‘İmralı Adası demokrasi laboratuvarıdır’

  • 09:01 15 Mayıs 2020
  • Siyaset
Şehriban Abi
 
KARS - HDP Kars İl Eşbaşkanı Sevda Subaşı, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın telefon ile ilk kez görüşme hakkını süreklileşmesi gerektiğini vurguladı. Sevda aynı zamanda telefon görüşmesinin tecridin kaldırıldığı anlamına gelmediğine dikkat çekti. 
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven öncülüğünde başlatılan ve binlerce siyasi tutsağın açlık grevleri eylemleri, tutsak annelerinin yaptığı eylemler sonucu 8 yıl aradan sonra avukatları ile görüşme gerçekleştirildi. 2 Mayıs 2019’daki görüşmenin ardından belirli aralıklarla gerçekleştirilen görüşmeler sonucunda tecrit yeniden devreye girdi. İmralı Adası’nda yangın çıktığı haberlerinin ardından yapılan eylemler sonucu kardeşi Mehmet Öcalan 3 Mart’ta adaya giderek Abdullah Öcalan ile görüştü. Tecrit bu görüşmeden sonra da devam ederken, koronavirüs salgını nedeniyle Kürt halkı İmralı’dan haber alınması için sesini yükseltti. Salgın sürecinde görüş gerçekleştirilmezken, 21 yıllık süreçte Abdullah Öcalan ilk kez telefon hakkını kullanarak 27 Nisan günü kardeşi ile görüştü. 
 
Abdullah Öcalan’ın telefon ile görüşme hakkını ilk kez kullanmasını ve bunun öncesinde yaşananları değerlendiren HDP Kars İl Eşbaşkanı Sevda Subaşı,  Kürt halkının ölüm orucu, açlık grevi gibi eylemleri olmadığı sürece ya da birkaç ay önce de yaşandığı gibi yangın ve salgın olmadığı sürece İmralı Cezaevi’yle temas kurmanın imkansız olduğunu ifade etti. 
 
Telefon görüşmesinin süreklileşmesi gerektiğini vurgulayan Sevda, “Bizim ülke gerçekliğimizde şöyle bir denklem var; eğer İmralı’da görüşme ve diyalog kanalı açıksa Türkiye’de demokrasi çıtası, yaşam standartları yükselmiş demektir. İmralı ile bağlantı kesilip tecrit uygulanıyorsa o dönem Türkiye’de kutuplaşmanın, çatışmanın en yoğun olduğu dönem oluyor. Artık Türkiye’de İmralı’nın böyle bir demokrasi göstergesi olma durumu var. İmralı bu anlamda demokrasi laboratuvarıdır. Dolayısıyla İmralı’daki tecrit sistemi ne bir avukat görüşmesi ne bir aile görüşmesiyle kırılabilecek bir sistem değildir. İmralı çok ciddi bir siyaset mekanıdır” şeklinde konuştu.  
 
‘Bu süreçte görüşlerin gerçekleşmesi gerekiyor’
 
“İmralı’nın bugünkü durumuna sessiz kalmak yarın için karşılaşabileceğimiz uygulamalara sessiz kalmak anlamındadır” diyen Sevda, barışçıl, demokratik bir ülke için tecride sessiz kalınmaması gerektiğini vurguladı. Telefon görüşmesinin anayasal bir hak olduğunu ancak 21 yıldır bu hakkın Abdullah Öcalan’a verilmediğini hatırlatan Sevda, “Pandemi nedeniyle herkesin yaşamından kaygı duyduğu bir süreçte bu görüşmenin yapılmasını önemli buluyoruz. Kürt Halk Önderi olmasından kaynaklı kendisinden haber alınamaması büyük bir kaygı uyandırıyor” ifadelerini kullandı. 
 
‘Çatışmacı politikalardan vazgeçilmeli’
 
Telefon görüşmesinin tecridin kaldırıldığı anlamına da gelmediğine dikkat çeken Sevda, “Daha önceki dönemlerde de iktidar kendi politikalarına uygun gördüğü zamanlarda aile görüşmesine izin veriyordu. Sayın Öcalan kendisine fırsat verilirse bir hafta içerisinde çatışmalı ortamı durdurabileceğini, onurlu bir barışı mümkün kılabileceğini söylemişti. Ayrımcı ve çatışmacı politikalardan vazgeçilmelidir, bu politikadan hiç kimseye bir fayda olmaz. Bir an önce müzakere sürecine geri dönülmeli, hem Türkiye toplumu için hem Ortadoğu toplumları için adalet ve barış içinde yaşamanın yolları aranmalıdır. Yeni bir yaşam mümkün, bunun yolu da müzakereden geçiyor”  diye belirtti. 
 
‘Görüşlerin engellenmesi toplumda öfkeye neden oluyor’ 
 
İktidarların Abdullah Öcalan’ın düşüncelerinin Türkiye halklarını, dünya halklarını etkileyeceğini bildiğini ve bunun korkusuyla tecrit uyguladığını söyleyen Sevda, “Onun düşüncelerinin bu sistemin felsefesine aykırı olduğunu biliyorlar. AKP-MHP iktidarı kutuplaşma üzerinden iktidarını sürdürmek istemektedir. Özellikle virüs salgınını da fırsat bilerek çıkarmış olduğu infaz indirimiyle tecavüzcüleri, uyuşturucu, mafya şebekelerini serbest bırakmıştır. Ama siyasetçileri, gazetecileri, fikir ve düşünce insanlarını cezaevinde tutarak ölümle karşı karşıya getirmiştir. Bu süreçte avukat ve aile görüşmelerinin engellenmesi tüm toplumda derin bir öfkeye neden olmuştur” diye konuştu. 
 
‘Salgından kaynaklı endişeliyiz’
 
Abdullah Öcalan’ın 70 yaşını aştığını hatırlatarak, salgından kaynaklı tedirgin olduklarını söyleyen Sevda, “Anayasanın 10. Maddesi’ne göre kanunlar karşısında herkes eşittir ve bu eşitlikten hiç kimseyi muaf tutamazsınız” diye ekledi.