‘1 Eylül’den sonraki sürece hazırlanıyoruz’

  • 09:03 13 Temmuz 2020
  • Siyaset
Habibe Eren
 
ANKARA - HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Tülay Hatimoğulları, 1 Eylül'e kadar planlanan eylem takviminden sonra gündemin sıcaklığına göre eylemselliklerine devam edeceklerini belirterek, “İktidarın ürettiği gerilime karşı kendi yöntemlerimizi geliştireceğiz. En temel hedefimiz 1 Eylül’den sonraki mücadeleye hizmet ve katkı sağlamak. Kendimizi 1 Eylül’den sonraki döneme hazırlıyoruz” dedi. 
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP), 1 Haziran’da açıkladığı tutum belgesi ardından Hakkari ve Edirne’den “Darbeye Karşı Demokrasi Yürüyüşü”  başlatmıştı. Mücadele Programı’nın ikinci aşamasının startını veren HDP şimdi de “Demokrasi Buluşmaları” ile bir dizi eyleme başlıyor. HDP’nin “Demokratik Mücadele Programı” adıyla açıkladığı eylemler, “Hep Birlikte” sloganıyla halklar-inançlar, adalet, iş-aş, gençlik ve ekoloji olmak üzere beş başlıkta gerçekleşecek.
 
HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı ve Halklar ve İnançlar Komisyonu Sözcüsü Tülay Hatimoğulları, eylem takvimlerine ve bundan sonraki planlamalarına ilişkin ajansımıza konuştu. 
 
‘Amacımız ortak mücadele kanalları yaratabilmek’
 
Tülay, Demokratik Mücadele Programı’nın birinci aşamasında Türkiye genelinde demokratik kitle örgütleri, STK’ler, yöre dernekleri, sendikalar, siyasi partiler ve her kesimle çok detaylı görüşmeler yaptıklarını ifade etti. Tartışmalar sonrası yürüyüş gerçekleştirdiklerini vurgulayan Tülay, şöyle konuştu: “Tabi bu süre zarfında bu gerçekleştirdiğimiz temaslarda açığa çıkan şey, salt HDP’nin dar manada siyasetini yapması değildi. Türkiye’nin içinden geçtiği koşullar çok ağır. Bu ülkede faşizm varlığını gittikçe kalıcılaştıran ve derinleştiren bir hal almaya başlamış durumda. Özellikle son zamanlarda hukuka, anayasaya ve insanların hak ve hürriyetlerine aykırı bütün davranışları mecliste yasalar halinde çıkarmaya çalışıyorlar. Yani bunu meşrulaştırmaya ve hukuksal bir forma kavuşturmaya çalışıyorlar. Bugün Türkiye’de bulunan bütün muhalif kesimleri artık en geniş yelpazede hedefleyen ağır baskılar var. Bizim Demokratik Mücadele Programı’ndaki en temel hedefimiz, her kesimin mağduriyet yaşadığı bu faşist diktatörlüğe, ‘tek adam rejimine’ karşı ortak mücadele kanalları yaratabilmek. Buna dair eş genel başkanlarımızın açıklamış olduğu 9 maddelik belge, 82 Milyonu ilgilendiren bir tutum belgesiydi ve 82 milyon vatandaşın barış, kardeşlik ve adaletli bir sistem içerisinde nasıl yaşayabileceğinin açık tutumunu sergilemekteydi.”
 
'Kimse tek başına kurtulamaz’ 
 
Barolara ve avukatlara yönelik müdahale, kadına yönelik baskını ve şiddetin artması, İstanbul Sözleşmesi’nin hedef haline getirilmesi, işçinin kıdem tazminatına göz dikilmesi gibi sıcak gündemlere de dikkat çeken Tülay, “Tüm bunların yanı sıra HDP’ye dönük baskılar had safhaya gelmiş durumdadır” dedi. 
 
Yaptıkları tartışmalar ve görüşmelerde ortaya çıkan ortak noktanın, hiç kimsenin tek başına kurtulma imkanı olmadığı ve hep birlikte mücadele olduğunu aktaran Tülay, “Bir diğer tartıştığımız konu da gençlerin, yurtdışına gitmek zorunda olduklarını hissetmeden bu ülkede güven içinde yaşama hissini yaratmak. Elbette bu ülkenin kadim problemlerinden biri olan ve demokratikleşmenin önündeki temel engellerden biri olan Kürt sorununun demokratik ve barışçıl yöntemlerle çözülmesi en önemli tartışma noktalarımızdan biriydi” diye konuştu. 
 
‘Ortadoğu’da savaş yerine barışta rol oynaması gerekiyor’
 
Türkiye’nin Suriye’de, Irak’ta ve Libya’da bir savaş başlatmış durumda olduğunu söyleyen Tülay, bütün ülkelerle ve dünyayla kavgalı ve gergin bir dış politikası izlendiğini belirtti. Tülay, “Biz Türkiye içinde her manada barışı, adaleti talep ederken, aynı şekilde bizlerin demokrasi güçleriyle yaptığımız ortak görüşmeler ve tartışmalarımızda, sınır ötesi harekatın durdurulması, Türkiye’nin Libya ve Suriye savaşında savaşta rol oynaması yerine, barışında rol oynaması ve bunu tesis etmesi gerektiğini ifade ettik” dedi. 
 
‘Tematik buluşmalar yapacağız’
 
Demokrasi güçleri ile yaptıkları tartışmalarda önemli konu başlıklarına değindiklerini aktaran Tülay, "Kampanyamızın ikinci etabında tematik buluşmalar yapacağız. Bunun programı açığa çıktı ve bu kamuoyuyla da paylaşıldı. Bahsettiğim siyasal ve toplumsal bütün sorunların odak noktalarında, sorunları yaşayan dinamiklerle ortak buluşmalar gerçekleştirmeyi ikinci etapta çok önemsedik” diye konuştu. Tülay, “İstanbul’da Kanal İstanbul’un olduğu yerde bir buluşma gerçekleştireceğiz. Aynı zamanda emek meselesinden bahsettim. Kıdem tazminatı gündemde. Yine esnaflar geçinemiyor ve kapatma yöntemini seçiyorlar. Emeklilik bekleyen Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT), Kanun Hükmünde Kararnameler  (KHK) ile ihraç edilen insanlarla ve Türkiye’deki işçi ve emekçiler ile bazı buluşmalar gerçekleştireceğiz. Urfa’da mevsimlik işçilerle buluşacağız ve sorunlarını dinleyeceğiz. Hatay’da halklar ve inançların buluşmasını hayata geçirmeye çalışacağız” diye belirtti.   
 
‘Kürt halkın verdiği mücadele diğer halklarda büyük bir farkındalık yarattı’
 
Türkiye’nin özellikle en temel sorunsal alanlarından birisinin farklılıklara tahammülsüzlük ve ötekileştirmek olduğunu kaydeden Tülay, sözlerini şöyle sürdürdü: “AKP bunu ‘Rabia’ işareti ile ifade ediyor. ‘Tek millet, tek bayrak, tek dil’ diyor. Toplumu tekleştirip 72 milleti, farklı mozaikleri yok sayan bir anlayış günümüze ulus devlet anlayışı ile geldi. Bu süreçte gerçekten Kürt halkının verdiği onurlu mücadele var. Kendi kimliklerine ve eşit vatandaş olma taleplerine dair çok önemli ve ağır bedeller ödeyen bir mücadele verdiler. Bu mücadelenin şöyle de bir anlamı var. Türkiye’de yaşayan halklar ve farklı inançlarda olan yurttaşlarda büyük bir farkındalık yarattı. Ortak talebimiz olan eşit vatandaşlığımızın anayasal güvence altına alınması talep eden buluşmalarımız olacak.”
 
‘Hatay’ı seçmemizin nedeni halklar ve inançlar mozaiği olması’
 
Alevileri yok sayan, tekleştirmeye çalışan anlayışa karşı da Hatay’da buluşmayı hedeflediklerini aktaran Tülay, “Eski adıyla Antakya, halkların tarih boyunca barış ve kardeşlik içerisinde yaşadığı bir yer. Ama orada devletin çok büyük provokasyonları da gerçekleşti. Mesela bunlardan birisi Reyhanlı Katliamıdır. Bu katliam üzerinden bir Alevi-Sünni çatışması yaratılmak istendi. Anlatırken de her zaman etkilenirim ve duygulanırım. O süreçte ben Hatay’daydım. Hatay’da yaşayan Arap Alevileri, Hristiyanlar, Ermeniler hepsi tek vücut oldu, gidip Reyhanlı halkının yaralarını ve acılarını sarmak istediler. Oradan çok güzel mesajlar verdiler. Biz bu sebeple Hatay’ı seçtik. Çünkü gerçekten bütün farklılıklara kapısını açmış mozaik bir kent” diye ekledi. 
 
‘Eylül ayından sonrasının daha sıcak olacağının bilincindeyiz’
 
1 Eylül’de tamamlanacak Demokratik Mücadele Programı’nın ardından mitingler gerçekleştireceklerini aktaran Tülay, “Siyaseti değerlendirdiğimizde özellikle Eylül ayından itibaren gündemin çok daha fazla sıcak ve karmaşık olacağının da bilincindeyiz” dedi. Tülay, 1 Eylül’den sonra da kampanyalarına devam edeceklerinin altını çizerek, çoklu baro tasarısından sonra sosyal medyaya müdahalenin gündemde olduğunu, Ekim’den itibaren kıdem tazminatı ile ilgili tasarının, meslek odalarının seçim sisteminin meclise gelebileceğini söyledi. Tülay, “TTB’yi özellikle pandemiden dolayı dışında tutacaklarını söylemişlerdi ama sonra içinde olacağını söylediler. Dolayısıyla Türkiye’deki meslek odalarına bir darbe indirmeye, ‘ele geçirmeye’ çalışan bir iktidar var. Gündemlerimiz önümüzdeki günlerde çok daha sıcak geçecek” ifadelerini kullandı. 
 
‘Yöntemlerimizi geliştireceğiz’ 
 
İktidarın ürettiği gerilime karşı kendi yöntemlerini geliştireceklerini kaydeden Tülay, “Esasen en temel hedefimiz 1 Eylül’den sonraki mücadeleye hizmet ve katkı sağlamak. En nihayetinde gündemleri birbirinden kopuk ele alamayız. Kendi programımız ve mücadelemiz içinde gündemin de sıcaklığını bilerek, kendimizi hem örgütsel hem psikolojik hem de politik hazırlıklar bağlamında 1 Eylül’den sonraki döneme hazırlıyoruz” şeklinde konuştu.