Pervin Buldan Doğubeyazıt’tan seslendi: Barışa ihtiyacımız var

  • 17:14 21 Ağustos 2020
  • Siyaset
AĞRI - Partisinin başlatmış olduğu “Demokratik Mücadele Programı” kapsamında Doğubeyazıt halkıyla buluşan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, hükümetin çatışma ortamına sürükleyen politikalarını eleştirdi. Pervin, “Bu ülkenin toplumsal barışa, demokrasi ve özgürlüklere ihtiyacı var. Bu ülkeyi yönetenler milyonlarca insan açlığa, sefalete maruz bıraktılar” dedi. 
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) başlatmış oldukları “Demokrasi Mücadelesi Programı” 3’üncü aşaması kapsamında Eş Genel Başkan Pervin Buldan’ın katılımıyla Doğubayazıt’ta bulunan (Bazîdî) Lalezade Parkı’nda halkla bir araya geldi. Halkın yoğun ilgi gösterdiği buluşmada Pervin Buldan kitleye seslendi. 
 
‘Savaşlara karşı çıkıyor, barışı savunuyoruz’
 
“Demokratik Mücadele Programı”nın 3'üncü aşamasının startını, kayyımların belediyelere atandığı tarih olan 19 Ağustos'a denk getirdiklerini belirterek konuşmasına başlayan Pervin, "Kayyumlara karşı tepkimizi ortaya koymak, itirazımızı bir kez daha ortaya koymak için 19 Ağustos'u seçtik. Bugün burada da halk buluşmasıyla da 1 Eylül tarihine kadar çeşitli kentlerde, Doğubayazıt'ta, Muş'ta hem bölgede hem de Türkiye'nin batısında halk buluşmalarıyla 1 Eylül Dünya Barış Günü'ne gideceğiz. Biz de 3'üncü aşamayı ‘Savaşa karşı barışı, tecride karşı özgürlüğü’ istediğimizi ifade eden bir şiarla hazırlıklarımızı yapıyoruz. Bu ülkede en fazla savaşlardan, çatışmalardan ve ölümlerden zarar gören, mağduriyet yaşan ve halkın bugün yaşadığı tüm krizlerin ana nedeni olan bu savaşlara karşı çıktığımızı ifade etmekle başlayan bu yolculuk önemli bir yolculuktur. Savaşa karşı çıkmak büyük bir erdemliktir. Biz savaşlara karşı çıkıyoruz çünkü biz barışı savunuyoruz" dedi.  
 
‘Ülkenin toplumsal barışa ihtiyacı var’
 
Tüm iktidarların ülkede süren çatışma süreçlerinde rolü olduğunu belirten Pervin, "Barış bu topraklara gelene kadar, savaşların son bulduğu, çatışmaların yaşanmadığı, insanların yaşamlarını yitirmediği, ölümlerin olmadığı, annelerin yüreğinin yanmadığı, annelerin gözyaşı dökmediği bir ülke yaratmak ve bu havayı, atmosferi bu ülkeye yaşatmak bizlerin asli görevlerinden biridir. Siyasetin, siyaset için yola çıkanların da ana görevi budur. İnsanı yaşatmak, insan değerlerine saygı duymak, insan haklarını savunmak siyasetin bir gereğidir. Ancak bu ülkeyi yönetenler insan haklarından tutalım, insan yaşamını hiçe sayan, savaşları ön plana koyan, çatışma süreçlerine destek veren ve insanlarımızın yaşamlarının yitirmesine sebep olan yol ve yöntemleri tercih ediyorlar. Bu anlayışla, bu zihniyetle bu ülkeyi yönetenler şimdiye kadar hiçbir şey elde etmediler. Bu ülkeyi geçmişten bugüne kadar yönetenler herkesin bu ülkeye, bu ülkede yaşananlara, çatışmalı süreçlerde payının olduğunu herkes biliyor. Ancak biz geçmişten beri tüm geleneklerimizle, göreneklerimizle siyasi mücadelenin başında şuana kadar her zaman barışı, insan hakları ve demokrasiyi ve bunu esas aldık. 1 Eylül tarihine giderken bir kez daha ifade ediyoruz; bu ülkenin barışa, toplumsal barışa, demokrasi, özgürlüklere ihtiyacı var. Biz bu yürüyüşümüzü bir tutum belgesiyle tüm Türkiye kamuoyuna ilan ettik" şeklinde konuştu. 
 
‘Bu ülkeyi yönetenler milyonlarca insanı açlığa, sefalete maruz bıraktılar’
 
Ülkenin yaşadığı tüm krizlerin, usulsüzlüklerin ve sıkıntıların giderilmesi için başlattıkları bu yürüyüşe destek isteyen Pervin, şöyle devam etti: "Bu yürüyüş ile birlikte nelere ihtiyaç var? Hangi yolda yürümemiz gerekiyor? Neleri dikkate almamız gerekiyor ve nerede adım atmamız gerekiyor? Tüm bunlarla ilgili ana başlıkları oluşturduk. Peki nedir bu ülkenin sorunları? Bu ülkenin sorunları yeni bir anayasaya ihtiyaçtır. Yeni bir anayasa yazılmadan bu ülkenin hiçbir sorunu çözülmez. Bu nedenle acilen yeni bir anayasa yapım sürecine geçilmelidir. Tüm demokrasi güçlerinin, muhaliflerin, kadınların, gençlerin temel isteği yeni bir anayasadan yanadır. Biz yeni bir anayasanın yazılması için tüm demokrasi güçlerine 1 Haziran'da çağrı yaptık. Eğer bu ülkede yeni bir tarih yazılacaksa bu ancak yeni bir anayasayla olacaktır. Bunun içerisinde elbette Kürt sorunu başta olmak üzere, ekonomik sorunlar, kadınların sorunları, gençlerin sorunları, ekoloji sorunları ve diğer sorunlar yazılacak olan yeni bir anayasa ile mutlaka çözüme kavuşacaktır. Bu ülkeyi yönetenler milyonlarca insan açlığa, sefalete maruz bıraktılar. Bugün milyonlarca insan açlık ve sefaletle mücadele etmek zorunda bırakılıyor. Bu ülkeyi yönetenlerin halkın sorunlarıyla ilgilenme gibi bir dertleri ve kaygıları yok. Tek dertleri ve kaygıları kendi çıkarları, kendi iktidarları ve kendi yandaşlarını ayakta tutuma kaygısıdır." 
 
‘Her sıkıştıklarında gaz çıkarıyorlar’
 
Türkiye halklarının yaşadığı ekonomik, sosyal ve siyasi sıkıntıları kendine dert etmeyen bir iktidarla karşı karşıya olduklarını söyleyen Pervin, "Bugün tutunacak tek dalı olmayan bir iktidarla karşı karşıyayız” diye ekledi. Pervin devamla şöyle konuştu: “Tutunacak tek bir dalı kalmayan bu iktidarın bu halka vereceği tek bir şey yoktur. Bu sıkışmışlık üzerinden, bu ülkeyi yönetememe durumu üzerinden her gün bu halka yeni müjdeler vermenin peşine düşmüşler. Bugün müjde açıklayacaklar. Bir yerde gaz bulmuşlar tıpkı 10 yıl önceki gibi 'gaz bulduk müjdesini' verecekler. Bir evde eğer mutfakta tencere kaynamıyorsa, milyonlar açlıkla sefaletle karşı karşıya ise ve siz sıkıştığınız anda bir gaz çıkarıyorsanız, işte bu halk size ne inanır ne güvenir. Türkiye halkının sizin müjdelerinize karnı tok. İnsanlar, iş, aş, ekonomik krizin bitmesini, siyasi hesapların bitirilmesini istiyor. Siz bu ülkeyi hırsızlıkla, usulsüzlükle, krizle, tecritle, kayyumlarla yönettiniz ve halen aynı anlayışla ısrar ediyorsunuz. Kayyım ve tecrit anlayışını tüm Türkiye'ye yaydınız, Bugün sadece İmralı cezaevi değil, İmralı'da başlayan ama tüm Türkiye'ye yayılan bir tecritle karşı karşıyayız. Bu tecrit ülkenin yarı açık cezaevine dönüşmesine neden oldu. Türkiye'de hiçbir insan kendisini güvende hissetmiyor. Geleceğine ve yarınlarına güvenle bakamıyor. Ekonomik krizin olduğu bir yerde, siyasi çıkarların olduğu bir yerde, kayyumlarla yönetilen, tecritle yönetilen bir yerde kimse geleceğine güvenle bakmaz. Biz savaşlara karşı çıkıyoruz çünkü biz barışı savunuyoruz. Bu mücadele bizim mücadelemizdir, bu mücadele bu ülkeye barışı, demokrasiyi, adaleti, özgürlüğü, kardeşliği, adaleti, hukuku getirmek ancak mücadele ile olur. Bize AKP hükümetinin altın tepsiyle sunacağı bir lütuf değildir. Bu sözüne ettiklerin ancak mücadele sonucunda elde edebileceğimiz bir kazanımdır." 
 
‘Bu mücadelede herkes elini taşın altına koymak zorundadır’
 
"Bu mücadelede herkes elini taşın altına koymak zorundadır” diyen Pervin, siyasi parti liderlerine seslendi. Pervin, “Kürt sorunundan söz edenler sadece bu sorunun rapor hazırlayarak, bir raporla çözüleceğine inanlar bazı gerçekleri görmek zorundalar. Nedir bu gerçekler? Kürt halkı üzerinde uygulanan baskıcı, şiddet, inkar, asimilasyon politikalarını görmezden gelerek hiç kimse bu ülkede Kürt sorunun çözümünden söz etmemelidir. Bir halkın değerleri, bir halkın seçme ve seçilme hakkı elinden alınıyorsa, bir halkın seçtiği belediye başkanının yerine kayyum atanıyorsa, milletvekilleri cezaevine gönderiliyor, siyasetçileri TBMM'de vekillikleri düşürülerek siyasetten men ediliyorsa Kürt sorunu sadece bir rapora bağlı olarak çözülebilir mi? Bu gerçekleri görmeden, kayyuma karşı çıkmadan, cezaevindeki Selahattin Demirtaş'ın, Figen Yüksekdağ'ın özgürlüğü sağlanmadan, onlarca belediye eşbaşkanı, milletvekili arkadaşlarımızın, kadın yoldaşlarımızın cezaevlerinde siyasi rehini olarak tutulduğu bir dönemde 'Ben Kürt sorunu çözmek istiyorum. Bir rapor hazırlayacağım' diyenler bu gerçeği görmek zorundadır" ifadelerini kullandı. 
 
‘Kadın kazanımlarının en doruğa çıktığı yerlerden biridir Doğubayazıt’
 
Doğubeyazıt halkına güvendiklerini söyleyen Pervin, halka şöyle seslendi: “Bazid halkına bu dönem büyük bir haksızlık yapıldığını biliyoruz. Seçilen belediye başkanı sizin hak ettiğiniz bir davranış içerisinde olmadı. Bazid halkı asla böyle bir davranışı hak etmedi. Doğubayazıt tarihsel olarak da çok önemli bir yere sahiptir. İlk kadın belediye başkanlığını kazandığımız bir yerdir burası. Kadın kazanımlarının, kadın mücadelesinin, kadın çalışmalarının en doruğa çıktığı yerlerden biridir Doğubayazıt. Siyaset gelip geçicidir ama eğer siyasette bir değer yaratmamışsanız o zaman yaptığınız siyasetin bir anlamı, önemi ve değeri yoktur. Çünkü biz tüm gücümüzü değerlerimizden alan bir halk ve siyasi geleneğe sahibiz. O değerlere sahip çıkmak, o değerlere tutunmak, o değerlerin üzerinden değerlerine değer katmak bizim mücadele öğrendiğimiz ve bizim mücadele ettiğimiz yolun en kıymetli yoludur." 
 
‘Sandığa atılan her bir oyun bedelini ödeyerek buraları kazandık’
 
Seçilen belediye başkanının halka layık davranmadığını sözlerine ekleyen Pervin, son olarak da şunları belirtti: “Sandığa atılan her bir oyun kıymetini, değerini ve bedelini ödeyerek buraları kazandık. Sandığa atılan her bir oy bize olan inancın, bize olan güvenin, burada yaşayan kadınların, gençlerin, annelerin, babaların, işçilerin, emekçilerin alın teriyle çalışan esnafın bize verdiği güvendir. Ancak belediye başkanımız ne yazık ki halka hizmet etmesi gerekirken halkın güvenini, halkın iradesini, halkın bize duymuş olduğu bu umudu çarçur etti. Hiç kimse moralini bozmasın, kimse bu anlamda belediye başkanını yaptığı bu yanlış davranış üzerinden bir kaygıya kapılmasın. Halkımız dimdik ayaktadır ve biz size güveniyoruz. Bu tür yanlışlıklar içerisine giren herkese ayanı muameleyi yapacağız. Hiç kimse bu halkın değerleri üzerinden siyaset yapmasın. Hiç kimse bu halkın değerlerine ihanet etmesin. Bu değerler kolay elde edilen değerler değildir. Bu değerler şuana kadar bizi ayakta tutan, güç veren ve ayakta tutan değerlerdir. Kim olursa olsun bu konuda kimseye pirim vermeyeceğimizi ve asla affetmeyeceğimizi ifade ediyoruz. O belediye başkanın bizimle ilişkisi bitmiş, bu parti ile hiçbir ilişkisi kalmamıştır."
 
Pervin’in konuşmasının ardından buluşma sona erdi. Pervin ve beraberindeki heyet yarın Muş ve ilçelerinde halk buluşmaları gerçekleştirecek.