Ebru Günay iktidara seslendi: Ülkenin başına daha fazla bela olmayın

  • 12:46 20 Kasım 2020
  • Siyaset
ANKARA - Haftalık güncel gelişmeleri değerlendiren HDP Sözcüsü Ebru Günay, iktidarın hukuk reformu söylemlerini, pandemi ve ekonomi politikalarını eleştirerek, iktidara “Kürt sorunu demokratik bir temelde çözülmeden hiçbir reform siyaseti başarıya ulaşamaz. Yapacakları en hayırlı iş bir an önce istifa edip ülkenin başına daha fazla bela olmaktan vazgeçmektir” diye seslendi. 
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ebru Günay, partisinin genel merkezinde düzenlenen haftalık olağan basın toplantısında güncel gelişmeleri değerlendirdi.
 
‘Hukuku katlediyorsunuz’
 
İktidarın hukuk reformu, adalet gibi kavramların kullanmaya başlayınca ardından büyük hukuksuzlukları barındıran kararlar ve uygulamalar ortaya koyduğunu söyleyen Ebru, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen bir soruşturma kapsamında bu sabah evleri basılarak gözaltına alınan avukatlara dikkat çekti ve bu durumu eleştirdi.  Ebru, “Bu avukatlar her gün, her saat adliye koridorlarında dava takip eden, gözaltı kararı veren savcıların gözüne bakan bir pozisyonda iken, ifadeye çağırmayıp gece yarısı evlerinin basılması ne demek? Bu örnek yargının ne kadar keyfi hale geldiğini, ne kadar sopaya dönüştürüldüğünü somut olarak gösteriyor. Adalet Bakanlığı’na buradan duyuruyoruz: Reform ve adaletten söz edip toplumu kandırmaktan vazgeçin. Adaleti, hukuku katlediyorsunuz her gün. İşi, hukuksuzluğa uğrayan insanlara yardım etmek ve esas olarak da adaleti sağlamak olan avukatları derhal serbest bırakın” dedi.
 
‘Sizden öncekiler gibi tetikçi olarak yargılanacaksınız’
 
“İktidarın hukuksuzluklarına ve zorba uygulamalarına toplumda rıza üretmek adına hak savunucuların, muhaliflerin alıkonulmasana ‘terör operasyonu’ diyerek son dakika servis ediyorlar” diyerek yandaş medyanın yaptığı haberlere tepki gösteren Ebru, “Siz de aynı sizden öncekiler gibi tetikçi olarak yargılanacaksınız” ifadelerini kullanarak medyanın bu haberlerle faşizme su taşıdığını söyledi. Ebru, “Neyse ki özgür kalmaya kararlı basın var ve halkımıza gerçekleri duyurmaya devam ediyor” diye ekledi. 
 
‘Yolun sonuna geldiler’
 
AKP-MHP iktidarının yaşadığı ve tüm ülkeye yaşattığı çoklu krizin derinleştiğini söyleyen Ebru, iktidarın ülkeyi artık yönetemez hale geldiği görüşünü tekrarladı. İktidarın son yıllarda uyguladığı yanlış politikalarla ülkeyi uçurumun eşiğine getirdiğini vurgulayan Ebru, “Savaş harcamalarından tutalım da israf ekonomisine kadar, ülkeyi soyup soğana çeviren yandaş müteahhitlere kadar iktidarın yol açtığı kriz derin ve yapısaldır. Bu kriz Berat Albayrak’ın istifasıyla ayyuka çıkmıştır. Bu iktidar şahlanışta değil, bataklıktadır. Reformda değil aldatmacadadır. Kaçınılmaz son, iktidarı beklemektedir. Halkla inatlaşan, Saray’ın zenginliğinden başka bir şeyi düşünmeyenler, artık yolun sonuna geldiler” diye belirtti. 
 
‘O kararla reform siyaseti bitti’
 
İktidarın kendi bekasının derdine düştüğünü ve şimdi de reform adı altında birtakım düzenlemelere gittiğini söyleyen Ebru, 18 yıllık AKP iktidarının bunun sayısız örnekleriyle dolu olduğunu ifade etti. Ebru, “Hepimizin gözü önünde Kemal Kurkut’u öldüren polis için beraat kararı verildi. O kararla iktidarın reform siyaseti bitti. İktidar ‘Geçmişimizin hiçbir döneminde, tıpkı bugünkü gibi, zulüm yoktur, zulme uğrayan görülmemiştir’ dediği gün, Diyarbakır'da bir mahkeme, herkesin gözü önünde işlenen bir cinayet için beraat kararı verdi. Zulme uğramamayı Kemal’in ailesine de anlatabilecek mi bu iktidar?” sorusunu yöneltti. 
 
‘En hayırlı iş istifa etmeleri’
 
“Günahlarınızın faturasını bizler ödemeyeceğiz” diyerek iktidara seslenen Ebru, bu krizin Saray krizi olduğuna işaret etti. Ebru, “Toplumun sahte reform söylentilerine karnı tok. Hem içeride hem dışarıda Kürt anasını görmesin diye savaşı körükleyenler reform yapamazlar. Kürt sorunu demokratik bir temelde çözülmeden hiçbir reform siyaseti başarıya ulaşamaz. Yapacakları en hayırlı iş bir an önce istifa edip ülkenin başına daha fazla bela olmaktan vazgeçmektir” dedi. 
 
‘Reform dediğiniz şey koca bir yalan’
 
İktidarın reform söylemlerine sert tepki gösteren Ebru, geçtiğimiz günlerde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, mafya Alaattin Çakıcı tarafından tehdit edilmesine de değindi. Ebru konuya ilişkin, “Bu mafya artığına kim sahip çıktı? Reform yapacağını söyleyen iktidarın ortağı. Hukukta ve demokraside reform dediğiniz şeyin koca bir yalandan ibaret olduğunu bu halk görüyor. Demokrasi ve hukuk mücadelesi veren partimize yönelik işlediğiniz suçlar demokrasiye yaklaşımınızı ortaya koymuştur” şeklinde konuştu.
 
’25 Kasım’da sokaklardayız’
 
Cezasızlık politikalarının kadına yönelik işlenen suçlarda da yaygın biçimde yürürlükte olduğunu vurgulayan Ebru, İçişleri Bakanlığının kadın katliamlarının azaldığını duyurduğunu, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün de  "Bırakın adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun. Yargı konjonktüre, birilerinin dediğine bakmaz. Anayasa'ya bakar" sözlerini hatırlatarak, “Bunu dediği hafta olan Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele haftasında, 72 yaşındaki kadının boğazını keserek katleden ve müebbetle yargılanan sanıklar tahliye edildi. Yapılan itiraz üzerine yeniden tutuklama yapıldı. Ancak kamuoyunda tepkiler yükselmezse bu sanıklar tutuklanmayacaktı. Kadınların ortak mücadelesini, dayanışmasını ve kadın ittifakını büyüterek her türlü devlet ve erkek şiddetine karşı bu 25 Kasım’da da sokaklarda ve meydanlardayız” ifadelerini kullandı.
 
‘Önlem alıyormuş gibi yapmak daha büyük sorunlara yol açtı’
 
Pandemi gündeminin, halen ülkenin en önemli ve yakıcı gündemi olmayı sürdürdüğünü belirten Ebru, “Sağlık Bakanlığının yalan yanlış verilerine göre bile günlük ölüm sayısının 100’ün üzerine çıktığı koşullarda iktidar dalga geçer gibi yasaklar getirdiğini duyurdu. Alınan yasaklama kararlarının tek bir amacı vardır; halkın tepkisini azaltmak, kendi üzerinden sorumluluğu atarak salgının tüm yükünü halkın sırtına yüklemek. Hafta sonları akşam 20.00 ile sabah 10.00 arası aldıkları sokağa çıkma yasağı kararı bunun en net göstergesidir” sözleri ile iktidarın, pandemi politikasını eleştirdi. 
 
‘Sağlık emekçilerini tükettiler’
 
AKP-MHP iktidarının sermayenin çıkarlarını koruyan kendi bekasını önceleyen tutumunun can kayıplarını arttırdığını ve sağlık emekçilerini tükettiğine dikkat çeken Ebru, “Sağlık çalışanları nöbetle birlikte 36 saat çalışıyor. Koruyucu tedbirler yeterli düzeyde değil. Salgınla mücadele etmek zorunda kalan sağlık çalışanları, ağır bir viral yükle hastalığı çok daha ağır geçiriyorlar, yaşamlarını yitiriyorlar. Dünyada yapılan çalışmalarda sağlık çalışanlarının pandemiden 4.14 kat daha fazla etkilendiği kanıtlandı. Covid-19, 130 ülkede meslek hastalığı olarak kabul edildi ve uygulamaya geçildi. Eğer salgınla mücadele etmek gibi bir derdi varsa iktidarın, öncelikle sağlık emekçilerini korumalı ve sağlık emekçilerinin Covid-19’un meslek hastalığı olarak tanınması talebini kabul etmelidir” ifadelerine yer verdi.
 
‘Faşizm ve teklikten hep birlikte kurtulacağız’
 
İktidarın ekonomi politikalarına da dikkat çeken Ebru, “Ekonomiyi ve buna bağlı olarak Türkiye’yi iflasa götüren politikaların sokakta ve anketlerde AKP’nin yüzüne bir tokat gibi çarpınca şimdi her alanda reform yapmaya, rasyonel olmaya karar verdiler. Öncelikle şunu net bir şekilde belirtmek isteriz; Türkiye halklarının karşısına çıkıp israfın, rantın, talanın, yolsuzluğun itirafını açıklamadan ve hesap vermeden tek elden politika değişimine karar vermek sizin haddinize değildir. Biz bu tablonun kader olmadığını biliyoruz. İşsizlik, yoksulluk ve açlıktan, faşizm ve teklikten hep birlikte kurtulacağız” diye konuştu.
 
‘Tarihi mekanların talanını durdurun’
 
Türkiye’nin kontrolündeki Kuzey ve Doğu Suriye topraklarında cihatçı grupların eliyle yapılan hak gasplarına da değinen Ebru, devamla şunları söyledi: “Sivillere yönelik suç makinesine dönen bu gruplar, kadınlara, çocuklara işkence etmekten tutalım, doğal kaynakların talanına kadar birçok suç ile gündeme geldiler. Şimdi de tarihi mekanları yağmalama ve talan etme ile gündeme gelmeye başladılar. TSK’nın destek verdiği cihatçı gruplar Girê Spî Kantonundaki tarihi mekanları hedef alarak buraları talan ediyor. Yerel kaynakların aktarımına göre binlerce yıllık geçmişe sahip olan Til Dehlîz, Til Sehlan, Sebî Ebyed ve Faw höyükleri, şimdiye kadar işgalci gruplar tarafından talan edilen tarihi mekanlardan sadece birkaçı. İktidara çağırımızdır; kendi denetiminizdeki bu alanlarda insanlığın ortak değeri olan tarihi mekanların talanını durdurun. İnsanlığa karşı suç işleyen bu grupları desteklemekten vazgeçin ve Kuzey Suriye halklarının kendi topraklarına dönmelerinin önünde engel olmaktan çıkın. Aksi takdirde orada işlenen her suçun ortağı olmaktan kurtulamayacaksınız.”