhte, 20 yıla yaklaşan AKP iktidarının tüm politika ve uygulamalarında, Türkiye toplumunun yarısını oluşturan kadınları, yurttaşlık haklarından eşit biçimde faydalanan bireyler olarak değil, toplumsal statüsü aile içindeki yeriyle çerçevelenmiş bireyler olarak kabul ettiğine dikkat çekti.
 
‘Ödenen bakım aylıkları emeğin karşılığını vermekten uzak’
 
Kadınlara, kendi evlerindeki; yaşlı, çocuk, engelli yakınlarının bakımı için sosyal yardım bütçesinden ödenen bakım aylıklarının, emeğin karşılığını vermekten çok uzak olduğuna dikkat çekilen şerhte, bu aylıkların kadınlara sahici bir sosyal güvence sağlamadığı ve ödeme yapılan kadınları istihdama katılmış saydığı belirtildi. İktidar tarafından kadın istihdamında artış algısı yaratılmaya çalışıldığı ifade edilen şerhte,  aksine araştırmaların ekonomi ve istihdam alanında cinsiyetçi sömürü rejiminin hüküm sürdüğünü net bir şekilde gösterdiği vurgulandı. 
 
‘Kadınların yüzde 49’u ev işçisi’
 
Kadınların yüzde 49’unun ev işçisi olduğu, 2019 yılında 11 milyon 741 bin kadının ev işleri nedeniyle çalışma hayatına katılmadığı, 494 bin kadının ise ev işleri ve bakım hizmetlerini sağlamak için ücretli çalıştığı işinden ayrıldığı belirtilen şerhte, “Cinsiyetçi sömürü rejimi dolayısıyla toplumsal ve iktisadi alanda kırılganlaştırılmış konumlarından dolayı pandemi öncesi zaten işsiz ve yoksul olan kadınlar, pandemiyle birlikte daha derin ve gitgide yalnızlaştırıldıkları bir yoksulluk ve yoksunluğa mahkûm edilmiştir. Bu dönem ilk işlerini kaybeden kadınları olmuştur” ifadeleri yer aldı. 
 
‘Cinsiyetçi bir istihdam politikası izleniyor’
 
Kadınların çoğunlukla güvencesiz, esnek ve geçici işlerde istihdam edildiği belirtilen şerhte, şöyle denildi: “Kadına yönelik şiddetle mücadele, erkek şiddetinin önlenmesi ve şiddet gören kadınların güçlendirilmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliğini gözeten iktisadi politikaların düzenlenmesi ve etkin biçimde yürürlüğe konmasını kapsayan bütüncül bir politika gerektirmektedir. Ancak toplumsal alandaki kadına yönelik çok yönlü şiddete ve kadınların istihdam alanından neredeyse tamamıyla dışlanmalarına rağmen iktidar gerekli önlemler almamaktadır. Yine kadınların kırılganlaştırılmış ve güvencesizleştirilmiş konumlarına rağmen iktidar ‘ev ve iş yaşamını uyumlulaştırma’ yaklaşımı çerçevesinde kadınların çoğunlukla bakım hizmetlerine veya duygusal emeğin yoğun olduğu ancak güvencenin olmadığı alanlara yönlendiren cinsiyetçi bir ‘istihdam’ politikası izlenmektedir.”
 
Sağlık alanında kadınlar 
 
Türkiye’de sağlık alanında çalışanların yüzde 60’ının kadın olduğu kaydedilen şerhte,  pandemi süreci başladığından bu yana, sağlık emekçisi kadınların içinde bulundukları çoklu eşitsizlik halinin katmerlendiği vurgulandı. Şerhte ayrıca hastalanma tehdidinin yanı sıra sağlık emekçisi kadınların psikolojik, fiziksel, ruhsal birçok yıpranmayı da beraberinde yaşadığı ifade edilirken, “Sağlık emekçilerine yönelik şiddet halihazırda zaten çok yüksekken bu kriz döneminde, hastalar ve hasta yakınları tarafından sözlü, fiziki tacize en çok maruz kalan kadın sağlık çalışanları bu süreçte de sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin merkezinde bulmaktadır” denildi. 
 
Göçmen kadınların durumu 
 
Yoksulluk, savaş, çatışma veya şiddet nedeniyle Türkiye’ye göç etmek zorunda kalan mülteci ve göçmen kadınların salgın öncesinde de güvensiz ortam, ekonomik zorluklar, cinsiyet, dil, din, ırk ayrımcılığı gibi sorunlarla karşı karşıya kaldığı belirtilen şerhte, “Salgınla birlikte, iktidar tarafından şantaj siyasetinin bir parçası olarak görülen göçmenlerin sorunları ve maruz kaldıkları hak ihlalleri farklı bir boyuta ulaşmıştır” değerlendirmesi yapıldı. 
 
Cezasızlık durumu 
 
Özellikle kadına yönelik şiddetin faili iktidar üyesi veya polis, asker gibi kolluk gücü olunca hiçbir biçimde yasal süreç etkili şekilde işletilmediğine dikkat çekilen şerhte, Nadira Kadirova ve İpek Er cinayetleri örnek olarak verildi. Cezasızlık politikasının kadına yönelik şiddeti olağan hale getirdiği belirtilen şerhte, “Cinsiyet eşitsizliğini güçlendiren, patriarkal ve muhafazakâr politikalardan vazgeçmeyen mevcut siyasal iktidar, kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin siyasi sorumlusu ve baş müsebbibidir” ifadelerine yer verildi.
 
‘Eşbaşkanlık iktidarın merkezciliğini dağıtıyor’
 
2006 yılından itibaren HDP’nin geleneğini aldığı siyasi partilerde uygulanan eşbaşkanlık sisteminin 2013 yılında yasal güvenceye kavuşturulduğu belirtilen şerhte, “Eşbaşkanlık merkezileşmenin karşısında inşa edilen kolektif iradenin açığa çıktığı bir sistemdir. Benzer şekilde bu sistem, yalnızca kadınların ve erkeklerin temsilini değil iktidarın merkezciliğini dağıtmak ve tekelciliğe karşı mutabakata dayalı karar almayı yerleştirmeyi amaçlıyor” tanımı getirildi. 
 
‘2021 bütçesi cinsiyet eşitsizliğine çözüm üretmiyor’
 
Toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeleme taleplerinin gün geçtikçe yükselmesine rağmen uluslararası raporların Türkiye’de iki temel eşitsizliğin ciddi boyutlarda yaşandığını ve giderek derinleştiğini ortaya koyduğunun altı çizilen şerhte, “Bunlar gelir ve servet eşitsizliği ile cinsiyet eşitsizliğidir. Çünkü hazırlanan erkekler tarafından eril bir bakış açısıyla hazırlanan Bütçe Kanun Teklifleri kadınların, LGBTİ+’ların emeği, varlığı, talepleri gibi yoksullukları ve ihtiyaçları da görünmezleşmekte ve bu yönlü eşitsizliği artırmaktadır.  Sonuç olarak 2021 bütçesi de tıpkı şimdiye kadar hazırlanan tüm bütçeler gibi cinsiyet eşitsizliğine çözüm üretemeyen bilakis bu eşitsizliğini derinleştiren bir bütçe olarak karşımıza çıkmaktadır” diye belirtildi. 
 
Şerhin devamında şöyle denildi:
 
“Öte taraftan, HDP yalnızca yerleşik cinsiyetçiliği eleştirmiyor ve buna karşı mücadele etmiyor, aynı zamanda kadın özgürlükçü ve toplumsal cinsiyet eşitlikçi bir toplumu inşa etme amaçlı önemli politikalar oluşturuyor. Üstelik kadın özgürlük perspektifini siyaset sahnesinde etkin kılmaya çalışırken eş zamanlı olarak toplumsal ve iktisadi alanda da bu amaçla önemli mekanizmalar oluşuyor. HDP, toplumsal ve siyasal alanın her aşamasına ve kademesine yerleşmiş cinsiyetçiliğin son bulmasının yolunun kadınların politika yapım süreçlerine birer eşit yurttaş olarak dâhil olmasıyla mümkün olduğuna inanıyor. Bu nedenle hükümetlerin siyaseti bu minvalde oluşturmaları ve politika yapım süreçlerine kadınları aktif biçimde dahil etmeleri için çalışmaktadır. Toplumsal cinsiyet özgürlüğü perspektifiyle cinsiyete dayalı eşitsizlik ve ayrımcılığı ortadan kaldırmaya dönük politika ve pratikleri hayata geçiren HDP bu amaçla birçok politika ve mekanizma inşa etmiştir. Eşbaşkanlık sistemi, kadın belediyecilik modeli, parlamento kadın grubu ve toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeleme bu toplumsal cinsiyet eşitlikçi ve kadın özgürlükçü mekanizmaların birkaç tanesidir.
 
Toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeleme 
 
Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Bütçeleme, toplumsal cinsiyet farklılıklarını ve bunun ekonomik, sosyal, siyasal alanda yarattığı eşitliksizleri görmezden gelerek yapılandırılmış bütçelerde, ihtiyacı ve hakkı olan şekilde bütçede yer bulamayan farklı toplumsal ve inanç gruplarını, farklı cinsiyet kimliklerini; kadınları ve LGBTİ’leri gözetecek ve hakkını teslim edecek şekilde bütçe yapma ve uygulama pratiğini ifade eder. 
 
*Eşitleyici kamu hizmetlerinin tasarımı ve uygulanması
 
*İhtiyaçları farklılaşan ve özel politika uygulaması gerektiren nüfus kesimlerinin ihtiyaçlarının karşılanabilmesi
 
*Demokratik, kapsayıcı ve adil bir kalkınmanın sağlanması
 
* Sadece kadınlarla erkekler arasında değil, gruplar arasındaki eşitsizlikleri giderilmesi
 
 * Kadın emeği sömürüsünün önlenmesi ve ev içi emeğin hakkının verilebilmesi
 
 * Bütçe uygulama süreçlerinde eşitsizliğin yeniden üretilmesinin engellemesi
 
*Bütçe gelirlerinin toplanması süreçlerinde eşitsizliğin yeniden nasıl üretildiğini ortaya çıkarılması
 
* Bütçe harcama süreçlerinde eşitsizliğin yeniden nasıl üretildiğini ortaya çıkarılması için toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeleme hayati öneme sahiptir. 
 
Şerhte, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için öneriler ise şöyle sıralandı:
 
Sadece sığınaklara, kadın merkezlerine son derece sınırlı kaynak ayırarak toplumdaki eşitsizliğin sonlanmayacağı çok açıktır. İstihdam, sosyal hizmetler, sağlık, adalet, vergi politikaları ve diğer tüm alanlarla ile ilgili meclis bünyesinde kurulacak daimî bir komisyonda, araştırmacı, akademisyen ve sivil toplum örgütlerinin katılımıyla yapılacak toplumsal cinsiyeti gözeten değerlendirmeler ışığında bütçe şekillendirilmelidir.
 
* Pandemi sürecinde evden çalışmak zorunda olan kadınların ihtiyaçları için kaynak ayrılmalıdır.
 
Pandemi süreci ile birlikte kadın işsizliği, kadın yoksulluğu artarken evden çalışmak zorunda olan kadınlar da birçok ekonomik sorunla karşı karşıya kalmaktadır. Pandemi sebebiyle evden çalışmak zorunda olan kadınların mesai saatleri içerisindeki ihtiyaçlarının işverenler tarafından karşılanması gerekmekte bütçe ve planlamada pandemi koşullarının toplum cinsiyete bağlı olarak kadınları birkaç kat daha fazla etkilediği göz önünde bulundurularak bu eşitsizliğin doğurduğu zararları giderecek önlemler alması gerekmektedir.
 
* Kız çocuklarının eğitimini teşvik eden politikalarının olmalı ve bunun için özel bütçe ayrılmalıdır.
 
2021 merkezi bütçesindeki en büyük paylardan biri eğitime ayrılmıştır. Ancak eğitime ayrılan bu bütçede kız çocuklarının eğitime katılımı, cinsiyet eşitlikçi bir eğitim modelinin uygulamaya konması için ayrıca kaynak ayrılması gerekmektedir. Kız çocuklarına ayrılan payın artırılması, kamu kreşlerinin açılması, bakım hizmetlerinin kamusal olarak karşılanması gerekmektedir. Kadın eğitim emekçileri için eğitim de yükselme de bir eşitlik talebidir. Eğitimde özelleştirme politikaları ve güvencesiz çalıştırma daha çok kadınlara ve kız çocuklarına zarar vermektedir. İmam hatipleştirme, 4+4 sistemi de yine çoğunlukla kız çocuklarının sömürülmesine yol açmaktadır. 
 
* Bakanlıkların ve bağlı teşkilatların cari transfer giderleri toplumsal cinsiyet eşitliğini gözetecek şekilde yeniden düzenlenmelidir.
 
Cari transferler, devletin kişilere ya da kurumlara karşılık beklemeden yaptığı her türlü nakdi ve ayni yardımları kapsamaktadır. Ancak bütçe tekliflerinde bakanlıkların ve bağlı teşkilatların bütçelerinde cari transfere ayrılan giderlerin nerelere ve hangi saiklerle harcandığı görülememektedir. Sayıştay raporları uygunluk bildirse de özellikle Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na ait rapor kalemlerinde çelişkiler mevcuttur. Toplumsal cinsiyeti gözeten bütçeleme, tüm bu harcama kalemlerinin gerekçelerinin, bu desteklerden hangi kesimlerin ne ölçüde faydalandığının açıkça paylaşılmasını yani şeffaflığı gerektirmektedir.
 
* ‘Ekmeği kazanan erkek’ etrafında örülmüş sosyal güvence çerçevesine son verilmeli, cinsiyet eşitliğinin sağlanması için kadınlar lehine sosyal güvenlik reformu yapılmalıdır.
 
*   Kadın tutsaklara yönelik yeterli ödeneğin olduğu bir bütçe düzenlemesi yapılmalıdır.
 
Cezaevlerinde kalan binlerce kadın bugün en temel ihtiyaçlarını karşılayacak ekonomik kaynağa dahi sahip değilken cezaevleri de bu ihtiyaçları karşılayacak bütçelerinin olmadığını iddia etmektedir. 
 
* Vergi sistemi toplumsal cinsiyet eşitliğini gözetecek şekilde gözden geçirilmelidir.
 
Özelleştirme politikaları ve güvencesiz çalıştırmadan kaynaklı kadınların yaşadığı mağduriyetlere her gün bir yenisi eklenmektedir. Güvenceli kadın istihdamının arttırılmasına dönük teşvik politikalarının uygulanması için özel bir bütçe kaleminin oluşturulması gerekmektedir. 
 
* Sosyal yardım değil, sosyal hak temelinde bütçeleme yapılmalıdır.
 
Sosyal güvence, sosyal haklar üzerinden değil sosyal yardımlar üzerinden temellendirilmektedir. Oysa sosyal güvence sosyal haklar temelinde kurulmalı ve sosyal yardımlar sosyal güvenlik sisteminin gelişkin olduğu ülkelerdeki gibi bir destekleyici mekanizma olarak görülmelidir.
 
* Toplumsal cinsiyet kavramı istihdam belgelerine hakkı verilerek ve içi doldurularak geri eklenmelidir.
 
* ‘Aileyi’ sağlamlaştırmak adına Diyanete verilen kaynaklar Toplumsal Cinsiyet eşitliği ve kadınların vatandaşlık haklarını kullanabilmesi için yeniden planlanmalıdır.”
 
Şerhin sonucunda toplumsal cinsiyette duyarlı bütçenin hem merkezi hem de yerel yönetimleri bütçesinin oluşturulması sürecinde kadınlar başta olmak üzere farklı kültür, inanç ve cinsiyet kimliklerinin en üst düzeyde eşit katılımı sağlamak amacıyla hayati öneme sahip olduğuna dikkat çekildi.
 
‘HDP tüm yönetimlerde cinsiyete duyarlı bütçelemede ısrarcı’
 
HDP’nin toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeleme modeliyle girdiği bütün seçimlerde büyük bir başarı elde ettiğine dikkat çekilen şerhin sonuç kısmında, şu ifadeler yer aldı: “ 31 Mart 2019 yerel yönetimlerinde bu konuda halkın rızasını ve onayını almıştır. Kadın belediyeciliğimin kayyım atamalarına gerekçe yapılması ataerkil siyasal iktidarın hem kadın kazanımlarına hem de toplumun iradesine yaptığı bir saldırı olmuştur. Bu nedenle kayyım atamaları, kadınlar tarafından toplumsal cinsiyet eşitliğine ilişkin toplumda artan farkındalığa ve bu alandaki dönüşüme yapılan bir müdahale olarak kabul edilmektedir. Ancak HDP tüm bu müdahalelere rağmen hem parlamentoda hem de yerel yönetimlerde toplumsal cinsiyette duyarlı bütçelemede ısrarcı olduğunu ve bu sistemi savunduğunu bütün söylem ve pratikleriyle ortaya koymaya devam etmektedir.”