Pervin Buldan: Kürt sorunu bu ülkenin en büyük sorunudur

  • 14:55 24 Ağustos 2020
  • Siyaset
BURSA - Bursa’da halk buluşmasında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, "Kürt sorunu bu ülkenin en büyük sorunudur, çözüm yollu bellidir, çözümü vardır" dedi.  
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, 1 Haziran’da başlattıkları “Demokratik Mücadele Programı”nın 3'üncü aşaması kapsamında Bursa’da düzenlenen halk buluşmasına katıldı. Yıldırım ilçesine bağlı Yavuz Selim Mahallesi Pazar Alanı’nda gerçekleştirilen buluşmaya, HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, milletvekilleri, MYK ve PM üyeleri, Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABF) Onursal Başkanı ve eski milletvekili Turgut Öker, çok sayıda sivil toplum örgütü temsilcisi ve yüzlerce yurttaş katıldı.
 
HDP bayrakları ile süslenen alana “Savaşa karşı barış tecride karşı özgürlük”, “Kayyım darbedir, irademe dokunma”, “Ji bo tekoşîna civakî û sîyaseta demokratik piştevanîyê xurt bikin” ve “İradeya xwe xwedî derkevin” pankartları asıldı. Alana giren Pervin, yurttaşlar tarafından slogan ve alkışlarla karşılandı.
 
‘Yaşananlar kader değil’
 
Pervin burada yaptığı konuşmada, bu kadar saldırının olduğu ortamda ve pandemiye rağmen çok sayıda kişinin buluşmaya katılmasının büyük bedellerin, mücadelenin ve HDP’ye olan bağlılığın bir sonucu olduğunu söyledi. Koronavirüsten dolayı yaşamını yitirenlere başsağlığı dileyen Pervin, Giresun’da yaşanan sel felaketinde de yaşamını yitirenlere başsağlığı, yaralılara da acil şifalar diledi. Pervin şöyle konuştu: “9 insan yaşamını yitirdi ve halen kayıp olan insanlar var. Başta Giresun olmak üzere Karadeniz halkına geçmiş olsun diyoruz. Yaşananlar kader değil, iktidarın rantçı politikalarının sonucu olduğunu hepimiz biliyoruz. Çevreye düşmanlığın, doğaya düşmanlığın sonucu olduğunu biliyoruz. Bu iktidarın her alanda düşmanlığını gördük. Yaşanan aynı zamanda çevre ve doğa düşmanlığıdır. Bu, iktidarın Karadeniz halkına yaşattıklarının sonucudur.”
 
‘Çözüm yollarını ortaya koyduk’
 
Bu yola kongreyle çıktıklarını anımsatan Pervin, “Kongre sonrasında halk buluşmaları ve tematik buluşmalarla, açıkladığımız tutum belgemizle milyonlarca insanla bir araya geldik. Pandemi koşullarında, kısıtlı koşullarda, hastalığın yaygınlaşmasıyla birlikte ulaşabildiğimiz kadar insanla bir araya geldik. Türkiye’nin önemli meselelerini masaya yatırdık, çözüm yollarını konuştuk. Bu meselelerle halkımızla diyaloğa geçtik, önerilerini aldık. 1 Haziran'da İstanbul’da açıkladığımız tutum belgesi aslında tam anlamıyla Türkiye’nin yaşadığı krizlerin, sıkıntıların nasıl çözüleceğine dair bir yol gösteriyor. Bu deklarasyonda Türkiye'de yaşananları 9 ana başlık altında esas meseleleri bir bir kaleme aldık ve çözüm yollarını ortaya koyduk” sözlerine yer verdi.  
 
‘Türkiye toplumu yeni bir anayasa istiyor’
 
Türkiye’de yaşanan sorunların her kesim tarafından bilinmesine rağmen çözüme kavuşturulamadığını kaydeden Pervin şunları söyledi: “Nedir bu meseleler? Türkiye’deki başta Anayasa meselesi, yani 12 Eylül’de yazılan bir anayasayla Türkiye’nin yönetiliyor olması, Türkiye’ye yapılan en büyük haksızlıklardan bir tanesidir. Türkiye toplumu artık yeni bir anayasa istiyor. Türkiye toplumu eski anayasayla yönetilmek istemiyor. Yürürlükte olan anayasa halkların bir arada yaşamasına, kimliklerin, inançların özgür bir şekilde kendini yaşamasına engeldir. Çoğulcu, özgün bütün kimliklerin inançların, kadınların gençlerin kendilerini güvende hissedeceği bir anayasaya acil ihtiyaç vardır.”
 
‘İktidarın anlayışı özgürlüklere açık değil’
 
Ancak ülkeyi yönetenlerin halen eski anayasada direttiğini dile getiren Pervin, “Çünkü sadece onların işine yarıyor. Onlar da biliyor ki herkes, her halk, her inanç, her kültür kendisini güvende hissedecek ve Türkiye kendi zenginliği ve çoğulcu yapısıyla kendini güvende hissedecek. Bu iktidarın anlayışı özgürlüklere açık değil. Bu iktidar anlayışı farklı kültürleri ve zenginlikleri yaşatacak anlayışta değil” diye belirtti. 
 
Yaşanan sorunların temelinde Kürt sorununun çözümsüzlüğündeki ısrar olduğuna işaret eden Pervin, “Türkiye’nin hatta dünyanın en önemli sorunlarından biridir. Kürt sorununun çözümsüzlüğünden kaynaklanan krizin, kaosun yaşandığını biliyoruz. Kürt sorunu bu ülkenin en büyük sorunudur, çözüm yollu bellidir, çözümü vardır. Bu ülkeyi yönetenler hep aynı yöntemlerle, hep güvenlikçi politikalarla halkların dilini ve kimliğini inkarla, siyaset kanallarını daraltmakla çözmeye çalışıyorlar” dedi.
 
Herkesi şimdi bir Kürt sorununu çözme sevdası tuttuğunu kaydeden Pervin, “Geçmişte çözmek isteyenler sadece kendileri çözüldü. Çünkü meselenin ana kaynağına bir türlü inmediler. Bu sorunun gerçek ismini bir türlü telaffuz etmediler. Kürt sorununu çözemedikleri için kendileri çözülüp gittiler. Tıpkı AKP gibi. AKP çözmediği ve çözemediği gibi son demlerini yaşıyor. İlk sandıkla birlikte tarihin çöp sepetine gidecek bir iktidarla karşı karşıyayız” diye konuştu.
 
'Bu tutumu ne Kürtler ne de Türkiye halkları kabul eder'
 
Bazı partilerin Kürt sorununa ilişkin açıklamalarını hayretle izlediklerini söyleyen Pervin devamında şunları kaydetti: “Bir dönem bu ülkede başbakanlık yapan, iktidardayken faşizmi, baskıyı, şiddeti gündeminden eksik etmeyen, Şırnak’tan Hakkari’ye, Mardin’e birçok insanın katledilmesine göz yuman, o zaman başbakan olan; şimdi yeni parti kuranların Kürt sorununu çözmek için rapor hazırladıklarını, bu raporları gidip Kürt illerinde, Kürdistan’da açıklama gereği duyuyorlar. Katliamlara ortak olanlar, bu faşizmi uygulayanlar şimdi Kürt halkının oyunu nasıl alırım arayışına girdiler. Kusura bakmasınlar Kürtlerin oyu satılık değil. Kürtlerin karnı sizin yalan dolanlarınıza toktur. Yeri geldiğinde inkar edeceksin, yeri geldiğinde siyaseti var edeceksin, yeri geldiğinde siyasetçileri cezaevlerine göndereceksin, yeri geldiğinde kayyım atayacaksın, buna ses çıkarmayacaksın, bir halkın temsilcilerini cezaevlerinde rehine olarak tutacaksın, bundan hiçbir şekilde söz söylemeyeceksin, Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, İdris Baluken, Sebahat Tuncel, Gülten Kışanak ve ismini sayamadığım onlarca arkadaşımız cezaevindeyken tek kelime etmeyeceksin, ülkeyi kayyımlarla yönetenlere tek kelime sözün olmayacak, ülkeyi tecrit ülkesi haline getirenlere hiçbir sözünüz olmayacak, sonra kalkıp Kürt sorunundan bahsedeceksiniz. Sonra gidip Kürt illerinde siyaseti başlatmanın yollarını arayacaksınız, bu yaşananlara itiraz etmeyeceksiniz. Böyle bir tutumu ne Kürtler ne Türkiye halkları kabul eder.” 
 
'Yaşanan krizler hem ekonomik hem de sosyal'
 
Krizlerin sadece Kürtleri değil tüm Türkiye’yi etkilediğini ifade eden Pervin, “Bütün bu yaşananlar ve krizlerin altında bu ülkeyi yönetenlerin yaklaşımı var. Kürt sorunu sadece Hakkari'nin, Diyarbakır'ın sorunu değildir. Kürt sorunu aynı zamanda Bursa’nın ve Bursalının da sorunudur. Aynı zamanda Balıkesirlinin, İzmirlinin, Egelinin, Karadenizlinin bir meselesidir. Çünkü yaşanan krizler hem ekonomik hem sosyal. Krizler sadece HDP'yi ve Kürtleri etkileyen krizler değildir. Türkiye'nin batısından Ege’sine Karadeniz’ine yaşayan halkları; Çerkesleri, Alevileri, Arapları, Türkleri ne kadar ilgilendiriyorsa, Kürdistan’da da Kürtleri ve orada yaşayan insanları da ilgilendiriyor. Eğer Türkiye toplumu, 'biz bu ülkede kardeşiz, birlikte yaşıyoruz' diyorsa işte o zaman Kürt’ün yaşadıklarına, inkar politikası altında yaşadıkları zulme karşı mutlaka söyleyeceği bir sözü olmalıdır. Bu ülke hepimizin ülkesi, hepimiz birlikte yaşıyoruz. Türk’ü, Kürt’ü, Arap’ı, Alevi’si ile kadını, genciyle hepimiz birlikte yaşıyorsak, bu sorunlara hep birlikte karşı çıkmak durumundayız” şeklinde konuştu. 
 
'Bu ülkeye hizmette bulunmadılar'
 
Türkiye’nin bir tecrit ülkesi haline getirildiğini belirten Pervin şunları dile getirdi: “Tecrit sadece İmralı Cezaevi’nde Sayın Öcalan'a uygulanmıyor. İmralı şahsında Türkiye halklarına uygulanıyor. Türkiye halkları her haliyle bir tecrit yaşıyor. Adaletin, hukukun, demokrasinin olmadığı bir ülkede kimse kendini özgür hissetmiyor, kimse geleceğine güvenceyle bakmıyor. İşte bunlar AKP iktidarının 18 yıldır Türkiye halklarına vermiş olduğu anlayışın ürünüdür. Bu ülkeye hizmette bulunmadılar. Kimseye faydaları olmayan, kendi geleceklerini garanti altına almaya çalışan, iktidarlarını kurtarmaya çalışan AKP hükümeti, yeni yeni müjdeler vererek,  Türkiye halklarını kandırmaya çalışıyor.  Yeniden iktidarını kurmaya çalışan bir anlayış haline geldiler. Ayasofya'yı yeniden ibadete açtılar ama herkes biliyor ki altında başka hesaplar var. Bu onların iktidarını kurtarmaya yetmiyor. Şimdi de ‘Karadeniz'de gaz bulduk’ müjdesi verdiler. İktidarlarını artık yedi kat yerin dibinde aramaya çalışıyorlar. Çünkü yeryüzünde insanların yüzüne bakacak yüzleri kalmadı."
 
Bütün bunları dile getirdikleri için AKP’nin hedefinde olan tek partinin HDP olduğuna dikkat çeken Pervin, “Ne yaparlarsa yapsınlar HDP’nin büyümesini, genişlemesini, bu ülkeyi yönetmeye dair başlattığı yürüyüşü asla ve asla engelleyemeyecekler” diyerek konuşmasını sonlandırdı.
 
Halk buluşması müzik şöleniyle son buldu.