‘Savaşta ve faşizmde ısrar söz konusu'

  • 09:06 18 Temmuz 2020
  • Siyaset
Safiye Alağaş
 
DİYARBAKIR - PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki mutlak tecridi değerlendiren Saliha Aydeniz, "Sisteme karşı birlikte mücadele etmekten, cesaretli olmaktan başka çaremiz yok. Kürt halkı için ulusal ittifakın bir araya gelmesi gerekmektedir. Türkiye halkları için de demokratik ittifakın oluşturulması gerekmektedir” diye konuştu.
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan, 4 Nisan 2011’den bu yana mutlak tecrit altında tutuluyor. Tecridin kaldırılması talebiyle 8 Kasım 2018’de Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven öncülüğünde başlayan ve cezaevlerindeki siyasi tutsakların dahil olduğu açlık grevi direnişi sonucunda, Abdullah Öcalan ile görüşme sağlanmışsa da tecrit koşulları yine sürdürüldü. Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin siyasetteki ve toplumdaki etkilerini değerlendirdi.
 
'Tecrit bütün dünyanın gözü önünde gerçekleşiyor'
 
Abdullah Öcalan'ın uluslararası komplo ile 22 yıl önce Türkiye'ye getirildiğini hatırlatan Saliha, 22 yıllık bir tecrit olduğunu vurguladı. Tecridin uluslararası bir suç olmasına rağmen bütün dünyanın gözü önünde gerçekleştiğini ifade eden Saliha, Türkiye'nin bütün dünyanın gözü önünde kendi hukukuna, anayasasına aykırı davrandığını söyledi. AKP-MHP iktidarının Abdullah Öcalan üzerinde mutlak bir tecrit uyguladığını belirten Saliha, "Bu tecrit AİHM, CPT, BM'nin gözü önünde yaşanıyor. Bu kurumların tecride duyarsız kalmasının sebebi, bütün dünyanın ortaklaşıp uluslararası komplo ile Sayın Öcalan'ın rehin verilmesinin kanıtıdır. Bugün bu kesimlerin sessiz kalması ile komplo devam ettiriliyor. Açlık grevi eylemleri sonrasında birkaç görüşe izin verildi. Daha sonra uygulanan mutlak tecride devam edildi. Sayın Öcalan'a uygulanan tecridin toplumsal boyutu var. Bu tecridin tüm topluma uygulandığını görüyoruz. Türkiye'de son 5 yıldır yaşadığımız olağanüstü durum ortada. 5 yıldır yaşadıklarımız toplumun nasıl ağır bir tecrit altında olduğunu bize gösteriyor" diye belirtti.
 
'İsyan ve çözüm Öcalan öncülüğünde gelişti'
 
“Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerini Türkçü, milliyetçi, Sünni ve tekçi zihniyet üzerine kurduğunu” dile getiren Saliha, cumhuriyetin ilanından sonra yok sayma politikasının devam ettiğinin altını çizerek, şu ifadeleri kullandı: “Kürt halkının varlığını kabul ettirmek için birçok isyan gerçekleşti. Ancak isyanların hepsi Türkiye Cumhuriyeti tarafından tekçi zihniyet tarafından bastırıldı. Kürtlerin 29'uncu isyan olarak tarif ettiği Kürt Özgürlük Hareketi'nin çıkışı, kendini var etme mücadelesi Sayın Öcalan'ın öncülüğüne başlayan bir isyan. O isyana kadar Kürtler devlete göre Ağrı Dağı’nda meftundu. Bir taraftan asimilasyon, yok saymaya politikalarına karşı bir isyan başlatılırken bir taraftan da Kürt sorununun demokratik yöntemlerle çözülmesi noktasında çabalar sarf edildi.”
 
'Panzehirin oluşmaması için mutlak tecrit uygulanıyor'
 
Değerlendirmesinde, çözüm süreci tartışmalarına değinen Saliha, Kürt sorununun demokratik yol ve yöntemlerle çözülebileceğine olan inançla 7 Haziran 2015 seçimlerine gidildiğini anımsattı. Toplumun çözümden yana olduğunu gösterdiğine dikkat çeken Saliha, "Ama 7 Haziran sonucu günümüzde iktidar olan AKP-MHP'nin işine gelmedi. Demokratik zemin bugün oluşturulmak istenen, sisteme zıttır.  Bugün Türkiye'de 2017 referandumu ile hayatımıza giren başkanlık sistemi var. Başkanlık sistemi ismi altında aslında Türkiye'de faşizan, diktatöryal bir sistem oluşturulmak isteniyor. 5 yıldır yaşadıklarımız tam da bunun tarifi. Sayın Öcalan gerçekten demokratik bir zemin yaratmıştı. Türkiye'de iktidarın oluşturmak istediği sisteme panzehirdi. Bu panzehirin oluşmaması için de mutlak bir tecrit uygulanması gerekiyordu" diye belirtti.
 
'Tecrit altında olmayan tek bir kurum kalmadı'
 
Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin siyaset, ekonomi, yargı, kadına yönelik şiddet, toplumun sosyal yapısı üzerinde etkisi olduğunu vurgulayan Saliha, bugün tecrit altında olmayan tek bir kurumun dahi kalmadığına dikkat çekti. En son çıkarılan çoklu baro yasasından da bunun görülebileceğini ifade eden Saliha, "Türkiye'de haktan, hukuktan, barıştan, kardeşlikten, birlikte yaşamaktan yana görüşlerini dile getiren herkes tutuklu. Ama cinayet işleyenler, kadına yönelik şiddet uygulayanlar, çocuk istismarı suçunu işleyenler, tecavüzcüler, hırsızlar dışarıda. Hatta çete yürütücüleri dışarıda. AKP ve MHP'nin ittifakı tam da Türkiye'de faşizmin kurumlaştırılması için oluşturulan bir ittifaktır. O ittifakta birlikte yaşam ve demokrasi yoktur. Kendi zihniyetlerinin bekası vardır” sözlerine yer verdi.
 
‘Kürt halkının iradesini hiçe sayan darbeler’
 
Saliha, Abdullah Öcalan üzerindeki mutlak tecridin bir sebebinin de “iktidarın kendi zihniyetinin bekasını korumak olduğunu” dile getirirken, “Tecritle birlikte savaşta ısrar ediliyor. Tecrit savaş politikalarında, tekçi zihniyette, kadın düşmanlığında, halklar düşmanlığında ısrardır. İşte görüyoruz Kürt halkının meşru zeminde iradesini alamayanlar, kayyımlarla iradesini gasp etmeye çalışıyor. Siyasi darbe ile aslında Kürt halkı iradesini hiçe sayan darbeler söz konusu. Demokratik siyasette ısrar eden vekillerin vekillikleri düşürüldü. Demokratik zeminde Türkiye'nin demokratikleşmesi istenmiyor” dedi.
 
'Tüm sorunların temelinde tecrit var'
 
Türkiye'de yaşanan tüm sorunların temelinde tecridin olduğunun altını çizen Saliha, “Türkiye’nin açık bir cezaevine dönüştüğüne” işaret etti. Her gün operasyonların yapıldığına, pandemi sürecinde dahi belediyelere kayyım atandığına sözlerinde yer veren Saliha, bunların tümünün “tecrit” olduğunu söyledi. Saliha, toplumun olanlar karşısında öfkesini her yönden gösterdiğini belirterek,  “Bugün AKP'nin meşruiyeti hiç bir yerde kalmamıştır. O kadar çok yolsuzluk, usulsüzlükler var ki kendisi bile içinden çıkamıyor. En somut örneği ise kendi kayyımına kayyım atamasıdır" ifadelerinde bulundu.
 
‘MHP de AKP üzerinde kayyımdır’
 
AKP'nin kendi kendisini tecride aldığına işaret eden Saliha, "Kendisini meşruiyet noktasında tecride almıştır. Bu tecrit sadece halkı değil, bugün iktidarı da tecrit altına alıyor. AKP iktidar gibi görünse de, MHP'nin sürekli müdahale etmesi, MHP liderinin söylediklerine göre politikalar çıkarması aslında iktidarın tecrit altında olduğunu gösteriyor. MHP de AKP üzerinde bir kayyımdır. Şiddetten beslenen, toplum nezdinde meşruiyeti kalmayan iktidarın kendini dört duvar arasına sıkıştırması söz konusu” dedi.
 
'Ulusal birlik, demokratik ittifak'
 
Bu tecritten çıkmanın yolunun birlikte mücadele olduğunu belirten Saliha, şunları kaydetti: "Sisteme karşı birlikte mücadele etmekten, cesaretli olmaktan başka çaremiz yok. Savaşta ısrar faşizmde ısrar söz konusu. Demokratik zemin oluşturarak mücadele edilmelidir. Kürt halkına düşmanlığı had safhadadır ve Kürt halkının bütün kazanımlarına yönelmektedir. Türkiye'nin demokrasisine yönelmektedir. Tam da buradan başlayarak Kürt halkı için ulusal ittifakın bir araya gelmesi gerekmektedir. Türkiye halkları için de demokratik ittifakın oluşturulması gerekmektedir.”