‘Muş halkı salgınla birlikte yoksullukla mücadele ediyor’

  • 09:07 5 Nisan 2020
  • Siyaset
Şehriban Abi
 
MUŞ - HDP Muş il Eşbaşkanı Sibel Genç, Türkiye’nin en yoksul illerinden olan Muş’ta salgın döneminin çok daha zor geçtiğine dikkat çekerek, halkın ekonomik olarak desteklenmesi gerektiğini söyledi. Yoksulluk, işsizlik ve eve kapanmanın kadına şiddeti de arttıracağına işaret eden Sibel, “Bu dönem yeni bir dayanışma öyküsü yazabiliriz” dedi. 
 
Koronavirüs (Covid-19) salgını Türkiye’de 501 kişinin yaşamını yitirmesine neden olurken, vaka sayısı 18 bin 135’e yükseldi. Salgın nedeniyle tüm kentlerde büyük bir mağduriyet yaşanıyor. İnsanlar evlerinden çıkamazken, süreç özellikle de kadınlar, çocuklar, yoksullar, çalışmak zorunda kalanlar, işten çıkarılanlar açısından daha da zorlu geçiyor. Türkiye’nin en yoksul kentlerinden biri olan Muş’ta da halkın sıkıntılar içinde olduğunu belirten Halkların Demokratik Partisi (HDP) İl Eşbaşkanı Sibel Genç, yaşanan sorunları anlattı. 
 
‘Vaka sayılarını öğrenme çabasındayız’
 
Sibel, Muş genelinde birçok koronavirüs vakasını olduğunu fakat bu bilgilere ulaşamadıklarını belirterek, kendilerinin de kriz masası kurduklarını söyledi. Ancak yapabileceklerinin sınırlı olduğuna dikkat çeken Sibel, “Öncelikle vaka sayısını öğrenmek istiyoruz. Köylerimize, ilçelerimizle sürekli diyalog halindeyiz ancak bu yolla vaka sayısına ulaşamıyoruz. Çoğu zaman da kulaktan dolma bilgileri araştırıp doğru olup olmadığını teyit etmeye çalışıyoruz. Halkımıza sosyal medyadan ve telefon aracılığıyla ulaşmaya çalışıyoruz. İl Genel Meclis üyelerimiz, HDP’li belediye encümenleri sürekli halkımızla diyalog halinde. İlçe ve belde örgütlerimizle görüşüp ne yapabiliriz noktasında toplantılar alıyoruz” sözlerini kullandı. 
 
‘Muş’ta 3 köy karantinaya alındı’ 
 
Muş’ta 3 köyün karantinaya alındığını ifade eden Sibel, “Halkımızın sokağa çıkmaması konusunda bilinçlendirmeye çalışıyoruz. Sağlık söz konusuysa bu sorun kentimizde yaşayan herkesi ilgilendiriyor. Belediye başkanlarına taleplerimizi iletiyoruz, onların da aynı kaygıyı yaşadıklarını söyleyebilirim. Kentin temizliği, gıdaların hijyeni, sosyal mesafe, sokağa çıkmama noktasında ortaklaşıyoruz” dedi. 
 
‘Ekonomik kriz Muş için daha yakıcı’ 
 
Ekonomik krizin Muş kenti için çok daha yakıcı olduğunu, refah sıralamasında 81’nci sırada olduğunu hatırlatan Sibel, “Tarihte ebola, sıtma, verem, hep yoksulluk hastalığı bu kentte olmuştur. Bu anlamda yoksulluk korkutucudur kaldı ki bu virüs dünya ekonomisinin kalbine ulaştı. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Büyük fotoğraf böyleyken yoksul bir kentte yansımasını düşünmek bile istemiyorum” diye belirtti. 
 
“Muş ovası gibi bereketi bereketli bir ovaya sahip kentimizde olanaklarımızı doğru kullanmış olsaydık halkın düzenli geliri olurdu, köylerimizdeki yaşamı zenginleştirebilseydik doğal, organik, temiz gıdaya ulaşmış olurduk. Şimdi hem ekonomik olarak hem de sağlık olarak çok güçlü bireyler olacaktık” diyen Sibel, tarım politikasının önemine dikkat çekti. Tohum, fidan, fide, gübre ve gerekli üretim araçlarının ücretsiz ya da düşük faizli, uzun vadeli kredilerle verilmesi gerektiğinin altını çizen Sibel, “Devletin en önemli görevi insanlara moral motivasyon güvence vermesidir. İnsanların yarın ne yiyeceği düşüncesi olmadan yaşayabilmesi gerekiyor” ifadelerine yer verdi.  
 
‘Hükümet yaşanacakları hesaplamalı’
 
Hükümetin daha kötü sonuçları hesaba katarak davranması gerektiğini söyleyen Sibel, hastanelerde zamanında önlemin alınması gerektiğine dikkat çekti. Tüm sağlık kuruluşlarının buna göre hazırlanmasının önemine işaret eden Sibel, “Özellikle ihtiyacı olan insanlara öncelikli olarak hijyen malzemeleri ve gıda yardımı yapmalı. Salgına yakın meslek grupları için de önlem alınmalı. Yaygın test yapılmalı” diye konuştu. 
 
‘Yeni bir dayanışma öyküsü yazabiliriz’ 
 
Muş’ta çok sayıda tekstil işçisi kadın olduğunu kaydeden Sibel, 15 günlüğüne işlerinin durdurulduğunu aktardı. Kadınların evdeki iş yükünün yanı sıra ekonomik sorun da yaşadığını ifade eden Sibel, “Kadın asgari ücret alsa da kendi ihtiyaçlarını karşılayabiliyordu en azından. Bunlar evdeki durumu ağırlaştıran nedenler. Yoksulluğun artması direk ev içinde şiddet olarak yansıyacaktır. Bunlara karşı kadınlarla bağımızı koparmadan ev içi şiddete karşı çalışmalarımızı sürdürmeli ve mücadele etmeliyiz. Birlikte sevgi, dayanışma, moral temelli yeni bir öykü yazmalıyız. Belki de incelen bağlarla yeni bir öyküye başlayabiliriz” diye ekledi.