Ebru Günay: Misyonumuz ve rolümüz daha da büyüdü

  • 12:22 11 Haziran 2020
  • Siyaset
ANKARA - “Demokratik Mücadele Programı”nın detayları açıklayan HDP Parti Sözcüsü Ebru Günay, programlarının haziran, temmuz ve ağustos aylarını kapsadığını belirtti. “İktidarın her türlü saldırısına rağmen partimiz bu gücünü kaybetmediği gibi bu misyonumuz ve rolümüz daha büyüdü” diyen Ebru, programlarının demokratik siyaset düşmanlarını korkuttuğunu vurguladı.
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ebru Günay partisinin Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında 1 Haziran’da HDP Eş Genel Başkanları’nın açıkladığı “Demokratik Mücadele Programı”nın detaylarını açıkladı.
 
‘Hep birlikte çağrıda bulunduk’
 
1 Haziran’da HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar tarafından İstanbul’da yeni döneme ilişkin tutum belgesinin açıklandığını anımsatan Ebru, “Bu tutum belgemizle 9 ana başlıkta, yaşananlardan rahatsız olanları, kaygı duyan, mevcut durumun değişmesini isteyen toplumsal kesimlere ve muhalefete ‘Hep Birlikte’ ortak mücadele çağrısında bulunmuştuk” dedi.
 
‘Misyonumuz ve rolümüz daha da büyüdü’
 
Türkiye’deki demokratik muhalefetin var olan kötü gidişatı değiştirebileceğine inandığını kaydeden Ebru, “Bu konuda kendimize, halkımıza, tarihsel birikimimize ve toplumsal mücadele dinamiklerine güveniyoruz” ifadelerini kullandı.  HDP’nin kurulduğu günden bugüne Türkiye siyasetine doğrudan müdahalede eden, siyasi dinamikleri değiştirme gücünü gösteren bir politika izlediğini vurgulayan Ebru, “Yıllardır bize ve partimize yönelik ağır imha ve tasfiye saldırılarının nedeni aslında bu gücümüzden kaynaklanıyor. İktidarın her türlü saldırısına rağmen partimiz bu gücünü kaybetmediği gibi bu misyonumuz ve rolümüz daha büyüdü. 1 Haziran deklarasyonumuz ve bunun çerçevesinde oluşturduğumuz ‘Demokratik Mücadele Programımız’ bunun en somut göstergesidir” diye konuştu.
 
‘Programımız demokratik siyaset düşmanlarını korkuttu’
 
Programın toplumun ekmek, adalet ve özgürlükten mahrum bırakılmasına karşı güçlü bir itiraz olduğunu söyleyen Ebru, sözlerini şöyle sürdürdü: “ Biz bu eylem programıyla; iktidarın demokratik siyasete yönelik gerçekleştirdiği darbeyi ve tasfiye reddediyoruz. Kabul etmiyoruz.  Demokratik Mücadele Programımız ve bu kapsamda gerçekleştireceğimiz bütün basın açıklamaları, halk buluşmaları, kurum ziyaretlerimiz Demokrasi Yürüyüşümüzün bir parçasıdır. Demokratik Mücadele Programı, Türkiye’deki tüm toplumsal kesimler ile Demokrasi Güçlerini bir araya getirecek, ortak demokratik mücadele bilincini arttıracak bir programdır. Hem 1 Haziran deklarasyonumuz ve hem de başlattığımız Demokratik Mücadele Programımız başlar başlamaz darbecileri, demokratik siyaset düşmanlarını korkutmaya başlamıştır. Geçmişin darbecileriyle bugünün darbecilerinin bize karşı birleşmesinin nedeni bu büyük korkularından kaynaklanıyor. Korkuyorlar, çünkü HDP var olduğu sürece bu ülkede faşizan, otoriter bir rejimi kurumsallaştıramayacaklarını çok iyi biliyorlar. Korkuyorlar çünkü HDP’nin her türlü saldırgan, baskıcı politikayı bertaraf ettiğinin farkındalar. Bunu en iyi 7 Haziran’da doğrudan kendi iktidarlarını kaybetme pratiğiyle deneyimlediler.”
 
Program üç aylık bir zamanı kapsıyor
 
“Biz kendi işimize bakıyoruz, toplumun bizden beklentilerine cevap olmaya, halkımıza layık bir duruş sergilemeye çalışıyoruz” diyen Ebru,  hazırladıkları Demokratik Mücadele Programı’nın haziran, temmuz ve ağustos aylarını kapsayan üç aylık bir program olduğunu aktardı. Demokratik Mücadele Programı’nın ilk aşamasının bir aylık bir süreyi kapsayacak şekilde planlandığını belirten Ebru, bir aylık programın detaylarını şöyle açıkladı: “Programımızın ilk aşamasında saldırıya maruz kalarak, hedef alınan Iğdır, Kars, Batman, Siirt gibi il merkezlerini Eş Genel Başkanlarımız ve beraberindeki heyetlerimiz tarafından ziyaret edildi, Diyarbakır’da saldırıya uğrayan kurumlar ziyaret edildi ve görüşmeler yapıldı. Bu ziyaretlerde ilgili kesimlerin görüş ve önerileri alındı, karşılıklı istişarelerde bulunuldu.”
 
İki koldan başlayıp Ankara’da son bulacak
 
Programlarının ikincisi aşamasının “Darbeye Karşı Demokrasi Yürüyüşü” olduğunu kaydeden Ebru,  söz konusu eylemin 15-20 Haziran tarihleri arasında planlandığını ifade etti. Ebru, “Darbeye Karşı Demokrasi Yürüyüşü”nün biri Edirne diğeri Hakkâri olmak üzere iki koldan başlayıp Ankara’da sonlanacağını söyledi.
 
‘Edirne’den Hakkari’ye bir mücadele kuşağı oluşturuyoruz’
 
Türkiye’nin coğrafi olarak birbirine en uzak iki yakası olan Edirne ve Hakkari’nin sorunlarının ancak ortak mücadeleyle çözülebileceğine inandıklarına dikkati çeken Ebru, Edirne ve Hakkâri’nin aynı zamanda halklar arasında eşit, özgür kardeşliği pekiştirmenin adı ve siyasi sembolleri olduğunu vurguladı. “Edirne’den Hakkari’ye bir toplumsal mücadele kuşağı oluşturuyoruz” diyen Ebru,  iki yürüyüş kolunun yerel halkların ve ülkedeki kimliklerin ve inançların tümünün yaşadığı sorunları kesecek bir siyasi rotaya işaret ettiğini dile getirdi.
 
Demokratik kitle örgütleri ve parti sözcüleri katılacak
 
Demokratik Mücadele Programı’nın HDP Önceki dönem Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın tutsak bulunduğu Edirne Cezaevi önünde start verilmesinin amacını, “Cezaevlerindeki siyasetçiler, gazeteciler, aydın ve yazarlar ile cezaevlerindeki hak ihlallerine ve son Meclis’te yaşanan darbeye dikkat çekmektir. Hakkâri ise Kürt Sorununun Demokratik Barışçıl Çözüm iradesini göstermek için tercih edilmiştir” sözleriyle açıklayan Ebru,  sivil toplum kuruluşları (STK), demokratik kitle örgütleri ziyaretleri ve halk toplantıları ile yerelin taleplerinin dinleneceğini ve bu yürüyüşe bileşen partiler, kurum ve örgüt temsilcilerinin, bazı siyasi partilerin sözcülerinin katılacağını aktardı.
 
Yürüyüş güzergahları
 
Yürüyüş kollarında belli bir güzergahın esas alındığını ve bazı durakların tespit edildiğini kaydeden Ebru, eylem güzergahlarına dair şu bilgileri paylaştı: “15 Haziran’da Hakkari’den başlayacak yürüyüş Van, Amed, Adana güzergahını takip ederek 19 Haziran’da Ankara’ya ulaşacaktır. Edirne’de başlayacak yürüyüş de ikinci durak olarak İstanbul’un Anadolu ve Avrupa yakalarında devam edecektir. 16-17-18-19 Haziran İstanbul’un 3 bölgesinde kurumsal ziyaretler, işçi-emekçilerle fabrika ve atölyelerde buluşmalar ve halk buluşmaları gerçekleştireceğiz. İstanbul’dan çıkan yürüyüş kolu 19 Haziran’da İstanbul’dan yola çıkarak 20 Haziran’da Ankara’da olacaktır. Amed, Serhat, Çukurova gruplarımız Hakkari yürüyüş koluna dahildir,  Ege, Karadeniz ve Marmara bölgeleri de Edirne Kolu Yürüyüşü içerisinde yer almaktadır.”
 
Ankara’da kitlesel bir açıklama yapılacak
 
Yürüyüş boyunca eylem ve etkinliklerin kent merkezlerinde ve şehirlerarası yollarda yürüyüş yapmak gibi bir yöntemlerinin olmadığına işaret eden Ebru,  20 Haziran günü Ankara’da buluşacak olan “Darbeye Karşı Demokrasi Yürüyüşü”nün her iki kolunun katılımcılarıyla kitlesel bir açıklama yapılacağını ve yerelin talepleri ve beklentilerinin Ankara’da bütün yürüyüşçülerin katılımıyla kamuoyuyla paylaşılacağını ifade etti.
 
‘Manipülasyon iddialarını ciddiye almıyoruz’
 
Konuşmasına yürüyüş hakkında yer alan manipülasyon ve iddialara değinerek devam eden Ebru, “HDP neden yürüyor, HDP neden bu yürüyüşü organize etti diye soranlar var. Elbette buradaki manipülasyonları ciddiye almıyoruz. Bu soruyu soranların çoğu gerçekten HDP’nin neden yürüdüğüyle ilgilenmiyor, HDP’nin ne istediğini öğrenme istekleri dahi yok. Ama iyi niyetle öğrenmek isteyenlere şunu söylemek istiyoruz: Bizi bilen bilir, Demokratik Siyaset anlayışı bu ülkede yıllardır kesintisiz bir şekilde halkla birlikte özgürlüğe yürüyor. O yüzden Hep birlikte yürüyoruz, Hep birlikte mücadele ediyoruz, Hep birlikte geleceğe hazırlanıyoruz” dedi.
 
‘Halk iradesi kırmızı çizgimizdir’
 
Her türlü darbeye aynı kararlılıkla karşı çıktıklarının altını çizen Ebru,  “Halk iradesi bizim siyasi anlayışımızın kırmızı çizgisidir ve bunu kimseye çiğnetmeyiz. Anlamayanlar varsa şunun altını bir kez daha çizelim. HDP darbelere karşı alerjisi olan bir partidir. HDP darbecilerle uzlaşmaz, onlarla mücadele eder” ifadelerini kullandı.
 
‘Pandemi tehdidine karşı her türlü tedbiri aldık’
 
Yürüyüşü düzenlerken salgın riskini ve halk sağlığını ciddiye aldıklarını vurgulayan Ebru pandemi tehlikesine karşı her türlü tedbiri aldıklarını sözlerine ekledi. Maske, mesafe, hijyen konusundaki bütün hazırlıkların hassasiyetle yerine getirildiğini aktaran Ebru, “Bu vesileyle halkımıza da sağlığına dikkat ederek, azami hassasiyet göstererek ama mutlaka darbeye karşı demokratik tepkilerini en üst düzeyde gösterme çağrısı yapıyoruz. Darbeye ve salgına karşı mücadele edebilecek durumdayız, bu gücümüz var ve bu ferasete sahibiz” şeklinde konuştu.
 
‘HDP kapatılsın diye yargıya talimat veriliyor’
 
HDP’ye karşı 5 yıldır yürüttükleri her türlü saldırıdan sonuç alamadıkları ve bu yüzden şimdi de parti kapatma tehdidinde bulunduklarını kaydeden Ebru,  parti kapatma çağrısıyla, yargıya talimat verildiğini söyledi. Ebru, yargıya müdahale etme ve talimat vermenin suç olduğunun altını çizerken, “Buradan açıkça suç duyurusunda bulunuyoruz. Yargıyı göreve çağırıyoruz, suç duyurumuzun işlem görmesini istiyoruz. Gündeme getirdikleri Siyasi Partiler Yasası, seçim yasaları, baraj tartışmalarının tamamı partimizin yükselişini engellemeye yöneliktir” dedi.
 
‘HDP kapatılsın diyenler AKP kapatılsın diye kampanya yürütüyorlardı’
 
“Bugün HDP kapatılsın diye kampanya yapanlar daha dün AKP kapatılsın diye kampanya yürütüyorlar” diyen Ebru, Yargıtay’ın 2008 yılında AKP’ye açtığı kapatma davasını hatırlattı. Ebru, “İktidarla kol kola ‘HDP kapatılsın’ diye kampanya yapan güçler o zaman AKP kapatılsın diye televizyon kanallarında bas bas bağırıyorlardı. İktidar kapatma davasının mağduriyeti üzerinden yıllarca siyaset yaptı. Bunların durumu ancak cehaletle açıklanabilir. Bunlar tarih bilmiyor, gerçeğe yabancılaşmışlar. Şimdiye kadar onlarca parti kapatıldı, önümüze onlarca baraj konuldu, oyun içinde oyun kurdular, oyunun kuralını değiştirdiler, ama hiçbiri sonuç vermedi yine sonuç vermeyecek” diye belirtti.
 
‘Meşru olmayan bu darbeci iktidar ve zihniyettir’
 
Ebru, konuşmasının devamında şöyle dedi: “Partimizi var eden, halkın meşru demokratik talepleridir. Meşru olmayan bu darbeci zihniyettir. Dolayısıyla biz asla mücadeleden vazgeçmedik, direniş halimizden geri çekilmeyi düşünmedik. 30 yıldır halkımız binbir emekle, canla başla mücadele ederek, büyük bedeller ödeyerek her türlü engeli aşarak partisini bu düzeye taşıdı. Geri çekilmesi gereken halkın iradesine zorla el koyan bu gayri-meşru darbecilerdir. Demokratik siyasette zor ve baskıyla iktidarda kalma anlayışına yer yoktur. Bu anlayışta kendisinden önceki bütün darbeciler gibi tarihin çöp sepetindeki yerini alacaktır.
 
Nebih AKP’nin desteklediği ÖSO tarafından tecavüze maruz bırakıldı
 
En son Melek Nebih Xelil isimli bir kadın AKP’nin desteklediği ÖSO’ya bağlı gruplarca kaçırıldı, tecavüze uğradı ve maalesef katledildi. Bu katliamlardan ve suçlardan çeteleri Efrin’e saldırtan siyasi iktidar sorumludur. Bu öylesine tekil suçlarda değil. Özellikle Efrin’e bu grupların kadınlara yönelik binlerce benzer saldırıları gerçekleşti. Suriye savaşının başından beri barış içinde yaşayan Efrin, AKP’nin saldırılarından sonra adeta çetelerin insanlığa karşı suç işledikleri bir alana dönüştü. Her türlü yağmayı, talanı, cinayeti, taciz ve tecavüzü bir iktidar aracı olarak kullanıyorlar. 
 
Libya’da da benzer suçlar işlediler
 
Bu anlayış gittiği her yerde benzer suçlar işliyor. En son BM tarafından yayınlanan bir raporda AKP’nin desteklediği grupların Libya’da da benzer talan ve yağma suçları işlediklerini tespit etti. Tıpkı Efrin’de, Serêkaniyê de, Girê Spî de yaptıkları gibi. Bu saldırıları buradan şiddetle kınıyoruz. Bu insanlık suçlarını işleyenlerin tamamı tarih önünde, insanlık vicdanında ve adil bir hukuk düzeninde mutlaka hesabını vereceklerdir, yargılanmaktan kurtulmayacaklardır.”