‘Cezaevlerindeki çocuklar tehdit ediliyor’

  • 13:24 19 Kasım 2020
  • Siyaset
 
ANKARA - 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü dolayısıyla açıklama yapan CHP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, “bilgi vermekten korktuğunu, bu konuda infaz koruma memurları tarafından tehdit edildiklerini” dile getirdi.
 
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve  Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca, CHP İnsan Hakları Çalışma Grubu üyeleriyle birlikte parti Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısında konuşan Gülizar, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü dolayısıyla salgın döneminde cezaevlerinde artan çocuk hakkı ihlallerini görünür kılmak istediklerini kaydetti.
 
CHP İnsan Hakları Çalışma Grubu’nun, Çocuk Ceza ve İnfaz Kurumları ile Çocuk Eğitim Evleri’ni ziyaret etmek için Adalet Bakanlığı’na resmi başvuru yaparak izin talebinde bulunduğunu aktaran Gülizar, pandemi gerekçe gösterilerek pek çok kurumda çocuklarla görüşme sağlanamadığına işaret etti. Gülizar, kapalı kurumlardaki çocuklar için temaslarının süreceğini söyledi.
 
‘Kapalı kurumlarda neler yaşandığını öğrenemiyoruz’
 
Türkiye’de 7 Çocuk ve Gençlik Kapalı Ceza ve İnfaz Kurumu, 4 Çocuk Eğitim Evi bulunduğuna dikkati çeken Gülizar, salgın döneminde birçok duruşmanın yapılamadığını ve infaz kurumlarına ziyaretlerin kısıtlandığını ifade etti. “Bağımsız izleme ve denetim mekanizmaları çalıştırılmadığı için ne alanda çalışan çocuk hakları örgütleri ne de bizler Covid-19 salgını gerekçesiyle ‘kapalı kurumlar’da neler yaşandığını, salgından çocukların nasıl etkilendiğini, hangi ihlallerin meydana geldiğini ne yazık ki öğrenemiyoruz” diyen Gülizar, çocukların yaşadıkları hak ihlallerinden haberdar olamadıkları için çözüme de katkı sunamadıklarını belirtti. 
 
‘Bazı kurumlarda çocuk doktoru yok’
 
Cezaevi ve eğitim evlerinde kalan çocuklar tarafından kendilerine yapılan başvurulardaki hak ihlallerine vurgu yapan Gülizar, “Çocuklara tutuklandıkları anda yeterli bilgi verilmediği, tutukluluk süresince eğitimden yararlanamadıkları, su ve beslenmenin yetersiz olduğu ve eğitim desteği alabilecekleri televizyonun kendileri tarafından alınması gerekliliği, okur yazar olmayan çocukların bulunduğu, zorunlu eğitime rağmen kanunla ihtilafa düşmeden önce eğitim sistemine hiç dahil olmamış çocukların olduğu, ülke çapında sınavlara katılım hakkında yeterli bilgilerinin olmadığı ve/veya katılım imkanının olmadığı, bazı kurumlarda çocuk doktorunun ve psikiyatrın bulunmadığı, hükümlü olmalarına rağmen eğitim evine nakil yapılmama durumu ya da disiplin yaptırımı olarak kapalıya geri gönderilme durumunun ceza olarak kullanıldığı tespit edildi” şeklinde, gözlemlerini paylaştı.
 
‘Çocuklar tehdit ediliyor’
 
Çocukların cezaevi koşulları hakkında bilgi vermekten korktuğunu, bu konuda infaz koruma memurları tarafından tehdit edildiklerini paylaşan Gülizar, şunları söyledi: “İnfaz kurumlarındaki çocukların büyük kısmı yoksulluk içindedir. Pandemi öncesinde dahi kurum içerisindeki ihtiyaçlarını karşılamak için ailelerinden harçlık alamayan çocuklar bulunmaktadır. Pandemi sürecinde işsizliğin ve yoksulluğun artmış olması kapalı kurumlardaki çocukların ailelerinden maddi destek görmelerini güçleştirmiştir. Ailelerinden harçlık alamayan çocuklar infaz kurumlarında temiz içme suyu, ek gıda ve ek hijyen malzemelerine erişememektedir. Bu çocuklara ayni nakdi yardım sağlanmalı, hijyen malzemeleri, gıda ürünleri ve temiz içme suyu ücretsiz olarak tedarik edilmelidir. Türkiye’de ceza infaz kurumlarının çocuk suçluluğunu önlemeye hizmet etmediği, kapatılma deneyimi olan çocuklarda suç işleme davranışının tekrar ettiği bilinmektedir. Kurum içinde çocukların tahliye sonrasında toplum içine dönüşlerinin kalıcı ve olumlu sonuçlarının olması ve çocuğun topluma en iyi şekilde uyum sağlayabilmesi amaçlarına uygun hizmetler sunulmalı; inceleme ve planlama süreçleri kapsamlı olarak ele alınmalıdır.”
 
Gülizar, taleplerini şöyle sıraladı:
 
“* 2016 yılından beri ısrarla vurguladığımız Çocuğun İnsan Haklarına Dayalı Ulusal Çocuk Politikası oluşturulmalıdır.
 
*  Adalet Bakanlığı; stratejik planı gereği çocuk hakları ve insan hakları örgütleriyle ilişkilerini arttırmalı, hak ihlallerinin ve cezasızlığın önlenmesi konusunda politika belirlemelidir.
 
* Çocuk ve Gençlik İnfaz Kanunu sivil toplum örgütleri, bağımsız araştırmacılar, meslek odaları, akademisyenler ve çocukların görüşleriyle oluşturulmalı ve yürürlüğe girmelidir.
 
* Pandemi süreciyle sınırlanan ya da tamamen kaldırılan avukat aile görüşleri, telefon hakkı, avlu ve ortak alan kullanımı, kurslar da dahil olmak üzere eğitim hakkı gibi en temel haklara ilişkin kısıtlamalar, başta statüleri gereği çocuk mahpuslar olmak üzere gerekli tedbirler alınarak temin edilmelidir.”