‘Nöbet tutan annenin sessiz çığlığı olalım’

  • 13:36 7 Mayıs 2020
  • Siyaset
DİYARBAKIR- HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, son dönemde Kürtlerin değerlerine dönük ciddi bir saldırı başlatıldığını belirterek mezarlıklara dönük saldırılara işaret etti. Ayşe, “Bugün sessiz kalan bütün kesimler bundan sorumludur. Çocuğunun mezarı başında tahrip edilmesin diye nöbet tutan annenin sessiz çığlığı olalım” diyerek mücadele çağrısında bulundu. 
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Batman Milletvekili ve Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) binasında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Yapılan açıklamaya HDP milletvekilleri, Tevgera Jınên Azad (TJA) ve HDP Kadın Meclisi üyeleri katıldı. Kadınlar, salgından dolayı sosyal mesafeyi korurken, ellerinde "Değerlerime dokunma" dövizlerini taşıdı. 
 
‘Kürtlerin değerlerinin hedef alındığı bir anlayış ile karşı karşıyayız’
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde ağırlaşan tecride değinen Ayşe, AKP ve MHP'nin Türkiye'de savaş konseptini devreye koyduğunu söyledi.  Ayşe, 5 yıllık süreçte cezaevlerinin muhalifler ile doldurulduğunu ve tecrit alanına çevrildiğini kaydederek, son dönemde yürütülen politikalara ilişkin ise şunları belirtti: "Mezarlıklar savaş alanına çevrildi. Maalesef dünya pandemi ile kapitalist sistemin yarattığı bir hastalık krizi ile mücadele ederken, Türkiye'de AKP ve MHP ittifakı Kürtlerin değerlerini hedef alan ve en kutsalına el uzatacak kadar düşen bir siyaset anlayışı ile karşı karşıyayız. Pandemi sürecinde de Kürt düşmanlığında geri adım atılmadı."
 
‘Savaş bedenler üzerinden Ekin Wan ile başlatıldı’
 
Ayşe,  5 yılda yaşanan gelişlere de değinerek şu hatırlatmayı yaptı: “2012-15 yılları arasında Sayın Öcalan ile yapılan müzakere neticesinde barış süreci başlatılmıştı. Özellikle faili meçhul cinayetlerle hayatını kaybeden, dağlarda, yol kenarlarında cenazelerin bırakılması ile birçok yerde mezarlıklar inşa edildi.  Bununla Varto'da, Lice'de, Dersim, Şırnak'ta ve daha birçok yerde cenazeler bir araya getirilerek insanların yasını yaşayabilecek bir parça toprak elde edebilecek olanaklar yaratılmaya çalışıldı. Fakat maalesef savaş ilk bedenler üzerinden Ekin Wan ile başlatıldı. Cenazeye işkence yapılarak sosyal medya üzerinden paylaşıldı. İşte savaşın mezarlıklar üzerinden başlatıldığı bu süreçte özelikle Garzan'da bulunan 267 mezarlık açılarak cenazeler İstanbul Adli Tıpa götürüldü. Aileler defin ruhsatı olmasına rağmen ailelere düşman hukuku ile bakılıp hareket edildi. Ailelere teslim edilmedi. Ailelere teslim edilene de cenaze merasimlerinin yapılmasına izin verilmedi. Cenaze namazlarının kılınmasına izin verilmedi. Cenazelere katılan imamlara soruşturma açıldı. Mezarların kazılmasına izin verilmedi. İnsanların cenazeye ve yakınlarına karşı son görevlerini yerine getirmesine izin verilmedi. Mezarlara GBT ile alındı. Bu uygulama Türkiye dışında dünyanın hiçbir yerinde görülmedi."
 
‘İktidar ilk defa yapılanı itiraf etti’
 
AKP'nin mezarlıklara DAİŞ benzeri saldırdığını söyleyen Ayşe, "Her dönem Kürtler açısından karanlık dönemler yaşanıyor. Her dönem işkenceler ve saldırılar oluyordu. Devletin karanlık güçleri tarafından bu suçlar işleniyordu. Fakat iktidar hiçbir zaman sahiplenmiyordu. Geçtiğimiz günlerde Süleyman Soylu'nun açıklamasını dehşet ile izledik. 'Lime lime edilsin sosyal medyada paylaşılsın' demesi bu yapılanın itirafı oldu. Onlarca cenazenin parçalandığını ve sosyal medyada paylaşıldığını gördük. Defalarca kez suç duyurusunda bulunduk ama AKP hükümeti göz yumdu. Açık aleni bir şekilde değerlere saldırıldı, işkence yapılması normalleştirmeye çalışılan bir süreç gibi yansıtılıyor" dedi.  
 
‘İslam inancında mezarlığa saldırı var mıdır?’
 
AKP iktidarının yaptıklarını aleni bir biçimde gerçekleştirdiğini ifade eden Ayşe, konuşmasının devamında şunları kaydetti: "Kötülüğü sıradanlaştırmaya çalışıyor. Bir yandan da toplumda kabul görmeye çalıştırılıyor. Bugün sessiz kalan bütün kesimler bundan sorumludur. Ramazan ayından geçiyoruz ve bu ay Müslümanlar açısından en kutsal ay olarak görülüyor. Diyanet İşleri Başkanı belli kesimleri hedef gösterip nefret söylemini örgütlüyor. Diyanete sesleniyoruz. İslam inancında mezarlığa saldırı var mıdır? Ölüye işkence var mıdır? Ölünün yasını tutmasını engellemek var mıdır? Kefensiz zorla gömmek var mıdır? Ramazan ayındayken toplum hassasken diyanetin cevap vermesi gerekir. Tabi bunun hiçbir dinde, inançta, ahlakta açıklaması yok olamaz. Tüm kadınları ses çıkarmaya ve suça ortak olmamaya çağırıyoruz. Bu savaşın bir tarafı işkence ve değerlere saldırmaksa diğer tarafı da kadın düşmanı ve halkı birbirine kırdırtmaktır. Tüm kamuoyuna sesleniyorum gelin bu savaş siyasetine ses yükseltelim.”
 
'Annelerin sessiz çığlığı olalım'
 
Çağrısını yineleyen Ayşe, son olarak da şunları söyledi: “Çocuğunun mezarı başında tahrip edilmesin diye nöbet tutan annenin sessiz çığlığı olalım. AKP iktidarı özellikle pandemi sürecinde bölgedeki mezarlıklara saldırdı. Cenazeleri kargo ile gönderdi bu kabul edilebilir değil. AKP kendi ideolojisini inşaa etmeye çalışarak önümüzdeki günlerde yeni bir kanun ile gelecek. Bu kanun ile erken yaşta kadını eve kapatma, tacizi, tecavüzü meşrulaştırma siyaseti karşımızda duruyor. Bütün kadınlar olarak kazandığımız bütün haklarımızı daha yüksek sesle sesimizi yükseltmemiz gerekir. Kanunun Meclis’ten geçmemesi için mücadele vermeliyiz."