‘Ücretli öğretmenlerin maaşı Varlık ve İşsizlik Fonu’ndan ödenmeli’

  • 09:01 7 Nisan 2020
  • Siyaset
Filiz Zeyrek 
 
ADANA - Salgın döneminde ücretli öğretmenler ve binlerce emekçinin maaşı kesilirken, HDP’li Tülay Hatimoğulları, İşsizlik Fonu ve Varlık Fonu’nun halka ayrılması gerektiğine dikkat çekti. Tülay, “Varlık Fonu’ndaki gelirler nerede? AKP iktidarı 82 milyon vatandaşa ait olan kaynakları yandaşlarına peşkeş çekti” dedi. 
 
Yeni tip koronavirüs (Covid-19) nedeniyle dünyada olduğu gibi Türkiye’de de önlemler alınmaya devam ediyor. Alınan ilk önlemlerin başında kamusal alanların kullanıma kapatılması gelirken, işsiz sayısı da bununla birlikte yükseldi. Okullarda eğitime ara verilmesi ile birlikte ücretli öğretmenler de işsiz ve gelirsiz kaldı. Hükümete ve Milli Eğitim Bakanlığı’na yapılan çağrılara rağmen işsiz kalan öğretmenlerin durumuna dair bir çözüm üretilmedi. Ücretsiz izne çıkarılan öğretmenlerin durumuna ilişkin geçtiğimiz günlerde Meclis’e önerge sunan HDP Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları, İşsizlik Fonu ve Varlık Fonu’na ne olduğunu sormuştu. Tülay, işsiz kalanların durumunu, hükümetin yaklaşımını değerlendirdi, çözüm önerilerini paylaştı.
 
‘Amacımız evde kalanların ücretlerinin ödenmesidir’
 
İzolasyonun insanların temel ihtiyaçlarını karşılayarak gerçekleşmesi gerektiğini, işçi ve emekçilerin de işe gitmemesi gerektiğini belirten Tülay, devletin bunu “işçilerin, yoksulların ihtiyaçlarını karşılayarak” sağlayabileceğini ifade etti. "En mağdur kesimlerden birinin de ücretli öğretmenler olduğuna dikkat çeken Tülay, “Okullar yılsonuna kadar da açılmayacak gibi gözüküyor. Şimdi bu öğretmenlerin ücreti ödenmiyor. Diğer kadrolu öğretmenlerin ise ek ders ücretleri ödenmiyor. Bunları asla kabul etmiyoruz. Tabi ki bu konuyu gündeme taşıyarak bir farkındalık yaratmak için Meclis’e bir soru önergesi verdik ama bizim esas amacımız öğretmenler başta olmak üzere evinde oturan kimsenin ücretinin kesilmemesi ve bu ücretin devlet tarafından net bir şekilde ödeniyor olmasıdır” diye konuştu. 
 
'Kapitalizmin kar hırsı salgını arttırdı'
 
82 milyon insan için kaynakların kullanılması ve eşit dağıtılması gerektiğine işaret eden Tülay, AKP iktidarının açıklamış olduğu paketlere ayrılan kaynağın çok küçük olduğunu söyledi. Virüsün yayılmasının temel sebebinin “vahşi kapitalizmin kar hırsı ve buna destek olan iktidarların yarattığı mekanizma” olduğunu vurgulayan Tülay, “Hiçbir ülke her ne kadar yüksek meblağda bütçe ayırsa da bu rollerinden azade olamazlar” dedi.
 
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı paketten, yandaşı olan şirketlerden başka bir şey çıkmadığını belirten Tülay, konut kredileri ve uçak biletlerine yapılan indirimleri ise “trajikomik” olarak yorumladı. 
 
'Kaynak İşsizlik Fonu’dur’
 
DİSK’in, işçi statüsünde çalışan insanların evde kalmasını sağlamaya yönelik çalışmalarının önemine de vurgu yapan Tülay, pandemi sürecini durdurmanın yolunun buradan geçtiğini söyledi. “Evde kal”, “Kendi OHAL’ini oluştur” demekle sorunların çözülmediğine dikkat çeken Tülay, “Nasıl kendi OHAL’ini oluştursun? Siz işe gitmeyi de zorunlu kılmışsınız. Devletin ‘kaynak yok’ demesine karşılık DİSK İşsizlik Fonu’nda birikmiş olan parayı gösteriyor. Bu hükümet İşsizlik Fonu’ndan tutun da yedek akçe denilen kefen parası diyebileceğimiz kaynakları bile har vurup varman savurmuş durumda. Burada olması gereken, ücretli öğretmenlerin ücretlerinin ve sigorta primlerinin devlet tarafından verilmesidir. Bu bir lütuf değildir. Bu vatandaşın kendi kamusal kaynaklarıdır ve vatandaşın böylesi zor durumlarda bu kaynakları kullanmak istemesi kadar doğal bir şey yoktur. Devletlerin bu gibi durumlar için mutlaka ayırmış olduğu kaynakların olması gerekir. Fakat Türkiye’de bağış kampanyası başlatılıyor. Devletin tüm sorumlulukları kendi sırtından alıp vatandaşın sırtına yüklemesidir” dedi.
 
'Tekçi anlayışın yerel dayanışmaya tahammülü yok'
 
İktidarın yerellerdeki dayanışmaya, belediyelerin çalışmalarına da engel olmasını değerlendiren Tülay, şunları kaydetti: “Hükümet siyasal rant peşinde koşuyor ve tekçi anlayışla buna engel olmaya çalışıyor. HDP olarak MYK toplantılarında aldığımız kararlar arasındadır, bu dayanışma ağlarını kurmak ve geliştirmek. Fakat kendisinden olmayan belediyelerin bu konuda dayanışma ağı örmesine ve halka hizmet edilmesine dahi tahammülü olmayan bir iktidar var. Virüs sürecinde insanlar gerçekten can derdindeyken, AKP iktidarı burada siyaset yapmanın peşinde ve bizler bu konuda eleştiri yaptığımızda iktidar, ‘Siz siyaset yapıyorsunuz’ diyerek savunmaya geçiyor. Burada siyaset yapan ve kendisine çalışan AKP’nin kendisidir. Bunun en somut örneği ise insanlar pandemi ile boğuşurken, 8 belediyemize bir gün içerisinde kayyum atamalarıdır. Bugün inanın ne İstanbul ne de Ankara büyükşehir belediyelerinin çalışmalarına razı değiller, ellerinden gelse oradaki faaliyetleri durduracak. Çünkü AKP iktidarı herkesi 'muhtaç edip bağlamak’ istiyor. Bir dayanışma ağını bile Cumhurbaşkanı kendisinde merkezileştiriyor. Tek adam rejimini kendisinde zuhur eden, vücut bulmuş halini her fırsatta deklare ediyor ve bize gösteriyor. O yüzden bu merkezi, tekçi, faşist rejimin bağış kampanyası diyerek başlattıkları kampanyada da kendisini açık ediyor.”
 
'Fonların akıbeti açıklanmalı'
 
Vergi ve fonların akıbetlerinin belirsiz olduğunu ifade eden Tülay, deprem vergilerini anımsattı. "Deprem vergileri toplandı ki bir daha öylesi acı günler yaşanırsa kullanılsın diye ancak deprem vergilerinden eser yok” diyen Tülay, “15 Temmuz’da yaşamını yitirenler için fon oluşturdular, yine kampanyalar yaptılar ve orada çok ciddi paralar birikti. Kime verilecekti o paralar? Orada yaşamını yitiren insanların ailelerine verilecekti ama AKP öyle bir iktidar ki o insanların paralarını bile vermedi. Bu paraların nereye gittiğini muhalefet sormasına rağmen açıklayamadılar. Bunun gibi şaibesi çok fazla olan bir iktidar var" diyerek tepki gösterdi.
 
'Dayanışmayı ve örgütlülüğümüzü güçlendirmeliyiz'
 
İşsizlik Fonu gibi Varlık Fonu’nun da gelirlerinin nereye gittiğinin belirsiz olduğuna dikkat çeken Tülay, değerlendirmelerini şöyle sürdürdü: "Devletin birçok kurumunun Varlık Fonu’na bağlandığını biliyoruz. Oradaki gelirler nerede? AKP iktidarı oradaki gelirleri kendisine ve yandaşlarına peşkeş çekti. Yani 82 milyon vatandaşa ait olan kaynakları yandaşlarına peşkeş çekti ve kişisel sermaye birikimine doğru gitti. Doğayı, sağlığı, yaşamı talan eden her şeyi özelleştirip merkezileştiren anlayış ve zihniyetine karşı yereli güçlendirmek gerekir. Kapitalist sistem bir çöküş içerisindedir. Bu pandemi sonrası eski üretim biçimiyle devam edemez. Dolayısıyla burada biz HDP olarak şu vurguyu yapmak istiyoruz: Bizler ‘üçüncü yol’ derken tam da burada egemenlerin kendi iç çatışmalarını, dünyayı kendilerine parsel parsel paylaşmalarını kabul etmiyoruz. Ekolojik dengenin korunmasından tutalım da daha adil ve eşitlikçi bir yönetim biçimine kadar daha çok mücadele etmenin ve örgütlenmenin tam da zamanı. Bu ceberut iktidarlar halk sağlığına zararlıdır. Koronaya karşı korunurken bir yandan da kendi örgütlülüğümüzü güçlendirmenin tam zamanıdır. Dayanışmayı her açıdan ele almalıyız. Biz HDP olarak üzerimize düşen görev ve sorumluluğu hiçbir şekilde geri adım atmadan yerine yetirmeye hazırız."