Yargı paketi Meclis’te: Kadın ve çocuğa yönelik suçlara af kapıda

  • 09:11 7 Nisan 2020
  • Siyaset
Habibe Eren
 
ANKARA - Muhalefet ve sivil toplumun eleştirilerine rağmen Hükümetin hazırladığı yeni yargı paketi bugün Meclis Genel Kurulu’nda görüşülmeye başlıyor. Siyasi tutsakların kapsam dışı bırakılmasına HDP’li Dirayet Dilan Taşdemir, “Tamamıyla düşman hukuku uygulanıyor” yorumunda bulunurken, HDP'li Züleyha Gülüm ise hükümetin kadına yönelik şiddet suçlarını af kapsamı dışında tuttuğu söyleminin tersine kadında ciddi kalıcı hasarlar bırakan yaralama fiillerinin af kapsamına alındığını söyledi.  
 
AKP ve MHP'nin ortak hazırlayıp Meclis'e sunduğu infaz düzenlemesinde değişiklik öngören ve Meclis Adalet Komisyonu’nda kabul edilen 70 maddelik “Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” bugün Meclis Genel Kurul’da görüşülmeye başlanacak. Düzenleme ile 45 bini açık cezaevleri olmak üzere yaklaşık 90 bin kişinin tahliye olması bekleniyor. Düzenlemede siyasi tutsaklar kapsam dışı bırakılırken, muhalefet ve sivil toplum, eşit ve ayrımsız bir düzenleme vurgusu yapıyor.
 
HDP siyasi tutsakların kapsam dışı bırakılmasını eleştiriyor 
 
TBMM Adalet Komisyonu’nda 3 Nisan’da başlanan görüşmeler yaklaşık 18 saat sürdü. Çok sayıda hükümlünün tahliyesi planlanan düzenlemenin değişmesi ve genişlemesini isteyen Halkların Demokratik Partisi (HDP) görüşmeler başladığından bu yana siyasi tutsakların ve hasta tutsakların düzenlemenin kapsamı dışında bırakılmasını eleştiriyor. Koronavirüs salgını hızla yayılırken, cezaevlerine sıçraması durumunda durdurulamayacağı ve bir önlem alınmayacağı uyarısında bulunan HDP, yaşanacak toplu ölümlerden iktidarın sorumlu olacağını söylüyor. Öte yandan cezaevlerinde 300 bine yakın tutuklu ve hükümlü bulunurken, İnsan Hakları Deneği (İHD) verilerine göre ise 1 bin 333 tutsak ağır hasta bulunuyor.
 
CİSST oluşacak hukuksuzlukları sıraladı
 
Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST) geçen günlerde yaptığı açıklamada infaz düzenlemesinde yer alan maddelerin ne anlama geldiğini ve yaşanacak ayrımcılık ve hukuksuzlukları sıralamıştı. CİSST, infaz hakimliklerinin yetkisinin genişletilip sayısının artırılmasını eleştirerek, infaz hakimliklerine yerel mahkeme yetkisi verildiğini ve bunun büyük sorunlara neden olacağı uyarısında bulundu. Yine Türk Ceza Kanununda yapılması planlanan değişikliklerin ceza mevzuatındaki birtakım suç tipleri için ceza sınırlarının ağırlaştırılmasını içeren hükümlerin bu kanun değişikliği içerisine dahil edilmesinin, düzenlemenin amacından çıkarak paketin objektif tartışılmasını engellediğinin altı çizildi. 
 
CİSST ayrıca pakette adli kontrol tedbirlerinin kapsamını ağır hasta, engelli, hamile ve yeni doğum yapmış kişiler bakımından genişleten bir bent eklendiğini fakat insiyatifin hakimin takdirine bırakıldığını ifade ederek, bu tür durumlarda tutuklama olmaması gerektiğini savundu. Yine çocuk tutuklular için yeni disiplin cezaları getirilmesi ve bunun ağırlaştırılmasını da eleştiren CİSST, çocuğun yüksek yararının gözetilmesini istedi. CİSST denetimli serbestlik maddesindeki ayrımın da kabul edilir olmadığını belirterek, “Belirli suç tiplerini hariç tutularak denetimli serbestlik için yeni süreler önerilmektedir. Bu önerinin önceki düzenlemelerden farklı olarak birtakım suç tiplerini hariç tutarken başka birtakım suç tiplerini hapishanelerde tutmakta ısrarcı olması, salgın şartları altında kabulü mümkün olmayan bir tavırdır. Bu düzenlemenin insan haklarını gözeten eşitlikçi bir bakış açısıyla yeniden şekillendirilmesi gerekmektedir” dedi. 
 
‘Terör tanımı geniş tutularak düşünce hakkı ihlal ediliyor’
 
Düzenlemeye muhalefet şerhi düşen HDP ise “terör” tanımının çok geniş tutulduğunu ve bunun apaçık bir insan hakkı ihlali olduğunu dile getirdi. Şerhte, cezaevlerinin yalnızca düşüncesini ifade eden, sosyal medyada asgari muhalif bir söylemi dile getiren gazeteci, siyasetçi, akademisyen, avukat, öğrencilerle dolu olduğuna dikkat çekildi. HDP’ye göre  bunun sebebi Terörle Mücadele Kanunu (TMK) adlı yasa başta olmak üzere, anti demokratik ceza yasaları.  HDP ayrıca düşünceyi ifade hallerinin hepsinin “terör suçu” kapsamında değerlendirildiğini belirterek, söz konusu infaz rejiminin, açık ve ağır bir insan hakkı ihlali olduğunu vurguladı.
 
Çocuk yaşta evliliklerin önü açılacak
 
HDP ayrıca muhalefet şerhinde düzenlemenin çocuk yaşta evliliklerin önünü açacağını ve cinsel dokunulmazlık kapsamında suç işleyenlerin cezalarında yapılacak olan indirim ve denetimli serbestlik kapsamında cezaevinden çıkışlarının yeni tehlikeleri beraberinde getireceğini vurguladı. İnfaz hakimliğine verilen yetkilerin genişletilmesini de eleştiren HDP, düzenlemenin Anayasa ve Meclis iç tüzüğüne aykırı olduğunu vurgulayarak, toplumsal barışa katkı sağlamayacağını belirtti. HDP’nin bir diğer eleştirisi de teklifin “özel af” niteliği taşıdığı iddiası. Yasa tasarısında tutuklu ve hükümlülerin ayrımının net bir şekilde yapılmadığını söyleyen HDP, tasarının daha ziyade hükümlülere dair bir düzenleme olduğunu ifade ediyor.
 
CHP’nin şerhi: Yargı bağımsız ve tarafsız değil, anayasaya aykırı
 
İnfaz düzenlemesine şerh koyan bir diğer parti de Cumhuriyet Halk Partisi (CHP). Yargının bağımsız ve tarafsız olmadığı, yargıya güvenin yüzde 20’nin altında olduğuna işaret eden CHP şerhinde, tutuklamaların talimatla yapıldığı görüşü yer aldı. Muhalif gazetecilerin ve sosyal medyada siyasi eleştiri sunanların tutuklandığına dikkat çeken CHP, teklifin birçok yönden Anayasa’ya aykırı olduğunu kaydetti. Şerhte, bu aykırılıkların başında TMK kapsamındaki bütün suçların kapsam dışı bırakılması ve tutuklu ve hükümlüler arasında kesin bir ayrım yapılması olduğu ifade edildi. CHP, ayrıca “terör” kavramının belirsizliğine de işaret ederek, şiddet öğesi bulunmayan suçların ayrı değerlendirmesi gerektiğine dikkat çekti.
 
Adalet Komisyonu'nda görüşmelerde yer alan HDP’li Dirayet Dilan Taşdemir ve Züleyha Gülüm, infaz düzenlemesine ilişkin ajansımıza değerlendirmelerde bulundu.
 
‘İnfaz yasası koronavirüsten daha tehlikeli bir hal alır’
 
İnfaz yasasının virüsten daha tehlikeli olduğuna dikkat çeken Dirayet Dilan Taşdemir, “Açıkça ve net bunun adını koymak gerekiyor. Bu haliyle geçerse koronavirüsten daha tehlikeli bir hal alır. Koronavirüs  belki birkaç ay sonra denetim altına alınabilir ancak infaz yasası bu haliyle geçerse cezaevlerini ikinci bir zindana çevirmeye yönelik bir girişim olur. AKP bu değişikliği sanki bütün tutuklulara uyguluyormuş gibi algı ile manipüle ederek insanların dikkatini eşitlik ilkesine çekti. Ancak Adalet Komisyonu’nda şu netleşti ki; siyasi tutsaklar bu yasanın hiçbir maddesinden yararlanamıyor. Bırakın yararlanmayı daha önce cezaevlerinde insan hakları örgütleri tarafından hak ihlali olarak görülen ve fiiliyatta suç olan durumlara yasal kılıf uyduruluyor” eleştirisinde bulundu. 
 
‘İyi hal maddesi ile politik tutsaklar iradesizleştirilmeye çalışılıyor’
 
Düzenlemede  açık cezaevlerine geçmek için “iyi hal” koşulu getirilmesi maddesine değinen Dirayet, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu tamamıyla tutsakları özellikle birinci dereceden politik tutsakları iradesizleştirme amacı taşıyor. Ayrıca tutsakları bir kez daha rehin tutma girişimidir. Örneğin; siz tutuklusunuz mahkemeye gittiniz savunma yaptınız savunmadan dolayı cezaevi disiplin soruşturması verebilir ve sizi hücreye atabilir, görüşünü engelleyebilir. Yine dışarıdan gelen dergi, gazete ve kitap yayınları verilmeyecek bununla beraber diyelim size bize bir kart gönderildi idare içeriği beğenmezse size hüre cezası verebilir.”
 
‘Tamamıyla düşman hukuku uygulanıyor’
 
Düzenlemenin, “65 yaşında olanları, çocuklu kadınları ve  hamile kadınları kapsayacak” denildiğini ancak yine suç kategorisine göre politik tutsakların bunun dışında tutulduğuna işaret eden Dirayet, “Tamamıyla düşman hukuku uygulanıyor. İnfaz düzenlemesinden yararlananlara baktığımızda hırsızlık yapan, dolandırıcılık yapan, yolsuzluk yapan, kasten öldürmese bile girişimde bulunan, Soma Davası failleri, Ali İsmail’in faili ve  kadına yönelik şiddet olarak tanımlanan eylemlerde bulunanlar yararlanacak. Bu suçlardan yargılananları dışarı çıkarmaya çalışan bir anlayış var” değerlendirmesi yaptı. 
 
‘Salgından cezaevlerini korumaları mümkün değil’
 
Cezaevlerinin salgın sürecinde korunmayacağı uyarısında bulunan Dirayet, “Hükümetin ‘ben cezaevinde tedbir alacağım’ sözleri hikaye. Burada herhangi bir tedbir alınmadığını çok iyi biliyoruz. Virüs salgınından sonra cezaevi kantininde kolonyanın fiyatı 70 liraya çıkarılmış. Sömürü ve fırsatçılık aynı anda yaşanıyor. Kaldı ki hükümet dışarıdaki insanları koruyamıyor. Cezaevleri ağır ihlallerin yaşanacağı mekanlara dönüştürülmeye çalışılıyor. Belki de üzerinde en fazla durmamız gereken çıkardıkları maddelerle daha fazla yoğunlaşmak ve itiraz etmek” diye ekledi.
 
‘Sivil toplumun sesini yükseltmesi gerekiyor’
 
Bugün Genel Kurula gelecek düzenlemeye karşı HDP olarak daha güçlü bir muhalefet yürüteceklerini aktaran Dirayet, sivil toplum örgütlerinin de bu konuda güçlü bir irade göstermesi ve itirazlarını yükseltmesi gerektiğini vurguladı. 
 
'Kadına yönelik şiddet ayrı başlık altında düzenlenmeli'
 
İnfaz düzenlemesinde tartışmalı konulardan biri de kadına yönelik suçların kapsam dışı bırakılıp bırakılmadığı. Çok sayıda hukukçu ve kadın hakları savunucusuna göre kadına yönelik şiddet ve cinsel istismar suçlarında infaz düzenlemesinde yer alan maddelerde örtük bir şekilde indirim öngörülüyor. HDP İstanbul Milletvekili Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu (KEFEK) üyesi Züleyha Gülüm, Türk Ceza Kanunu’nda kadına yönelik suçların ayrı bir başlık altında düzenlenmediğini ve yıllardır ayrı bir düzenleme yapılmasını savunduklarını hatırlattı.
 
‘Kadına yönelik suç işleyen erkeklerin birçoğu serbest olacak’
 
Bu durumda kasten yaralama, şantaj, tehdit vb. suçlar ile kadına yönelik suç işleyen erkeklerin aftan yararlanacağına dikkat çeken Züleyha, “TCK 86/3 ‘de  yalnızca üst soya, alt soya, eşe, kardeşe ve gebe kadına karşı işlendiğinde artırım uygulanıyor. Ancak erkeğin kadına şiddetindeki ceza artırımını sadece evlilik bağı ile sınırlandırmak kabul edilebilir değildir. Kadın cinayetlerinin hepsi eşe karşı işlenmiyor çünkü sevgilisine, arkadaşına, nişanlısına, tanımadığı bir kadını bile sadece kadın olmasından kaynaklı erkekler tarafından kasten yaralama suçu işleniyor. Kadına şiddet uygulayanların birçoğu 86/3’ten ceza almadıkları için salıverilecek. TCK 87/1’de deki yaralama suçunda da nitelikli hallerden sadece bir tanesi af kapsamı dışında kalırken mağdur kadında ciddi kalıcı hasarlar bırakan yaralama fiilleri af kapsamına alınıyor” diye belirtti.
 
‘Kadına karşı suç işleyenler ve istismar suçluları izin kullanabilecek’
 
Öte yandan yine 53. Maddenin  oldukça problemli olduğuna işaret eden Züleyha, AKP’nin bu maddeye eklenmek üzere bir önerge verdiğini ve bu önergeyle kadına karşı suç işleyenler, çocuk istismarı, taciz ve tecavüz failleri ile uyuşturucu tacirlerinin de kapsama alındığını ifade etti. Bu suçları işleyenlere yönelik izin sistemi getirildiğini aktaran Züleyha, "Bu maddeye göre TMK kapsamında işlenen suçlar ve örgüt faaliyetleri  kapsamında işlenen suçlar hariç, ilgili mevzuat uyarınca Açık Ceza İnfaz Kurumlarına çıkma hakkı elde edenlerin açık ceza kurumuna alınmadan izin hakkından yararlanacağı yer alıyor. Yani evlerine gönderilecekler. Üstelik bu madde bu sene sonuna kadar uygulanacak. Yani ilk bırakılacakların dışında devamı da gelecek. Getirilmek istenen yasa değişikliğiyle kadına yönelik erkek şiddetini önemsemeden, kadınları yine failleriyle  aynı çatı altında yaşamak zorunda bırakıyor. Zaten eşitsizlikleri barındıran bu yasa kadınların mağduriyetinin katlanmasına sebep olacak” dedi.
 
İstanbul Sözleşmesi vurgusu 
 
Salgının ve şiddetin kıskacında bırakılan kadınlar için tam da bu süreçte 6284 sayılı yasa ve İstanbul Sözleşmesi'nin eksiksiz olarak uygulanması gerektiğine vurgu yapan Züleyha, hükümetin kadınları ve çocukları koruması gerekirken hiçbir tedbirin alınmadığının altını çizdi.