Güvenlik Soruşturması’na HDP’den şerh

  • 15:06 1 Temmuz 2020
  • Siyaset
ANKARA - Önümüzdeki günlerde Genel Kurul’a getirilmesi planlanan “Arşiv Araştırması ve Güvenlik Soruşturması”na  şerh düşen HDP,  “'Ayrıcalıklı yurttaşlar' kapsamı değiştirilirken, 'tehlikeli insanlar' kapsamı genişletilerek yurttaşlık hakları iptal edilmektedir” dedi.
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP)  AKP milletvekillerinin imzasıyla verilen ve geçen hafta TBMM İçişleri Komisyonu'nda kabul edilen "Arşiv Araştırması ve Güvenlik Soruşturması"na ilişkin Kanun Teklifine  muhalefet şerhi düştü.
 
‘Siyasal iktidarın aparatı’
 
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde resmî ideoloji ve siyasal iktidarların bir tahakküm aparatı ve kamusal alanı resmî ideolojinin  kimlik çerçevesinde belirleme aracı olarak  güvenlik soruşturmasının devreye koyduğu belirtilen şerhte,  arşiv araştırması ve  kamu yönetiminin devlet aklı açısından her daim “derin dehlizlerde” kaydı tutulan ve fişlenenlere yönelen bir uygulama olduğu vurgulandı.  
 
‘Öteki tarafa yönelik tutum demokratikliği gösterir’
 
Kamuya alımlarda güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasına dair her tartışmanın bir yandan rejimin demokratik-otokratik ikileminde değerlendirilmesine diğer yandan tartışmanın ortaya çıktığı zaman aralığındaki siyasal yönelimleri gösteren bir siyasal tartışmaya işaret ettiğine dikkat çekilen şerhte, “Soruşturması ve arşiv araştırması egemenin siyasal antagonizmada çizdiği sınırı, sınırın 'biz' tarafını nasıl tanımladığı ve tanıma uyanları nasıl kayırdığını, kimin kamu alanına katılıp katılmayacağını, öte yandan ise sınırın 'öteki' tarafına yönelik tutumu ile esasında ne kadar demokratik olduğunu göstermektedir” denildi. 
 
‘Fişleme Osmanlı’dan Cumhuriyet’e miras kalmış’
 
Kamu görevlerine girmek isteyen yurttaşların önceden fişlenmek suretiyle, yürütme erkinin kontrolündeki birimler yoluyla bertaraf edildiği belirtilen şerhte, “Bir iktidar tekniği olarak fişleme, elbette ki, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e miras kalmış ve bu miras her iktidar döneminde tahakkümünü sürdürmek için uygulanmıştır. Söz konusu tahakkümü sürdürmek için 1994 yılına kadar güvenlik soruşturması ve arşiv taramasına dair yasal düzenlemenin olmaması manidardır. Buradaki mana, yürütme erkine yetki vererek resmî ideolojinin kurucu kimliği dışında kalanları kamudan bertaraf etmektir” ifadeleri yer aldı. 
 
‘Ayrıcalıklı yurttaşların kapsamı genişliyor’
 
Şerhin devamında şu ifadeler yer aldı: “1994 yılında çıkarılan kanun ile kamuya alımlarda güvenlik soruşturması ve arşiv taramasının 'güvenlik kurumları'na alım için uygulanması yasal hale getirilmişti. Bu kanuna rağmen yıllar içinde devlet aklı için siyasal olan öncelikli hale getirilse de kısmen hakların tanınmış olması ve yargı sürecinin işletilebilmesi belli ölçüde yurttaşın korunmasını içeriyordu. Fakat OHAL’in yürürlükte olduğu dönemde KHK ile düzenlenen, TBMM’de oylanarak yürürlüğe giren düzenleme ile güvenlik kurumları dışındaki kurumlar da dahil edilmiştir.
 
Yanı sıra bu otoriter anlayışla Cumhuriyet tarihinin 'ayrıcalıklı yurttaşları' kapsamı değiştirilirken, 'tehlikeli insanlar' kapsamı genişletilerek yurttaşlık hakları iptal edilmektedir. Kanun teklifinde bulunan 'olgu' gibi belirsiz ifadeler, KHK’lilerin önünü kesmek isteyen 'yeniden atamalara güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılması', 'HAGB ve takipsizlik' gibi kararların dahi kurulacak komisyon tarafından değerlendirilecek olması ve yürütme erkine aşırı güç-yetki yüklenmesi sadece hukuk dışına çıkmanın değil, aynı zamanda siyasal olan kurucu fikrin ve işleyişinin uç bir şekilde otoriterleşmesinin bariz örneği olarak önümüzde durmaktadır.”